Paul Nizan
Paul Nizan (d. 7 Şubat 1905, Tours) Fransız filozof ve yazar.
Paris'teki lise yıllarında Jean-Paul Sartre'la dostluk kurdu. Napolyon Bonapart'ın kurucusu olduğu ve Fransa'nın dünyaca saygı gören üniversitesi École Normale Supérieure'de felsefe eğitimi gördü.20 yaşındayken Fransa'dan ayrılarak Yemen'in kıyı bir şehri olan Aden'e gitti. 2 yıl burada kaldıktan sonra ülkesine döndü. Fransa Komünist Partisine üye oldu. Sovyetlerin, Hitler'le saldırmazlık anlaşması imzalaması üzerine (Eylül 1939) partiden ayrıldı. Hitler Fransa'yı işgal edince orduya katıldı. 23 Mayıs 1940'da henüz 35 yaşında Dunkerque'de sıkışan İngiliz birliklerine tercümanlık yaparken yaşanan çatışmada hayatını kaybetti.
Savaş bittikten sonra Fransa Komünist Partisinin hedefi haline geldi. Karşı-devrimci,ajan suçlamalarına maruz kaldı. Nizan hayatta olmadığı için kendisini en yakın arkadaşı Jean-Paul Sartre başta olmak üzere Albert Camus ve Andre Breton’un da içinde olduğu isimler savundu. Karşı bildiriler yayınladılar.
Jean-Paul Sartre'ın, Paun Nizan'ın kitabına yazdığı önsözde bu durumu kapsamlı bir şekilde anlatmıştır.
Aden Arabistan (Ayrıntı Yayınları Eylül 2019)</ref> "On iki yıldır Fransız Komünist Partisi üyesiyken, 1939 Eylülünde ayrıldığını bildirdi. Bu affedilemez bir hataydı, çünkü Hıristiyanların tanrısının lanetle cezalandırdığı umutsuzluk günahıydı. Ama komünistler cehenneme inanmaz, hiçliğe inanır. Nizan yoldaşın hiçliğe intikaline karar verildi. Bu arada çoktan ensesine bir domdom kurşunu yemişti gerçi, fakat bu temizlik kimseyi tatmin etmedi: Ölmesi yetmiyordu, hiçbir zaman yaşamamış olması gerekliydi. Yaşamına tanıklık edenler onu aslında tanımadıklarına ikna edildiler: Bir hain, bir satılmıştı o; İçişleri Bakanlığına kayıtlı bir ajandı, onun imzasını taşıyan makbuzlar bulunmuştu. Bir yoldaş, onun ardında bıraktığı eserlerin eleştirmeni kesildi ve bu eserlerde ihanet etme saplantısı keşfetti: Romanlarında muhbirleri anlatan bir yazar, diyordu bu filozof, bizzat kendisi muhbirlik yapmadıkça onların tavırlarını nereden bilebilir? Görüldüğü üzere pek derin bir iddia , ama bir o kadar da tehlikeli: Bir süre sonra bu eleştirmen de hain ilan edildi, dışlandı; kendi saplantılarını kurbanına mı yansıtmıştı acaba? Buna rağmen entrika başarılı olur, zanlı kitaplar ortadan kaldırılır, gözü korkutulan yayıncılar bu kitapları mahzenlerde çürümeye bırakır ve sindirilen okuyucular bunları istemeye cesaret edemez. Bu sessizlik tohumu filizlenecek ve on yıl içinde mutlak yadsımaya dönüşecekti: Bu ölü, tarihten silinecek, ismi yok olup gidecek ve doğumu hafızalardan sökülüp atılacaktı. Komünistler mücadeleye avantajlı başladı: Korumasız bir mezara gece saldırmak çocuk oyuncağıdır; birinci raundu kaybettilerse bu bizi çok küçümsemelerindendi. Yaslar ve zaferlerle gözleri kamaşmış Parti entelektüelleri kendilerini bir şövalye tarikatı sayıyor, kendilerine “çağımızın daimi kahramanları” diyorlardı. Sanırım bugünlerdeydi, eski öğrencilerimden biri ince bir ironiyle karışık bana şöyle söyledi: “Biz komünist entelektüeller, gördüğünüz gibi büyüklük kompleksinden mustaripiz!” Kısacası, kendi düşkünlüğünün farkında olmayan düşkün insanlar. O kadar kibirliydiler ki, işi Nizan’ın en yakın 9 dostlarına iftira atmaya dek vardırdılar: Bununla bizi sınadılar akıllarınca. Hadi bakalım kanıt gösterin dediğimizde, onlara itimat etmediğimizden ve hiç de kibar davranmadığımızdan dolayı bizi eleştirerek geri çekildiler. İkinci raundu kaybeden biz olduk: Kafaları karıştırmak tek başına yeterli değildi; ikna etmek, üstünlük kazanmak, geri çekilen düşmanın önünü kesmek gerekliydi. Zaferimiz bizi ürkütmüştü: Aslında, bu adaletsiz Adalet savaşçılarını seviyorduk içten içe; birimiz, “üstlerine gitmeyelim, sonunda kızmaya başlayacaklar” dedi. Artık bu mevzunun kapandığını düşünmüştük, ama aslında kulaktan kulağa tüm Parti’ye yayılmıştı; Bergerac’ta, Mazamet’de, Parti’ye yeni katılanlar en küçük bir kuşku duymadan, kayıtsızca, Nizan adındaki birinin kadim suçlarını öğrendiler. Jean-Paul Sartre, Paul Nizan'a her daim saygı duyar. Yaşasaydı Bulantı kitabına önsöz yazmasını istediğini bile söyler.
Her ikimiz de yazmak istiyorduk. Ben ilk kitabımdan tek sözcük yazmadan çok önce, Nizan ilk kitabını yayınladı. Bulantı’nın yayınlandığı dönemde, bu gösterişli önsöz adeti olsaydı eğer, bana önsöz yazan o olurdu.
Jean-Paul Sartre'ın çabasıyla Fransa'da yayınlanan "Fesat" romanı ilk kez Türkçeye Özdemir İnce tarafından çevrilip 1975’te Bilgi yayınlarından basıldı., 1996’da Telos, 2017'de Yordam kitap tekrar baskılarını yapar. "Eskiçağ Maddecileri" kitabı 1988'de Telos, 2013 yılında Bulut yayınlarınca ülkemizde yayınlanır. En önemli kitaplarından "Aden Arabistan" 2008'de Kanat, 2019'da Ayrıntı yayınlarından çıkar.