Kültür emperyalizmi

Kültür emperyalizmi, bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ve ideolojisini başka bir ülkenin halkına benimsetmesidir.

Emperyalizm veya yayılmacılık, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Kültür emperyalizmi, bu etkinin ilk öğesinin kültür olduğu emperyalizm türüdür. Gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri, özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesi olarak da tanımlanabilen kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırmaktadır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşması üzerine, her devlet kendi kültürel değerlerini başka devletlerin halklarına iletme olanağına kavuşmuştur. Bir ulusun ya da toplumun öz değerlerine olan bağlarını zayıflatmak için etkin bir kontrol yöntemi olarak kabul edilebilir. Kültür emperyalizmi, diğer emperyalizm yöntemlerinin uygulanması için uygun zemini hazırlar, yani tamamlayıcı bir rol oynamaktadır. Başarıya ulaşma şansı en yüksek ve en yumuşak görünen emperyalizm türüdür. Klasik emperyalizme göre, daha yumuşak görünen bir yöntem olması, toplumların verdikleri anî tepkileri minimum düzeye indirmektedir.

Kültür emperyalizmi, modern çağlarda çeşitli yer ve zamanlarda uygulama alanı bulmuştur. Ciddi biçimde uygulandığı ilk örnek olarak Afrika'nın sömürgeleştirilmesi verilebilir. Afrika örneğinde, sömürgeci uluslar tarafından silahlı faaliyetlerin yanı sıra; yerel dillerin edilgin hâle getirilmesi, yerel kültürlerin unutturulması ve son olarak Hıristiyanlığın kıtanın güneyi ve orta kısımlarında yaygın bir biçimde kabul edilmesi ile kapsamlı olarak uygulanmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise kültür emperyalizminin en önemli kaynağı Anglosfer olarak da adlandırılan ortak Anglo-Amerikan kültürüdür. Yine bir başka örnek olarak, Soğuk Savaş sırasında Komintern'in bütün ülkelerdeki üye komünist partilerin Sovyet dış politikasını ve kültürünü desteklemesi yolundaki çalışmaları verilebilir.

Batı kültürü 20. yüzyıl itibarıyla, televizyon programları ve filmleriyle diğer kültürleri giyim, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine benzetmektedir. Böylece Batı, ürettiği ürünlere daha çok pazar bulmaktadır. Kültürel emperyalizmin sahip olduğu bakış açısı; otomobillerden dövüş sanatlarına, filmlerden yayıncılık ve kitaplara, yiyecekten giyeceğe kadar her türlü kültür alanını, özellikle de en çok tüketilen malzeme olan popüler kültür alanına uygulanmaktadır. Uygulamaların sonuçları ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle beraber, genel olarak kültür emperyalizminin matematiği aynı kalmaktadır. Amerikalı NPQ dergisinin editörü Nathan Gardels, derginin Türkiye'de yayınlanan ilk nüshasında kültür emperyalizmine ilişkin, "Amerika, CIA ya da ordusu ile giremediği yerlere MTV ve Hollywood'u gönderir." açıklamasında bulunmuştur.[1] Yaptığı müzik temelli yayınla popüler kültür üzerinde etkisi olan ve ayrıca yaptığı programlarla gençlerin ilgisini ve kültür konusunda muhafazakâr kesimlerin tepkisini çeken bir kanal olan MTV, tıpkı Coca-Cola ve McDonald's gibi kapitalizmin ve Amerikan kültürünün dünyaya empoze edilmesinin simgeleri olarak görülmüştür. Özellikle yoğun olarak yayınladığı Yeşil Kart reklamları ile gençleri ABD lehine etkilediği konusunda eleştirilere ve tartışmalara sebep olmuştur.

Kültür emperyalizmi kavramı, modern dünyada kültür endüstrisi olgusu ile göbekten bağlı bir kavramdır. Frankfurt Okulu'nun, özellikle Max Horkheimer ve Theodor W. Adorno tarafından geliştirilen ve kullanılan ve Okul'un genel yaklaşımını ifade ana kavramlardan birisi olan kültür endüstrisi, kültürün kendisinin bir endüstri olduğunu ve kültür ürünlerinin de metalar hâline geldiği savını taşımaktadır. Adorno ve Horkheimer'a göre kültür endüstrisi, modern sistemin -günümüzde kapitalizm- ve endüstri toplumunun kendini her düzeyde, altyapıda ya da üstyapıda yeniden üretmekte ve meşrulaştırma yöntemini izlemektedir. Emperyal kültürün ürünleri dünya çapında standartlaştırılarak ve buna karşı farklılıklar marjinalleştirilerek bu ürünlerin tanıtım ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleştirilmesi, kültür emperyalizminin önemli bir tekniğidir. Yine kültür endüstrisine değindikleri Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserlerine göre; ana akım medyanın insanı düşünemez hale getirdiği savından hareketle, sanal ihtiyaçlar yaratıldığını öne sürmektedirler. Toplumun sahip olduğu eski kültürel öğeler, toplum tarafından yoz olarak algılanmaktadır. Zira yaygın medya, topluma, kültürel öğeleri seçim ve analiz şansı vermemektedir. Bu durumun sonucunda, kültür emperyalizmine maruz kalan toplumlar, emperyal kültürü eninde sonunda büyük ölçüde benimseyecekler ve bu durumdan rahatsız olmayacaklardır.

Egemenlik konusunda daha hassas toplumlar, bu konuda dikkatli davranarak, kendi adlarını ve giysilerini özüne sadık olarak koruyarak Batılı yaşam tarzından kendilerini kurtarabileceklerini ve dolayısıyla bağımlılıklarından kurtulabileceklerini düşünmektedirler.

Kaynakça

  1. Saydam, Ali (28 Şubat 2010). "İyi niyet yetmeyebiliyor". Akşam. 7 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.