Çin-Sovyet ayrılığı

Çin-Sovyet Ayrılığı (Basitleştirilmiş Çince: 中苏交恶; Geleneksel Çince: 中蘇交惡; pinyin: Zhōngsū jiāoè; Rusça: Советско-китайский раскол, Sovyetsko-kitayskiy raskol), dönemin iki büyük komünist devleti olan Çin ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1960-1989 yılları arasında Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik tartışmalardan kaynaklanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita Kruşçev tarafından başlatılan destalinizasyon ve barış içinde bir arada yaşama politikaları sonucunda doktriner ayrılıklar kısmen başlamış, 1969'da zirveye ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür.

Çin-Sovyet ayrılığı
Tarih Yoğunluğu değişmekle birlikte
1950'li - 1980'li yıllar arası
Neden Marksizm-Leninizm'e dair politik ve ideolojik farklılık
Katılanlar

 Çin
 Sovyetler Birliği


Afganistan Cumhuriyeti
Angola Halk Cumhuriyeti
Arnavutluk Halk Cumhuriyeti
Benin Halk Cumhuriyeti
Bulgaristan Halk Cumhuriyeti
Çekoslovakya Cumhuriyeti
Demokratik Kampuçya
Doğu Almanya
Etiyopya Halk Cumhuriyeti
Kongo Halk Cumhuriyeti
 Kuzey Kore
 Küba
Laos Halk Cumhuriyeti
Macaristan Halk Cumhuriyeti
Moğolistan Halk Cumhuriyeti
Mozambik Halk Cumhuriyeti
 Nikaragua
Polonya Halk Cumhuriyeti
Romanya Cumhuriyeti
Somali Cumhuriyeti
Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti
Yemen Halk Cumhuriyeti
Sonuç SSCB'de Gorbaçov SBKP Genel Sekreteri olduğunda diplomatik ayrılık büyük ölçüde çözüldü.
Can kaybı Çin-Sovyet sınırında çatışma sonucu 59 SSCB, 71 Çin askeri (Bazı SSCB kaynaklara göre 800'ün üzerinde Çin askeri ölmüştür.[1])
Yaralı Çin-Sovyet sınırında çatışma sonucu 94 SSCB, 68 Çin askeri[1]
  Söz konusu bu ayrılık; Berlin Duvarı'nın inşası, Küba Füze Krizi ve Vietnam Savaşı ile birlikte Soğuk Savaş'ın temel ve belirleyici öğelerinden biri olarak görülmektedir.[2]

Çin Komünist Partisi (ÇKP) lideri Mao Zedong, Sovyetler Birliği'nin Stalin sonrası dönemde kapitalist ülkelerle başlattığı barış eksenli politikalarını sosyalist revizyonizm olarak tanımlamış, bu ülkelere karşı sert bir tutum izlenilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bununla birlikte ÇKP, destalinizasyon politikalarının giderek artması ve Stalin miraslarının toptan reddedilmesi üzerine Sovyet komünizmini "Revizyonist hainliğin" bir ürünü olarak tanımlamış ve iki ülke arasındaki ideolojik farklılıklar zirve noktasına ulaşmıştır. Sovyetler ise Mao'yu "Stalinleşmek" ile suçlayacaktır.

ÇKP, 1971 yılında Nikita Kruşçev öldüğünde tekrar Sovyetler Birliği ile diplomatik ilişkiler kurarak görüşmüş, fakat iki ülke arasındaki gerilim Brejnev'in Kruşçev politikalarını devam ettireceğini söylemesi üzerine devam etmiştir. SSCB'de Mihail Gorbaçov parti genel sekreteri olduğunda sorun büyük ölçüde çözülmüştür.

Bu ayrılık zaman zaman sınır çatışmalarına da neden olmuş, iki tarafın ordularından (Kızıl Ordu ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu) çeşitli asker kayıpları meydana gelmiştir. Ayrıca bu durum uluslararası komünist akımlarda da paralel etkilere de sebep olmuş, dönemin komünist hareketinde büyük bir bölünmeye yol açmış ve SSCB tezleri yanlıları ÇKP tezleri yanlıları çeşitli ülkelerde politik olarak zıt kutuplara ayrışmıştır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında diplomatik yakınlaşmaya neden olmuştur.

Tarihçe

Ayrılık öncesi ilişkiler

Mao Zedong Çin-Japon Savaşı döneminde Çin Komünist Partisi üyelerine sesleniyor, 6 Aralık 1944

Mao Zedong önderliğindeki Çin Komünist Partisi, 1937-1945 yılları arasında süren Çin-Japon Savaşı'nda Komintern'in siyasal askeri tavsiyelerini uygulamamış, geleneksel Leninist devrim teorisinin Çin'de pratikte uygulamanın zorlukları nedeniyle uygulamaya geçirmemiştir.[3] Stalin yönetimi Mao'ya, Japon İmparatorluğu işgaline karşı Çan Kay Şek ile birlikte ortak bir ittifak kurmaya çağırmıştır. Bunun üzerine Çan Kay Şek liderliğindeki milliyetçiler ile anlaşma yoluna gidilmiştir.[4] Savaştan sonra Stalin Mao'ya iktidarı ele geçirmek ve Çan ile pazarlık yapma tavsiyelerinde bulundu. "Partimizin yegane lideri" olarak tanımladığı Stalin'in direktiflerine uyan Mao iktidara ÇKP'yi getirme faaliyetlerine hız verdi. Aynı dönemde Sovyetler Mançurya Operasyonu kapsamında ele geçirdiği Mançurya'yı ÇKP kontrolüne verdi.[5][6] Bu dönemde Kızıl Ordu komutanlarından Rodion Malinovski'in talimatı doğrultusunda Japon İmparatorluk Kara Kuvvetleri birliklerine karşı savaşan ÇKP'ye büyük miktarda silah yardımı yapılmıştır.[7] 1948 yılında Berlin Ablukası'na ağırlık veren Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri Çay Kay Şek liderliğindeki milliyetçilere verdiği desteği kesti ve ÇKP Şantung, Jiangsu, Anhui, Henan, Liaoning, Shenyang, Hebei gibi pek çok bölgede iktidarı ele geçirdi.[8]

Mao Zedong, Sovyetler Birliği ziyareti sırasında Stalin ile birlikte, 21 Aralık 1949
SSCB ve Çin'in dostluğunu gösteren 1951 yılına ait Çin yapımı bir poster. Bu yıllarda ülkeler arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktaydı.

1949 yılında ÇKP, Çin Devrimi ile birlikte Çin milliyetçilerini yenerek iktidar oldu ve Marksist-Leninist ilkelere dayalı sosyalist bir devlet kurmak için çalışmaya başladı.[9] Ardından Sovyetler Birliği ile ilişkiler geliştirilmiş, askeri, kalkınma, teknoloji gibi pek çok alanda çeşitli anlaşmalar yapılmıştır. Sovyetler, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Temmuz 1949'daki ilanından 3 ay sonra ülkeyi tanımış, Şubat 1950'de de bir ittifak anlaşması imzalamıştır. Kore Savaşı'nda Kuzey Kore'ye destek veren Çin'e sadece bu savaş sırasında 2.000.000.000 dolarlık yardımda bulunmuştur.[10] Özellikle 1950'li yıllar boyunca Çin, gerek ideolojik desteği gerekse askeri teçhizatlarını Sovyetler Birliği'nden almış[11], bu ilişkiler Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olduğu ilk zamanlarda ilişkiler de canlanmış, Sovyetler'in Çin'in ilk beş yıllık kalkınma planına teknik yardımda bulunması, bu kapsamda 520 milyon ruble yardım sağlayacağını açıklaması ve Çin'e Lüshunkou'da deniz üssü vermesi ilişkileri geliştirmiştir. Bu yıllarda iki ülke Cenevre Konferansı'na da katılmıştır.[12] Bu konferansta Asya'daki çatışmaların çözümüne sağladığı katkılarla gündeme gelen Çinli diplomatlar, Bandung'da komşu ülkelerle imzaladığı sınır antlaşmalarıyla yeni kurulan Çin'in, ABD propagandasında resmedildiği gibi agresif ve istilacı değil, barışçı ve işbirliğine yatkın olduğu mesajını vermişlerdir. Yine bu konferansta, bugün de hâlen Çin dış politikasının temel prensipleri arasında yer alan "barış içinde birlikte yaşamanın beş kriteri" vurgulanmıştır.[not 1]

1950'li yıllarda ağır sanayiyi öne çıkaran ve tüketim mallarının üretimine ikincil öncelik verilmesini öngören Sovyet ekonomik kalkınma modelini benimseyen ÇKP, işçilerinin doğrudan harekete geçirilmesi yoluyla ekonomik ilerlemeler için çeşitli kampanyalar oluşturdu. Bu fikirler ileride başlatılacak olan Büyük İleri Atılım'ın temelini oluşturdu.[13]

Ayrılık öncesi iki ülke arasında çeşitli teknolojik anlaşmalar da mevcuttu. İnsanlığın ilk yapay uydusu Sputnik 1'in 4 Ekim 1957'de Sovyetler tarafından uzaya fırlatılmasından sonra Çin, kuruluşunun 10. yıldönümünü kutlamak üzere 1959 yılında yörüngeye bir uydu yerleştirmek hedefiyle 581 Projesi'ni kabul etti.[14] Bu amaca yönelik olarak Çin'in ilk füze test üssü olan Kod 20'nin inşasına Nisan 1958'de başlandı ve aynı yıl 20 Ekim'de hizmete girdi.[15] İlk Çin füzesi, Ekim 1958'de, kendisi bir Alman V-2 roketinin yükseltilmiş bir sürümü olan Sovyet R-2 kısa menzilli balistik füzesi (SRBM)'nin tersine mühendislik yoluyla üretilmiş bir kopyası olarak inşa edildi. Bu dönemde Sovyetler, Çin'den gelen öğrencileri eğitip örnek bir R-2 roketi ile yeni başlayacak programa sağladığı destekle birlikte Çin ile işbirliği içinde bir teknoloji transferi programı yürütmekteydi.

Nikita Kruşçev, Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra da Stalin döneminde başlamış olan ekonomik ve siyasal ittifakları genişleterek devam ettirdi. 1954'te Çin'i ziyaret eden Kruşçev, bu ziyaret sırasında Stalin döneminde Çin'e yerleştirilen KGB ajanlarının listesini açıkladı ve ilişkiler daha da ilerledi.[16] Ziyaret sırasında Çin'e ekonomik kalkınma için ek krediler verilmesi, çeşitli ticaret anlaşmaları imzalanması ve Sovyetler tarafından finanse edilen on beş sanayi projesi yapılması kararlaştırıldı.[17] Sovyetlerden binlerce ekonomist ve yüzlerce siyasi danışman Çin'e yardım etmek için gönderildi.[not 2] Ancak kimi yazarlara göre Kruşçev'in Çin ziyareti sırasındaki iki lider arasındaki görüşme tamamen olumlu değildi. Buna göre; Mao'nun görüşmeler sırasında Kruşçev'in kişiliğini kibirli bulmuş ve Kruşçev Çin kültürü'nü beğenmemişti.[18]

Ardından geçen süreçte Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi'nde açıkladığı, Josef Stalin'i ve dönem politikalarının şiddetle eleştirildiği, dış politikada barış içinde bir arada yaşama yaklaşımının ilan edildiği kongre raporu sonrası iki ülke arasındaki ilişkiler gerginleşti.[19] Ortaya çıkan bu durum Stalin'in geliştirdiği politikaların birçoğunu destekleyen ve kendi politikalarının pek çoğunu buna göre modelleyen Çin Komünist Partisi için ciddi bir iç sorun yarattı. Kruşçev'in Stalin'i kınamasıyla birlikte birçok kişi Mao'nun Çin'deki politikalarını sorgulamaya başladı.[20] Kruşçev'in açıklamalarının doğrudan bir sorucu olan Macar Ayaklanması ve Polonya Halk Cumhuriyeti'nde ortaya çıkan Poznań Ayaklanması Çin Komünist Partisi'ni endişelendirdi. Mao ve pek çok ÇKP lideri Kruşçev'in yeni politikasını açıkça eleştirmiş ve SSCB ile olumlu ilişkiler sürdürmekle birlikte Mao'nun uyguladığı Stalin politikalarının devam edileceğini açıklamıştır.[21] Bu olay Çin ve SSCB arasındaki ideolojik ayrımın başlangıcını oluşturdu. Bu yeni politika 1957 yılına kadar Çin için büyük bir endişe haline getirmediği halde, Kruşçev'in başlattığı Batının kapitalist ülkeleri ile olan "Barış içinde bir arada yaşama" ilkesi ayrılığın ciddileşmesine yol açtı.[22] 1958-59 yılları arası, ÇKP'nin Sovyetler Birliği'ne güvenilmeyeceğine dair politik tutumun oluştuğu yıllar olarak kabul edilmektedir.[23]

Ayrılık

Sorun asıl olarak Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik tartışmalardan kaynaklanmaktadır.[24] Jozef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) içinde ortaya çıkan barış içinde bir arada yaşama teorisi, Çin'de iktidar olan Çin Komünist Partisi lideri Mao Zedong tarafından kıyasıya eleştirilmiştir. İki ülke arasındaki diplomatik ayrılıkların temeli bu yıllarda başlamıştır. Mao'ya göre kapitalist ülkeler ile sosyalist devletlerin bir arada yaşaması imkânsızdır, çünkü bu devletler antagonist çelişki kapsamında birbirleriyle daima savaş içerisindedir. Bu nedenle "emperyalizm ile devamlı olarak savaş" düşüncesinden yana olan Mao, ABD'ye karşı sert ve uzlaşmaz bir politika izlenirse bu ülkenin ve temsil ettiği emperyalizm gücü kolayca ezilebileceğini düşünmekteydi. Nitekim Mao bu görüşünü kâğıttan kaplan terimiyle açıklayarak; "ABD kâğıttan bir kaplandır, ABD emperyalizmi güçlü görünüyor ama halkından ve kitlelerden uzaklaşmıştır." sözleriyle ifade etmiştir.[25] Buna karşın Kruşçev Çin'i bu agresif tutumunun bir nükleer savaşa neden olabileceğini belirterek eleştirmiş ve Mao'nun nükleer silah isteklerini karşılamama kararı almıştır.[26] Karşılık olarak da "Güzel de, kâğıttan kaplan’ın nükleer dişleri var" yanıtını vermiştir.[25] Bunun üzerine Mao, SBKP'yi revizyonizm ile suçlayacaktır.[27] Akabinde, 1961 yılında Çin Komünist Partisi SBKP'yi "Revizyonist ajan" sıfatı ile resmen itham etmiştir.[28] Mao, kapitalistlere bir nükleer savaş korkusu salmanın, onların emperyalist sistemlerini yıkma korkusu vereceğinden, bu savaş durumunun olumlu bir yaklaşım o olduğunu belirtmiştir.[29][30] Mao, bu konuda 1957 yılında konu hakkında şu ifadeleri kullanmıştır;[31]

"Bir savaş çıkarsa kaç kişinin öleceğini düşünelim. Bugün dünyada 2,7 milyar insan var, bunun üçte biri yok olabilir. Eğer bu sayı yarıdan fazla olursa, 1,5 milyar civarı insan ölebilir ve yine 1,5 milyar civarı insan hayatta kalabilir. Ancak sonuçta emperyalizm yerle bir edilecek ve bütün dünya sosyalist olacaktır. Ardından birkaç yıl içerisinde dünya nüfusu tekrar 2,7 milyar olur."
Diplomatik ayrılık öncesi Çin-Sovyet Dostluk, İttifak ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması kapsamında Çin ve Sovyetler Birliği'nin dostluğunu gösteren bir Çin pulu

Mao, SSCB'nin girdiği destalinizasyon sürecinde Nikita Kruşçev'i radikal bir şekilde eleştirmiş ve onun "Marksizme ihanet içerisinde olduğunu" deklare etmiştir. Ayrıca SBKP yönetimini kapitalist yolcu olarak tanımlamıştır.[27] Bununla paralel olarak Küba Füze Krizi sürecinde Küba'daki Sovyet füzelerini Türkiye'de konuşlandırılan "Jüpiter füzeleri" karşılığında geri çekme kararı sonrası, SBKP'yi "devrimci davaya ihanet" ile itham etmiştir. Buna karşılık SBKP, Mao Zedong'u "serüvencilik" ile sıfatlandırmıştır. Kruşçev konu ile ilgili olarak "Mao ve Çin Komünist Partisi, gerginlik tırmandığı takdirde nükleer silahlar ile kapitalist dünya ile birlikte sosyalist dünyanın da yok olacağını görememektedir" değerlendirmesi yapmıştır. Haziran 1960'ta Romanya Komünist Partisi Kongresi'nde Kruşçev, isim vererek Mao'yu açıkça eleştirmiş, onu "aşırı solcu ve aşırı dogmacı" olarak tanımlamıştır. Kruşçev konuşmasını Mao'yu Jozef Stalin'e benzeterek devam ettirmiş[32], onu "kendi çıkarlarından başka hiçbir şeye aldırmayan, modern dünyanın gerçeklerinden kopuk teoriler geliştiren" kişi olarak tanımlamıştır. Bunun üzerine kongrede Çin'i temsilen bulunan Peng Çen isimli Çin diplomatı söz alarak Kruşçev'e yanıt vermiş, onun marksist olmayan görüşleri zorla kabul ettirmek için "ataerkil, keyfi ve zalimce" davrandığını belirtmiştir.[32]

Sovyetler Birliği, Sputnik 1 adlı ilk uzay aracını 4 Ekim 1957 tarihinde yörüngeye oturtmasının ardından başlayan Uzay Yarışı'nda stratejik üstünlüğü ele geçirmişti. Bu olayın asıl önemli noktası bu aracı uzaya götürebilecek güçte bir füzenin de üretilmiş yapılmış olmasıydı. Yani Sovyetler, bu kadar güçlü ve uzun menzilli füze yaptıklarına göre, bu füzelere yerleştirecekleri nükleer silahlar ile Amerika Birleşik Devletleri'ni (ABD) kolaylıkla vurabilirdi. Oysa o döneme kadar bu stratejik üstünlük, uzun menzilli bombardıman uçaklarına sahip olması nedeniyle ABD'ni elindeydi ve bu gelişme ile birlikte Sovyetler'in eline askeri bir üstünlük geçmişti. Bu gelişme üzerine Çin Komünist Partisi, artık Sovyetler Birliği'nin bu üstünlüğe dayanarak Batı emperyalizmine karşı daha sert bir politika takip etmesi gerektiğini ve enternasyonal komünizm faaliyetlerinin daha radikal bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Fakat bu görüş dönemin SBKP yönetimince benimsenmemiştir. Çünkü SBKP'ye göre her iki tarafın da elinde nükleer silahlar bulunduğuna göre, 3. Dünya Savaşı artık eski savaşlar gibi olmayacaktı ve anlaşmazlıkların bir nükleer savaşa dönüşmesi halinde bu sadece kapitalist dünya için değil, komünist blok da dahil herkes için çok yıkıcı neticeler doğuracaktı ve komünizmin 40 yıllık kazançları da bir anda silinip gidecekti.[33]

Çin'in diğer şikayeti de, Batı Bloku'na karşı takip edilen politikada Sovyetler'in Çin Komünist Partisi'ne hiç danışma ihtiyacını hissetmeden kendi başına hareket etmesi idi. Bu durum 1959 yılında Sovyet-ABD ilişkilerindeki gelişmelerle daha da şiddetlendi. Zira Kruşçev, Sovyetlerin Barış içinde bir arada yaşama teorisi uyarınca ABD ile ilişkileri yumuşatmak amacıyla bir takım faaliyetlere girişmiştir. Ardından yayınlanan ortak bildiride iki süper devletin, barışın korunmasında ortak sorumluluğa sahip oldukları belirtilmiştir. Bu durum ÇKP tarafından kıyasıya eleştirilmiş Kruşçev, "komünizm davasına ihanet" ile suçlanmıştır. Bununla birlikte Ekim 1957'de Çin Halk Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği arasında, Çin'e model bir atom bombası ve bazı nükleer bilgilerin verilmesine dair bir anlaşma imzalanmıştı. Fakat Kruşçev'in ABD seyahatinden iki ay önce, Sovyetler bu anlaşmayı feshetmişlerdi. Çin'e göre bu durum, kendilerinin sırtından ABD'ye verilmiş bir tavizdi.[33]

Çin Komünist Partisi, Kruşçev'in dış politikada son derece hatalı ve tehlikeli kararlar aldığını ifade etmiştir. Çin; Stalin döneminde ilişkilerin kesildiği ve kendilerinin de "kapitalist ve emperyalistlerin uşağı" olarak tanımladığı Yugoslavya lideri Josip Broz Tito'ya tekrar itibar kazandırarak ve kendisini komünist toplum içine soktuğunu belirtmiştir. Bununla birlikte Çin'in "gerçek sosyalist" olduğunu ifade ettiği Enver Hoca önderliğindeki Arnavutluk Halk Cumhuriyeti'ne karşı, Sovyetler tarafından düşmanca politika yürütülmüş ve bu ülkenin idaresi Sovyetlerce değiştirilmeye çalışmıştır. Bu dönemde Arnavutluk-Sovyetler Birliği ilişkileri gergin bir hale gelmiştir. Bu durum Çin'in tepkisiyle sonuçlanmıştır. 1961 yılında toplanan SBKP 22. Kongresi sonrası SSCB-Arnavutluk ilişkisinin kesilme kararı ardından Çin, Arnavutluk'a destek vererek ülkeye ekonomik, teknik, teknolojik yardımlarda bulundu. Bununla birlikte Çin'de Kültür Devrimi başladığında Arnavutluk da buna paralel adımlar atmış ve ülkelerdeki komünist parti kongrelerinde iki ülkenin arasındaki dostluk vurgulanmıştır.[34]. Çin'in hatalı karar olarak tarif ettiği diğer bir karara örnek olarak, dış ülkelerdeki komünist partilerin seçimle de iktidara gelebileceğini görüşüydü. Bu fikri ileri süren SBKP yönetimi, bu yöntemle birçok ülkedeki komünist partilerin devrimci girişimini ve inisiyatifini önlenmesi suçlamasıyla Çin tarafından kıyasıya eleştirilmiştir.[35]

Bunu izleyen yıllarda Çin Komünist Partisi Sovyetler'e karşı propaganda faaliyetlerine girişti. Parti, Vladimir Lenin'in 90. doğum yıldönümü olan Nisan 1960'ta Lenin'in teorilerini işleyerek Sovyetler'in yanlışlığını ortaya koymaya çalıştı. Çin'e göre Barış içinde bir arada yaşama, Lenin'de geçici bir taktik iken, Sovyetler Birliği yönetimi bunu devamlı bir prensip haline getirmişti.[32][33]

Her iki ülkede de görüşlerini resmî olarak duyurmuştur. Haziran 1963'te Çin Komünist Partisi, kendi partilerinin parti genel çizgisini anlatan "Uluslararası Komünist Hareketin Genel Çizgisi Hakkında Çin Komünist Partisinin Önerisi" isimli broşür yayımlamıştır.[36] Sovyetler de bu açıklamaya karşılık olarak "Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin Açık Mektubu" adında karşı bir yanıt göndermiştir.[37] Bu karşılıklı yazışmalar iki parti arasındaki son resmî yazışma olmuştur. Bundan bir sene sonra, 1964 yılında ÇKP lideri Mao Zedong, Sovyetler Birliği'nde gerçekleşen destalinizasyon politikaları ile bir karşı devrim olduğunu ve böylelikle kapitalizmin yeniden restore edildiğini iddia etmiştir. Bu açıklamaları takiben Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkeleri, Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkileri resmen koparmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Komisyonu tarafından söz konusu anlaşmazlığın sebepleri raporlaştırılmıştır. 1965 yılına ait raporda şu ifadeler yer almaktadır;[38]

  1. Dünyada komünist bloku ve komünist hareketi sevk ve idare yoluyla yapılan mücadelede Çin, özellikle Asya'da olmak üzere, tüm olarak komünist hareketin başını çekmeyi hedeflemektedir.
  2. Moskova ve Pekin arasında ilerici ve devrimci yöntemlere dair ideolojik mücadele ve ortak hedefe (dünya komünizminin zaferi hedefine) ulaşmak için gerekli taktik hususunda tartışmalar vardır.
  3. Çin, Sovyetler Birliği ve ABD ile aynı derecede büyük bir devlet olma iddiasındadır.
  4. Sovyetler Birliği kendi teknik gelişmesinde bencilce davranmakta ve Çin'e yeteri kadar iktisadi yardımda bulunmamaktadır.
  5. Sovyetler Birliği, Hindistan'la silahlı anlaşmazlığında, Çin'i desteklemeyi reddetmiştir.
  6. Sovyetler Birliği ile Çin arasında, kültürlerin farklı oluşundan doğan manevi bir uçurum vardır.

SBKP, Doğu Avrupa ülkelerindeki komünist partileri kendi gibi düşünmeye ve ÇKP'ye karşı tavır almaya zorlamış, buna karşılık olarak ÇKP de dünyanın çeşitli ülkelerinde kendi düşüncesine yönelik propaganda yapmıştır. Anlaşmazlığı takip eden süreçte Sovyetler'den yana saf tutan diğer sosyalist ülkelerle de arası açılan Çin, dünyanın devrimci ağırlık merkezinin "revizyonist" Doğu Bloku'ndan Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki bağımsızlık hareketlerine kaydığını savunmuştur.[39][not 3] Birçok kaynağa göre bu durum Berlin Duvarı'nın inşası, Küba Füze Krizi ve Vietnam Savaşı ile birlikte Soğuk Savaş'ın temel öğelerinden biridir.[2] Bu durum ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti ilişkilerinde de değişiklere yol açmış, karşılıklı işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. Nitekim bununla ilgili olarak ABD başkanı Richard Nixon 1972 yılında ilk kez Çin Halk Cumhuriyeti'ne bir ziyaret gerçekleştirmiştir (Bkz: Nixon'ın Çin Ziyareti). Ping Pong Diplomasisi olarak da adlandırılan bu yakınlaşmayla birlikte ABD-Çin Halk Cumhuriyeti arasında yeni bir dönem başlamıştır.

Bununla birlikte Çin Komünist Partisi; 500 milyon köylüyü kapsayan bir toprak reformu gerçekleştirmeyi düşünmesi ve bu reformla sosyalizmi tam olarak tamamlayacağını iddia etmesi sebebiyle artık sosyalist dünyanın liderinin Sovyetler Birliği değil Çin olması gerektiğini iddia ediyordu.[12] Buna karşılık Kruşçev ise Sovyetler Birliği'nin Komünizmin 20 yılı sloganını öne sürerek sosyalizmin basamaklarını çoktan tamamladığını ve komünizm evresine geçtiğini savunmaktaydı.[33] Kruşcev iddiasını desteklemek için Doğu Avrupa ülkelerine bazı imtiyazlar vermiş ve yakın zamanda başlayacak olan çok merkezlilik döneminde Doğu Avrupa'nın da faal bir güç olarak katılımını sağlamış oldu. Bunun sonucu olarak Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti hariç Doğu Bloku ülkeleri SSCB'yi desteklemişlerdir.

Tüm bunların ardından Çin Komünist Partisi'nin ortaya attığı "Üç Dünya Kuramı", söz konusu ayrılığın zirve noktasını oluşturmuştur. Bu teoriye göre Sovyetler Birliği artık sosyal emperyalist bir devletti ve Çin için emperyalizm'den daha büyük bir tehlikeydi. Çünkü bu düşünceye göre emperyalizm Çin'de alt edilmişti, fakat "komünist" sıfatlarla görünen Sovyet müdahalesi ülke için daha tehlikeli bir durumdu.

Bazı tarihçiler; SSCB'nin 1969 yılında Çin'e nükleer saldırı düzenlemenin eşiğine geldiğini, fakat ABD, böyle bir saldırının Üçüncü Dünya Savaşı çıkaracağını söylemesi üzerine vazgeçtiğini iddia etmişlerdir. Bu iddialara göre Çin-Sovyet sınırında çatışmaları sırasında Sovyet diplomatları, "Çin tehdidini ortadan kaldırıp bu modern maceraperestten kurtulmak" için düzenlemeye hazırlandığı nükleer saldırı konusunda ABD’yi uyarmış ve tarafsız kalmasını istemişlerdir. Ancak, yine iddialara göre, ABD bu duruma kayıtsız kalamayacağını bildirmiş, Sovyetlerin Çin’e saldırması halinde ABD’nin de Sovyetler Birliği’ne nükleer saldırı düzenleme tehdidinde bulunmuştur.[40]

Çin-Sovyet sınırı

Sınır çatışmaları sırasında Çin Halk Kurtuluş Ordusu'na ait bir yeraltı merkezindeki askeri plan. Maviler "Bizim askerler" sıfatıyla Çin askerlerini, kırmızı olanlar ise "Sovyet birlikleri" sıfatıyla gösterilmiştir.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu tarafından ele geçirilen ve günümüzde müzede sergilenen bir Sovyet T-62 tankı

Mayıs 1962'de Sovyetler Birliği'nde yaşayan yaklaşık 60.000 Uygur'un ekonomik nedenlerden dolayı Sovyet sınırından Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne geçmiştir. Bu olay dönemin Çin medyası tarafından propaganda malzemesi haline getirilmiş ve bunun sonucunda iki ülke arasında tansiyon giderek artırmıştır. Bu olaydan hemen sonra Çin ile Sovyetler Birliği arasında sınır ihlalleri hakkında görüşmeler başlamıştır. Görüşmelerde Çin, Qing Hanedanı ile Çarlık Rusyası arasındaki 19. yüzyıldan kalma sınırlara geri dönülmesini teklif etmiştir. Ancak Sovyetler'e göre; Çin o dönemdeki toprakları haksız olarak ilhak etmişti ve bu durum o dönem koşulları için geçerliydi. Ayrıca Tacikistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin doğusunda yaklaşık 52.000 km²'lik bir alan da dönemin Çarlık Rusyası tarafından ele geçirilmişti. Çin ise yapılacak bir anlaşma için bu bölgelerin geri iadesinden yanaydı. İki ülke arasında durum böyleyken 1964 yılından sonra her iki tarafta sınırdaki asker sayısını büyük ölçüde artırmışlardır.

Çin ile meydana gelen sınır çatışmalarında kullanılan ve günümüzde sergilenen Sovyet T-62 tankı

İki ülke orduları olan Kızıl Ordu ile Çin Halk Kurtuluş Ordusu arasındaki ilk çatışma 2 Mart 1969 tarihinde Çin ordusuna bağlı bir grup askerin doğudaki anlaşmazlığın ana kaynağı olan Zhenbao Adası üzerinde Sovyet Birliği'ne bağlı sınır muhafızlarını pusuya düşürmesiyle başladı. Bunun üzerine Sovyetler misilleme olarak 15 Mart 1969 günü Ussuri nehri ve Zhenbao Adası üzerindeki Çin birliklerini bombardımana tabi tuttu. Aynı gün Sovyet askerleri, Sovyet yapımı gizli T-62 tankları ile Ussuri nehrini geçerek Çin birliklerine saldırı düzenlediler. 16 Mart'a gelindiğinde Çin birlikleri adayı ele geçirmiş olan Sovyet birliklerine karşı saldırı düzenlediler. 17 Mart'a gelindiğinde ise Sovyet birlikleri Çin birliklerine karşı bir saldırı düzenlediler ancak geri püskürtüldüler. Bir sonraki güne gelindiğinde Çin birlikleri ağır kayıplar vermiş ve Sovyetler tarafından Zhenbao Adası adasından uzaklaştırılmışlardı.

Doğuda olay böyleyken batıdaki Sincan'da da iki ülke arasındaki çatışmalar devam etmiştir. Artan gerginlikler Sovyetler Birliği ile Çin arasında nükleer savaş olasılığını ortaya çıkarmıştır. Dönemin iki komünist ülkesi arasında çıkan nükleer savaş tehlikesi üzerine Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Bloku devletleri aracılığıyla olay diplomatik yollarla çözülmüştür.

Bu dönem boyunca Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti'nde yaşayan Kazaklar ve Uygurlara, onları Çin'e isyana teşvik edici propagandalar yapmıştır. Sovyetler'e göre Han ulusundan olmayan bu iki halk, Çin idaresinden memnun değillerdi. Çin'e göre ise Sovyetler, sınırlarına bitişik olan bu eyaletteki insanları tahrik etmekteydi.[41]

Çatışmalar nedeniyle 1965-­1985 yılları arasında SSCB, Orta Asya, Sibirya ve Uzak Doğu'da bulunan Kızıl Ordu birliklerinin sayısını 170 binden 500 bine çıkarmıştır.[42]

Çin-Hindistan sınırı

Bağlantısızlar Hareketi ülkeleri ile ilişkileri bozmak istemeyen SSCB yönetimi, ihtilaflı Çin-Hindistan sınırı konusunda Çin'i desteklemekten kaçınmış ve Hindistan ile ekonomik ve askeri yardımlaşma yapmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Çin, SSCB yönetimini enternasyonalist görevlerini yerine getirmemekle itham etmiş ve "büyük güç şovenizmine" kaymakla suçlamıştır.[26][43]

Çin-Vietnam sınırı

Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Vietnam'a karşı yaptığı harekât bölgeleri

Çin-Vietnam Savaşı, 1979 yılında Çin Halk Cumhuriyeti ve Vietnam arasında yaşanan kısa süreli bir sınır çatışmasıdır. Sovyetlerin desteklediği Vietnam'ın Kamboçya-Vietnam Savaşı kapsamında Kamboçya'yı işgal edip, Çin tarafından desteklenen Pol Pot tarafından yönetilen Kızıl kmerler rejimine son vermesi sonucu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu taarruza geçmiştir. Vietnam'ın kuzey kesimlerine kısa süreli bir Çin saldırısı olmuş ve Çin birlikleri bir ay sonra geri çekilmişlerdir. İki tarafta zafer ilan etmişlerdir. Her iki taraftan da 20 binin üzerinde asker yaşamını yitirmiş, 30 binin üzerinde asker yaralanmıştır.[44] Sovyetler Birliği askeri olarak savaşa dahil olmadı; ancak politik olarak Vietnam'ın arkasında durdu.[45] Savaş döneminde olası bir Sovyet saldırına karşı 1,5 milyon Çinli asker Çin-Sovyet sınırı boyunca tam ölçekli bir savaşa hazır olarak bekletildi.

Uygur Sorunu

Uygur Sorunu'nun yaşandığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Çin'deki konumu

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 1960'lı yıllardan beri devam eden ve Uygur Sorunu olarak ifade edilen çatışmalı bir süreç yaşanmaktadır. Bazı Uygurlar eskiden Sovyetler Birliği Komünist Partisi desteğiyle kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin Çin tarafından 1949 yılında ilhak edildiğini ve hâlen Çin işgali altında bulunduklarını iddia etmektedirler.

Çin-Sovyet ayrılığı, Uygur-Çin sorununu tırmandırması bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Sovyetler 1960'lı yıllarda bölgedeki Kazakları Çin'e karşı saldırılara girişmeleri için teşvik etmiş, bunun üzerine Çin yönetimi ise Sincan-Sovyet sınırına Bingtuan milislerini yerleştirmiştir. Bu gelişmelerle paralel olarak Sovyet yönetimince Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Taşkent'ten Doğu Türkistan bölgesine radyo yayınları yapılmış ve Uygurları bağımsız bir devlet için teşvik etmeye çalışılmıştır.[46] 1962 yılında ise 60.000 Kazak ve Uygur, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne göç etmek zorunda bırakılmıştır. Ardından Sovyetlerin bu kişilerden taburlar kurup, Çin'e karşı 'Kurtuluş Ordusu' adı altında savaşacağı söylentileri yayılmıştır.[47]

1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi sonrasında Çin yönetimi, Sovyetlerin Müslüman Afganlara karşı zulüm gerçekleştirdiği propagandası yayarak, Uygurları Sovyetlere karşı aksi görüşte etkilemeye çalışmıştır.[48] Bunun yanında Çin yönetimi, Doğu Türkistan'a Çin göçünü sadece Uygurlara karşı teşvik etmemiş, aynı zamanda da "Sovyet yayılmacılığı" olarak tanımladığı duruma karşı da hayati bir önlem olarak görmüştür.[49]

Kültür Devrimi

Sovyetler Birliği'nde Nikita Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olmasının ardından, daha önceki genel sekreter olan Stalin'i açıktan kınaması ve Marksist-Leninist ilkeleri "yumuşatır" görünmesi Çin Komünist Partisi ileri gelenlerinden bazılarına ilham ve cesaret vermişti. Bununla paralel olarak ÇKP'nin bölünmesi ve bilhassa devlet başkanı Liu Şao Çi ve Pekin belediye başkanı Peng Çen'in muhalefete geçmesi Mao önderliğindeki kanadı endişelendirmişti. Bu kanatta önder isimlerden biri olan Savunma Bakanı Lin Piao, çeşitli broşürler ve makaleler yayınlayarak "Çinli revizyonistler" olarak tanımladığı bu kişileri kıyasıya eleştirmiş ve orduda bu görüşte olanları tasfiye etmiştir.[50]

Mao Zedong ve ekibi, SSCB'de var olduğunu iddia ettiği "bürokratik komünizm" anlayışının Çin'deki varlığını bitirmek amacıyla, 1966'dan 1976 yılına kadar sürecek olan Çin Kültür Devrimi'ni başlattığını duyurdu. Bu dönemde bütün okullar ve üniversiteler, radikal bir şekilde komünizm savunucusu Kızıl Muhafızlar aracılığıyla Mao'nun bildirilerini takip edecek şekilde organize edilmiştir. Bu örgütlenmede Lin Piao büyük rol üstlenmiştir. Bu örgütlenmeyle birlikte opera, tiyatro vb. kültür etkinliklerinde eski ve klasik eserler yasaklanmış, sadece "devrimci" eserlerin yer alması sağlanmıştır. Başlangıçta kültür ve sanat alanında bir reform olarak ortaya atılan Kültür Devrimi fikri, partideki tasfiyeler ve ordudaki hareketlerle genel bir siyasi hamleye dönüşmüştür. Bu kapsamda Çinli gençler üniversiteleri, kütüphaneleri, müzeleri basıp "eski toplumu" ve "eski alışkanlıkları" temsil eden eserleri tahrip etmişler, birçok ibadet yerini ateşe vermişler, mağazaları işgal edip buraları artık halk adına yöneteceklerini ilan etmişlerdir.[51] Alman yazar Jürgen Dennert gördüklerinin bir bölümü şu şekilde aktarmıştır;[52]

"Tercümanım Lo, beni Pekin'deki "Uyuyan Buda" heykeline götürdü. Dünya tarafından değeri biçilemeyen tarihi heykel, Kızıl Muhafızlar tarafından parçalanmıştı. Heykellerin üstünde ve duvarlarda, Kızıl Muhafızlar tarafından asılmış pankartlarda şu satırlar okunuyordu: "Eski dünyaya lanet olsun", "Geçmişi hatırlatan her şeye lanet olsun, "Feodalizmi ve burjuvazizmi hatırlatan her şeyi tahrip edin". ... Şehrin caddelerinde kamyonları doldurmuş bir şekilde dolaşan gençler, devrim şarkıları söylüyorlardı. Şehirde her şey değişmişti. Sokakların isimleri, mağazaların tabelaları. Mesela "Altın sükunet" caddesine "Anti-emperyalizm caddesi adı verilmişti. Sonra 8-10 yaşlarındaki çocuklardan oluşan bir grup gördüm. Ellerinde kızıl bayraklar, avazları çıktığı kadar geçmişe lanet ediyorlardı."

"Devrimci şiddet" veya devrimci terör adı verilen yöntemin kullanıldığı bu dönemde, Kızıl Muhafızlar arasında bir hiyerarşi veya herhangi bir liderlik durumu bulunmadığından dolayı, zaman zaman çeşitli fraksiyonlar ortaya çıkmış ve Çin'in bazı bölgelerinde iç savaşa varan durumlar baş göstermiştir. Bunu gören Mao, Kızıl Muhafızlar arasında ortaya çıkan hizipleri bastırmak; Kızıl Muhafızları yeniden Çin Komünist Partisi çerçevesinde bir araya getirme kararı almıştır.[53]

Geniş halk kitlelerinin radikal değişimini hedef alan Çin Kültür Devrimi, Çin Halk Cumhuriyeti'nin hem SSCB hem de Batı Bloku ile ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir. Bununla birlikte, SSCB'nin Marksizm-Leninizm yorumundan farklı olarak "Maoizm" kavramını geliştiren Çin, bu olumsuzluklara rağmen, aynı dönemde ortaya çıkan Vietnam Savaşı'nda (1945-1975) Ho Chi Minh liderliğindeki Kuzey Vietnam'ı desteklemiştir. Bu dönemde Çin Komünist Partisi, SSCB'nin tezlerinden farklı olarak Vietnam halkının verdiği savaşı "Emperyalizme karşı verilen köylü savaşı" olarak tanımlamaktaydı. Bu görüşe, o dönem dünyada var olan komünist partilerden sadece Arnavutluk Emek Partisi ve Endonezya Komünist Partisi destek vermiştir. Fakat Çin, bu gibi görüş ayrılıklarına rağmen yine de Sovyet askeri malzemelerinin Kuzey Vietnam'a geçmesine izin vermiştir.[54]

Normalleşme

1985 yılında Mihail Gorbaçov'un Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olmasından sonra iki ülke arasındaki ilişkilerde iyileşme dönemi başlamıştır. Ağustos 1987'de iki ülke arasında görüşmeler başlamış ve sınırın doğu kesiminde toprak iddialarından doğan sorunların çözülmesi yolunda adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu görüşmelerin sonucu olarak 1988 yılında Sovyetler Birliği Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nin kuzeyinden önemli sayıda asker çekmiştir. Ardından Mayıs 1989'da Gorbaçov Pekin'i ziyaret etmiş, Sovyet ve Çin liderleri karşılıklı olarak dostluk, egemenlik ve birbirlerinin içişlerine karışmama sözü vermişler ve "ilişkilerin normalleştiğini" açıklamışlardır.[55] Çin lideri Deng Xiaoping'de bu ikili zirvede “Geçmişi kapatalım, geleceğe açılalım” ifadesini kullanmıştır.[56]

Yansımaları

  • Enver Hoca önderliğindeki Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti, Çin tarafında yer almıştır. Fikirleri Hocaizm olarak da anılan Enver Hoca'nın genel sekreterliğini yaptığı Arnavutluk Emek Partisi, bu ayrılık sonucu parti bayrağına Jozef Stalin'in resmini koymuştur. Ancak daha sonra Çin siyasetini de eleştirerek bağımsız bir anti-revizyonist hattı savunmuştur. Bu durum özellikle Mao Zedong'un 1976 yılındaki ölümünden sonra Enver Hoca'nın Üç Dünya Teorisi'ni ve yansıması olan Çin-ABD yakınlaşmasını eleştirmesiyle başlar.
  • Kuzey Kore'de iktidarda olan Kore İşçi Partisi açık olarak bir taraf seçmese de, teorik tartışmalarda kısmen Çin Halk Cumhuriyeti tarafında yer almış, destalinizasyon yanlılarını partiden tasfiye etmiş ve sürgüne yollamıştır.[57] Bununla birlikte Kore, bu tartışmalardan bağımsız olarak Juche adında yeni bir doktrin geliştirdiğini duyurmuştur.
  • 1962 yılının ilk yarısında, Kuzey Vietnam lideri Ho Chi Minh, iki taraf arasında bir uzlaştırma teşebbüsünde bulunmuş ve Yeni Zelanda Komünist Partisi ve Endonezya Komünist Partisi de bu tesebbüsleri desteklemişlerdir. Nitekim bu partiler de destalinizasyon politikalarına karşı çıkmışlardı. Fakat bu girişimlerden sonuç çıkmamıştır.
  • Somali Demokratik Cumhuriyeti 1977 yılına kadar Sovyetler Birliği yanlısı bir tutum izlemiş, fakat bu yıldan itibaren Çin tezlerini desteklediğini açıklamıştır.
  • Pol Pot önderliğindeki Kızıl kmerler tarafından kurulan Demokratik Kampuçya, Çin Halk Cumhuriyeti yanlısı bir tutum izlemiştir. Fakat 4 yıl sonra, 1979'da Vietnam Halk Ordusu bu rejime son vermiş, ardından kurulan Kampuçya Halk Cumhuriyeti ise SSCB yanlısı bir tutum izlemiştir. Bununla birlikte, Vietnam'ın Kampuçya'ya müdahalesi dünyada geniş tepkiler uyandırmış, Sovyetler Birliği'nin bütün çabalarına rağmen, Kampuçya'yı Birleşmiş Milletler'de yeni lider Heng Samrin değil, Pol Pot önderliğindeki Kızıl kmer rejimi temsil etmeye devam etmiştir.[58] 1980'li yıllar boyunca yeni rejimin başlıca siyasi tutumu Vietnam'ın da desteğiyle eski Kızıl kmer yönetimini geri isteyen gerillalar ile mücadele etmek olmuştur.[33]
  • Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi'nde Çin Halk Kurtuluş Ordusu birlikleri Afgan mücahitlerini desteklemiştir. Bu destek doğrultusunda mücahitlerin Pakistan'da yer alan eğitim kampları Çin sınırları içerisine taşınmış, Çinli askeri danışmanlar bu kamplarda mücahitlere askeri eğitim vermiş ve bununla birlikte yüzlerce uçaksavar füzesi, roketatar ve makineli tüfek desteği sağlanmıştır.[59][60][61]

Galeri

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  1. 1954 yılında formüle edilen ve bugüne kadar Çin Halk Cumhuriyet'nin ikili diplomatik ilişkilerine temel oluşturan bu prensipler sırasıyla şu şekildedir: 1) Toprak bütünlüğü ve egemenliğe karşılıklı saygı 2) Karşılıklı saldırmazlık prensibi 3) Birbirinin iç işlerine müdahale etmemek 4) Eşitlik ve karşılıklı fayda 5) Barış içinde birlikte var olmak
  2. 1960'ta, diplomatik ayrılık sebebiyle bu danışmanların geri çekilmesinden hemen önce Çin'de yaklaşık 10.000 Sovyet ekonomik danışman bulunmaktaydı.
  3. 1960'larda, Çin dış politikasında bu üçüncü dünya ögesinin belirginleşmesi sonucu, ülkenin dış propaganda medyasında Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerine yönelik yayınları artmıştır. Bu dönemde, Çin dış propagandasının merkez temasını üçüncü dünyadaki gerilla savaşları ve anti-emperyalist ulusal bağımsızlık mücadeleleri oluşturuyordu. Çin dış propaganda teşkilatının iki önemli kurumu olan "Foreign Languages Press" (Yabancı Dil Yayınları) ve Pekin Radyosu; Asya, Afrika ve Latin Amerika'da kullanılan yerel dillerdeki yayınlarını gözle görülür şekilde artırmıştır. Bununla birlikte Çin'in bu destekler sadece medya ile sınırlı kalmamış, kendine yakın bulduğu rejimlere maddi yardımlarda bulunmuştur. Bu politika uyarınca yeni bağımsız olan ülkelerde, özellikle de Afrika gibi teknolojik açıdan çok geri kalmış bölgelerde birçok altyapı projelerine imza atmıştır. Ayrıca öğrenci değişim programları oluşturulmuş, özellikle Afrika kıtasından birçok öğrencinin Çin'de yüksek öğrenim olanağına kavuşması sağlanmıştır.

Kaynakça

  1. D. S. Ryabushkin, Мифы Даманского, Мoscova: АСТ, 2004, s. 151, 263-264.
  2. Lorenz M. Lüthi, The Sino-Soviet Split: Cold War in the Communist World 9 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 2010, Princeton UP, s. 1, Erişim tarihi: 10 Nisan 2016.
  3. Michel Mouskhély, L'U.R.S.S.: droit, économie, sociologie, politique, culture: Volume 2 , Université de Strasbourg. Centre de recherches sur l'U.R.S.S. et les pays de l'Est, 1964, s. 481
  4. Mao ve Çan-Kay-Şek “Anlaştı” Diye AKP’yle Anlaşmalı mıyız? 2 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Toplumsol.org, 1 Eylül 2016, Erişim tarihi: 2 Şubat 2017.
  5. LTC David M. Glantz, "August Storm: The Soviet 1945 Strategic Offensive in Manchuria" 9 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Leavenworth Papers No. 7, Combat Studies Institute, Şubat 1983, Fort Leavenworth Kansas.
  6. "Battlefield Manchuria – The Forgotten Victory" 23 Ağustos 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Battlefield, 2001.
  7. "杨奎松《读史求实》:苏联给了林彪东北野战军多少现代武器". 26 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2017.
  8. "1948:柏林危机是否影响中国". Sina.com.cn. 13 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2017.
  9. Michael Lynch (2010). The Chinese Civil War 1945-49. Osprey Publishing. ISBN 978-1-84176-671-3. 2 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2017.
  10. Hacaoğlu, Y. Günümüzde Çin, Ufuk Ajansı Yayınları, No 3, Ankara, 1973, s. 137.
  11. Zhang, Shu Guang, "Constructing 'Peaceful coexistence': China's Diplomacy toward the Geneva and Bandung conferences, 1954-1955", Cold War History, Vol. 7, No. 4 2007, s. 509-528
  12. Üngör, Ç. Çin ve Üçüncü Dünya 7 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul: İÜSBF Dergisi, 2009.
  13. Tao Yang, Dennis (2008). "China's Agricultural Crisis and Famine of 1959–1961: A Survey and Comparison to Soviet Famines." 14 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Palgrave MacMillan, Comparative Economic Studies 50,
  14. "赵九章与中国卫星". 中国科学院. 16 Ekim 2007. 14 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2016.
  15. "航天科技游圣地——东风航天城" (Çince). 新华网内蒙古频道. 5 Aralık 2007. 24 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2017.
  16. Luthi, Lorenz (2008). "Historical Background, 1921-1955". The Sino-Soviet Split: Cold War in the Communist World. Princeton, NJ: Princeton University Press. ss. 40-41. ISBN 0691135908.
  17. Luthi, Lorenz, s. 40.
  18. Luthi, Lorenz, s. 39.
  19. Luthi, Lorenz, s. 38.
  20. Luthi, Lorenz, s. 49-50.
  21. Luthi, Lorenz, s. 62-63.
  22. Luthi, Lorenz, s. 48.
  23. David Wolff (7 Temmuz 2011). ""One Finger's Worth of Historical Events": New Russian and Chinese Evidence on the Sino-Soviet Alliance and Split, 1948-1959". Wilson Center (İngilizce). 7 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Şubat 2017.
  24. Kuisong, Y. The Sino-Soviet Alliance and Nationalism: A Contradiction 18 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce), 2005, Erişim tarihi: 10 Nisan 2016.
  25. “Kağıttan Kaplan”, Papermoon ve Mao ile Kruşçof 27 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 30 Mayıs 2016, Erişim tarihi: 30 Mayıs 2016.
  26. Crankshaw, E. Khrushchev: A Career, 1966, Viking Adult Publisher, ISBN 0399132554
  27. Ebrey, Patricia Buckley; Walthall, Anne. East Asia: A Cultural, Social, and Political History 15 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Vol 2, s. 483.
  28. Lenman B. P., Anderson, T. Chambers Dictionary of World History, Edinburgh, 2000, s. 769.
  29. "Instant Wisdom: Beyond the Little Red Book" 14 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) Time, 20 Eylül 1976.
  30. Robert Service, Comrades!: A History of World Communism 11 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) Harvard Üniversitesi Yayınları, 2007, sayfa 321, ISBN 0-674-02530-X.
  31. Dikötter, Frank. Mao's Great Famine: The History of China's Most Devastating Catastrophe, 1958–62, Walker & Company, 2010. s.13. ISBN 0-8027-7768-6
  32. Short, P. Mao Zedong Bir Yaşam 10 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İthaki Yayınları, 2007, ISBN 9752733954
  33. Armağanoğlu, Fahir. 20. Yüzyılın Siyasi Tarihi, Timaş Yayınları, 2015, ISBN 6050814132
  34. Çin Sovyet Kutuplaşması 15 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Devrimci Hareket dergisi, Sayı 28, 2009, Erişim tarihi: 26 Eylül 2016.
  35. Hacaoğlu, Y. s. 139.
  36. Proposal Concerning the General Line of the International Communist Movement 31 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 15 Nisan 2016.
  37. SEVEN LETTERS EXCHANGED BETWEEN THE CENTRAL COMMITTEES OF THE COMMUNIST PARTY OF CHINA AND THE COMMUNIST PARTY OF THE SOVIET UNION, Erişim tarihi: 15 Nisan 2016.
  38. Hacaoğlu, Y. s. 138-139.
  39. The External Information and Cultural Relations Programs of the People's Republic of China, United States Information Agency, Research Service, 1973
  40. SSCB Çin’e nükleer saldırıdan vazgeçmiş! 19 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., CNN Türk, 14 Mayıs 2010, Erişim tarihi 19 Mayıs 2016.
  41. Muthiah Alagappa. Asian Security Practice: Material and Ideational Influences 22 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) Stanford Universitesi Yayınları, 1998, s. 130. ISBN 0-8047-3348-1. Erişim tarihi: 11 Nisan 2016.
  42. Ekrem, H. Uzak Doğu-Pasifik Araştırmaları Masası 11 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 19 Mayıs 2016.
  43. Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, "Nikita Kruşçev", Anadolu Yayıncılık, 1983.
  44. Gottesman, E. Cambodia after the Khmer Rouge: Inside the Politics of Nation Building. New Haven: Yale University Press, 2003. ISBN 978-0-300-10513-1.
  45. Elleman, Bruce A. (2001). Modern Chinese Warfare, 1795-1989. Routledge. s. 297. ISBN 0415214742.
  46. Dickens, Mark. The Soviets in Xinjiang (1911-1949) 23 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 1990, Erişim tarihi: 6 Temmuz 2016.
  47. Bovingdon, G. The Uyghurs: Strangers in their own land. Columbia University Press, 2010, s. 141-142
  48. Radio war aims at China Moslems 6 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) The Montreal Gazette, 22 Eylül 1981, Erişim tarihi: 6 Temmuz 2016.
  49. Clarke, M. E. Xinjiang and China's Rise in Central Asia - A History 5 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) Taylor & Francis, 2011, Erişim tarihi: 6 Temmuz 2016.
  50. Hacaoğlu, Y. s. 36-37.
  51. Hacaoğlu, Y, s. 37.
  52. Hacaoğlu, Y, s. 38.
  53. The Columbia Encyclopedia, Fifth Edition. Kolombiya Üniversitesi Yayınları, 1993. s. 696.
  54. Dictionary of Historical Terms, Chris Cook, editor. Peter Bedrick Books: New York, 1983 s. 188.
  55. Ekrem, Nuriye Hidayet. Çin Halk Cumhuriyeti Dış Politikası, 1950-2000, ASAM Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayımları, Ankara, 2003.
  56. Tabak, H. Mao Devletinden Devlet Maosu’na: Çin Diş Politikasında Tarih ve Değişim 2 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 2008, 1 (2), s. 63-76.
  57. Lankov, Andrei N., Crisis in North Korea: The Failure of De-Stalinisation, 1956, Honolulu, Hawaii University Press, 2004
  58. Martin, M.A. Cambodia: A Shattered Society. University of California, 1994. s 204.
  59. S. Frederick Starr. Xinjiang: China's Muslim Borderland 2 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) s. 158., 2004 ISBN 0765613182. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016.
  60. Shichor, Y. The great wall of steel: military and strategy in Xinjiang 25 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 2004.
  61. Kinsella, Warren. "Unholy Alliances", Lester Publishing, 1992.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.