Antik Mısır'da sanat

Eski Mısır sanatı, MÖ 31. Yüzyıl ile MS 4. yüzyıl arasında eski Mısır'da üretilen sanatı ifade eder. Resimler, heykeller, papirüs, fayans, mücevher, fildişi, mimari ve diğer sanat ortamları üzerine çizimler içerir. Aynı zamanda çok muhafazakâr: sanat tarzı zamanla çok az değişti. Hayatta kalan sanatın çoğu, Mısırlıların öbür dünyaya olan inancı hakkında daha fazla fikir veren mezarlar ve anıtlardan geliyor.

Antik Mısır'da sanat
Tutankamon Maskesi; yaklaşık MÖ 1327; altın, cam ve yarı değerli taşlar; yükseklik: 54 cm; Mısır Müzesi (Kahire)
Büyük Giza Piramidi, Eski Krallık döneminde yaklaşık MÖ 2580-2560

Eski Mısır dilinin "sanat" kelimesi yoktu. Sanat eserleri, din ve ideolojiye bağlı esasen işlevsel bir amaca hizmet etti. Sanatta bir konuyu oluşturmak, ona kalıcılık kazandırmaktı. Bu nedenle, eski Mısır sanatı dünyanın idealize edilmiş, gerçekçi olmayan bir görünümünü tasvir etti. Sanat, düzeni korumak için daha geniş ve kozmik bir amaca hizmet ettiği için bireysel sanatsal ifade geleneği yoktu.

Mimari

Mimari Hanedanlık Öncesi Dönemde (MÖ 4000) gelişti. Mısırlıların ölümsüz hayata olan inançları bir mezar mimarisi oluşturmalarını sağladı. Firavunlar tahta çıktıklarında mezarlarının yapımına başlanıyordu ve hayatı boyunca devam ediyordu. Heybetli ve sağlam görünüşlü mimari taş duvarların dengesini sağlayabilmek ihtiyacından ötürü oluşmuştu. Firavun mezarları ile tanrılar için yapılan tapınaklar ve mezarlardaki lahitler Eski Mısır mimarisine egemendi.

Duvarlar son derece kalındı ve dengenin sağlanabilmesi için eğimliydi. Geniş kirişler oluşturmak mümkün değildi, bu yüzden taş sütunlar birbirine yakın inşa edilirdi. Kirişler gerilme direnci küçük olan maddelerden yapılırdı ve yekpare olmak zorundaydı. Eski Mısır’da kubbe yapımı bilinmiyordu bu yüzden tüm çatılar düzdü. Taş yapılarda geniş kapı ve pencereler yapılamıyordu. Tarihi olaylar duvarlara ve dikili taşlara hiyeroglif ile yazılıyordu. Dinsel semboller her türlü mimari yapının vazgeçilmez öğeleriydi. Tapınaklar tek katlı olurdu.

Kullanılan malzemeler:
  • Taş : Büyük yapılarda granit, kireç taşı ve kumtaşı kullanılırdı.
  • Tahta: Mısır’da odun kaynağı bulunmamasından ötürü nadiren kullanılırdı.
  • Tuğla: Küçük yapılarda kullanılırdı fakat dayanıksız olduğu için çok azı bugüne kalabilmiştir.

İnşaatta kullanılan basit ve ilkel araçlara rağmen, yüzyıllar boyunca yıkılmayan, hatta yıpranmayan bu mimari harikaları Mısırlıların planlama, mühendislik ve iş teşkilatı gücünü ispat etmişti piramitler

Piramitler

Eski Mısırlılar firavunun öldükten sonra ölüler kralı Osiris olacağına inanırlardı. Yeni firavun da Horus (güneş-tanrının koruyucusu ve göklerin hakimi) olurdu. Bu döngü güneşin doğuşu ve batışıyla sembolize edilirdi.Piramitlerin yapılış amaçları krallar öldükten sonra mezar ve hazinelerinin korunmasıdır. İlk piramit Zoser tarafından veziri İmhotep’e yaptırılan Zoser Piramidi'dir. (MÖ 2630 civarı) En ünlüleri Giza Piramitleridir. Bunlardan Keops dünyanın eski yedi harikasından biri sayılmaktadır.

Piramitlerin bazı özellikleri:
  • Duvarları değerli taşlarla kaplıdır.
  • Lahitler piramidin tam merkezindedir.
  • İçerisinde birçok kabartma, heykel ve hiyeroglif bulunur.
  • İçlerinde öbür dünyaya yapılan güneş yolculuğu mitolojisinin yanı sıra güneşin geceleyin karşılaştığı düşman devleri yenip, geceden şafağa zaferle çıkışını anlatan papirüs üzerine yazılmış metinler ve taşlar üzerine kazınmış resimler vardır.

Dikilitaş

Dikilitaş, dört köşeli bir kaide üzerinde yer alan ve yukarı doğru uzayıp ve sivri bir burunla son bulan yekpare bir taştır. Dikilitaşlar Güneş Tanrısı Ra’nın sembolüdür.

Tapınaklarda çift hâlinde bulunmuşlardır.

Dikilitaşlar iki parçadan oluşur ve boyları 1 – 30 metre arasında değişirdi:
  • 1. Gövde: Kaide ve üzerindeki uzun bloktan.
  • 2. Dikilitaşın tepesinde yer alan ve küçük bir piramit şeklindeki parça. Güneş ışınlarını sembolize eder ve altından yapılır.

Bugün yalnızca 26 tane Antik Mısır Dikilitaşı kalmıştır. Bunlardan sekizi Mısır’da, geri kalanı ise başta Roma olmak üzere Avrupa ülkelerine taşınmıştır.

Zanaat & heykelcilik sanat

Heykel

Eski Mısır'ın tapınak ve mezarlarının anıtsal heykeli iyi bilinir, ancak çok daha fazla sayıda rafine ve hassas küçük eserler vardır. Mısırlılar, gölgelerle vurgulanacak ana hatlar ve formlar için en iyi güneş ışığında görülen batık kabartma tekniğini kullandılar. Bir ayağı diğerinin önünde olacak şekilde öne doğru duran heykellerin ayırt edici pozu, parçanın dengesi ve gücü için yardımcı oldu. Bu tekil poz, Mısır sanatının tarihinde erken ve Ptolemaik döneme kadar kullanıldı, ancak oturmuş heykeller de yaygındı.

Mısır firavunları her zaman tanrı olarak kabul edildi, ancak firavunu başka bir tanrı olarak temsil etmeleri dışında, diğer tanrılar büyük heykellerde çok daha az yaygındır; ancak, diğer tanrılar genellikle tablolarda ve kabartmalarda gösterilir. Abu Simbel'deki ana tapınağın dışındaki dört muazzam heykelin ünlü sırası, burada olağanüstü büyük olsa da, tipik bir düzen olan Rameses II'yi gösteriyor. Mısır tapınaklarından veya mezarlarından kurtulan büyük heykeller, genellikle tapınakların içindeki veya dışındaki açık alanlar için tanrıları ve firavunları ve kraliçelerini temsil etmek için inşa edilen büyük heykellerdir.

Çömlekçilik

Ölü mezarlarına farklı tipte çömlek parçaları konulmuştur. Bu tür bazı seramik eşyalar, mumyalamadan önce çıkarılan akciğerler, karaciğer ve ince bağırsaklar gibi vücudun iç kısımlarını temsil ediyordu. Emaye seramikteki çok sayıda küçük nesne de ölülerle biriktirildi. Mezar duvarlarının, yaklaşık 15 ila 25 cm boyunda, mezarların ölü sakinleri ile ilgili efsaneler kazınmış veya etkilenmiş olan çanak çömlek konileri ile yapılması gelenekseldi. Bu koniler genellikle ölenlerin isimleri, unvanları, tuttukları ofisler ve cenaze amaçlarına uygun ifadeler içeriyordu.

Çömlekçilikte tekniğin gelişimi:

  • Hanedanlık öncesi dönem (Nubia’da çömlekçi çarkı olmadan, el yapımı tabak çanak üretiliyordu)
  • Erken Hanedanlık Dönemi (kil düz bir aletle eziliyordu ve ince kenarlı kaplar üretiliyordu)
  • Eski Krallık (elle kullanılan çömlekçi çarkı icat edildi. Killeri pişirmek için kullanılan fırınlar geliştirildi. Bu gelişmeler sonucunda çömlekler daha simetrik ve tek renk oldular)

Mücevherat

Eski Mısırlılar, ilk Predynastic dönemlerinden kalma bir süsleme ve kişisel dekorasyon sevgisi sergilediler. Badarian mezarlar genellikle sırlı steatit, kabuk ve fildişi yapılmış boncuk dizeleri içeriyordu. Altın, gümüş, bakır ve fayans takıları da erken Predynastic dönemde kanıtlanmıştır; 1. Hanedan'dan önceki yüzyıllarda daha çeşitli malzemeler tanıtıldı. Eski Krallık tarafından, kraliyet takıları için carnelian, turkuaz ve lapis lazuli kombinasyonu kurulmuştu ve bu Orta Krallık'ta standart hale gelecekti. Daha az sofistike parçalar kemik, sedef veya deniz kabuğu kabuğu kullanabilir. Özel malzeme seçimi pratik, estetik ve sembolik hususlara bağlıydı. Bazı mücevher türleri sürekli popüler kalırken, diğerleri modaya girip çıktı. Birinci kategoride boncuk kolye, bilezik, kolçak ve kemer vardı. Boncuk önlükleri ilk olarak 1. Hanedan'da onaylanırken, geniş yaka Eski Krallık'ın başlarında standart bir tip hâline geldi. Orta Krallık'ta, yerini parmak yüzükleri ve kulak süsleri (yüzükler ve fişler) alacak olan iyilikten düşürmüşlerdi. Yeni Krallık takıları genellikle daha önceki dönemlere göre daha ayrıntılı ve gariptir ve Antik Yunanistan ve Levant'tan gelen stillerden etkilenmiştir. Tutankamon'un mezarında birçok güzel örnek bulunmuştur. Hem kraliyet hem de özel takı, dini sembolizmle doluydu. Ayrıca, kullanıcının zenginliğini ve rütbesini göstermek için de kullanıldı. Kraliyet mücevherleri, 18. Hanedan'ın prensesleri için yapılan Dahshur ve Lahun'da bulunan parçalar tarafından örneklendiği gibi, her zaman en özenli olanlardır, tercih edilen saray mensupları kraliyet lehine bir işaret olarak "onur altınları" ile ödüllendirilmiştir.

Mücevher yapımı teknikleri hayatta kalan eserler ve mezar bezemesinden yeniden yapılandırılabilir. Mereruka'nın mezarında bir kuyumcu atölyesi gösterilir; Thebes'teki bazı Yeni Krallık mezarları benzer sahneler içerir.

Resim

Tüm Mısır kabartmaları boyalı değildi ve mezarlar, tapınaklar ve saraylardaki daha az prestijli eserler sadece düz bir yüzeye boyandı. Taş yüzeyler, daha akıcı bir gesso tabakası olan bir badana veya kaba ise bir kaba çamur sıva tabakası ile hazırlandı; bazı daha ince kireçtaşları doğrudan boya alabilir. Pigmentler çoğunlukla mineraldi, solmadan güçlü güneş ışığına dayanacak şekilde seçildi. Boyamada kullanılan bağlama ortamı belirsizliğini korumaktadır: yumurta sıcaklığı ve çeşitli diş etleri ve reçineler önerilmiştir. İnce bir ıslak sıva tabakasına boyanmış gerçek fresklerin kullanılmadığı açıktır. Bunun yerine, boya, fresk İtalyanca olarak bir secco olarak adlandırılan kuru sıvaya uygulandı. Boyamadan sonra, genellikle koruyucu bir kaplama olarak bir vernik veya reçine uygulandı ve elementlere biraz maruz kalan birçok resim, tamamen maruz kalan duvarlarda bulunanlara nadiren sahip olmasına rağmen, oldukça iyi bir şekilde hayatta kaldı. Ahşap heykelcikler dahil küçük nesneler genellikle benzer teknikler kullanılarak boyanmıştır.

Mısır'ın aşırı kuru iklimi nedeniyle birçok antik Mısır resmi mezarlarda ve bazen tapınaklarda hayatta kaldı. Resimler genellikle ölenler için hoş bir yaşam sürmek amacıyla yapılmıştır. Temalar, öbür dünyaya yolculuk veya ölenleri yeraltı dünyasının tanrılarına (Osiris gibi) tanıtan koruyucu tanrıları içeriyordu. Bazı mezar resimleri, ölenlerin hayatta oldukları zaman dahil oldukları ve sonsuzluk için devam etmek istedikleri faaliyetleri göstermektedir.

Edebiyat

Ayrıca bakınız Antik Mısır edebiyatı

“İnsan ölüp gider, toprak olur eti kemiği,
Çökmek ve çürümek herkesin alınyazısı,
Ama okurlar var oldukça yazanlar yaşar sonsuz.”

Mezopotamya –özellikle Babil- edebiyatından sonra tarihin ikinci büyük edebiyatı Mısır’da doğup gelişmiştir. Türlerinin çeşitliliği, günümüze kadar gelen örnekleri, sanat kalitesi ve başka ülkelerin edebiyatına etkisi bakımından, aslında, Mısır Babil’den çok daha fazla önem taşımaktadır.

Papirüs; yaklaşık MÖ 1050; boyalı papirüs; 204,5 x 37 cm; Metropolitan Sanat Müzesi (New York City)

Mısır edebiyatının ilk örnekleri, din yazıtları, ilahiler, hükümdar övgüleri ve zafer kutlamalarıdır.

Mısırlılar, yazı ve şiirlerini genellikle duvara kazırlar, papirüs üstüne ya da defterlere geçirirlerdi.

Mısır edebiyatında pek çok tür bulunmakla beraber, bazı türler gelişmemiştir. Örneğin, yazılı dram ve komedi ile ilgili metinlere rastlanmamıştır. Tarih ve Coğrafya alanında bulunan metinler de son derece yetersizdir.

Dil ve güzel söz Mısırlılar için günlük hayatta ve dinde büyük önem taşırdı. Mısırlılar “Söz hünerlerin en zorudur.” kanısına varmışlardı. Katip ve memurlara önem vermeleri, hiyeroglifi güzelleştirmeleri ve edebiyatla ve özellikle şiirle uğraşmaları bu düşünceden ötürüdür.

Hiyeroglif resim yazısı da, Mısır kültürünün ilginç özelliklerinden biridir. Sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarıya yazılabilen bu yazı büyük bir ihtimalle Mısırlıların kendi icadıdır. Sümerliler Mısırlılarda önce yazı kullanıyorlardı ama, Mezopotamya’daki çivi yazısıyla Mısır’ın Hiyeroglif yazısı arasında bir ilişki ve benzerlik yoktur.

Yazıtlar en eski ve en ilginç dinsel edebiyat metinleridir. Bunlar arasında ilahiler, dualar, yakarılar, zafer övgüleri, efsaneler vardır.

Atasözleri, ahlak kuralları ve öğütler bakımından Mısır kaynakları bir hayli dolgundur.

En eski ahlaki öğütler kitabı Ta-hotep tarafından yazılmıştır.

Ta-hotep’in özdeyişleri arasında şunlar vardır:

“Bilgiliyim diye kibirlenme. Okumuşlara danıştığın gibi, cahillerle de konuş.”
“Halkı korkutma. Korkutursan Tanrı da seni cezalandırır.”

Mısır edebiyatının ölümsüz eserlerinden biri Ölüler Kitabı’dır. MÖ 1600 yılında başlayan Yeni Krallık döneminde ve daha sonra mezarlara ve türbelere yerleştirilen çeşitli büyü metinlerinden meydana gelmiş bir derlemedir.

Mısır şiirlerinin en güzel örnekleri kuşkusuz sevgi şiirleridir. Çoğu kısa olan bu şiirlerde satırlar da genellikle kısa ve ritmiktir. Sevgi şiirleri, şölen ve eğlencelerde okunduğu gibi, mezar ve türbelere ölüleri keyiflendirmek amacıyla kazılır ve yazılırdı.

Eski Mısır’dan birkaç şiir:'
Elinde keskiyle çalışan sanatçı
Tarlayı belleyen ırgattan fazla yorulur.
Akşam olunca yan gelip yatar mı? Ne gezer?
Kolları koparcasına çalışır
Ortalığı aydınlığa kavuşturmak için.
Ecel karşıma dikildi işte,
Burcu burcu öd ağacı kokusu gibi,
Sanki rüzgârlı bir gün, oturmuş yelkeni altında.
Ecel karşıma dikildi işte,
Lotüs çiçekleri kokuşlu
Esrik ırmağın kıyısında.
Ecel karşıma dikildi işte.
Sen geçir günlerini, bıkmadan, yorulmadan:
Ne malını mülkünü öbür dünyaya götürebilirsin,
Ne de geri gelirsin öteki tarafa gidince.

Müzik

Harp, flüt, simbal, davul, trampet ve çeşitli borular gibi müzik aletleriyle yapılan Antik Mısır müziği gelişmiş bir sanat koluydu.

Antik Mısır'da müzik tapınaklarda sıkça duyulurdu. Bunun dışında havanın kararmasıyla birlikte yapacak işleri olmayan insanlar beraber oturup şarkı söylerlerdi.

Müziğin ekonomik önemi de vardı: İşçiler çalışırken yapılan müzikler, onların daha istekli çalışmalarını ve böylelikle daha verimli olmalarını sağlıyordu.

Sanatın dinden ayrılmasını Akhenaton başlatmıştır.

Akhenaton’un ölümünden sonra, eski dinin rahipleri yeni dini yasakladılar. Devrimci firavunun sanatta yapmak istediği yenilikleri ortadan kaldırma çabasına giriştiler. Ama, sanatçıların büyük çoğunluğu gerçekçi üsluptan, yeni ifade özgürlüklerinden, hiciv ve mizahtan vazgeçmedi.

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.