Karakurum

Karakurum (Halha Moğolcası: Harhorin, Geleneksel Moğolca: Kara Kurum) Moğolistan İmparatorluğu'nun 13. yüzyılda başkenti. İmparatorluğa yalnızca 30 yıl başkentlik yapmıştır.

Bir Budist tapınağı olan Erdene Zuu Manastırı, Karakurum
Kaplumbağa heykelcikleri

Moğolistan'ın güneybatısındaki Övörkhangay ilindedir, bugünkü Harhorin kenti yakınlarındadır. Orhun kalıntılarının da bulunduğu Dünya Kültür Hazineleri Alanı Karakurum'da bulunur.

Tarihçe

Kuruluş

Orhun Vadisi Hiung-nu, Göktürk ve Uygur imparatorluklarına beşiklik etti. Göktürkler, Hangay Dağları yakınlarındaki Ötüken'de yerleşti, Uygurlar Karabalgasun'u başkent yaptılar ancak daha sonra ülkenin merkezini Karakurum'a taşıdılar. Bu alan muhtemelen Moğolistan'ın en eski tarım alanlarındandır.[1].

Cengiz Han'ın 1218/19 yıllarında Harzemşahlar'a karşı sefere çıkmak için ordularını Karakurum adında bir yerde topladığı belirtilmektedir[2], kenti ele geçiren Moğol Devleti 1220'de yeni bir başkent oluşturma isteğiyle kenti yeniden yapılandırmaya başladı. 1235'e kadar, Karakurum küçük bir kentti, Cengiz'den sonra Moğolların başına geçen Oktay Kağan'ın Çinlilere yenilmesinden sonra kentin çevresine surlar dikilmeye başlandı.[3]

Bolluk dönemi

Oktay ve vârisleri döneminde, Karakurum Ön Asya ve Orta Asya'nın önemli siyasi merkezlerinden oldu. Möngke kent yerleşkesi genişledi ve büyük Budist tapınakları yapıldı.[3]

Rubruck'lu William

Rubruck'lu William, bir Flemenk-Fransız misyoner ve Papalık elçisi olarak 1254'te Karakurum'a vardı. William şehre dair en ayrıntılı anlatımlardan birini kaleme aldı; yazdıkları hiç de kenti över nitelikte değildi. Kenti Paris yakınlarında bir köy olan Saint-Denis'le kıyaslıyor ve Karakurum'u buradan daha aşağıda görüyor; Saint-Denis'teki kraliyet manastırının Karakurum'daki han sarayından on kat daha görkemli olduğunu söylüyordu. Bunun yanında Karakurum'u çok kozmopolit ve dini inançlara hoşgörüyle yaklaşılan bir yer olarak tasvir ediyor, Möngke Han'ın sarayının bir parçası olarak betimlediği gümüş ağacın Karakurum'un simgesi olduğunu anlatıyordu.[4] Surlarla çevrili kentin dört ana yöne bakan dört kapısı olup, sabit evlerden oluşan iki mahallesinin birinde "Sarazenlerin", birinde "Hitayların" yaşadığını, on iki pagan tapınağı, iki cami ve bir Nesturi kilisesi bulunduğunu kaydetti.[3]

Sonraki zamanlar

1260'ta Kubilay Han Moğol hanedanında kendini Moğol Hanı olarak duyurdu. Bunun üzerine küçük kardeşi Arık Böke'yi saf dışı bırakmak için başkenti Şangdu'ya taşıdı. Daha sonra ise başkent zamanın söyleyişi ile Hanbalık, bugünkü adıyla Pekin oldu. Karakurum Avar hükümdarının 1271'de Çin'e girmesiyle yönetici kent özelliğini büyük ölçüde yitirdi. Daha da kötüsü, Arık Böke'nin yaptığı savaşlar, bilhassa Kaydu Han ile yaptığı mücadeleler kenti sarstı. 1260'ta, Kubilay Han kentin tüm tahıl gereksinimini engelledi ve 1277'de Kaydu Han Karakurum'u işgal etti, yalnız Yuan Hanedanı kentten çıkarıldı ve bir sonraki yıl komutan Bârin Han kent yönetimini devraldı.[5] 1298/99'de prens Ulus Buka Karakurum'daki tüccarevlerini ve tahıl ambarlarını yağmaladı. Ancak, 14. yüzyılın ilk yarısında kent yeniden bir canlanma dönemine girdi: 1299'da kent doğuya doğru büyütüldü. 1311'de ve daha sonra 1342-1346 yılları arasında budist ibadethaneleri onarıldı.[3]

Gerileme dönemi

1368'de Yuan Hanedanlığı'nın yıkılmasıyla birlikte Biliktü Kağan Karakurum'a yerleşti. 1388'de, Ming Hanedanlığı'ndan kamutan Hu Da şehre girip, Karakurum'u yağmaladı. Saghang Sechen, Erdeni-yin Tobči'de kentin 1415'te yeniden yapılandırılması için Kurultay'dan yetki alındığını iddia etti, ancak arkeolojik veriler bu iddiayı kanıtlayacak bulgulara ulaşamadı. Bununla birlikte, 16. yüzyılda Dayan Han kenti birkez daha başkent yaptı. Çeşitli zamanlarda kent Börçigin ve Oyrat kavimleri arasında el değiştirdi.[3]

Bayındırlık

Karakurumun Üç Gümüş Kaynağı (çağdaş yapılandırmasıyla)

1585'te Abatay Han kent yakınlarında Halhalar için bir Tibet Budizmi merkezi olan Erdene Zuu Manastırı'nı inşa etti. Bu inşaat yapılırken çeşitli malzemeler kullanıldı.

Karakurum'un gerçek konumu uzun itilaflara neden oldu. İlk ipuculardan Erdene Zuu'nun Karakurum'da olduğu 18. yüzyılda zaten biliniyordu. Ancak 20. yüzyıla kadar buranın Karabalgasun veya Ordu-Balık olabileceği düşünülüyordu. 1889'da, Nikolai Yadrintsev'in eski Moğol başkentini bulmak için yaptığı araştırmalar, Türk tarihinin ilk Türkçe yazılı belgeleri sayılan Orhun Yazıtları'nın bulunmasını sağladı. Yadrintsev'in yaptığı araştırmalardaki görüşleri Wilhelm Radloff tarafından da desteklendi.

İlk arkeolojik kazılar 1933/34 yıllarında D. Bukinich tarafından yapıldı. 1948/49 yıllarında ise Sovyet-Moğol arkeologlar bir kazı çalışması başlattı Bu kazılarda Sergei Kiselyov Ögedey Sarayı'nın kalıntılarını buldu, ancak bu sonuçtan şüpheler vardı. Kazı çalışmaları Moğol-Alman kazıcılarca 2000-2004 yıllarında tekrar başladı. Yeni bulgular bu yerin Ögedey'in Sarayı değil büyük bir budist tapınağı olduğunu söylüyordu.[6]

Çalışmalarda: asfalt yollar, bazı tuğla ve birçok kerpiç yapılar, yerden ısıtma sistemleri, yatak-soba, bakırın işlendiğine dair kanıtlar, altın, gümüş, işlenmiş demir, cam, metal paralar ve kemik parçaları gibi birçok nesne ortaya çıkarıldı. Ayrıca dört tane de fırın bulundu.[7][8]

Çağdaş dönem

Başbakan Tsakhiagiin Elbegdorj 2004 yılında eski başkent Karakurum yerinde yeni bir şehir inşa etmek için bir proje geliştirmeye karar verdi. Uzmanlardan oluşan bir çalışma grubu atadı. Ona göre, yeni Karakurum örnek ve Moğolistan'ın başkenti olma vizyonuyla biçimlenecek bir tasarım olacaktı. Ancak Elbegdorj'un istifası ve Miyeegombiin Enkhbold'un başbakan olmasıyla birlikte tasarı rafa kaldırıldı.

Kaynak eserler

  • Dschingis Khan und seine Erben (sergi katalogu), Münih 2005
  • Qara Qorum-City (Mongolia). 1: Preliminary Report of the Excavations, Bonn 2002

Kaynakça

  1. Micheal Walther, Ein idealer Ort für ein festes Lager. Zur Geographie des Orchontals und der Umgebung von Charchorin (Karakurum), Dschingis Khan und seine Erben, p. 128, (Almanca)
  2. Micheal Weiers, Geschichte der Mongolen, Stuttgart 2004, p. 76, (Almanca)
  3. Hans - Georg Hüttel, Karakorum - Eine historische Skizze, in: Dschingis Khan und seine Erben, p. 133 - 137, (Almanca)
  4. Hans - Georg Hüttel, Der Silberbaum im Palast des Ögedei Khan, Dschingis Khan und seine Erbende, p. 152 (Almanca)
  5. Rolf Trauzettel, Die Yüan-Dynastie, in: Michael Weiers (editör), Die Mongolen, Beiträge zu ihrer Geschichte und Kultur, Darmstadt 1986, p. 230, (Almanca)
  6. Hans-Georg Hüttel, Der Palast des Ögedei Khan - Die Ausgrabungen des Deutschen Archäologischen Instituts im Palastbezirk von Karakorum, Dschingis Khan und seine Erben, p. 140 - 146 (Almanca)
  7. Christina Franken, Die Brennöfen im Palastbezirk von Karakorum, Dschingis Khan und seine Erben, p. 147 - 149, (Almanca)
  8. Ulambayar Erdenebat, Ernst Pohl, Aus der Mitte der Hauptstadt - Die Ausgrabungen der Universität Bonn im Zentrum von Karakorum, Dschingis Khan und seine Erben, p. 168 - 175, (Almanca)

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.