Modern Yunanistan tarihi

Modern Yunanistan tarihi, Yunanistan tarihinde 1828'de Yunan Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra Büyük Güçler tarafından Osmanlı İmparatorluğu'ndan özerkliğini kazanmasından günümüze kadar geçen süreyi kapsamaktadır.[1]

Yunanistan tarihi
dizisinin bir parçası

Geçmişi

Bizans İmparatorluğu, antik çağlardan beri Yunanca konuşan dünyanın çoğuna hükmetmişti, ancak Müslüman Arap ve Selçuklu Türklerinin istilaları sonucu gerilemeye başladı ve 1204'te Konstantinopolis'in Haçlılar tarafından işgal edilip yağmalanması nedeniyle ölümcül bir şekilde zayıfladı. Yunan topraklarında Katolik Latin devletlerinin kurulması ve Ortodoks Bizanslı Yunanların onlara karşı mücadeleleri, farklı bir Yunan ulusal kimliğinin ortaya çıkmasına yol açtı. Bizans İmparatorluğu'nun tekrar kuruluşu 1261'de Paleologos Hanedanı tarafından yeniden ilan edildi, ancak eski durumunun gölgesindeydi ve 14. yüzyılda sürekli iç savaşlar ve dış saldırılar düşüşünü getirdi. Sonuç olarak, Yunanistan'ın çoğu yavaş yavaş 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında 1453'te İstanbul'un, 1458'de Atina Dükalığı'nın ve 1460'da Mora Despotluğu'nun fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası hâline geldi.

Filiki Eterya bayrağı.

Osmanlı kontrolü büyük ölçüde Yunanistan'ın dağlık iç kesiminde yoktu ve Yunanların birçoğu oraya kaçarak çoğu kez eşkıyalık yaptılar.[2] Bunun yanında, Venedik ve Ceneviz yönetimi altında sadece Ege adaları ve anakaradaki birkaç sahil kalesi Osmanlı yönetiminden bağımsız kaldı, ancak 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı Devleti bunların çoğunu fethetti. Rodos 1522'de, Kıbrıs 1571'de ele geçirildi ve Venedikliler 1670'e kadar Girit'i korudu. İyonya Adaları sadece kısa bir süre Osmanlılar tarafından yönetildi (Kefalonya 1479'dan 1481'e ve 1485'den 1500'e kadar) ve esas olarak Venedik'in yönetimi altında kaldı.

Osmanlı yönetimine karşı ilk büyük çaplı ayaklanma, 1770'lerin başlarındaki Orlov İsyanıydı, ama sert bir şekilde bastırıldı. Bununla birlikte, aynı zamanda, Batı Avrupa'da eğitim gören Yunanlar bilgi ve fikirleriyle anavatanlarına geri döndüklerinden ve Yunan tüccarları ve armatörleri servetlerini artırdıkça, Modern Yunan Aydınlanması gelişim gösterdi. Sonuç olarak, özellikle Fransız Devrimi sonrasında liberal ve milliyetçi fikirler Yunan topraklarına yayılmaya başladı. 1821'de Yunanlar Osmanlı İmparatorluğu'na karşı tekrar ayaklandılar. İlk başarılarını, neredeyse Yunan mücadelesinin çökmesine neden olan iç çatışma izledi; bununla birlikte, mücadelenin uzaması Büyük Güçlerin Yunan isyancılarına destek vermesine yol açtı ve nihayetinde Navarin Deniz Muharebesi'de Osmanlı donanmasının imha edilmesiyle Yunan bağımsızlığının önü açıldı. Yunanistan başlangıçta Osmanlı egemenliği altında özerk bir devlet olacaktı, ancak 1832'de İstanbul Antlaşması'yla tamamen bağımsız bir krallık olarak kabul edildi. Bu arada, Yunan isyancıların 3. Ulusal Meclisi, Rusya'nın eski Dışişleri Bakanı Yannis Kapodistrias'ı 1827'de yeni başlayan devletin yönetimini devralmaya çağırdı.

Yannis Kapodistrias yönetimi

Yunanistan'a gelen Kapodistrias, tüm alanları kapsayan büyük bir reform ve modernizasyon programı başlattı. İç savaşın ikinci aşamasına bir son vererek askeri birliği yeniden kurdu; iç savaşlar sırasında Osmanlı ordusuna kaybedilen toprakları fethedebilen orduyu yeniden organize etti; ve Yunanistan'da Bağımsızlık Savaşı'nın başlamasından bu yana ilk kez tifo, kolera ve dizanteri gibi hastalıkları kontrol altına alan ilk modern karantina sistemini uyguladı. Kapodistrias ayrıca Yunan devletinin sınırlarını ve bağımsızlık derecesini belirlemek için Büyük Güçler ve Osmanlı İmparatorluğu ile görüştü; Osmanlılarla Bağımsızlık Savaşı'nı sona erdiren barış antlaşmasını imzaladı; ilk modern Yunan para birimi olan Phoenix'i bastırdı; yerel yönetimleri organize etti; ve nüfusun yaşam standartlarını yükseltmek için patatesin Yunanistan'a ekilmesini sağladı.

Phoenix parasının ön ve arka yüzü.

Dahası, eski dönemin işe yaramaz mirasının geleneksel klanlarının (veya hanedanların) otoritesini zayıflatmaya çalıştı.[3] Bununla birlikte, 1821'de Osmanlı İmparatorluğu'na başkaldırmış olan ve devrim sonrası hükûmette liderlik rolü bekleyen kumandanların siyasi ve askeri gücünü hafife aldı. Lakonia kumandanı ve eyalet valisi arasında bir anlaşmazlık silahlı bir çatışmaya dönüştüğünde, Rus birliklerini düzeni geri getirmeye çağırdı, çünkü ordunun büyük kısmı isyanın bir parçası olan kumandan tarafından kontrol ediliyordu.

George Finlay'ın 1861 Yunan Devrimi Tarihi kitabında, 1831 yılına kadar Kapodistrias hükûmetinin esas olarak bağımsız Maniotlar tarafından değil, aynı zamanda Roumeliotes ve Hydra, Spetses ve Psara'nın zengin ve etkili tüccar aileleri tarafından da nefretin hedefinde olduğu belirtiliyor. Hydra sakinlerinin gümrük aidatları bu belediyelerin başlıca gelir kaynağıydı ve bunları Kapodistrias'a devretmeyi reddettiler. Kapodistrias'ın Ulusal Meclis'i toplamayı reddettiği ve muhtemelen Rus deneyimlerinden etkilenen bir despot olarak hüküm sürdüğü anlaşılıyor. Hydra belediyesi Amiral Miaoulis ve Alexandros Mavrokordatos'a Poros'a gitmelerini ve orada Helen Donanması filosunu ele geçirmelerini emretti. Miaoulis, adaların blokajını önlemek amacıyla bunu yaptı, bu yüzden bir süre Ulusal Meclis çağrılmış gibi görünüyordu.

Kapodistrias'a suikast ve Yunanistan Krallığı'nın kurulması

Ioannis Kapodistrias'ın öldürülmesi, Charalambos Pachis.

1831'de Kapodistrias, Yunanistan'ın en vahşi ve asi bölgelerinden biri olan Mani Yarımadası'nın beyi olan Petrobey Mavromichalis'in hapsedilmesini emretti. Bu durum Mavromichalis ailesine ölümcül bir suçtu ve 9 Ekim 1831'de Kapodistrias, Petros'un kardeşi Konstantis ve oğlu Georgios tarafından Nafplio'daki Saint Spyridon kilisesinin basamaklarında öldürüldü.

Ioannis Kapodistrias'tan sonra küçük kardeşi Augustinos Kapodistrias vali oldu. Augustinos sadece altı ay boyunca hüküm sürdü, bu sırada ülke çok fazla kaosa sürüklendi. 7 Mayıs 1832'de Bavyera ve koruma güçleri arasında 1832'deki Londra Konferansı'nda imzalanan protokol kapsamında Yunanistan, Arta-Volos hattı kuzey sınırı sınır olarak Osmanlı kontrolünden bağımsız bağımsız bir krallık olarak tanımlandı. Protokol aynı zamanda, Bavyeralı Otto'nun Yunanistan tahtını üstlenmek için yetişkinliğe ulaşıncaya kadar bir taht naipliğiyle idareyi devam ettirmesi şeklinde yönetimin kurulması kararlaştırıldı. Osmanlı İmparatorluğu'na, yeni krallıktan ötürü uğradığı toprak kaybından dolayı 40.000.000 piastreslik bir miktar tazmin edildi.

Kral Otto'nun hükümdarlığı, 1833-1863

Saltanatının ilk yıllarında bir grup Bavyera naipleri kendi adına hüküm sürdü ve Almanların katı hiyerarşik hükûmet fikirlerini Yunanlara empoze etmeye çalışırken, en önemli devlet dairelerini onlardan uzak tutarak kendilerinin çok sevilmemesine yol açtılar. Bununla birlikte, Yunan yönetiminin, ordusunun, adalet sisteminin ve eğitim sisteminin temellerini attılar. Otto, Yunanistan'ı iyi idare etme arzusunda samimiydi, ancak iki büyük handikaptan muzdaripti: Roma Katolik inancı ve Kraliçe Amalia ile olan çocuksuz evliliği. Bu durum Ortodoks ayini altında Yunanistan Kralı olarak taçlandırılamayacağı ya da bir hanedan kuramayacağı anlamına geliyordu.[4]

Kral I. George hükümdarlığı, 1864–1913

İngiltere ve Kral George'un çağrısıyla Yunanistan, çok daha demokratik 1864 Yunan Anayasasını kabul etti. Kralın yetkileri azaltıldı, Senato kaldırıldı ve imtiyazlar tüm yetişkin erkeklere genişletildi. Bununla birlikte, Yunan siyaseti her zamanki gibi ağır hanedan olarak kaldı. Zaimis, Rallis ve Trikoupis gibi aile isimleri tekrar tekrar Başbakan olarak ortaya çıktı. Partiler, genellikle isimlerini taşıyan münferit liderler etrafında toplanmış olmasına rağmen, iki geniş siyasi eğilim vardı: önce Charilaos Trikoupis ve daha sonra Eleftherios Venizelos tarafından yönetilen liberaller ve başlangıçta Theodoros Deligiannis ve daha sonra Thrasivoulos Zaimis liderliğindeki muhafazakârlar.

Kaynakça

  1. Roderick Beaton, Greece: Biography of a Modern Nation (Allen Lane, 2019)
  2. Cavendish, Marshall (2009). World and Its Peoples. Marshall Cavendish. s. 1478. ISBN 0-7614-7902-3. The klephts were descendants of Greeks who fled into the mountains to avoid the Turks in the fifteenth century and who remained active as brigands into the nineteenth century.
  3. John S. Koliopoulos, Brigands with a Cause: Brigandage and Irredentism in Modern Greece, 1821–1912, Clarendon Press Oxford (1987), p. 67.
  4. Leonard Bower, and Gordon Bolitho. Otho I, King of Greece: A Biography (1939).
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.