Tin (folklor)

Tin – Türk ve Altay halk inancında Ruh. Tın (Dın, Din, Çın, Çin) olarak da söylenir. İnsan varlığının somutdışı ve nesnesel olmayan kısmı. Soyut varlık. Düşünsel ve duygusal yapı.

Mahiyeti

Sabit ve hareketli iki kısmı vardır. Sabit kısmına Sür, hareketli kısmına da Süne adı verilir. İnsan doğarken bir kuş şeklinde gelip ağzından girer ve ölürken de yine kuş kılığında çıkıp gider. İnsan öldüğünde hareketli ruhu (Süne) kırk gün önce, sabit ruhu (Sür) ise ölüm anında Ulukayın’ın yaprakları arasına gider. Bazı varlıkların ruhları başka bir yerde saklıdır. Örneğin Çoğun Kulak (Çok Kulaklı) Yelbeğen’in ruhu bir pınarda yüzen sarı balığın karnındaki gümüş sandıkta saklıdır. Bir başka devin ruhu bir ayının karnındaki üç kuştadır. Demirbüke adlı ejderhanın yedi canından biri yedi ırmağın ötesindeki, yedi ovanın ilersinde bulunan yedi boynuzlu bir geyiktedir. Tin Güneş gibi parlar ve bir ip gibi göğe uzar. Ayrıca nefes, rüzgâr gibi anlamlar içerir. Ölüm soluk alıp vermenin kesilmesidir. Ve ruh bedeni terk edince ölüm gerçekleşir. Bu yüzden ölüm için ruhun uçması veya kuş olması, şahin olması tabirleri kullanılır. Örneğin Yunus Emre’nin aşağıdaki dizeleri bu mantığın bir uzantısıdır.

İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi

Nefes bedenin tüm organ ve eklemlerini birbirine bağlar. O gidince bunlar dağılır. Ruh daha ana karnındayken ortaya çıkar. Bebek kımıldıyorsa artık ruhu gelmiş demektir. Kam tarafından çocuk ayinin yapıldığı esnada çadırın tepesinde bulunan duman deliğinden içeri girerek doğacak çocuğa hayat veren güneşin ışını biçimindeki sus kutun farklı bir biçimidir. Canlıların gözlerinde yaşayan, oradan ölümle giden ve göz ateşi anlamına gelen horah da yine kutun bir türüdür. Türk yazıtlarında can hayatın kaynağı iken ölümden sonra da devam edip hesaplaşmasına dair bilgi verildiği de bilinmektedir. Çın sözcüğü Türkçede hakikat demektir. Etrüsklerde Tin veya Tına şeklinde söylenen bir Gök Tanrısı bulunur.

Sür

Sür - Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Hareketsiz Ruh. Moğollar Sülde (Sulda) derler. İnsan ruhunun sabit, hareketsiz kısmı. Bedeni terk ettiğinde insan ölür. Sözcük; sürmek, devam etmek kökünden gelir. Aynı zamanda iz, işaret demektir. Zaman ve devamlılık anlamları bulunur. Moğol ve Tunguz dillerinde yakıcılık ifade eder. Eski Türkçede akıcılık manası vardır. Süld sözcüğü Moğolcada işaret ve bayrak/tuğ anlamları taşır. Sür ise yine bu dilde efendi manası taşır ve Sürdeh ise korku bildirir. Moğolca ve Tunguzcada Sür/Sir akmak, damlamak gibi manalar da ifade eder.

Sülde

Moğol inancında tüm insanların Sülde (Sulda, Zulda, Zülde) adı verilen koruyucu ruhları vardır. Sülde Han bunların başında yer alır. Zırhlı bir savaşçı olarak tasvir edilir. Sarı bir atı ve sürekli taşıdığı bir mızrağı bulunur. Cengiz Han’ın koruyucu tanrısı olduğuna inanılır. Savaşçılara ve ordulara yardım eder. Hizmetkarları beyaz giysiler giyerler. Bayraklarında alevleri sembolize eden figürler vardır.

Süne

Süne – Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Hareketli Ruh. Sün veya Sin olarak da söylenir. Moğollar Sünesün derler. İnsan ruhunun hareketli kısmıdır. Bedeni terketse bile geri dönebilir. Geceleri gezip geri gelebilir. Sulara girip çıkabilir. Şamanın bedenden çıkıp, trans halinde başka alemlere gidip geri gelebilen ruhuna Bur veya Bura denir. Yogur dilinde Sünesen olarak geçer. Sözcük; esneklik, oynaklık anlamlarını barındırır. Yağmur sularının biriktirildiği çkura Sünne adı verilir. Sünmek fiili ile aynı köktendir. Sünük ise kemik demektir. Sün sözcüğünün eski Altay ve Moğol dillerinde tohum anlamı vardır ve aynı zamanda biçim, görünüm demektir. Ayrıca ağarmak (beyazlamak) manasını da ifade eder.

Sün Han

Sün Han - Türk ve Altay mitolojisinde Aile Tanrısıdır. Sünken Han da denir. Baran Han'a bağlı bir ruh olarak görünür. Ailenin ve soyun koruyucu iyesidir. Onları başka düşman soyların zararlarına karşı korur. Onun tarafından korunan insanlar güçlü, düşünceli ve cesur olurlar. Dünyayı ışık yayarak kirden, pislikten, kötü işlerden temizler. Çok kuvvetli, ürkütücü tanrıdır. Kelime anlamı, kemik ve soy demektir. Sün sözcüğünün eski Altay ve Moğol dillerinde tohum anlamı vardır. Ayrıca Süns Moğolcada ruh manasına gelir.

Etimoloji

(Tin/Tın) kökünden türemiştir. Rüzgâr, esinti, can, dinlenmek anlamlarını içerir.

Kaynakça

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.