Magna Carta

Magna Carta (Latince: "Büyük Ferman") veya Magna Carta Libertatum (Latince: "Büyük Özgürlük Fermanı"), 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile kral ilk kez yetkilerini kısıtlamış ve derebeylere bazı haklar tanımıştır. Günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin önemli basamaklarından birisidir. Aslen, Papa III. İnnocentius, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri hususunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştır. Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılıyordu. Metinde kralın yetkilerini teoride kısıtlayan hükümler yer almaktaydı. 61. maddeye göre feodal kanunlara atıfta bulunuluyor ve 25 baronun kralın hükmüne karşı gelebileceğini belirtiyordu.[1]

Magna Carta
Magna Carta Libertatum
Magna Carta'nın İngiltere Kralı John tarafından imzalanmış orijinali kaybolsa da dört kopyası varlığını sürdürmüştür. Resimdeki, arşivlerde saklanmış olan, 1215 yılında Kral III. Henry tarafından yaptırılmış nüshasıdır.
Tür Belge
Yazılma 1215
Yer Salisbury Katedrali

Belgenin hazırlanmasına yol açan olaylar

Belgenin hazırlanmasında rol alan olaylar Normanların İngiltere'yi ele geçirmelerine kadar dayanır. İngiliz krallarının amacı, fetihten sonra iktidarı ele geçirerek derebeylerini saf dışı bırakmaktır. Bu alanda yapılan tüm faaliyetler ülkedeki baronları rahatsız etmeye başlamıştı. Gitgide artan bu rahatsızlıklar ileride isyanlara sebep oldu. 150 yıldır süren kral ve baronlar arası çekişme, Kral John'un girişimleri ile iyice idare edilemez bir hal aldı. Bunun üzerine kral, bütün gücünü derebeylerine karşı kullandı. Bu davranış derebeyleri sinirlendirdi. İleriki zamanlarda Kral John'un Fransızlarla yaptığı savaşta (1214) yenilmesini bir fırsat olarak gören baronlar ülkedeki imtiyazlarını, topraklarını , kalelerini ve buna benzer diğer haklarını geri almak için harekete geçtiler. Baronlar bir araya toplanarak isteklerini bir beyan halinde krala sunmaya karar verdiler. Kralın isteklerini reddetmesi durumunda savaşacaklarına dair kendi aralarında sözleştiler.

Magna Carta'nın ilan edilmesi

Bu karardan sonra baronlar 1215'te kral ile görüştüler. Görüşmenin sonunda isteklerini ileriki zamanlarda cevaplandıracağını söyleyen kral sözünde durmadı. Bunun üzerine baronlar krala karşı ayaklandılar. İngiltere'nin mühim yer ve şehirlerini ele geçiren baronlar kralı anlaşmaya mecbur ettiler. 1215'in haziran ayında imzalanan Magna Carta ile kral hakimiyetinin "baron" adı verilen toprak sahipleri adına kısıtlanmasını kabul etti. Bu sayede kralın kayıtsız sultası kalkmış, kral ve derebeylerin karşılıklı vazifeleri belirlenmişti. Fermanın ilan edilmesi ile derebeyler büyük imtiyazlar elde etti ve derebeylik mefhumu sağlam bir zemine oturtuldu. Halk ise yine serf olarak kalmış, derebeylerin toprakla birlikte alıp sattığı konumdan kurtulamamıştı.[2]

Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok, toplumdaki egemen güçler arasında bir denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini derebeyler ve din adamları adına sınırlamıştır. Magna Carta’nın 39. maddesi, fermandaki en önemli ifadelerden biridir. Bu madde günümüz hukuk sisteminin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir:

“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

Magna Carta'nın Sonuçları

O tarihlerde mutlak bir güç olan kralın yetkisi tanrı tarafından doğrudan ona verilmiş bir görev olduğu inancı yaygındı. Magna Carta ile bu görüş yıkılmış kralın yanında lordlardan oluşan bir parlamento kral ile birlikte hüküm vermeye başlamıştır. Bu süreç kilisenin de gücünün azalmasına yol açmıştır.[3]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Magna Carta’nın 61. Maddesinin İngilizce aslı:
    Since, moreover, for God and the amendment of our kingdom and for the better allaying of the quarrel that has arisen between us and our barons, we have granted all these concessions, desirous that they should enjoy them in complete and firm endurance for ever, we give and grant to them the underwritten security, namely, that the barons choose five-and-twenty barons of the kingdom, whomsoever they will, who shall be bound with all their might, to observe and hold, and cause to be observed, the peace and liberties we have granted and confirmed to them by this our present Charter, so that if we, or our justiciar, or our bailiffs or any one of our officers, shall in anything be at fault toward any one, or shall have broken any one of the articles of the peace or of this security, and the offense be notified to four barons of the foresaid five-and-twenty, the said four barons shall repair to us (or our justiciar, if we are out of the realm) and, laying the transgression before us, petition to have that transgression redressed without delay. And if we shall not have corrected the transgression (or, in the event of our being out of the realm, if our justiciar shall not have corrected it) within forty days, reckoning from the time it has been intimated to us (or to our justiciar, if we should be out of the realm), the four barons aforesaid shall refer that matter to the rest of the five-and-twenty barons, and those five-and-twenty barons shall, together with the community of the whole land, distrain and distress us in all possible ways, namely, by seizing our castles, lands, possessions, and in any other way they can, until redress has been obtained as they deem fit, saving harmless our own person, and the persons of our queen and children; and when redress has been obtained, they shall resume their old relations toward us. And let whoever in the country desires it, swear to obey the orders of the said five-and-twenty barons for the execution of all the aforesaid matters, and along with them, to molest us to the utmost of his power; and we publicly and freely grant leave to every one who wishes to swear, and we shall never forbid any one to swear. All those, moreover, in the land who of themselves and of their own accord are unwilling to swear to the twenty-five to help them in constraining and molesting us, we shall by our command compel the same to swear to the effect foresaid. And if any one of the five-and-twenty barons shall have died or departed from the land, or be incapacitated in any other manner which would prevent the foresaid provisions being carried out, those of the said twenty-five barons who are left shall choose another in his place according to their own judgment, and he shall be sworn in the same way as the others. Further, in all matters, the execution of which is intrusted to these twenty-five barons, if perchance these twenty-five are present and disagree about anything, or if some of them, after being summoned, are unwilling or unable to be present, that which the majority of those present ordain or command shall be held as fixed and established, exactly as if the whole twenty-five had concurred in this; and the said twenty-five shall swear that they will faithfully observe all that is aforesaid, and cause it to be observed with all their might. And we shall procure nothing from any one, directly or indirectly, whereby any part of these concessions and liberties might be revoked or diminished; and if any such thing has been procured, let it be void and null, and we shall never use it personally or by another.
  2. Nurşah Aksoy, Tarihe Yön Veren Olaylar; s. 40-41, KARMA kitapları, İstanbul
  3. "Arşivlenmiş kopya". 16 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2020.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.