Birinci Avusturya Cumhuriyeti

Birinci Avusturya Cumhuriyeti (AlmancaRepublik Österreich), I. Dünya Savaşı'nın sonunda 10 Eylül 1919'da Saint-Germain Antlaşması'nın imzalanmasından sonra kuruldu ve 1934'te Engelbert Dollfuss ve Anavatan Cephesi'nin diktatörlüğüne dayanarak Austrofascist Avusturya Federal Devleti'nin kurulmasıyla sona eren devlettir. Cumhuriyetin anayasası 1 Ekim 1920'de yürürlüğe girmiş ve 7 Aralık 1929'da değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde sol ve sağ görüşlere sahip olanlar arasındaki şiddetli çekişmeler giderek daha belirgin hale geldi. Bu da 1927 Temmuz İsyanı'nı ve 1934 Avusturya İç Savaşı'nı başlattı.

Republik Österreich
Avusturya Cumhuriyeti
1919–1934
Bayrak
Arma
Millî marş
Deutschösterreich, du herrliches Land
"Alman-Avusturya, sen harika bir ülkesin"
Başkent Viyana
Yaygın diller Almanca
Hükûmet Federal Cumhuriyet
Devlet Başkanı  
 1919–1920
Karl Seitz
 1920–1928
Michael Hainisch
 1928–1934
Wilhelm Miklas
Şansölye  
 1919–1920 (ilk)
Karl Renner
 1932–1934 (son)
Engelbert Dollfuss
Yasama organı Reichsrat
 Üst Yasama Meclisi
Herrenhaus
 Alt Yasama Meclisi
Abgeordnetenhaus
Tarihçe  
 Kuruluşu
1919
 Saint Germain Antlaşması
10 Eylül
 Temmuz İsyanı
15 Temmuz 1927
12 Şubat 1934
 Mayıs Anayasası
1 Mayıs
 Dağılışı
1934
Öncüller
Ardıllar
Alman-Avusturya Cumhuriyeti
Avusturya Federal Devleti

Kuruluşu

1918'de Alman-Avusturya tarafından talep edilen topraklar

1919 yılının Eylül ayında, Alman-Avusturya'nın kalıntı devleti Habsburg'a Saint Germain Antlaşması ile azaltılmış sınırlar verildi. Antlaşmaya göre Sudetenland'dan Çekoslovakya'ya kadar olan Alman nüfuslu bölgeler Alman-Avusturya'dan alındı. Alman nüfuslu Güney Tirol, İtalya'ya ve Alp vilayetinin bir kısmı Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı'na (Kraljevina Srba, Hrvata i Slovenaca ya da SHS) verildi. Avusturya’daki protestolara rağmen, bu antlaşma, Avusturya’nın Milletler Cemiyeti rızası olmadan Anschluss'ı ya da Avusturya’yı Almanya'yla birleştirmeyi de yasakladı. Yeni cumhuriyet devleti, yenilmiş Almanya'nın sınırlarını genişletmesini istemeyen müttefiklerin iradesiyle yaratıldı.

Yeni devlet, iki toprak talebinin komşuları tarafından alınmasını engellemeyi başardı. Bunlardan birincisi, kısmen Slovenlerin yaşadığı Karintiya'nın güneydoğu kısmıydı.10 Ekim 1920'de bir Karintiyan plebisitiyle yeni SHS devleti tarafından ele geçirilmesi, nüfusun çoğunluğunun Avusturya ile birlikte kalmayı tercih etmesiyle önlendi. İkinci önlenen toprak talebi, Macaristan'ın "Batı Macaristan" adı altında 1647'den beri Macar Krallığı'nın bir parçası olan Burgenland'a olan iddiasıydı. Çoğunlukla Almanca konuşan bir nüfus yaşıyordu ancak Hırvat ve Macarca konuşan azınlıklar da vardı. St. Germain Antlaşması ile 1921'de Avusturya Cumhuriyeti'nin bir parçası oldu. Ancak Avusturya tarafından tartışılan bir plebisitin ardından, eyalet başkenti Sopron (Ödenburg) Macaristan'da kaldı.

Saint Germain anlaşması, Avusturya'daki Alman nüfusunu kızdırdı ve Alman nüfusu, ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından barış görüşmelerinde, özellikle de tüm ulusların "kendi kaderini tayin etme" hakkı sırasında ortaya attığı Wilson İlkeleri'ni ihlal ettiğini iddia etti. Bu nüfusun birçoğu, savaş öncesi imparatorluğun topraklarının %60'ının kaybedilmesiyle, Avusturya'nın Almanya'yla olan birliği olmadan ayrı bir devlet olarak artık ekonomik ve politik açıdan ayakta kalamayacağını düşünüyordu. 6,5 milyon insanın bulunduğu küçük bir ülkede, neredeyse 2 milyonluk nüfusuyla Viyana, onu beslemek için bir imparatorluk olmadan imparatorluk başkenti olarak bırakıldı ve Avusturya topraklarının sadece %17,8'i ekilebilirdi.

1920'lerin büyük bir bölümünde, Avusturya'nın hayatta kalmasına şüpheyle yaklaşılıyordu. Bu kısmen, Avusturya'nın gerçek anlamda bir Alman/Avusturya ulus devleti olmadığından dolayıydı. Avusturya devleti 700 yıl boyunca bir biçimde ya da başka bir şekilde var olmasına rağmen, Habsburg hanedanı ve Tirol, Karintiya ve diğerlerinin eyalet kimlikleri dışında gerçek bir birleştirici güce sahip değildi.

Hükûmet ve politikaları, 1920–1934

Yeni anayasa, federal toprakların temsilcileri tarafından kurulan üst meclis Bundesrat ile milletvekillerin genel seçimlerle seçildiği alt meclis Nationalrat olmak üzere iki taraflı bir meclis oluşturdu. Her iki meclisin tam bir oturumunda Federal Cumhurbaşkanı dört yıllık bir süre için seçilirken Şansölye ise Nationalrat tarafından seçilmekteydi. Yapılan seçimlerde hiçbir siyasi parti parlamento çoğunluğu kazanmadığından Avusturya, 1919-20 yılları arasında Sosyal Demokrat Karl Renner'in ilk hükûmetinden daha muhafazakâr olan Hristiyan Sosyal Partisi'nin koalisyonları ve sağ kanattaki Büyük Alman Halk Partisi veya Landbundtarafından yönetildi.

1920'den sonra Avusturya hükûmeti, Roma Katolik Kilisesi'ne yakın bağları koruyan anti-Anschluss[1] Hristiyan Sosyal Partisi tarafından yönetildi. Partinin ilk Başbakanı Ignaz Seipel, Mayıs 1922'de iktidara geldi ve varlıklı sanayicilerle Roma Katolik Kilisesi arasında siyasi bir ittifak kurma girişiminde bulundu.

17 Ekim 1920'deki yasama seçimlerinden sonra, Sosyal Demokratlar meclis çoğunluğunu kaybettiler ve 1934'e kadar Dollfuss tarafından yasaklandıkları zamana kadar muhalefette kaldılar. Hristiyan Sosyaller 85, Sosyal Demokratlar 69, Büyük Almanya Partisi 20 ve Köylüler Birliği 8 sandalye kazandı. Michael Hainisch, Federal Başkan seçildi. Ekim 1923 seçimlerinden sonra Ignaz Seipel iktidarda kaldı ve Kasım 1924'te istifa edince yerine Rudolf Ramek geldi.

Aralık 1928'de Hristiyan Sosyalist Wilhelm Miklas, federal başkanlık görevine seçildi ve 7 Aralık 1929'da anayasa değiştirildi, parlamentonun hakları azaltılarak federal cumhurbaşkanını halk oyuyla seçilebilir hale getirdi ve cumhurbaşkanına, federal hükûmeti atama ve acil durum yasaları çıkarma hakkını verdi.

1930 yasama seçimlerinden sonra, Sosyal Demokratlar 72 sandalyeli en büyük parti olarak ortaya çıktı fakat Hristiyan Sosyal Şansölyesi Otto Ender onlarsız bir koalisyon hükûmeti kurdu.

Sol-Sağ çatışmaları

Heimwehr geçidi, 1928.
Sosyal Demokratlar 1 Mayıs 1932'yi kutluyor.

Ülkede iktidarda istikrarlı bir siyasi parti olmasına rağmen milletin siyaseti kırılgan ve şiddetliydi. Hem Sosyal Demokrat (Republikanischer Schutzbund) hem de sağcılar (Heimwehr) siyasi paramiliter güçler birbirleriyle çatışıyorlardı. Ülke, muhafazakâr kırsal nüfus ile Sosyal Demokrat kontrollü Kızıl Viyana arasında bölünmüştü.

1927'de, Schattendorf'taki bir siyasi çatışma sırasında, yaşlı bir adam ve bir çocuk Heimwehr tarafından vurularak öldürüldü. 14 Temmuz 1927'de ateş edenler beraat ettirildi ve solcu taraftarlar Adalet Bakanlığı binasının yakıldığı büyük bir protesto başlattılar. Polis ve ordunun düzenini yeniden kurmak için 89 kişi öldü, 600 kişi yaralandı. Bu büyük protesto 1927 Temmuz İsyanı olarak bilinir. Sosyal Demokratlar dört gün süren genel grev çağrısında bulundular.

1927 olaylarından sonra muhafazakâr unsurlar güçlendi ve Avusturya'daki şiddet, 1930'ların başlarına kadar Engelbert Dollfuss'un şansölye olmasına değin yükselmeye devam etti.

Ekonomi

25 şilin altın madeni para
Kızıl Viyana'da inşa edilen birçok apartmandan biri

Eski imparatorluğun önemli ekonomik bölgelerinin büyük bir kısmı yeni ulus-devletlerin kurulmasıyla ortadan kaldırıldığından yeni devleti kontrol etmek zordu. Bu yeni ulus devletlerin bir kısmının yine de Viyana bankalarına bağımlı olması nedeniyle mesele daha da karmaşıktı ancak yeni kurulan sınırlar ve gümrüklerle iş yapma engellendi.

Karayla çevrili olan Avusturya, kendisini zar zor doyuruyordu ve gelişmiş bir sanayiye sahip değildi. Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya ve İtalya; Avusturya ile ticaretin engellenmesini emretti ve Avusturya'ya yiyecek ve kömür satmayı reddetti. Avusturya, sonunda batı müttefiklerinden yardım ve desteğiyle kurtuldu. 1922'ye gelindiğinde, bir ABD doları 19 bin Avusturya kronuna eşitti ve nüfusun yarısı işsizdi.[2]

1921 yılının Aralık ayında Avusturya ile Çekoslovakya arasında Lana Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Avusturya, Çekoslovakya'nın yeni devlet sınırlarını tanıdı ve Avusturya'nın Çekoslovakya'daki etnik Almanları temsil etmekten vazgeçmesiyle Çekoslovakya, Avusturya'ya 500 milyon kronluk bir kredi sağladı.[3]

Savaş sonrası enflasyonu azaltmak için 1922'de Başbakan Ignaz Seipel, dış borç talep etti ve kemer sıkma politikalarını uygulamaya koydu. Ekim 1922'de İngiltere, Fransa, İtalya ve Çekoslovakya, Seipel'in 20 yıllığına Almanya ile Anschluss'a girişimde bulunmaması ve Milletler Cemiyeti'nin Avusturya'nın ekonomisini kontrol etmesine izin vermesi üzerine 650 milyon altın kronluk kredi verdi. Önümüzdeki iki yıl boyunca devlet bütçesi dengelenmiş ve Mart 1926'da mali işler üzerindeki uluslararası denetim sona ermiştir. Avusturya Ulusal Bankası 1923'te yeniden kuruldu, 1923'te satış vergisi getirildi, Avusturya şilini Aralık 1924'te kronun yerini aldı.

Büyük Buhran, Avusturya'yı sert bir şekilde vurdu ve Mayıs 1931'de Avusturya'nın en büyük bankası olan Creditanstalt Bank çöktü.[4] Avusturya ekonomisini geliştirmek için Almanya ile bir gümrük birliği yapmak istiyordu, ancak 1931'de bu Fransa ve Küçük İtilaf ülkeleri tarafından reddedildi.

Kaynakça

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.