Huzuru Temin Harekâtı

Huzur Harekâtı ya da Huzuru Temin Harekâtı (1991-1996 arasında Huzur Harekâtı-2 (İngilizce: Operation Provide Comfort) Körfez Savaşı'ndan sonra, Kuzey Irak'taki Kürtleri Saddam Hüseyin'in saldırılarından korumayı amaçlayan, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde savaşa katılan diğer müttefik ülkelerin de dahil olduğu ve Türkiye üzerinden gerçekleştirilen askerî harekât. Bu harekâtı uygulayan hava birliğinin adı olan "Poised Hammer" (Kalkık Horoz) yanlış bir biçimde "Çekiç Güç" adıyla Türkçeye tercüme edilmiş ve uzun yıllar Türkiye'de yaygın biçimde bu harekâtı ve 1997-2003 yılları arasında bu harekâtın devamı olan Kuzeyden Keşif Harekatı'nı (Operation Northern Watch) uygulayan Birleşik Görev Gücü'nün (Combined Task Force) yerine kullanılmıştır.[1]

Huzuru Temin Harekâtı
Körfez Savaşı

İncirlik Hava Üssü'nden kalkan bir ABD Silahlı Kuvvetleri'ne ait Boeing E-3 Sentry uçağı, 1 Mayıs 1995.
TarihMart 1991 - Aralık 1996
Bölge
Sonuç Kuzey Irak'ta Kürt fiili özerk bölge kuruldu.
Taraflar
ABD
Birleşik Krallık
Fransa
Hollanda
Avustralya
Türkiye
Irak
Komutanlar ve liderler
John Shalikashvili Saddam Hüseyin
Kayıplar
5 ABD askeri ölü
25 yaralı
3 İngiliz askeri yaralı
2 Hollanda askeri yaralı
İki ABD uçağı, hata sonucu 2 ABD Sikorsky UH-60 düşürdü
Toplam: 31 ölü, 30 yaralı
Birçok hava savunma sistemleri tahrip
1 MiG-23 düşürüldü
1-2 Su-22 düşürüldü

Arka plan

Körfez Savaşı'nın hemen ardından yenilgiye uğrayan Irak'taki Saddam Hüseyin yönetimi bir dizi ayaklanmayla karşı karşıya kaldı. 28 Şubat'ta ateşkes ilan edilmesinden hemen sonra 1 Mart'ta ülkenin güneyinde yer alan Basra'da Şii ayaklanması başladı. İsyanı bastırmak için Irak güçlerinin ülkenin kuzeyinden güneyine kaydırılmasıyla bu sefer Kürtler için ayaklanma fırsatı doğdu. Kürt ayaklanması 5 Mart 1991'de Süleymaniye'nin 130 km kuzeybatısındaki Raniye kasabasında başladı. 10 gün içinde Kürt milliyetçilerilerinden (peşmerge) İslamcılara (Kürdistan İslami Hareketi) ve komünistlere (Kürdistan Komünist Partisi ve PKK'ya) kadar uzanan değişik grupların katılımıyla ayaklanmacıların sayısı 10 binleri buldu. Kuzeyde çok az gücü kalan Irak ordusunun unsurlarının çoğunun çatışmaya girmeden isyancılara teslim olmasıyla, Kerkük (20 Mart'ta isyancıların eline geçti) ve Musul dışındaki Kuzey Irak'taki tüm yerleşim birimleri isyancıların eline geçti. Ayaklanma sırasında Süleymaniye'deki Irak İstihbarat Servisi'nin merkezini basan ayaklanmacılar ele geçirdikleri bine yakın güvenlik elemanını yargılamadan öldürdü.[2]

Tüm bu ayaklanmalar sırasında Irak'ın 18 ilinden 14'ünde otoritesini kaybeden Saddam Hüseyin, Şii ve Kürt ayaklanmacılara merkezi yönetimde söz sahibi olmalarını önerdi, ancak iki taraf da bu öneriyi reddetti. Bu arada Saddam sonrası Irak'ın belirsizliği nedeniyle paniğe kapılan çoğu üst düzey Iraklı komutan Saddam'ın yanında yer aldı, böylece gücü kalmadığı sanılan Irak ordusu kısa sürede toparlandı. Helikopterler ve ağır silahlarla taarruza geçerek ayaklanmaları bastırmayı başardı. Mart ayının sonlarında ülkenin güney kesimindeki Şii ayaklanması büyük ölçüde sona erdirildi. Kürt ayaklanması ise başlamasından daha kısa sürede çöktü. Irak ordusu 29 Mart'ta peşmergeleri Kerkük'ten çıkardıktan sonra, 30 Mart'ta Duhok ve Erbil'e, 1 Nisan'da Zaho'ya ve 3 Nisan'da Süleymaniye'ye girdi. Irak hükûmeti 5 Nisan'da "Irak'ın tüm kentlerinde fitne, sabotaj ve isyan eylemlerinin tam olarak yok edilmekte olduğu" açıklamasını yaptı.

Mültecilere yardım götüren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği araçları, 29 Nisan 1991

Mart ve Nisan aylarında çoğunluğu Kürtlerden oluşan yaklaşık 2 milyon Iraklı evlerini terk etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 6 Nisan'da 750 bin Iraklı Kürdün İran'a, 280 binin de Türkiye'ye kaçtığını, 300 binden fazla kişininde Türkiye sınırına yığıldığını açıkladı.[3] Büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalan İran ve Türkiye'nin, bu mültecileri kabul etme konusunda kendi çekinceleri nedeniyle istekli olmaması, sorunun Irak toprakları içinde çözülmesi koşulunu gerekli kıldı. Bu çerçevede yapılan toplantılar sonucunda 5 Nisan 1991 tarihinde BMGK’de 688 sayılı karar alındı; kararla, Irak yönetiminin, kendi halkına karşı uyguladığı "soykırıma varan insanlık dışı yöntemleri" ve "yüzbinlerce kişinin göçe zorlanması" kınandı[4] ve bu çerçevede insanî nedenlere dayanılarak Kuzey (36. kuzey enlemi'nin kuzeyi) ve Güney Irak’ta (32. kuzey enlemi'nin güneyi) uçuşa yasak bölgeler oluşturuldu. Bu uçuşa yasak bölgelerin asıl amacı ortaya çıkan insani sorunlara Irak toprakları içinde bir çözüm sağlamaktı. Uçuşa yasak bölgelere ek olarak koalisyon güçleri Irak sınırlarının 100 km içine kadar Kürt sığınmacılar için güvenli bölgeler oluşturmaya başladı.

Bu kararın çıkarılmasından önce 1991 Martı'nın başlarından itibaren ABD ve diğer koalisyon güçleri Irak güçlerinin hava saldırılarını engellemeye girişmişlerdi; 2 Mart 1991 tarihinde koalisyon komutanları ve Iraklı generaller arasında yapılan görüşmelerde ateşkes şartları karara bağlanmıştı. Ateşkes antlaşmasında ABD ve koalisyon güçleri, Irak hava kuvvetlerinin Irak toprakları üzerinde uçuşunu yasaklıyordu. Görüşmeler sırasında Koalisyon Kuvvetleri Başkomutanı General Norman Schwarzkopf uçuş yasağına uyulması konusunda Iraklı generalleri sert biçimde uyardı. Ancak hem Irak'ın savaş uçaklarının uçmasını yasaklayan 686 no'lu kararın 3. maddesinin 1. fıkrasında, hem de koalisyon ile Iraklı komutanlar arasında yapılan ateşkes görüşmeleri sırasında Irak helikopterlerinin uçuşlarına yönelik bir yasaklama olmadı. Ayrıca Kuzey Irak'ta Kürtlere karşı havalanan Irak uçaklarını "ateşkesi ihlal ettikleri" gerekçesiyle düşüren koalisyon güçlerinin, güneyde Şii ayaklanmacılara karşı kullanılan helikopterlere ses çıkarmaması dikkat çekti.[5]

Yeşilova Olayı

Albay John Abizaid, Kuzey Irak'ta yöre halkıyla konuşuyor.

Nisan ayında Hakkâri ilinin Yeşilova köyünde, sığınmacılar için getirilen su, yiyecek ve battaniyelere Türk askerlerinin el koymak istemesi üzerine İngiliz ve Amerikan özel güçleri arasında gerginlik çıktı (Yeşilova Olayı).[6]

Temmuz 1991'de, ikna olan Kürtlerin yurtlarına dönmesiyle Huzur Harekâtı sona erdi. Birleşik Görev Gücü (Combined Task Force, ABD, Britanya, Hollanda. Fransa, Almanya, Kanada, İspanya ve İtalya'dan toplam 14.447 asker) bu tarihte çekilmeye başladı.

Ancak Saddam Hüseyin'in hala iktidarda olması ve tekrar Kürtlere saldırması ihtimali üzerine bu güvenlik bölgesini korumak üzere Huzur Harekâtı'nın bittiği gün olan 24 Temmuz 1991'de "Huzur Harekatı-2" (Operation Provide Comfort-2) başlatıldı. Bu harekâtın uygulayıcısı olan Birleşik Görev Gücü, Türkiye'de İncirlik ve Pirinçlik'te konuşlanmış uluslararası (ABD, Britanya, Fransa ve Türkiye) hava gücü ve personelden (yalnızca hava gücü) oluşuyordu. 1991 Eylül'ünde gücün Silopi'deki kara unsuru lağvedilirken, Kuzey Irak'taki Zaho'da küçük bir irtibat merkezi bulunmaya devam etti.[1]

Kuzey Irak'taki Batılı askeri varlık nedeniyle Irak güçleri 1991 yılının Ekim ayında bu bölgeden çekildiler. Irak güçlerinin çekilmesiyle bölge fiilen Bağdat'ın kontrolünden çıktı.

Huzur Harekâtı resmen 31 Aralık 1996'da Türk hükûmetinin talebiyle sona erdirildi. Onun yerine 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren Irak'ın kuzeyindeki uçuşa yasak bölgede havadan keşif ve önleme faaliyetlerini kapsayan ABD, Britanya ve Türkiye'nin hava unsurlarının dahil olduğu Kuzeyden Keşif Harekatı (Operation Northern Watch) başlatıldı. Kuzeyden Keşif Harekâtı 21 Mart 2003'te Irak Savaşı nedeniyle sona erdirildi.[7]

Tartışmalar

Ekim 1991'den sonra Kürt peşmergelerin denetimine giren topraklar.

Birleşik Görev Gücü'nün varlığı Türkiye'de çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Başta yasal dayanağı olmak üzere Birleşik Görev Gücü gölgesindeki otorite boşluğunda Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulmasına şemsiye olması ve PKK’nın yeniden canlanmasına ortam sağlanması başlıca tartışma nedenleri oldu.

14 Ocak 1992 günü basında çıkan haberlerde, Cudi Dağı'nda kıstırılan PKK'lılara Diyarbakır'dan kalkan ABD helikopterlerinin malzeme attığının, Genelkurmay Başkanlığı tarafından tespit edildiği yazıldı. Bir askeri tim olay yerine PKK'lılardan önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirmiş, çuvallardan giyecek ve yiyecek çıkmıştı. Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı doğruladılar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söylediler.

Birleşik Görev Gücü tarafından yapılan kural dışı davranışlardan bazıları;

  • 5 Ocak 1992; Birleşik Görev Gücüne ait muharip uçaklar Erkilet (Kayseri) - Gaziantep uçuşu yapan Türk Hava Kurumu'na ait sivil uçakları taciz ettiler.
  • 9 Ocak 1992; ABD av önleme uçakları, Türk hava sahası içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetince izin verilen Cezayir C-130 uçağını yetkisi olmadan önledi.
  • 14 Nisan 1994; 2 ABD savaş uçağı, 2 ABD helikopterini düşürdü. 3'ü Türk 26 kişi hayatını kaybetti.[8]

Kaynakça

Wikimedia Commons'ta Huzuru Temin Harekâtı ile ilgili çoklu ortam kategorisi bulunur.

  1. Oran, Baskın. "Uluslararası ve İç Hukukta Çekiç Güç'ün Yasal Dayanakları Sorunu" (PDF). Erişim tarihi: 3 Ocak 2014.
  2. Jabar, Faleh A. "Why the Uprisings Failed". Middle East Research and Information Project. 6 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2014.
  3. Chronology for Sunnis in Iraq, refworld.org.
  4. Songur, İskender (7 Nisan 1991). "Irak'a "Dur" Uyarısı". Milliyet. 22 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2014.
  5. Turan Yavuz, ABD'nin Kürt Kartı, Milliyet Yayınları, 1. Baskı: 1993. ISBN 975-506-113-4
  6. Türk askerine "ağır" suçlama, Milliyet, 1 Mayıs 1991.
  7. "Çekiç Güç'ün görevine son". Hürriyet. 22 Mart 2003. Erişim tarihi: 4 Ocak 2014.
  8. Sualp, Arda (28 Ekim 1995). "Çekiç Güç Kürt devleti kuruyor". Aksiyon. Erişim tarihi: 4 Ocak 2014.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.