Cemil Özeren

Özeren, çocukluğundan beri Kafkas melodilerini çok sevdiğini dile getirmiştir.[2] Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray, MFÖ, Moğollar gibi yerli rock grubu ve müzisyenlerin yanı sıra; Deep Purple, Led Zeppelin gibi yabancı grupları örnek aldığını belirtmiştir. Aynı zamanda Iron Maiden, Manowar ve diğer birçok Heavy metal grubunu da takip ederdi. Ayna grubunun Dön Bak Ayna'ya isimli ikinci albümünde Running Wild grubundan sample almışlardır.[3][4]

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde eğitim gördükleri sırada, arkadaşlarıyla birlikte ''Entalpi'' adını verdikleri bir rock grubu kuran Cemil, ilk şarkılarını o yıllarda bestelemiş ve konserler düzenlemişlerdir. Kendi şarkılarıyla birlikte, Child in Time gibi efsaneleşmiş Hard rock şarkılarını da coverlamıştır.[5]

Prodüktör Erol Köse'nin, Erhan Güleryüz'e albüm teklifinde bulunması üzerine, Güleryüz de üniversiteden arkadaşı Cemil'e haber vererek grup kurma isteğini dile getirmiştir. Bu teklifi kabul eden Özeren de Bodrum'dan İstanbul'a gelerek Erhan Güleryüz, Can Güney, Alper Çakır ve Ayhan Öztoplu ile birlikte Ayna'yı kurmuşlardır. Erhan Güleryüz ve Erol Köse ortaklığında, 5 albüme (Gittiğin Yağmurla Gel, Dön Bak Ayna'ya, Şarkılar ve Türküler, Çayımın Şekeri, Bostancı Durağı) imza atan Özeren, 2002 yılının sonlarında Erhan Güleryüz'le fikir ayrılıklarına düşerek Ayna'dan ayrılmıştır.

2004 yazında stüdyoda solo albüm üzerine çalışan Özeren, stüdyoya gelen Destan grubu solisti Mehmet Hakan'ın beraber albüm yapma teklifi üzerine Destan'a tek şarkıyla katılmış, ancak bu grupla olan macerası da çok uzun sürmemiştir.

Nihayet hayalindeki müziği yapma şansı bulan müzisyen, müzik zevkine uygun kadroyu toplayarak Cem-i Cümle adını verdiği bir proje oluşturmuş ve konserlere çıkmıştır. Grup, ''Sahibinden Satılık'' isimli albüm üzerinde çalıştıklarını duyurmuş, ancak bu albüm yarım kalmıştı. 2012 yılının yaz aylarında ise değişen kadroyla İstanbul isimli single parçasını dinleyicisiyle buluşturdu. Single'ın ardından Antalya Konyaaltı'nda tek konsere çıkan Özeren, sevenlerine yeni çalışmaların ve konserlerin geleceğini de söylemiş , fakat tedavisini gördüğü siroz hastalığı nedeniyle bu isteği gerçekleşememiştir. Aynı yılın kasım ayında ise bir süredir yattığı hastanede ölmüştür.

Üniversite eğitiminden sonra, yaşadığı ve tutkunu olduğu Bodrum'da bir taraftan beste yapmayı sürdürüp grubuyla konserler verirken, bir taraftan da sürücü kursunda çalışıyordu. Aynı yıllar içinde kendisinin de üyesi olduğu Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin yönetim kurulu üyesi olan, yine üniversiteden arkadaşı Güliz Köse ile olan evliliklerinden bir çocukları olmuştur. Ayna'da nispeten daha soft bir Rock sounduyla müzik yapmış olsalar da, gerçekte daha sert müzikler dinlemeyi ve yapmayı seven biriydi. Gerçek bir Rock and roll aşığıydı ve hayatı da öyle yaşadı. Geçmişten beri bazı çevrelerce alkol kullanımı eleştirilmiş olsa da; sahnedeki performansı, seyirciyle olan diyaloğu, esprileri ve pozitif enerjisiyle büyük çoğunluğun sempatisini kazanmıştır.