Kızıl Terör

Kızıl Terör, Ekim Devrimi ile Beyaz Terör'ün başlamasıyla beraber SSCB istihbarat ve güvenlik teşkilatı Çeka tarafından başlatılan toplu tutuklama, yargısız infaz gibi eylemlerin tümü. Devrimci terör uygulamalarının bir türü olarak kabul edilir. Tüm Rus İç Savaşı dönemi (1918-1922) boyunca iç savaş koşulları ülkede hakim olsa da Kızıl Terör dönemi 2 Eylül 1918 tarihinde Yakov Sverdlov tarafından yapılan resmî açıklamayla başlamış, Ekim 1918’de sona ermiştir. Kızıl Terör deyimi ise Fransız Devrimi sırasında Robespierre iktidarının sona erdiği 28 Temmuz 1794 tarihinden önceki altı haftalık terör döneminden gelir.

5. Tüm-Rusya Sovyetleri Kongresi devam ederken Sol SR ayaklanması çıkması ve ardından Bolşeviklere karşı çok sayıda suikast düzenlenmesi üzerine, kongre kızıl terör kullanılması fikrini resmen kabul etmiştir.[1]

Amaç

Kızıl Terörün amacı hakkında iki farklı görüş bulunmaktadır.

Bolşevikler

Bolşeviklere göre 1917 Şubat Devrimi Rus halkının yüzyıllardır dile getirdiği özgürlük taleplerinin yerine getirilmesi için bir fırsattı. Bu fırsat ancak yoksul köylülerin, işçilerin ve askerlerin kendiliğinden kurduğu Sovyet iktidarıyla mümkündü. Temmuz Günleri ve Kornilov Olayı ile gerçek yüzünü göstermiş olan Rus yönetici sınıflarına karşı Ekim Devrimi ile iktidar alınmış ve Sovyetlere verilmişti. Ancak Sovyet iktidarının barış içinde devam etmesine izin verilmediği görülür. Özellikle Beyaz Ordu ve İtilaf Devletleri Bolşevikleri iktidardan alaşağı etmek için silahlı mücadeleye başvurarak iç savaşın başlamasına sebep olurlar. Beyaz Ordu ile destekçileri ABD, İngiltere ve Fransa'nın Bolşeviklere karşı başlattığı Beyaz Terör hareketine karşı Sovyet iktidarını koruyabilmek için Kızılların savunma yapması gerekiyordu. Bolşevikler yıllarca Çarlık rejiminde Ohranka ve Karayüzlerin baskısı altında kalmışlar ve özellikle bastırılan Paris Komününden sonra onbinlerce komüncünün idam edildiğini görmüşlerdi. Rejimin iç savaş ortamında ayakta kalabilmesi için en az düşman kadar acımasız olunması gerekiyordu.

Bolşevik karşıtları

Bolşevik karşıtlarına göre önde gelen Bolşevik liderler iktidara gelmeden önce kitlesel terörü öngörmüş, hatta teorize etmişlerdir. Sınıf düşmanlarının ellerindeki devletin zor aygıtı onlara karşı kullanılmadan iktidar olmak imkânsızdı. Buna göre insanlar suçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın sınıfsal konumlarına göre yüzeysel olarak değerlendirilip öldürülmekteydi.

Tarihçe

Kitlesel terör uygulamaları 30 Ağustos 1918 günü Petrograd Çeka lideri Moisei Uritski’nin öldürülmesi ve aynı gün içinde Bolşevik lider Lenin’in SR üyesi Fanya Kaplan tarafından silahlı saldırı sonucu ağır yaralanması sonucu başlatıldı. İktidarda henüz ilk yılları dolmamış olan Bolşevikler düşmanın şiddetli saldırısına karşı aynı şiddette cevap verir. Şehirlerde ve kırsal bölgelerde zenginlere ve büyük toprak sahiplerine, fabrika ve şirket sahiplerine saldırılar düzenlenir.

3 Eylül 1918 günü yayınlanan İzvestiya gazetesinde işçi sınıfına çağrı yapılarak karşı-devrimcilerin her yerde kırılması istenir. Sovyet rejimine karşı en ufak bir eleştiri bile bu dönemde tutuklanma sebebi olur. Terörün zirve yaptığı dönemde idam edilenlerin sayısı onbinlerle ifade edilmektedir.

1919 yılında Çeka birlikleri tek bir yapı altında toplanacak ve 1921 yılına gelindiğinde toplam sayıları 200 bini bulacaktır. Bu birlikler esir kamplarını ve Gulag sistemini idare ediyor, buğday zor alımlarını gerçekleştiriyor, ayaklanmaları bastırıyor ve gösterilere müdahale ediyordu.

Köylülük

İç savaş sırasında özellikle zorla orduya alınan köylülerin firar etmesi büyük sorun oluşturacaktır. Buna karşı harekete geçen Çeka ve Kızılordu firar eden askerin ailesinin üyelerini rehin alacak ve kaçak askerin tanınan süre içerisinde birliğine teslim olmaması halinde rehinelerin öldürüleceği bildirilirdi. Savaş yıllarında firarilerin sayılarının olağanüstü oranda artması Bolşevikleri bu tedbiri almaya itecek ve yüzbinlerle ifade edilen rakamlarla firariler yakalanacaktır.

Rus İç Savaşı sırasında şehirlerin ve Kızılordu’nun aç kalmaması adına savaş komünizmi kapsamında uygulanan buğday zoralımlarına karşı köylü ayaklanmaları yaşanır. Bu ayaklanmalardan en büyüğü Tambov Ayaklanmasıdır. Ayaklanmanın güçlükle bastırılmasından sonra binlerce köylü bölgeden sürülecektir. Bu ayaklanmayı takip eden Kronstadt Ayaklanması ile birlikte NEP uygulamalarına geçilecektir[2].

İşçiler

İç savaş koşullarında özellikle şehirlerdeki fabrikalarda da disiplin uygulamaları artırılmış işçilerin bazı demokratik hakları askıya alınmıştı. Bu durumu protesto eden ve özellikle Kızılordu askerleri gibi yiyecek hakkı talep eden işçiler çeşitli gösteriler ve protestolar düzenleyeceklerdir. Ekim Devrimi döneminde Bolşeviklerin kalesi konumunda olan Putilov Fabrikasında grev düzenleyen işçiler 16 Mart 1919’da Çeka tarafından tutuklanır. Grev haklı gerekçelerle çıkmış olsa da iç savaş koşullarında siyasi eylemlere Bolşevikler tahammül etmeyecekler ve şiddetle bastıracaklardır. Grev ve gösteriler dağıtıldıktan sonra elebaşları idam edilecektir.

Değerlendirme

Bolşevik karşıtı görüşe sahip tarihçilerden Robert Conquest, Richard Pipes, Orlando Figes iktidarda kalabilmek için Bolşeviklerin teröre ihtiyaç duyduklarını yazmaktadır.[3][4][5] Bu görüşteki tarihçiler Bolşeviklerin halk tarafından desteklenmediklerine kanıt olarak Kasım 1917’de yapılan Kurucu Meclis seçimlerini gösterirler. Aynı zamanda işçiler adına iktidarı alan bir siyasi partinin kendisini protesto eden işçilere karşı gösterdiği şiddeti partinin sınıftan uzaklaşıp dejenere olmaya başlamasının işareti olarak açıklanır. Ayrıca toplumun sosyalizm ideali etrafında değiştirilebilmesi için acele ettiği düşünülen Bolşevikler tarihi gelişmeleri zorlamakla ve iradi müdahaleci olmakla suçlanırlar. Terör uygulamalarıyla bağlantılı olarak özellikle Kurucu Meclis’in kapatılması, Bolşeviklerin demokrasi düşmanı olduğunun iddia edilmesi için argüman olmuştur.

Bu görüşleri reddeden tarih anlayışının iddiaları ise farklıdır. Buna göre Bolşeviklerin halk tarafından desteklenmediğinin kanıtı olarak gösterilen seçimler aslında örgütlü Rus işçi ve yoksul köylülerinin devrime ve Bolşeviklere desteğini ortaya koymaktadır[6]. Kurucu Meclis’de çoğunluğa hakim olsa da Sovyetler yönetiminde çoğunlukta oldukları dönemde Temmuz Günleri sırasında işçilerin karşısında yer alan Menşevik ve SR’ların Bolşevik iktidarını tanımamaları da Bolşeviklerin gözünde bu öznelerin samimiyetsizliğinin göstergesi olur. Ayrıca Bolşevikler büyük sanayi merkezi şehirlerdeki Sovyet Organlarında çoğunlukta ve iktidardadır[7]. Bolşevikler özellikle iktidarlarının ilk dönemlerinde diğer sosyalist partileri de hükûmete dahil edebilmek için çok uğraşıp sürekli olarak reddedildikleri ve ancak Sol SR’lar tarafından desteklendikleri bilinmektedir[8]. İktidarlarına karşı yönelen şiddetli saldırılar sırasında özellikle karşı-devrime hizmet etmeyen muhalif tavırlara müsamaha gösterilmişse[9] de silahlı ayaklanmaya başvuran muhalefet tarzı şiddetle bastırılmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Рабинович А. Е. Моисей Урицкий: Робеспьер революционного Петрограда? (рус.) // Отечественная история : Журнал. — 2003. — № 1. — С. 3—23.
  2. 10. Kongre kararları gereğince
  3. Richard Pipes Communism: A History (2001) ISBN 0-8129-6864-6, s.39
  4. Robert Conquest Reflections on a Ravaged Century (2000) ISBN 0-393-04818-7, s.101
  5. Orlando Figes. A People's Tragedy: The Russian Revolution 1891-1924. Penguin Books, 1997. ISBN 0-670-85916-8 s.630
  6. Bolşevikler toplam kullanılan 35,333,666 oyun 9,023,963’ünü alarak oy kullananların en az %25’inin oyunu almıştır ve kırda örgütlü olan SR’ların ardından ikinci olmuştur. Ayrıca Rus toplumunun eğilimine bakıldığında ulusal ve dini topluluklar haricinde monarşi yanlısı Kadetlerin almış olduğu ve sadece 1,856,639 oy %0,05’e karşılık gelen eğilim genel yönelimin sosyalist partilere doğru olduğunu göstermektedir.
  7. Bu gerçeklik de çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
  8. Bakınız ilk Sovnarkom bileşimi
  9. Parti içindeki İşçi Muhalefeti hizbi

Konuyla ilgili yazılan eserler

  • George Leggett, The Cheka: Lenin’s Political Police. Oxford University Press, 1987, ISBN 0-19-822862-7
  • Melgounov, Sergey Petrovich (1925) The Red Terror in Russia. London & Toronto: J. M. Dent & Sons Ltd.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.