Milovan Đilas

Milovan Djilas, (Milovan Đilas) (Karadağca: Милован Ђилас) (4 Haziran 1911 - 20 Nisan 1995), Karadağ asıllı Yugoslav siyasetçi, komünizm karşıtı teorisyen ve yazar. II. Dünya Savaşı sırasında Yugoslav Partizanları örgütünde ve savaş sonrası kurulan Yugoslav hükûmetinde etkili bir isimdi. Komünist lider Tito ile birlikte çalıştı. 1953'ten itibaren Komünist Parti yöneticileri ile arası açılan Djilas, parti içi bürokrasiyi ve yönetimin bazı kademelerini eleştirmesi sonucu partiden atıldı. "Yeni Sınıf” teorisi ile ünlüdür.

Milovan Djilas

Yaşamı

Karadağ’ın bir köyünde dünyaya geldi. 1932’de üniversite öğrencisi iken Yugoslavya Komünistler Ligi’ne katıldı. Siyasi görüşleri nedeniyle tutuklanan Djilas, 1933-1936 yılları arasında tutuklu kaldı. 1938’de Komünist Parti Merkez Komitesi’ne seçildi ve 1940'ta Politbüro üyesi oldu.

İkinci Dünya Savaşı

1941’de Yugoslavya Krallığı Mihver Devletleri tarafından işgal edildiğinde direnişi örgütlemede Josip Broz Tito’nun yanında yer aldı; savaş boyunca bir gerilla komutanı idi. İtalyan işgalcilere karşı direniş başlatmak üzere Karadağ’a gönderildi. 1941 Karadağ Ayaklanması'nda önemli rol oynadı. Kasım 1941’de Tito tarafından görevden alındı. Sırbistan’da partinin ana yayın organı olan Borba’nın editörlüğünü yapmakla görevlendirildi.[1]

Savaşın ardından

Savaştan sonra Çeşitli diplomatik görevlerde ülkesini temsil etti, Stalin ve diğer SSCB yetkilileri ile görüş alışverişinde bulunmak için SSCB’ye yapılan seyahatlere katıldı.[2] 1953’te başbakan yardımcısı, aynı yıl millet meclisi başkanı oldu.

Rejim karşıtlığı

Komünist sistemde "İmtiyazlı yöneticilerden müteşekkil bir yeni sınıfın" oluştuğu iddiası üzerine Komünist Parti yöneticileriyle arası açıldı. 1954’te açıkça “demokratikleşme” talep etmesinin ardından partiden ihraç edildi. The New York Times’a verdiği bir röportaj nedeniyle düşmanca propaganda yapmakla suçlandı ve 1,5 yıl hapisle cezalandırıldı. 1956’da ise Macar Devrimi’ni komünizmin sonunun başlangıcı olarak adlandırması üzerine 3 yıl hapse mahkûm oldu.

Hapse girmeden önce yazıp ABD’deki yayıncısına gönderdiği "Yeni Sınıf" adlı kitabı 1957’e yayımlandı. Kitapta modern komünizmin köklerinin, batı Avrupa'daki modern sanayiinin doğuşu karşısında unutulmuş olmakla beraber, çok gerilere ulaştığını ifade etti. Komünizmin ana hatları, maddenin hakimiyeti ve realitenin daimi değişikliğe tâbi bulunması hakikatinde saklı bulunup, bu fikirlerin komünizmin doğuşundan az evvelki zamanın düşünürlerinden alındığını savundu. Kitap büyük başarı kazandı ve kırk dile çevrildi. Yazar ise yedi yıl daha ceza aldı.

4 yıl iki ay hapis yattıktan sonra 20 Ocak 1961’de şartlı olarak salıverilen Djilas, “Stalin’le Konuşmalar” kitabını yayımladığı için 1962’de tekrar tutuklandı. “Devlet sırlarını açıklamakla" suçlandı ve 5 yıl hapis cezası aldı.

Mahkûmiyeti sırasında romanlar yazdı ve John Milton’un Kayıp Cennet eserini Sırp-Hırvatça’ya çevirdi. Dokuz yıl mahkûmiyet yaşamından sonra 31 Aralık 1966’ta genel aftan yararlanarak serbest kaldı.

"Stalin ile konuşmalar"

Kızıl Ordu askerlerinin Alman kadınlarına toplu ve sistematik şekil tecavüz ettiğine dair genel olarak kullanılan kaynaklardan en önemlisi Milovan Djilas'ın 1961 yılında "Conversations with Stalin" adıyla basılmış olan kitabıdır. Yapılan alıntılar çoğunlukla sadece bir iki cümle olarak alıntılandığı için metnin tamamını bütünlüğünden kopartmayarak alıntılamak gereklidir:

Kendimi Stalin ile karşı karşıya bulduğumda özgüvenim yerindeydi, ancak buna rağmen benimle uzunca bir süre konuşmadı. İçkiler, şerefe kaldırılan kadehler ve şakalar sonucunda ortam biraz yumuşayınca Stalin benimle uğraşmaya bir son vermeye karar verdi. Bunu şakayla karışık bir şekilde yaptı: bana bir kadeh votka doldurdu ve Kızıl Ordu şerefine içmeye davet etti. Amacını hemen anlamadığım için onun sağlığına içmeyi önerdim.

"Hayır, hayır" diye ısrar etti, sırıtarak bana bakıyor tepkimi ölçüyordu, "Kızıl Ordu şerefine! Nasıl yani Kızıl Ordu şerefine kadeh kaldırmak istemiyor musun?"

Elbette içtim, ancak Stalin tarafından ikram edilenler arasında sadece birayı içtim çünkü alkolden hazzetmiyordum ve ayık kalma savunucusu olmasam da sarhoş olmayı sevmiyordum.

Sonra Stalin, Kızıl Ordu'yla ilgili ne sorunumun olduğunu sordu. Ben de kendisine Kızıl Ordu'ya saygısızlık etmek istemediğimi ancak içindeki bazı kişilerin yaptığı hataları ve bu durumun bizim için ortaya çıkardığı sorunları izah etmeye çalıştım.

Stalin araya girdi:

-Evet, Dostoyevskiy okuyorsun değil mi? İnsan ruhunun, insan psikolojisinin ne kadar karmaşık olduğunu biliyor musun? Stalingrad'dan Belgrad'a yürüyerek ve savaşarak ilerleyen bir kişiyi düşünün. - binlerce kilometre yakılıp yıkılmış topraklar, katledilmiş binlerce kişi, hatta en yakınları! Böyle bir insanın normal davranması nasıl beklenir? Ayrıca bunca kötülükten sonra bir kadınla düşüp kalksa bunda ne kötülük var? Kızıl Orduyu ideal olarak hayal ediyorsun. Ancak ideal değil, belirli bir oranda bünyesinde eski suçlular olmasa da ideal olamaz. Bu eski suçlularla ilgili olarak ise hapishaneleri açıp içeridekilerin hepsini orduya almak zorunda kaldık. İlginç bir olay anlatayım sana. Bir pilot binbaşı bir kadınla eğlenmek istiyor, o sırada kadını korumak için uçak mühendisi dahil oluyor. Binbaşı silahına davranıp "Seni gidi sıçan!" diyerek mühendisi vuruyor. Binbaşı idam cezasına çarptırılıyor. Olay bana gelince konuyu araştırdım - savaş sırasında başkomutan olduğum için buna hakkım vardı - Binbaşıyı affedip cepheye gönderdim. Şimdi bizim kahramanlarımızdan birisi kendisi. Savaşçının halinden anlamalıyız. Ayrıca Kızıl Ordu da mükemmel değildir. Önemli olan Almanları yenmesidir - hem de eze eze yenmesi - başka her şey ikincil önemdedir.

Moskova'dan döndükten bir süre sonra, Kızıl Ordu'nun günahlarına ilişkin geliştirdikleri daha yüksek "anlayış" seviyesi hakkında duyduklarımla dehşete düştüm. Doğu Prusya topraklarına yaklaşan Sovyet askerlerinin özellikle de tankçıların Alman mültecilerine - kadınlara ve çocuklara - ateş açarak katlettiklerini öğrendim. Bu durum Stalin'e bildirilip ne yapılması gerektiği sorulduğunda Stalin şöyle demiş: "Savaşçılarımıza çok fazla akıl veriyoruz, bırakın biraz inisiyatif geliştirsinler."

—Milovan Đilas[3][4]

Ancak bu kitabı kanıt olarak kullananların görmezden geldiği veya örtbas etmeye çalıştığı bazı ayrıntılar mevcuttur. Bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Kitap, yaşandığı iddia edilen olaylardan oldukça sonra (17 yıl) basılmıştır
  • Kitabın basıldığı dönemde Yugoslavya ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler çok şiddetli şekilde kopmuş durumdadır
  • Kitabın yazarı Djilas ise artık 1961 yılında kesinlikle komünizm davasından kopmuş durumdadır.
  • Özellikle Stalin'den son yapılan alıntının kaynağı belirsizdir.

Dolayısıyla yaşandığı iddia edilen olaylardan 17 yıl sonra, üstelik de konuya ve adı geçen kişi ve kurumlara şiddetli ön yargıya sahip bir kişinin hiçbir ilave kaynak göstermeksizin yaptığı iddialar akademik olarak kanıt olarak sayılamaz. Özellikle anı anlatılarında insan hafızası kişiye çok çeşitli oyunlar oynayabildiği, yaşandı sanılan olayların aslında o şekilde yaşanmadığı belki de tamamen uydurulduğu çok sayıda örnek mevcuttur. Akademik tarih bilim dalındaki "Testis unus, testis nulluk" yani tek şahit geçersiz şahittir prensibi bu durumla örtüşmektedir. Tarihçilerin eleştirel çalışmaları sırasında yapmak durumunda oldukları kaynak eleştirisi burada önemini hissettirmektedir. Djilas'ın anlatımının güvenirliği bir yana burada Stalin'in söylediği iddia edilen şözleri söyleyip söylemediğini kesin olarak bilmek olanaksızdır. Ancak kesin olan şey şudur: Stalin'in söylediği iddia edilen ifadeler kesinlikle Almanya'da tecavüze uğrayan kadınlarla ilgili değildir. Kitabının 93.sayfasında Djilas Moskova ziyaretinin 1944-45 Kışında olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla bu dönemde savaş hala sürmekte ve Alman kadınlarının tecavüze uğradığı iddiaları henüz yapılmamaktaydı. Sonuç olarak, Stalin'in böyle bir açıklama yapıp yapmadığı kesin değildir, Djilas'ın doğruyu mu söylediği yoksa komünizm-karşıtı duygularıyla mı bunları kaleme aldığı bilinmemektedir. Ancak ne olursa olsun bu söylenenler Kızıl Ordu'nun Alman kadınlarına yönelik tecavüz iddialarıyla ilgili değildir.[5]

Eserleri

  • The New Class: An Analysis of the Communist System, 1957
  • Land without Justice, 1958
  • Conversations with Stalin; Penguin, 1961
  • Montenegro, 1963
  • The Leper and Other Stories, 1964
  • Njegoš: Poet-Prince-Bishop, 1966
  • The Unperfect Society: Beyond the New Class, 1969
  • Lost Battles, 1970
  • Under the Colors, 1971
  • The Stone and the Violets, 1972
  • Memoir of a Revolutionary, 1973
  • Parts of a Lifetime, 1975
  • Wartime, 1977
  • Tito: The Story from Inside, 1980
  • Rise and Fall, 1985
  • Of Prisons and Ideas, 1986

Makaleleri

  • "Disintegration of Leninist Totalitarianism", (1984 Revisited: Tolitarianism in Our Century içinde), New York, Harper and Row, 1983, editör Irving Howe
  • "The Crisis of Communism". TELOS 80 (Yaz 1989). New York

Çevirileri

  • Milton, John, Paradise Lost (İngilizceden Sırpçaya), 1969

Ölümü

Belgrad'da 20 Nisan 1995 tarihinde vefat etti.[1]

Kaynakça

  1. İngilizce vikipedi Milovan Đilas maddesi, Erişim tarihi:04.04.2015
  2. Stalin’le konuşmalar
  3. Metnin çevrimiçi hali (Rusça) 13 Mayıs 2020 tarihinde erişilmiştir
  4. Milovan Djilas, Conversations with Stalin, Penguin Books, 1961 s.87
  5. Grover Furr, Blood Lies, Red Star Publishers, 2014 s.465-466

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.