Beni Kureyza Muharebesi

Beni Kureyza Muharebesi veya Gazvesi (Arapça: غزوة بني قريظة, Ghazwat Benî Qariza); İslam Peygamberi Muhammet bin Abdullah'ın güçleri ile Medineli Benî Kurayza (Kurayzaoğulları) kabilesinin güçleri arasında geçen savaştır.

Savaşın sebepleri ve gelişimi

Benî Kaynuka ve Benî Nadîr kabilelerinin sürgün edilmesinden sonra Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Benî Kurayza, Medine Antlaşması'na göre şehri birlikte savunmaya katılması gerektiği halde Hendek Savaşı'nda bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bazı kaynaklara göre de karşı taraf ile hareket etmişlerdi. Buna ilaveten Medine’den sürgün edildikten sonra Hayber Kalesi'ne yerleşen Benî Nadîr kabilesiyle ittifak kurmuştu. Peygamber, Hendek Savaşı'nın ardından miladi 15 Nisan 627 tarihinde kendisine bağlı güçlere silahlarını bırakmamalarını ve o günkü ikindi namazını Benî Kurayza topraklarında kılmalarını emretti.[1] Kendisi de zırhını giyip silahlarını kuşanarak oraya gitti. Kabilenin yaşadığı alanın önünde mevzilenen Müslüman güçler; düşmanlarından olmalarını ve ardından da kalelerinden inerek teslim olmalarını talep etti. İstekleri Yahudiler tarafından reddedilince savaş başladı.[2]

Savaşın gelişimi

Müslümanlar 3.000 piyade ve 36 süvariden oluşurken, Benî Kurayza güçlerinin (400-900 arasında verilen sayılar olmakla birlikte) 600-700 arasında olduğu düşünülmektedir. Karşılıklı ok ve taş atışlarıyla on beş veya yirmi beş gün devam eden kuşatmadan sonra kaynağı tükenmeye başlayan kabile, önce mal ve silâhlarını bırakıp birer deve yükü eşya ile Medine’den ayrılmayı önerdilerse de Peygamber bunu kabul etmedi ve sadece kayıtsız şartsız teslim olabileceklerini söyledi. Başlarına gelecekleri anlayan kabilenin ileri gelenleri, bir süre daha beklenen Benî Nadîr'in yardımının gelmeyeceğini anlayınca aman dileyerek koşulsuz şartsız teslim olmak istediler. Daha önce Hazreclilerin, müttefikleri Benî Kaynukā‘ Yahudileri için aracı olup onları ölüm cezasından kurtardıklarını dikkate alarak Evsliler de Peygamber’e gelip ondan müttefikleri Benî Kurayza’ya iyi davranılmasını istediler. Bu durumda eski dost ve müttefikleri olan Evs Kabilesi'nden Sa’d bin Muâz’ı hakem ilan ederek vereceği hükme razı olup tamamen teslim oldular.[3]

Savaşın sonucu

Muhammed Rafi Bazil. (18. yüzyıl). "Peygamber ve Ali'nin Beni Kurayza Mahkumlarını İdamı Ettirmesi ve Katliamın Gerçekleşmesi". Biritish Library, Folyo 17/108b.

Sa’d bin Muâz, muhtemelen Peygamber'in telkiniyle; savaşacak güçte olanların öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilerek Müslümanlar arasında paylaştırılmasına, mallarının ganimet olarak alınmasına karar verildi. Peygamber, hem ihanetin cezasının ölüm olduğunu bildiren Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’a uygun olan (Tesniye, XX/10-15) hem de Kuran'ın "bozguncular" için öngördüğü ayetlere (Mâide 5/33-34) uygun olarak bu kararı uygulandı. Böylece İslam güçlerinin gerçekleştirdiği ilk Yahudi katliamı yaşandı. Daha önce ilk olarak Benî Kaynuka Kabilesi için yaklaşık 700 kişinin idamını emretmişse de sonradan araya giren Abdullah bin Übey bin Selûl sayesinde katliam gerçekleşmedi. Ancak bu sefer Medine'nin pazar yerinde hendekler kazdırıldı ve hendek içinde 800 kadar yetişkin Yahudi erkeğin kafaları kesilmek suretiyle ilk toplu idamı gerçekleştirildi. Bu işlem üç veya dört gün sürdü.[2][4] Sadece kuşatma sırasında İslâm’ı seçen dört savaşçı ise idamdan kurtulmuştur.

İdam kararının Peygamber tarafından verilmiş olması muhtemeldir. Arap geleneklerine göre hoş ve mertçe kabul edilmeyen Hendek Savaşı'ndaki savunmadan sonra Peygamber'in gücü hakkında söylentiler yayılmaya başlamış, karşıtlarının elini güçlendirmiş, hatta bazı destekçilerini de kaybetmiştir. Söylentilerin önünü almak ve bir güç gösterisi sergilemek maksadıyla bu cezanın verildiği düşünülmektedir.

Peygamber, ailesindeki tüm erkeklerin ölümünden sonra esir-cariye durumuna düşen Reyhâne bint Zeyd'i kendi payına aldı ve kocası Benî Kurayzalı Hakem'in (Abdülhakem) idamından sonra onu karısı yapmak istediyse de Reyhâne bint Zeyd ile Peygamber'in arasında geçenler kaynaklara göre farklılıklar göstermektedir. Birçok konu üzerinde kesinlik olmasa da Kuran'ın örtünme kuralına açıkça karşı geldiği bilinmektedir.[5]

Kuran'da bahsi geçen ayetler

Ahzâb Suresi'nin 26 ve 27. ayetlerinde bu konudan bahsedilmektedir: " Ehl-i kitap’tan onlara destek verenleri kalelerinden indirdi, kalplerine korku saldı; artık onların bir kısmını öldürüyorsunuz, bir kısmını da esir alıyorsunuz. Onların topraklarını, evlerini, mallarını, o zamana kadar ayak basmadığınız bir toprağı size miras bıraktı. Allah her şeye kādirdir."

Kaynakça

  1. Taberi, M. C. Taberi Tarihi, Cilt II, s. 491.
  2. AVCI, C. (2018). İslam Tarihi ve Medeniyeti I, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
  3. Efendioğlu, M. (2008). İslam Ansiklopedisi içinde "Sa‘d b. Muâz" maddesi, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C. 35, s. 74.
  4. Taberi, M. C. Taberi Tarihi, Cilt II, s. 500.
  5. Yılmaz, H. (2008). İslam Ansiklopedisi için "Reyhâne bint Şem‘ûn" maddesi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C. 35, s. 41.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.