Barnabas İncili

Barnabas İncili (veya Barnaba İncili), yaklaşık olarak 16. yüzyılın son çeyreğinde Müslüman bakış açısıyla yazılmış bir sahte (psödoapokrif) incil. İsa’nın öğrencilerinden Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilmiştir.[1][2][3][4]

İrlandalı rasyonalist filozof John Toland (1670-1722)

Bu kitabın Hristiyanlık inancıyla ilgisi yoktur. Böyle bir “incil”in varlığından ilk söz eden kişi John Toland’dır. 1718’de basılan bir eserinde Toland, 1709 yılında Amsterdam’da keşfettiği bir ‘Yeni İncil’den söz eder ve ekler: “Bu bir Müslüman İncili’dir[5] ve Müslümanların İncil’i kabul ettiklerinden çok bahsetmelerine rağmen Mesih İnanlıları arasında bilinmemektedir.”[6]

Müslüman dünyası, böyle bir “incil”in varlığından ilk kez, George Sale’in 1734’te basılan Kur’an çevirisi sayesinde haberdar oldu.[7]

Sale’in Kur’an çevirisi uzun süre Müslüman yazarların “Barnabas İncili”ne dair tek kaynaklarıydı.[8]

Pakistanlı İslam alimi Gulam Cilani Bark kitap hakkında, “Hristiyanlar eldeki Barnabas İncili’nin gerçek olması meselesini çürütmüştür. Buna göre de eserin hakiki olma iddiası ancak Muhammed’in zamanından önce yazılmış bir kopyası ortaya çıktığı zaman doğrulanabilir. Bu ise şimdiye kadar mümkün olmamıştır.” demiştir.[9] “Barnabas İncili”nin sahte olduğunu kabul eden diğer İslam alimleri; Abbas Mahmud el-Akkad,[10] Süleyman Şahid,[11] Prof. E. R. Hambye[12] ve Prof. Muhammed Yahya el-Haşimi’dir.[13]

Kökeni

“Barnabas İncili”, büyük ihtimalle 16. yüzyılın son çeyreğinde kaleme alınan biri İtalyanca, diğeri İspanyolca iki yazmaya dayanmaktadır. İspanyolca yazmanın orijinali kayıptır. Bu yazmanın bazı bölümleri günümüze gelebilmiştir. Sale’e göre İspanyolca yazmanın kapağında, kitabın Mustafa de Aranda adında bir İspanyol Müslümanı tarafından İtalyancadan İspanyolcaya çevrildiği yazmaktadır.[14]

Rivayete göre rahip Fra Marino, bir gün Papa V. Sixtus ile birlikte Papa’nın kütüphanesindeyken, Papa uykuya dalar. Bunun üzerine rahip Marino oyalanmak için elini bir kitaba uzatır. Elini ilk uzattığı kitap, çoktandır aradığı ‘Barnabas İncili’dir. Kitabı bulduğuna öylesine sevinmiştir ki, onu cübbesine gizler ve Papa uyanınca da, ondan izin isteyip bulduğu ‘hazine’yle birlikte kütüphaneyi terk eder. Rahip Marino, bu incili okuyup Müslüman olur.[15]

Yaygınlaşması

“Barnabas İncili”nin normal okuyucularla karşılaştığı tarih çok daha geçtir. Laura ve Lonsdale Ragg 1907 yılında bu “incil”in İngilizce çevirisini İtalyanca metin eşliğinde yayınlarlar.[16] “Barnabas İncili” bu tarihten itibaren İslam dünyasında şöhret kazanmaya başlar.

Sadece bir yıl sonra bu “incil”in Arapça çevirisi basılır.[17] Müslüman yazarlar, misyonerlere karşı kaleme aldıkları makale ve kitaplarda sık sık bu “incil”den alıntılar yaparak Muhammed’in son peygamber; Kitâb-ı Mukaddes’in ise değiştirilmiş olduğunu kanıtlamaya çalışırlar.

Gerçekten de, “Barnabas İncili”nde Muhammed’in son peygamber olduğu açıkça ifade edilmektedir. Dolayısıyla kimi Müslümanlar, bu “incil”in Kur’an’da sözü edilen “gerçek incil” olduğu kanısındadırlar. Nitekim Kur’an’daki bir ayete göre Muhammed’in adı hem Tevrat’ta, hem de İncil’de geçmekteydi.[18] İlk bakışta İslam’ın öğretisini savunduğu izlenimini verdiği için “Barnabas İncili”, birçok Müslüman tarafından ciddiye alınmıştır ve bu durum halen devam etmektedir. Oysa bu “incil”in Kitâb-ı Mukaddes’le hiçbir ilgisinin bulunmadığı, 16. yüzyılın son çeyreğinde yazılmış düzmece bir kitap olduğu kanıtlarıyla ortaya konulmuştur.

Kitabın bilinirliği

“Barnabas İncili” diye bir kitabın varlığı, 16. yüzyıla kadar bilinmiyordu. Aksi takdirde, Müslüman bilginler Mesih inancına ve İncil’e dair yazdıkları eserlerde bu ‘incil’den söz ederlerdi.

Mes’udi’nin[19], İbn Kesir’in[20], Şehrestani’nin[21], İbn Hazm’ın[22] ve İbn Teymiyye’nin[23] eserleri incelediğinde bu bilginlerin sadece Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’dan İncil yazarları olarak söz ettikleri görülür.

Tarihleri İslam’ın çok öncesine giden Kitâb-ı Mukaddes yazmaları arasında “Barnabas İncili” adında bir incile rastlanmadığı gibi kilise liderlerinin hazırladıkları listelerde de böyle bir ad görülmemektedir.

Yazarın kimliği

Bu kitabın Müslüman biri tarafından yazıldığı fark edilmektedir. Örneğin bir yerde yazar Muhammed’i, İsa’dan üstün gördüğünü şöyle belli ediyor:

« “İsa dedi ki: ‘O’nu gördüğümde içim teselliyle doldu ve O’na, Ey Muhammed dedim, Tanrı seninle olsun. İzin ver, çarıklarının bağını çözeyim; çünkü eğer bu mertebeye erişirsem büyük ve kutsal bir peygamber olmuş olurum.’”[24] »

Bu “ayetler”den rahatlıkla anlaşılmaktadır ki, “Barnabas İncili”nin yazarı Müslümanlığı kabul etmiş biri olmalıdır, zira hiçbir normal Müslüman İslam’ın peygamber kabul ettiği iki kişiyi böylesine konuşturmayacağı gibi, İsa’nın da ancak Muhammed’e saygıda kusur etmediği takdirde, “peygamber”lik mertebesine ulaşacağını düşünmez.

Bir başka yerde “Barnabas İncili”nin yazarı İsa’ya şu sözü yakıştırıyor:

« “Onun (Muhammed’in) çarığının bağlarını çözmeye dahi layık olmadığım halde, bu yolla büyük bir nimet ve merhamete eriştim.”[25] »

“Barnabas İncili”nin İslami kaynakları

“Gerçek incil” olduğu iddia edilen bu kitaptaki bazı “ayet”ler, yazarının beslendiği kaynakları ele vermektedir. Örneğin Muhammed’in övüldüğü bazı ayetler, Müslüman bilginlerin dahi ciddiye almadığı bazı kaynaklardaki efsaneleri andırmaktadır:

« “İsa cevabında şöyle dedi: ‘Allah, Muhammed’e dedi ki: Sabret ey Muhammed, çünkü cenneti, dünyayı ve insanlardan sana bahşedeceğim büyük bir kalabalığı sırf senin için yaratmak istiyorum. Öyle ki, seni kutsayan kutsal olacak, seni lanetleyen lanetlenecektir. Seni dünyaya gönderdiğimde, kurtarış elçim yapacağım ve sözün sadık olacaktır. Gök ve yer bile zaaf gösterebilir, ama senin imanın asla zaaf göstermeyecektir’. İsa, ‘O’nun mübarek adı Muhammed’tir’ dedi. İşte o anda kalabalık seslerini yükselterek, ‘Ey Allah!’ dediler, ‘elçini gönder! Ey Muhammed, dünyayı kurtarmak için çabuk gel!’”[26] »

Bu satırların, Hristiyan yahut İsa’yla karşılaşmış biri tarafından yazılması mümkün değildir. Allah’ın Muhammed’e, “cenneti, dünyayı…senin için yaratacağım” şeklindeki hitabı, büyük bir ihtimalle doğruluğu şüpheli bir hadisten esinlenmiştir. Şii ve Sünni versiyonları bulunan bu hadiste Allah Muhammed’e “sen olmasaydın, alemleri (felekleri) yaratmazdım” diyor.[27] Bu hadisin Şii versiyonu şöyledir: “Sen olmasaydın evreni; Ali olmasa seni, Fat(ı)ma olmasa sizin ikinizi yaratmazdım”[28] “Ayetler”deki “kurtuluş elçisi”, “ismin kutsal olsun”, “çabuk gel” gibi tipik Hristiyan terminolojisine ait ifadeler de, yazarın daha önce Hristiyan olduğunu ele veriyor.

İçeriği

“Barnabas İncili”nde kelime-i şehadet

Bu düzmece “incil”de, Müslüman olmanın şartı olan kelime-i şehadetten dahi söz edilmektedir. Üstelik Muhammed’e ilk iman eden kişinin ilk insan Adem olduğu ileri sürülmektedir:

« “Adem ayağa kalktığında gökte bir yazının güneş gibi parıldadığını gördü: ‘La ilahe illallah Muhammedun Resulullah (Allah’tan başka tanrı yoktur; Muhammed Allah’ın elçisidir)’. Adem dedi ki: ‘Tanrım Rab sana şükrederim, çünkü lutfedip beni yarattın. Ama sana yalvarırım bana haber ver: ‘Muhammedun Resulullah’ ne demektir?’ …Allah cevap verdi: ‘Ey kulum Adem! Bu, senden çok sonra dünyaya gelecek ve elçim olacak olan oğlundur. Her şeyi O’nun hatırı için yarattım. O geldiğinde, dünyaya ışık saçacaktır. O’nun nefsi, evren yaratılmadan altmış bin yıl önce göksel yüceliğe konulmuştu’. Adem, Allah’a yakardı: ‘Ya Rab bu sözleri ne olur elimin tırnaklarına yaz’. Allah bu yazıyı böylece ilk insana bahşetti. Sağ elin başparmağında ‘La ilahe illallah’, sol elin başparmağında ise ‘Muhammedun Resulullah’ yazılıdır.’”[29] »

Benzer hikâyeye bir başka bölümde de rastlanmaktadır:

« “Allah kendisini onlardan (Adem ve Havva) gizledi. Melek Mihail onları cennetten kovdu. Adem dönüp baktığında, kapıda şu yazıyı gördü: ‘La ilahe illallah Muhammedun Resulullah’. O zaman Adem ağladı ve dedi ki: ‘Ümit ederim ki, Allah Muhammed’i kısa zamanda gönderir. Gel ey Muhammed, kurtar bizi şu sıkıntıdan!’”[30] »

Bu laflar gerek içerik, gerek ruh bakımından İsfahani’nin[31], Munevi’nin[32], Kastallani’nin[33] ve benzerlerinin eserlerinde yer alan ve Muhammed’e ilişkin abartılı hikâyelerin bir tekrarından ibarettir. Tüm bunlar “Barnabas İncili”nin yazarının asla İsa’nın öğrencilerinden biri olamayacağını açıkça belgelemektedir.

Coğrafi hatalar

“Barnabas İncili”nin yazarının çok geç bir devirde yaşamış olduğunu kanıtlayan veriler vardır. Örneğin yazarın başta Filistin olmak üzere sözünü ettiği yerleri tanımadığı anlaşılmaktadır:

« “İsa Celile Gölü’ne gitti ve oradan kenti Nasıra’ya gitmek üzere bir tekneye bindi. O sırada denizde öyle bir fırtına patlak verdi ki, tekne az kalsın batacaktı.”[34] »

Nasıra, Celile’de yüksek bir tepenin üzerinde bulunan bir şehirdir. Oysa yazar, Nasıra’nın bir sahil kenti olduğunu sanıyor:

« “Allah’ın Ninova’yı yok etmeye karar verdiğini hatırlayın. Çünkü O, bu kentte Allah’tan korkan tek bir kişi bulamamıştı. Bunun üzerine (Yunus) halktan korkusuna Tarsus’a kaçmaya kalkıştı. Fakat Allah onu denize attı. Bir balık (Yunus’u) yuttu ve onu Ninova yakınlarında ağzıyla kıyıya püskürttü.”[35] »

Bilindiği üzere Ninova, Asur İmparatorluğu’nun başkenti olup Dicle Nehri’nin doğu yakasında kuruluydu. “Barnabas İncili”nin yazarı ise, Ninova’nın Akdeniz’de bir kıyı kenti olduğunu sanıyor.

İsa’nın hayatı hakkında hatalar

Ayasofya'daki İsa Mesih mozaiği

Yazarın İsa’nın hayatı hakkında detaylı bilgi sahibi olmadığı göze çarpmaktadır:

« “İsa doğduğunda Pilatus, Hanan ve Kayafa’nın kâhinlikleri döneminde valiydi.”[36] »

Bu doğru değildir, zira Pilatus İsa’nın doğumundan 26 yıl sonra vali tayin edilmiş; Hanan milattan altı yıl sonra başkâhin seçilmiş; Kayafa ise milattan sekiz yıl sonra başkâhinliğe getirilmişti.

Uydurma “incil”in bir başka yerinde Mesih’in Davut neslinden değil, İsmail neslinden geleceği, vaadin de İshak’a değil, İsmail’e yapıldığı öne sürülüyor.[37]

Kitâb-ı Mukaddes ile kıyaslanınca, bunun açık bir yanlış olduğunu tespit edilmektedir. Çünkü hem Yahudiliğe hem de Hristiyanlığa göre Mesih Yahuda boyundan ve Davut’un neslindendir.

Hurafeler

“Barnabas İncili”nin özelliklerinden biri, dinlerin hiçbirinde aslı olmayan hikayeleri barındırmasıdır. Örneğin bunlardan biri, göbek sürresinin nasıl oluştuğunu anlatıyor:

« “Allah Şeytan’ın peşinden gidenlere, ‘tövbe edin, yaratıcınız olduğumu itiraf edin’ dedi. Onlar ise şöyle cevap verdiler: ‘Sana ettiğimiz secdeden tövbe ederiz, çünkü sen adil değilsin. Oysa Şeytan adildir. O suçsuzdur ve bizim rabbimizdir… Şeytan (oradan) ayrılırken, bir toprak kümesine tükürdü. Cebrail hemen o tükürüğü bir miktar toprakla birlikte oradan kaldırdı. İşte insanın göbeğindeki sürre böyle oluştu.”[38] »

İsa’nın Şeytan ile Tanrı arasında aracı yapılması

“Barnabas İncili”nde aktarılan hikayelerden birinde, İsa’ya Şeytan ile Tanrı arasında aracılık rolü biçiliyor:

« “İsa cevap verip dedi ki: ‘Size doğrusunu söylüyorum; Şeytan’ın düşüşünü duyduğumda ona acıdım; hata etsin diye baştan çıkaracağı insan soyuna da acıdım. O nedenle dua ettim ve oruç tuttum. Tanrımız, meleği Cebrail aracılığıyla bana, Ne istiyorsun ey İsa, dileğin nedir? diye sordu. Dedim ki: Ey Rab, Şeytan’ın sebep olduğu kötülükleri biliyorsun. Onun fitnesi yüzünden yarattığın birçokları helak oluyor. Ona merhamet et ya Rab! Allah şu cevabı verdi: Ey İsa, bak onu affedeceğim. Bunun için tek şartım, Ey Tanrım Rab, günah işledim, beni affet demesidir. Bunu dediği takdirde, onu affedecek ve ilk haline döndüreceğim. İsa dedi ki: Bunu duyunca sevindim, çünkü onları barıştırdığımdan emindim.” “Şeytan’ı yanıma çağırdım. Geldi, Senin için ne yapmam gerekiyor ey İsa? dedi. Ona şu karşılığı verdim: Ne yapacaksan, kendin için yapacaksın ey Şeytan. Senin hizmetini istiyor değilim. Seni sadece hakkında hayırlı olacak bir şeye davet ediyorum. Bunun üzerine Şeytan şu karşılığı verdi: Eğer hizmetimi istemiyorsan, ben de senin hizmetini istemiyorum. Çünkü senden daha şerefliyim. Sen bana hizmet etmeye layık değilsin, sen topraktan yaratıldın, ben ise ruhum.’”[39] »

Böyle bir hikayeden kaynaklanan inanç, Hristiyanlıkta bulunmamaktadır. Çünkü Hristiyanlığa göre, isyan ettiğinde, Tanrı Şeytan’a öfkelenmiş ve onu huzurundan kovmuştur ve onunla barışmak üzere müzakerelere girmesi Tanrı’nın yüceliğiyle bağdaşmaz.

Hristiyanlığa göre Mesih, baştan itibaren İblis’le amansız bir savaşa girmiştir. Kitâb-ı Mukaddes’te şu ayet vardır:

« “Günah işleyen, İblis’tendir. Çünkü İblis başlangıçtan beri günah işlemektedir. Tanrı’nın Oğlu, İblis’in yaptıklarına son vermek için ortaya çıktı.”[40] »

Ayrıca Hristiyan inancına göre, Mesih’le girdiği savaşta Şeytan asla Mesih’ten daha şerefli olduğunu söylemeye cesaret edememiştir. Tam tersi, Kefernahum havrasında bir insandan çıkması için kendisine emrettiğinde haykırarak şöyle demiştir:

« “Ey Nasıralı İsa, bırak bizi! Bizden ne istiyorsun? Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı’nın Kutsalı’sın sen!”[41] »

Kur’an’dan ve Kur’an tefsirlerinden alıntılar

“Barnabas İncili”nin yazarı, zaman zaman ciddi İslam bilginlerinin reddettiği ve hurafe kabul ettiği bazı rivayetlere “incil”inde yer verse de, bazı konularda Kur’an ve Kur’an tefsirleriyle uyum içindedir. Bu konuların başında, İsa Mesih’in çarmıha gerilmediği, O’nun yerine bir başkasının çarmıha gerildiği iddiası gelir. Bu düzmece “incil”in 112. bölümünde İsa, öğrencisi Barnabas’a şunları söylüyor:

« “Bil ki, ey Barnabas, bu nedenle dikkatli olmak zorundayım. Öğrencilerimden biri beni otuz akçe karşılığında satacak. Ve şunu da kesin olarak biliyorum ki, beni satacak kişi benim adıma öldürülecek. Çünkü Allah beni yeryüzünden yükseltecek; hainin görünümünü ise değiştirecek. Böylece herkes onu ben sanacak. Gerçi o korkunç bir şekilde ölecek, fakat bu arada ben de uzun süre dünyada bunun utancıyla yaşayacağım. Fakat Allah’ın kutsal elçisi Muhammed geldiğinde bu utanç lekesi üzerimden kaldırılacak.”[42] »

Bu sözde “incil” ayetlerinin ardında, İslam’ın çarmıhı inkâr öğretisi yatmaktadır. Kur’an’a göre İsa Mesih ne öldürülmüş, ne de çarmıha gerilmiştir:

« “Bu bir de…. ‘Meryem oğlu İsa Mesih’i –Allah’ın elçisi– öldürdük’ demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar, fakat onlara öyle göründü.”[43] »

Ne var ki, Kur’an “onlara öyle göründü”yle neyi kastettiğini açıklamamaktadır. Bu konu, Kur’an tefsirlerinde aktarılan rivayetlerde ayrıntılı olarak anlatılmaktadır ve “Barnabas İncili”nin yazarının kaynaklarından biri de bu rivayetlerdir. Herhalde bu gibi İslam kaynaklı “ayetleri”nden olsa gerek, Toland, “Barnabas İncili”nin daha ilk bölümlerini okur okumaz bu kitabı bir tür “Müslüman incili” olarak nitelendirmiştir.[44]

Kitâb-ı Mukaddes’in değiştirildiği iddiası

İslam’ın Mesih inancı hakkındaki bir başka temel öğretisi, Kitâb-ı Mukaddes’in değiştirildiği (tahrif) iddiasıdır. Değişik Kur’an ayetlerinde[45] kısmen açıklamaya muhtaç tarzda ifade edilen bu iddia zamanla geliştirilmiştir. “Barnabas İncili”nin geç bir devirde, yani “tahrif” tezinin bugünkü biçimiyle artık yerleştiği bir dönemde kaleme alındığı, şu “ayet”lerden açıkça anlaşılmaktadır:

« “İsa dedi ki: ‘Size doğrusunu söylüyorum; Musa’nın kitabından gerçek silinmeseydi, Allah babamız Davud’a ikinci kitabı vermezdi. Davud’un kitabını bozmasalardı, Allah bana incilini vermezdi. Çünkü Tanrımız Rab değişmez. O tüm insanlığa tek bir mesaj verdi. Allah Resulü geldiğinde, günahkârların kitabımda bozduğu her şeyi ortadan kaldıracaktır (temizleyecek).’”[46] »

Bu yazılanlar ciddiye alınacak olursa, İsa, Kitâb-ı Mukaddes’in tamamının bozuk olduğunu söylemiş oluyor. Oysa İsa şöyle der:

« “Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”[47] »

İsa’nın, “Ben Mesih değilim!” demesi

“Barnabas İncili”nin yazarının Müslümanlığı kabul etmiş bir Hristiyan olduğu, İslam dini hakkındaki eksik bilgilerinden kolayca anlaşılıyor. Yazar, Muhammed’i övmek isterken yanlışlara da düşüyor. Bu düzmece “incil”in yazarı, İsa’ya şu lafları yakıştırıyor:

« “İsa itiraf ederek dedi ki: ‘Size doğrusunu söylüyorum; ben Mesih değilim’. Onlar bunun üzerine, ‘Sen o halde Elia mı, Yeremya mı yoksa evvelki peygamberlerden biri misin?’ dediler. İsa, ‘Asla!’ dedi. ‘Sen kimsin?’ dediler, ‘Söyle ki, bizi gönderenlere tanıklıkta bulunalım’. İsa, ‘Ben’ dedi, ‘Yahudiye’de haykıran ve Rabb’in Resulü’nün (Muhammed) yolunu hazırlayın! diyenin sesiyim.’”[48] »

Oysa Kur’an açık bir biçimde İsa’nın Mesih olduğunu kabul eder:

« “Melekler demişti ki: ‘Ey Meryem, Allah sana, Kendinden bir sözü, adı Meryem oğlu İsa olan Mesih’i, dünya ve ahirette şerefli ve Allah’a yakın kılınanlardan olarak müjdeler.”[49] »

Meryem’in sancısız doğumu

Bir ikonada Meryem ve İsa

“Barnabas İncili”ne göre Meryem, İsa’yı sancısız bir biçimde dünyaya getirmiştir:

« “Yusuf, Sezar’ın emrettiği nüfus sayımında adını kaydettirmek için hamile olan karısıyla birlikte Nasıra’dan Celile’nin kasabalarından birine gitti. Beytlahm’e geldiklerinde, orada konaklayabilecekleri bir yer bulamadılar, çünkü (Beytlahm) küçük bir kasabaydı ve çok sayıda yabancı vardı. Kasabayı terkedip çobanların konakladığı bir yere geldiler. Yusuf oradayken Meryem’in doğum anı geldi. Bakire’yi o an son derece parlak bir ışık kapladı ve Meryem, oğlunu acısız dünyaya getirdi.”[50] »

Oysa Kur’an, Meryem’in acılar içinde İsa’yı doğurduğunu söylüyor:

« “Meryem oğlana gebe kaldı; o haliyle uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti.”[51] »

Tanrı’dan “Baba” diye söz edilmesi

İslam’a göre Tanrı’nın babalığından söz etmek kafirliktir. Oysa “Barnabas İncili”nde şu yazıyor:

« “Ne kadar bahtsızsın ey insan soyu! Tanrı seni oğlu olarak seçti, sana cenneti verdi; ama sen bedbaht Şeytan’ın eylemiyle Tanrı’nın öfkesine uğradın ve cennetten kovuldun.”[52] »

Kur’an, Tanrı’nın “Tanrı çocuk edindi diyenleri uyarmak için” Muhammed’i gönderdiğini belirtir.[53]

Çok eşlilik

İslam, erkeklerin dört eşe kadar evlenmelerine izin verirken, “Barnabas İncili”nde şu “ayet” vardır:

« “O halde erkek, Yaratıcısının kendisine verdiği tek eşle yetinsin ve başka her kadını unutsun.”[54] »

Oysa Kur’an çok eşlilik hakkında şu ayeti içeriyor:

« “Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz.”[55] »

İnsanın özgürlüğü

İslam’ın en yaygın inanç mezhepleri insanın kendi kaderini tayin konusunda tam bir özgürlüğe sahip olmadığında birleşmektedir.

“Barnabas İncili” bu noktada da Kur’an’la çelişmektedir:

« “Tanrı insanı yarattığında özgür olarak yarattı, ta ki, Tanrı’nın kendisine ihtiyacı olmadığını görsün. Tıpkı cömertliğini göstermek ve kendisini daha çok sevmeleri için kölelerine özgürlük veren kral gibi.”[56] »

Oysa Kur’an bu konuda şöyle diyor:

« “Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı Kitab’ı önüne çıkarırız.”[57] »

Bu ayete ilişkin Kur’an tefsirlerinde, Mucahid’ten şu rivayet aktarılır:

« “Doğan her çocuğun boynunda bahtsız mı yoksa mutlu mu olacağı yazılıdır.”[58] »

Cehennem

“Barnabas İncili” cehennem konusunda şu bilgileri veriyor:

« “O zaman Allah Resulü diyecek ki, Ey Rab, cehennemde yetmiş bin yıldan beri kalan imanlılar var. Rahmetin nerede ey Rab? Onları bu acı cezalarından azat etmen için yalvarıyorum sana ey Rab! Bunun üzerine Allah, kendisine yakın dört meleğe cehenneme gidip Allah Resulü’nün dinine inanan herkesi çıkarmalarını ve onları cennete götürmelerini emreder.”[59] »

Bu “ayetler”, Kur’an’ın af konusundaki ayetleriyle çelişmektedir, çünkü Kur’an, “inkârcıların temelli kalacakları ateş”ten bahsetmektedir.[60]

Özet

“Barnabas İncili”nin yazarı, bu düzmece “incil”inde Yeni Ahit’in ilk dört bölümünün bir sentezini yapmaya çalışmış; Mesih İnancı’nın tüm temel öğretilerini İsa Mesih’in ağzından inkâr etmekle kalmamış; İsa Mesih’i, İslam’ın tasavvurlarına uygun, Muhammed’i müjdeleyen bir peygambere dönüştürmüştür. Yazar bu sahtekârlığı yaparken, Vaftizci Yahya’yı tarihten silmiş, daha doğrusu onun rolünü İsa Mesih’e vermiştir. Yeni Ahit’te Vaftizci Yahya, İsa Mesih’in gelişini müjdelerken, bu düzmece “incil” İsa Mesih’e, Muhammed’i müjdeletmektedir.

Kaynakça ve notlar

  1. Montagnani, Mara. "Il Palazzo Colonna di Marino". Castelli Romani. Cilt XL n° 2. s. 46.
  2. Wiegers, G.A. (Nisan–Haziran 1995). "Muhammad as the Messiah: A comparison of the polemical works of Juan Alonso with the Gospel of Barnabas". Biblitheca Orientalis. LII (3/4). s. 278.
  3. Cirillo, Luigi; Fremaux, Michel (1977). Évangile de Barnabé. Beauchesne. s. 53.
  4. Pons, L (1998). El texto morisco del Evangelio de San Bernabé. Universidad de Granada.
  5. Bir başka yerde Toland, “Türk İncili” (Turkish Gospel) ifadesini kullanır.
  6. “…in the first place you’ll find the succinct history of a NEW GOSPEL, which I discover’d at Amsterdam, in the year 1709. It is a Mahometan Gospel, never before publicly made known among Christians, tho they have much talkt about the Mahometans acknowledging the Gospel” (J. Toland: Nazarenus: or, Jewish, Gentile, and Mahometan Christianity, s.ii, Londra 1718).
  7. George Sale: The Koran: or Alcoran of Mohammed, Londra 1734.
  8. Jan Slomp: Pseudo-Barnabas in the Context of Muslim-Christian Apolegetics, s.111, Rawalpindi 1974.
  9. Bark, "Al-Furkan", Ağustos 1975, s. 48, Lucknow
  10. "News Bulletin of the Near Christian Council", Easter 1961, s. 9-11
  11. "Islam", "Impact", Londra, 1 Ocak 1974,
  12. "Islam and the Modern Age", Yeni Delhi, Mayıs 1975
  13. "Etudes Arabes", no. 48
  14. Sale, s.ix.
  15. A.g.y.
  16. Lonsdale & Laura Ragg: The Gospel of Barnabas. Edited and translated from the Italian MS. in the Imperial Library at Vienna, Oxford 1907.
  17. Halil Sa’ade: İncilu Barnaba, Kahire 1908.
  18. Kur’an, 7:157.
  19. Ebu’l-Hasan el-Mes’udi: Murucu’z-Zeheb ve Ma’adinu’l-Cevher, I-II, Kahire 1938.
  20. Ebu’l-Fida b. Kesir: El-Bidaye ve’n-Nihaye, I-IX, Kahire 1932.
  21. Muhammed b. Abdilkerim eş-Şehrestani: Kitabu’l-Milel ve’n-Nihal, I-II, Kahire 1961.
  22. Ali b. Ahmed b. Hazm: El-Fisal fi’l-Ehva ve’l-Milel ve’n-Nihal, I-V, Kahire 1899.
  23. Takiyyuddin b. Teymiyye: El-Cevabu’s-Sahih li-men beddele Dine’l-Mesih, I-IV, Kahire 1964.
  24. Barnabas, 44:30-31.
  25. Barnabas, 97:10.
  26. Barnabas, 97:14-18.
  27. El-Hakim el-Nisaburi: el-Mustedrak ala’s-Sahihayn, c.2, s.671, Haydarabad 1916.
  28. Abdullah b. Nurillah el-Isfahani: Avalimu’l-Ulum ve’l-Ma’arif ve’l-Ahval mine’l-Ayat ve’l-Ahbar ve’l-Akval, s.26, Kum tarihsiz.
  29. Barnabas, 39:14-26.
  30. Barnabas, 41:29-31.
  31. Ebu Nu’aym el-İsbahani: Dela’ilu’n-Nubuvve, Beyrut 1986.
  32. Zeynuddin el-Munevi: el-İthafatu’s-Seniyye bi’l-Ahadisi’l-Kudsiyye, Kahire 1979.
  33. Ahmed b. Muhammed el-Kastallani: el-Mevahibu’l-Leduniyye bi’l-Minahi’l-Muhamediyye, I-II, Kahire 1908.
  34. Barnabas, 20:1-2.
  35. Barnabas, 63:4-7.
  36. Barnabas, 3:2.
  37. Barnabas, 142:13.
  38. Barnabas, 35:25-27.
  39. Barnabas, 51:4-20.
  40. 1. Yuhanna, 3:8
  41. Luka, 4:34
  42. Barnabas, 112:13-17.
  43. Kur’an, Nisa (4): 157
  44. Toland, Nazarenus, a.g.e.
  45. Bakara (2):75; Nisa (4):46; Ma’ide (5):13, 41.
  46. Barnabas, 124:8-10.
  47. Matta 24:35
  48. Barnabas, 42:5-11.
  49. Al-i İmran (3): 45.
  50. Barnabas, 3:5-10.
  51. Meryem (19): 22-23.
  52. Barnabas, 102:18-19.
  53. Kehf (15):4.
  54. Barnabas, 116:18.
  55. Nisa (4):3.
  56. Barnabas, 155:13.
  57. İsra (17):13.
  58. Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi: Cami’u’l-Beyan an Te’vili Ayi’l-Kur’an, c.15, s.51, Kahire 1968.
  59. Barnabas, 137:1-4.
  60. Ahzab (33): 64-65
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.