Yaşam

Yaşam veya hayat, biyolojik açıdan, kimyasal reaksiyonlar veya bir dönüşümle sonuçlanan başka olaylar gibi bazı biyolojik süreçler gösteren organizmaların bir özelliğidir. Organik maddeler gelişme ve üreme yeteneklerine sahiptir. Bazı canlılar birbirleriyle iletişim ya da bildirişim kurabilirler ve birçok canlı iç değişimler geçirerek çevrelerine uyum gösterebilirler.[1] Yaşam bir başka tanımla anlatılacak olursa, canlılık niteliği taşıyan varlıkların hepsinin yaşadıkları süre boyunca kazandıkları deneyimler ve yaşayışlarının bütünüdür. Yaşamın fiziksel bir özelliği negatif entropi ilkesine tabî oluşudur.[2][3]

Yaşam
Yaşadığı dönem aralığı: 4280-0 Ma
Kambriyen öncesi-Günümüz 
Rwenzori Dağları, Uganda'daki bitkiler
Bilimsel sınıflandırma
Doğadaki tüm canlılar birbiriyle etkileşim içindedirler.

Yaşam hakkında felsefi kuramlar

Materyalizm

Hilomorfizm

Vitalizm

Varoluşçuluk

Yaratılışçılık

Yaşamın tanımları

Biyoloji'de

Biyoloji, evrendeki canlılar hakkında araştırma ve gözlem yapan bir bilim dalıdır.

Biyoloji (Dirimbilim) veya Canlı bilimi, canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Biyologlar, tüm canlıları; tüm gezegeni kaplayan küresel boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar onları etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte inceleyen, biyoloji bilimiyle uğraşan kişilerdir. Birçok süreci bünyesinde barındıran hayâtî süreçlerden kimileri: enerji ve maddenin işlenmesi, vücudu oluşturan maddelerin sentezlenmesi, yaraların iyileşmesi ve tüm organizmanın çoğalmasıdır.

Hayatın gizemleri, tarihteki tüm insanları etkilediğinden; insanın fiziksel yapısı, bitkiler ve hayvanlar hakkındaki araştırmalar tüm toplumların tarihlerinde yer bulur. Bu kadar ilginin bir kısmı, insanların hayata hükmetme ve doğal kaynakları kullanma isteğinden gelmektedir. Soruların peşinden koşmak, insanlara, organizmaların yapıları hakkında bilgi kazandırdı ve de yaşam standartları, zamanla yükseldi. İlginin bir diğer kısmı ise, doğayı kontrol etme isteğinden çok, onu anlama isteğinden gelmektedir. Bu araştırmaların ilerletilmesi, bizim Dünya hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmiştir.

Biyofizik'te

Biyokimya'da

Felsefe'de

Canlıların içerisinde yaşam soyutlamasını yapabilen ve kendi yaşamını anlamlandırmaya çalışan tek türün homo sapiens olduğu kabul edilir. Günümüze dek pek çok filozof yaşamı farklı bakış açılarıyla tanımlamaya, açıklamaya çalışmıştır. Yaşamın anlamı üzerine birçok tartışma sürdürülmüştür. Örneğin spiritüalistlere göre yaşamın amacı ruhsal tekamüldür. Bununla birlikte, kimilerine göre yaşamın bir anlamı olması gerektiği kuşkuludur.

Yaşamın başlangıcı (kaynağı) ile ilgili görüşler

Abiyogenez

Aristo canlının, cansız maddelerden kendiliğinden oluştuğuna inanmaktaydı. Bu görüşe göre döllenmiş yumurtada, kum tanelerinde, çamurda, havada kısaca her yerde canlılığı ve çeşitliliği sağlayan aktif öz (aktif prensip) bulunmaktaydı. Bu aktif öz hava ile etkileşime girerek uygun koşullarda canlıyı meydana getiriyordu. Yani canlı, cansız maddelerden birdenbire, her an meydana gelebiliyordu. İlk canlı basit veya kompleks yapılı olabilirdi.

  • Cansız madde + aktif öz + Hava Canlı (Basit veya Kompleks)
Siyah oluşumunda, Glacier Milli Parkı Kambriyen öncesi stromatolitler. 2002'de, UCLA'dan William Schopf bilimsel dergi Nature 'da bu tip jeolojik oluşumların 3.5 milyar yaşında fosilleşmiş alg mikroorganizmaları içerdiğini iddia eden tartışma yaratan bir makale yayımladı.[4] Eğer bu doğru ise, bunlar yeryüzündeki yaşamın bilinen ilk örnekleri olacak.

Doğa bilimlerinde abiyogenez, yaşamın kökeni sorusu, yeryüzünde yaşamın canlı olmayandan nasıl gelişebildiğinin araştırılmasıdır. Bilimsel uzlaşmaya göre abiyogenez 4,4 milyar yıl öncesi ile 2,7 milyar yıl arasında meydana gelmiştir. Bu zaman aralığının başı olan 4,4 milyar yıl öncesi, su buharının sıvılaştığı zamandır.[5] 2,7 milyar yıl öncesi ise, sabit karbon (12C ve 13C ), demir (56Fe, 57Fe, ve 58Fe) ve kükürt (32S, 33S, 34S, ve 36S) izotop oranlarının mineral ve çökeltilerin biyolojik kaynaklı olduğuna[6][7] , biyolojik göstergelerin ise fotosenteze[8][9] işâret ettiği zamandır. Bu konu aynı zamanda, Büyük Patlama'dan [10] beri evrenin 13,7 milyar yıllık gelişimi sırasında gerçekleşmiş olabileceği düşünülen, güneş sistemi veya Dünyâ dışından yaşamın kaynaklandığını öne süren panspermia ve dış kaynaklı (eksojen) kuramlarını da içermektedir.

Yaşamın kökeni çalışmaları biyoloji ve insanın doğal Dünyâ'yı anlaması üzerinde çok büyük etkisi olmasına rağmen sınırlı bir araştırma alanıdır. Bu sâhâdaki ilerlemeler, araştırılan sorunun önemi yüzünden birçok insanın ilgisini çekse de genellikle yavaş ve aralıklıdır. Önerilen birçok kuram içinde demir-kükürt kuramı (önce metabolizma) ve RNA Dünyâsı Hipotezi (önce genler) en çok rağbet görenlerdir.[11]

Biyogenez

Biyogenez, başka yaşam biçimleri doğuran yaşam biçimi işleyişidir. Örneğin bir örümcek yumurtlayarak başka bir örümcek meydana getirir.

Terim aynı zamanda, yaşamın uygun koşullar altında canlı olmayandan üreyebileceğini, henüz bu koşullar bir bilinmez olarak kalsa da, savunan abiyogenez varsayımının tersine, bir canlı maddenin sadece canlı bir maddeden üreyebileceğini iddia eden varsayım için de kullanılmaktadır.

Panspermia

Bu görüşe göre ilk canlı dünya dışında, yani başka bir gezegende oluşmuştur. Daha sonra bu canlıların spor ya da tohumları gök taşları ile dünyaya taşınmış ve canlılık başlamıştır. Bu hipotez yaşamın uzayda nasıl başladığı ve uzayda başlayan yaşamın dünya'ya ulaşana kadar uzaydaki canlı yaşamı için zararlı olan koşullardan etkilenmeden nasıl dünyaya ulaştığı konularına açıklık getiremez.

Ototrof görüşü

Bu görüşe göre, ilk canlı kendi besinini üreten ototrof bir canlıdır. Bunlardan da diğer canlılar meydana gelmiştirler. Ototroflar yapısal bileşikleri ve enerji gereksinimleri için fotosentez veya kemosentez yolu ile inorganik moleküllerden organik moleküller üretirler. Buna göre ototroflar gelişmiş canlılardır. Gelişmiş enzim sistemleri olması gerekir. Ancak bu durum evrim teorisine terstir.

Heteretrof görüşü

Heteretrof görüşü, abiyogenez hipotezinin daha geliştirilmiş bir türevi olup evrim teorisinin kökenini aldığı hipotezdir. Bu hipotez ilk canlının cansız maddelerden uzun süren kimyasal evrim sonrasında özel çevre koşullarında oluştuğunu ve kendi besinini kendisini yapamayan basit bir canlı olduğunu öne sürer. İlk canlı, enerji gereksinimlerini karşılamak için gerekli organik molekülleri dış çevreden hazır alan, tüketici bir canlıdır.

Hetetrof görüşüne göre, ilk canlı oluşmadan önce milyarlarca yıl süren kimyasal evrim olmuştur. Bunu biyolojik evrim olan canlıların oluşumu ve değişimi dönemi izlemiştir.

Hetetrof görüşü evrim teorisine uygundur. Evrim teorisine göre proteinlerin bir kısmı enzim olarak iş görmüş ve oluşan enzimler diğer moleküllerin oluşumunu hızlandırmıştır. Bu ortamda oluşan nükleik asitler, proteinler ile kümeler oluşturarak nükleoproteinleri oluşturmuştur. Nükleoproteinlerde önce koaservat adı verilen ön hücrelere, sonra da kendi kopyalarını yapabilen basit canlılara dönüşmüştürler. Hetetroflardan otoroflar gelişmiştir. Fotosentez sonucu atmosferde oksijen birikmesi ile oksijenli solunum yapan canlılar oluşmuştur.

Canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddeler evrimleşmiştir. İlk atmosferde serbest oksijen gazı yoktu. Oksijen, su ve diğer oksitlere bağlı durumda idi. Canlılar enerjiyi organik maddelerden oksijensiz solunum (Fermantasyon) yaparak elde etmiştirler. Bugünkü atmosferde %78 azot, %21 oksijen, %1 çeşitli gazlar bulunur.

Koaservat, iyonlaşan protein veya proteine benzeyen maddelerin su moleküllerini çekerek dış ortamdan bir zarla ayrılmaları sonucu oluşan kümelerdir. Muhtemelen ilk canlı koaservatlardan oluşmuştur.

Bu hipotezi desteklemek için Millerin yaptığı deney sonucunda ortama konulan amonyak, metan, hidrojen ve su moleküllerinden, elektrik ile; amino asit, üre, asetik asit, laktikasit gibi organik maddeleri oluştuğunu laboratuvar ortamında görmüştür. Bu deney ilk canlı nasıl oluştuğu sorusuna cevap vermez; ancak canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddelerin nasıl oluştuğuna cevap verir.

Yaratılışçılık

Yaratılışçılık, insanlığın, yaşamın ve evrenin, varlığı önceden kabul edilmiş doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği inancı.[12] Yaratıcı güç tarih boyunca çok çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. Evren'in ve insanın Yehova, Tanrı veya Allah tarafından yaratılışından Tanah'ta, Eski Ahit'te ve Kur'an'da bahsedilir.

Eski Ahit hemen hemen Tanah'la aynı olduğu için Hristiyanlıktaki ve Musevilikteki yaratılış kavramı aynıdır. Tanah ve Eski Ahit'te yaratılıştan "Tekvin" (Yaratılış) kısmında bahsedilir [13] .

Yaratılışçılık terimi "tanrıcı evrim" inancındaki yaratılışçılık kavramı ile karışıklık yaşanmaması için zaman zaman dini yaratılış veya kitabi yaratılış olarak da ifade edilir [12]. Bu madde kapsamında yaratılış kelimesi "belli bir doğaüstü eylem sonucu yaratılış"ı ifade etmek için kullanılacaktır. Yaratılışçılık terimi genelde karşıtları tarafından kullanılmaktadır.

Akıllı tasarım

Akıllı tasarım (AT)(İng: Intelligent design), evrenin ve içerisindeki canlıların[14] doğal seçilim gibi modern bilimin kabul ettiği süreçlerle oluşamayacağını, bu nedenle zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş.[15] Akıllı tasarım iddiası, bilim çevreleri tarafından Yeni yaradılışçılık (İng: New creationism) olarak anılmaktadır.[16][17][18]

Yaşamın sınıflandırılması

Biyolojik sınıflandırma hiyerarşisinin sekiz ana taksonu. Aradaki küçük sınıflandırmalar gösterilmemektedir.

Bilimsel sınıflandırma veya biyolojik sınıflandırma, biyologların yaşayan veya soyu tükenmiş canlılara ait türleri nasıl gruplandıracaklarına veya kategorize edeceklerine dair bilimsel temelleri ortaya koyar. Modern sınıflandırma, Carolus Linnaeus'un, türlerin fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılması sistemini temel alır. Bu sınıflandırma Linnaeus'dan beri Darwinci prensibin genel kuralları ışığında birçok düzenlemeye uğramıştır. Moleküler sınıflandırmanın, kullandığı DNA analizi yöntemi ile bu sınıflandırmanın birçok ilkesi de değişmiştir ve değişmeye devam etmektedir. Bilimsel sınıflandırma bir bilim olarak taksonomi veya sistematik ile ilişkilidir.

Dünya dışı yaşam

Panspermia hipotezi

Dünya dışındaki gökcisimlerinde yaşamın varolup olmadığı astrobiyoloji biliminin konusu dahilindedir ve varlığı hala varsayımsaldır. Henüz Dünyâ hâricinde herhangi bir gökcisminde bilim çevrelerince kabul görmüş, kayda değer bir yaşam kanıtı bulunamamıştır. Dünya dışında yaşamın başlangıcına dair farklı tahminler vardır. Bir görüşe göre yaşam evrenin farklı yerlerinde ayrı ayrı ortaya çıkmıştır. Bir diğer görüş ise panspermiadır, buna göre yaşam evrende bir noktada bir kez ortaya çıkmış ve yaşama uygun gezegenlere yayılmıştır. Sözü edilen dünyâdışı yaşam biçimleri bakteriyel formların basitliğinden insansı akıllı varlıkların karmaşıklığına kadar her seviyede olabilir.

Yaşamın sona ermesi

Ölüm

Ölüm, bir canlı varlığın (insan, hayvan ve bitkinin) hayâtî faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. Canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. Zira boğulma, donma, zehirlenme tehlikesi geçiren ve kalbi duran kişilerde suni teneffüs ve kalp masajı yapılarak, durmuş gibi görünen solunum ve dolaşım fonksiyonlarının tekrar başlatılması çok kere mümkün olmaktadır. O halde kalp ve solunumun bir süre durması ölüm demek değildir.

Soyun tükenmesi

Soy tükenmesi, biyolojide ve ekolojide, bir türün veya cinsin varlığının sona ermesi, biyosferin küçülmesidir.

Dinozor fosili

Fosiller

Fosil, havayla teması aniden kesildiği için korunabilmiş canlı kalıntılarına verilen genel addır. Kabuk, kemik, diş, tohum, yaprak ya da bir hayvan veya bitki fosili milyonlarca yıl öncesindeki canlı yaşam hakkında bilgi verir. Fosilleri ve fosilleşmeyi araştıran bilim dalına paleontoloji adı verilir. Latince fodare, kazmak sözcüğünden türemiştir; kelime anlamı "kazı sonucu topraktan çıkarılmış cisim" iken, bilimsel anlamı "canlıların taşlaşmış kalıntıları" olmaktadır. Çökelti içindeki kalıntılardır; magmatik yapılarda bulunmazlar.

Kaynakça

  1. "Organism". Chambers 21st Century Dictionary (online ed.) 1999.
  2. Schrödinger, Erwin (1944). What is Life? Cambridge University Press. ISBN 0-521-42708-8.
  3. Margulis, Lynn; Sagan, Dorion (1995). What is Life? University of California Press. ISBN 0-520-22021-8.
  4. "Is this life? ABC Science Online". 3 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  5. Wilde, Simon A. (2001). "Evidence from detrital zircons for the existence of continental crust and oceans on the Earth 4.4 Gyr ago". Nature. Cilt 409. ss. 175-178. doi:10.1038/35051550.
  6. "www.journals.royalsoc.ac.uk/content/887701846v502u58/". Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  7. "www.journals.royalsoc.ac.uk/content/814615517u5757r6/". Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  8. "www.journals.royalsoc.ac.uk/content/01273731t4683245/". Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  9. "geology.geoscienceworld.org/cgi/content/abstract/34/3/153". 28 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  10. "map.gsfc.nasa.gov/m_mm/mr_age.html". 5 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2007.
  11. Chapter 6, last section in Alberts B, Johnson A, Lewis J, Raff M, Roberts K and Walter P, Molecular Biology of the Cell, 4th Edition, Routledge, March, 2002, ISBN 0-8153-3218-1.
  12. Hayward 1998, s. 11
  13. Numbers 1992, s. xi, 299, Abusing Science: The Case Against Creationism by Philip Kitcher
  14. "Intelligent design." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  15. Discovery Institute, Center for Science and Culture. Questions about Intelligent Design: What is the theory of intelligent design? "The theory of intelligent design holds that certain features of the universe and of living things are best explained by an intelligent cause, not an undirected process such as natural selection."Questions About Intelligent Design 3 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  16. "David Sloan Wilson, NY Times (8 Nisan 2007)". 9 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2009.
  17. "Yeni Yaradılışçılık: Biyoloji Saldırı Altında, Barbara Ehrenreich ve Janet McIntosh". 6 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2009.
  18. "Milli Bilimsel Eğitim Merkezi". 7 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2009.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.