Bizans sanatı

Bizans sanatı genel olarak 4. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında varlığını sürdüren Bizans İmparatorluğu döneminde yapılan sanata verilen addır. Bunun dışında Bizans sanatından etkilenen Yakın Doğu, Kafkasya, Balkan, Hazar denizi ve Rusya gibi komşu bölgelerde de etkisini göstermiştir.[1] İstanbul'un Fethi'nden sonra da devam eden Bizans sanatı etkisi Karolenj ve Otto dönemi sanatı ve mimarisini de etkilemiştir.[2] Bizans sanatı daha çok dini sanat olarak da ele alınabilir. Mozaik, kitap sanatları, ikonalar, freskler vb. başlıca inceleme alanı arasındadır.

Bizans dönemi kilisesi Ayasofya stanbul)
Kayser I. Justinianus, Ravenna'da bulunan San Vitale Kilisesi mozaiği.
Pantokrator İsa mozaiği Kariye, İstanbul
Kayser Justinianus ya da I. Anastasius, fildişi kesimi Barberini-Diptychon,  (Paris, Louvre)
Meryem'in ölümü fresko detayı (Dormition) (yaklaşık 1265) Sopoćani (Sırbistan)
İsa'nın mezarındaki melek freskosu detayı (yaklaşık 1235) Mileševa (Sırbistan)

Bizans sanatı, dünyanın birçok ülkesinde üniversite düzeyinde araştırma konusudur. Türkiye'de Bizans sanatı ve tarihinin eğitimi hem sanat tarihi hem de arkeoloji bölümlerinde verilmektedir.

Giriş

Kayser Justinianus'un tasvir edildiği kaybolan Augustaion anıtı(Jüstinjen Sütunu), Nymphirios'un çizimi, Konstantinopolis'te bulunuyordu. Budapeşte Üniversite Kütüphanesi (Ms. 35, fol. 144 v.)

Antik dönem sanatından doğan ve daha sonraları Hristiyan geleneğinde gelişen Bizans sanatı ve kültürü, günümüze değin önemini özellikle Ortodokslar nezdinde korumayı sürdürmektedir. Bizans sanatı Ortaçağdan bu yana batı Avrupa'da gelişmekte olan romanesk ve gotik sanata bir kutup oluşturmakla kalmamış, bu iki kültür arasında hem ideolojik hem de psikolojik bir sınırın ifadesi olmuştur. Bu nedendendir ki bu alan çoğu zaman batı sanatının gerisinde ele alınmıştır. [3] Özellikle batı sanatı çerçevesinden Bizans sanatına yönelik negatif bakış açıları Giorgio Vasari ile başlamıştır.[4]

Giorgio Vasari'nin orijinallik ve gelişim açısından yaptığı değerlendirmeler sertlik, devamlılık ve şematizm gibi ana başlıklar üzerinde yoğunlaşmıştır. Buna karşın batı sanatında daha özgür biçimler kullanılmaktadır. Vasari'nin düşüncesine göre bu durum batı sanatının üstünlüğünü kanıtlamak için yeterlidir.[5] Ancak Vasari, inanış ile birlikte ilahileştirilen Bizans sanatı eserleri olan ikonalar, Freskler ve Mozaikler üzerine pek bir yorum getirememiştir. Edward Gibbon tarafından kaleme alınan bir diğer dikkat çekici eserde ise Bizans sanatı aşağılanmakla kalmamış, tüm bu dönem Roma imparatorluğu'nun "bin yıllık çürüme" süreci ve antik dönem sanatının çöküşü olarak ifade etmiştir.[6][7] Bizans sanatının pozitif olarak değerlendirilmesi ilk olarak 20. yüzyılın başlarında modern ve soyut sanat anlayışının hayatımıza girmesi ile birlikte olmuştur. Bu dönemde birçok batılı sanatçı Bizans sanatında kullanılan figürlerden etkilenmiş ve model olarak kullanmıştır. Bu durum Bizans sanatı ve kültürünün önemi ve dünya sanatındaki yerinin kavranmasına yardımcı oldu.[8][9][10] 

Bizans sanatından etkilenerek eser veren modern sanatçılar arasında Andy Warhol sayılabilir.[11] Marilyn Monroe Portresi,[12] şema ve tip olarak Bizans ikonografisine uymaktadır.[13][14][15]

Bizans Sanatının gelişimi

Erken dönem Bizans sanatı ve Justinianus Dönemi

Ayrıca bakınız Erken Hristiyan sanatı

Erken dönem Bizansı hem geç antik dönem hem de orta çağın başlarında Akdeniz bölgesine hakim bir kültürdü.

Bu dönemde Bizans sanatını antik dönem sanatından ayırmak oldukça zordur. Kayser Jüstinyen döneminde yaşanan altın çağ, onun imparatorluğa özgü anıtsallığı ve mimarisi geç antik dönemi sanatından etkilenmiştir. Bazı araştırmacılara göre İsa'nın elçişi sayılan kaysere duyulan saygı Roma İmparatorluk kültünün bir devamı olarak görülmelidir. Bu durum Konstantin'in Konstantin Sütunu zamanından beri antik dönem paraları, fildişi oymaları ve mozaikler de olduğu gibi anıtsal heykellerde de kendisini kanıtlar niteliktedir. Örneğin Jüstinyen Augustaion'da üzerinde kendisinin at üstünde suretinin yer aldığı, bugün kaybolan zafer sütununu diktirmiştir. (Jüstinyen Sütunu) Ana kilise olarak inşa edilen Aya Sofya da erken dönem Bizans sanatının antik (mermer sütunlar antik kiliselerden getirilmişti), Hristiyan, oryantal ve yeni bir karışımı gibidir. San Vitale Kilisesi dışında illerde bulunan kiliseler çoğunlukla bazilikal şemayı takip etmişlerdir.

İkonoklazm

Ayrıca bakınız Bizans ikonoklazmı

Bizans devleti tabiri caizse ilk olarak Jüstinyen'den sonra orta çağa girebilmiş ve geç antik köklerinden uzaklaşmıştır. İslam'ın yayılışı ve Bizans devletinin genişlemesini küçük asya, balkanlar ve güney İtalya ile sınırlayan 7. ve 9. yüzyıllar arası geçiş dönemi şiddetli teolojik tartışmalara sahne olmuştur. 

Makedon ve Komnenoslar Dönemi

Makedon hanedanları ile güçlenen Bizans, Akdeniz bölgesinde tekrar güçleri eline almaya başlamıştır. Bu dönemde yaşanan canlanma Makedon Rönesansı olarak da adlandırılır. Bu dönem sanatında görülen yeni stiller Orta dönem Bizans sanatını (843-1204) da etkileyecektir.

Konstantinopolis'in 1204 yılındaLatinler tarafından ele geçirilmesi ile birlikte Bizans sanatı Yunan hanedanının yerleştiği Selanik ve Trabzon gibi şehirlerde kendini göstermeye başlamıştır denebilir.

Paleologos dönemi

Latinlerin Konstantinopolis'te sürdürdükleri hükümdarlık sonrası şehir bir hayli zarar görmüş ve eski ihtişamını kazanamamıştır. Şehir, eski dönemde elinde bulundurduğu kültür merkezi olma özelliğini yitirmiştir. Bu nedendendir ki çoğu sanatçı, farklı Ortodoks Slav ve balkan ülkelerine göç etmiştir, bu durum bu ülkelerde Bizans sanatının gelişmesi ve yayılmasına yol açmıştır. Özellikle erken Rönesans olarak nitelenebilecek Mileševa ve Sopoćani manastırı freskleri, antik stilin üzerinde, doğal gerçekçilik ve figürlerin plastik tasvirleri açısından, Avrupa'da Paleologos Rönesansı olarak da bilinen döneme dair güzel örneklerdendir. İlk olarak başkentin Komnenos Hanedanlığı tarafından geri alınmasıyla Konstantinopolis şehri yenilenmeye ve geç dönem Bizans sanatının merkezi olmaya başlamıştır. (1261–1453). Ancak geç döneme ait çoğu eser de İstanbul'un fethi'nden sonra kaybolmuş ya da zarar görmüştür. 

İstanbul'un fethi'nden sonra Yunanistan'ın doğu kilisesi sanatı post bizans dönemi sanatı olarak adlandırılmıştır. Bizans sanatı ile akraba olan diğer Ortodoks ülkelere ait Hristiyan sanatı, bugünkü sınırlar eskileriyle aynı olmamasına rağmen, genellikle bugünkü ülkelerin isimleriyle (eski rus sanatı, eski bulgar sanatı gibi) ele alınır.

Resim

Dečani Manastırı ikonları Stefan Dušan, 1350.

Bizans sanatında resim daha çok Fresko olarak karşımıza çıkmakta ve önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte ikonlar Bizans sanatının sembolünü teşkil etmektedirler. Resimli tasvirler teolojik metinlere dolayısıyla Hristiyanlık inancına bağlanmıştır. Bu anlamda dini resimlere gösterilen saygı neredeyse en az dinin kendisi kadar eski tarihlere uzanmaktadır. Resimlere yönelik ilk ifadelere Hristiyanlık dininin devlet dini haline geldiği 4. yüzyılda rastlanmaktadır. Burada ilk olarak bir tasvir ihtiyacı doğduğundan söz edilebilir. 6. yüzyılda Resimlere duyulan saygı kilise tarafından da onaylanıyordu. (Ancak burada normal ibadet ile resimlere yapılan ibadeti ayırmak gerekir.) 

Dini alanda ilk olarak kabul edilen en ideal ikonografik şekil, Veronikanın mendili (İsa'nın son olarak terini sildiği mendil) üzerinde bulunan "Vera ikonu" olarak da adlandırılan, Arketip hakikat sembolü olarak da kabul edilen İsa'nın sureti idi. Vera İkonu (Latince vera – "gerçek" ve Yunanca εικόνα – "Resim", yani "gerçek resim") bir rivayete göre insan tarafından değil, tanrı tarafından gönderilmiştir. Bu Arketip, bir portre'nin ideal formları olarak düşünülmüş, dolayısıyla sanatsal dünyayı da etkilemiştir. İkonların kült tarihi bu çeşit mucizevi resimler, doğaüstü olaylar ile başlamaktadır. Erken Hristiyanlık döneminde de resimlerin bir mucize ile taçlandırılması ve bu sayede kendilerini açıklamaları makbuldü. Aynı zamanda insan tarafından yapılmayan resme dair sanatsal bir ayrım da kendini gösteriyordu.

İkonlar

Bizans ikonu (Konstantinopolis, 14. yüzyıl başları) Ohri, İkon müzesi.

Ayrıca bakınız İkon

İkon diyerek fresk, mozaik yahut tuval vb. panel üzerine işlenmiş diğer sanat ürünlerini (alm: Bildtafel, eng:panel painting) bir kenara ayırmak doğru değildir, hem fresk hem mozaik hem de tuval üzerine yapılmış resimler ikon özelliği taşıyabilir.[16]

Panel resimleri olarak işlenen İkonların yayılmasına yönelik kayıtlar hem erken hem de orta Bizans döneminde oldukça azdır. Bir yanda bu ikonların çoğu İkonoklazm süreci boyunca zarara uğratılmış, diğer bir yandan bu dönemden günümüze kalan organik materyaller (tahta gibi) zaman koşulları sebebiyle korunamamıştır. Stil olarak daha çok geç ve post bizans dönemi özelliklerini yansıtsalar da, bu dönemden ele geçirilen bazı ikonalar mevcuttur. (Örneğin; Katerina Manastırı'ndan ele geçen Petrus İkonası)

İkonlar ilk olarak 8. yüzyılda kiliselerin Naos bölümünde Bema ve Altar arasında bulunan özel ibadet resimleri olarak tanımlanmıştır. Altar önündeki sütunlar arasında yer alan tahta ikonalar ise, ilk olarak geç bizans döneminde kullanılmaya başlanmıştır. Kiliselerde gelişen ikonostasis ile birlikte özellikle 12. ve 15 yüzyıllar arasında ibadet için kullanılan ikonlara ihtiyaç artmış ve durum yine aynı tarihlerde ikon üretiminin artışına sebep olmuştur.[17]

Büyük boy imal edilen ikonlar yanında, küçük boy imal edilen ikonlar da mevcuttur. Bu küçük ikonlar daha çok altın, gümüş, mücevher, fildişi gibi değerli materyallerden üretilmişlerdir. Büyük panel ve tuval resimlerinin oluşturduğu ikonlar erken dönemlerde çok nadir karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın 12. yüzyılda sayıları hızla artmıştır. 12. yüzyıl başları ile yayılmaya başlayan büyük boy tahta ikonlar, 14. ve 15. yüzyıla gelindiğinde neredeyse 1 metreye ulaşmıştır. [18]

Mimari

Bizans mimarisi kendi içinde erken dönem, orta dönem ve geç dönem Bizans mimarisi olarak üçe ayrılır. Bkz. Bizans Mimarisi

Bizans sanatının Slav halklarınca devralınışı

Bizans İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile Bizans sanatı Ortodoks kültüründe yaşamaya devam etmiştir. Balkanlarda yerleşen ve Hristiyan inancını kabul eden Slav halkları Bizans sanatının tamamen takipçisi olmuşlar, kiliselerdeki soylu tasvirlerini bile Bizans kayseri kıyafetleri ile tasvir etmişlerdir. Güney Slavları ve kuzey Slavları (Ruslar) arasında bugün bile Bizans sanatı hala varlığını sürdürmektedir.

Balkanlarda Bizans'tan devralınan ve 12. yüzyıldan itibaren artık Slavlarca da geliştirilen Bizans sanatı özellikle mimaride kendini açık bir biçimde göstermiştir. Bunu özellikle günümüz Makedonya coğrafyasına yayılan Orta Çağ Sırbistan mimarisi ile gözlemlemek mümkündür. Bizans geleneğini takip eden, öte yandan günbegün kendine özgün yeniliklerini de ortaya koyan Orta Çağ Sırbistan mimarisi bu anlamda yine Bizans sanatının inceleme alanı içine girer. Temel olarak Orta Çağ Sırbistan mimarisi kendi içinde 3 temel başlık altında Raška (1170–1282) Vardar (1282–1371) ve Morava (1371–1459) olarak ele alınır.

Konuyla ilgili yayınlar

  • Sevcan Yıldız, Bizans Tarihi, Kültürü, Sanatı ve Anadolu'daki İzleri, Detay yayıncılık, 2009.
  • Engin Akyürek, Bizansta Sanat ve Ritüel, Kabalcı Yayınevi, 1996.
  • Cyril Mango, Bizans Mimarisi, 2006
  • Runchman, Hon. S. (1944). "Bizans sanatı" (PDF). Arkitekt. 1944 (147-148). ss. 77-79, 82.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Helen C. Evans (Hrsg.): Byzantium: Faith and Power (1261–1557). S. 4–63. Metropolitan Museum of Art, New York 2004. ISBN 0-300-10278-X
  2. Maryan W. Ainsworth: A la facon grèce: The Encounter of Northern Renaissance Artists with Byzantine Icons.
  3. Jovan Ćirilov, Vizanija NIN, 2.
  4. Gabriele Bickendorf, Maniera Greca Wahrnehmung und Verdrängung der Byzantinischen Kunst in der italienischen Kunstliteratur seit Vasari.
  5. G. Charles Rump, Eine Überdosis Himmel-Vom Ikonenmaler zum Manieristen: Der spanische Künstler El Greco im Museum Thyssen-Bornemisza.
  6. Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi
  7. Helen C. Evans, Kustorin des Departments Mittelalterlicher Kunst im Metropolitan Museum of Art, New York im Interview mit NIN, 5.
  8. Claudia Beelitz: Eduard Steinberg.
  9. Holger Alexander Klein: Byzanz, der Westen und das „wahre“ Kreuz
  10. Kolloquium an der Philosophischen Fakultät der Universität zu Köln, 2008 Kolloquium Byzanz und der Westen. 28 Temmuz 2012 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi
  11. SWR2 Highlights, Radiobericht zur Warhol Ausstellung im Byzantinischen Museum Athen [//de.wikipedia.org/w/index.php?title=Wikipedia:Defekte_Weblinks&dwl=http://www.ardmediathek.de/ard/servlet/content/3256334;jsessionid=32EA9ED624E5D844C98DC6577D1BD3BB Seite nicht mehr abrufbar], Suche im Webarchiv: @1 @2 Vorlage:Toter Link/www.ardmediathek.de [https://wayback.archive.org/web/*/http://www.ardmediathek.de/ard/servlet/content/3256334;jsessionid=32EA9ED624E5D844C98DC6577D1BD3BB Andy Warhol neu entdecken.
  12. Andy Warhol.
  13. Bill Broadway Washington Post Staff Writer, Saturday, September 19, 1998; Page C07 A Look at Andy Warhol's Spiritual Side 4 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  14. A New Start: FT: Andy Warhol’s paintings at Grand Palais. xinkaishi.typepad.com. 27. 
  15. Daniel Schreiber: Eine Ausstellung in Athen verknüpft Religion mit Pop-Art. monopol-magazin.de. 27. 
  16. Annemarie Weyl Carr: Images: Expressions of Faith and Power.
  17. Annemarie Weyl Carr: S.144
  18. Annemarie Weyl Carr: S. 143
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.