Max Planck

Max Karl Ernst Ludwig Planck, (d. 23 Nisan 1858, Kiel - ö. 4 Ekim 1947, Göttingen), Alman fizikçi ve 1918 Nobel Fizik Ödülü sahibi [1].

Max Planck
Nobel Fizik Ödülü sahibi Alman fizikçi
Doğum 23 Nisan 1858(1858-04-23)
Kiel, Almanya
Ölüm 4 Ekim 1947 (89 yaşında)
Göttingen, Almanya
İmza

Planck, "Kuantum Kuramı"nı geliştirdi ve Termodinamik yasaları üzerine çalıştı. Kendi adıyla bilinen Planck sabitini ve Planck ışınım yasasını buldu. Ortaya attığı kuantum kuramı, o güne değin bilinen fizik yasaları içinde devrimsel ve çığır açıcı nitelikteydi.

Gençliği ve Kariyeri

Planck, geleneksel ve entelektüel bir aileden gelmektedir. Baba tarafından büyük dedesi ve dedesi Göttingen’de ilahiyat profesörüydüler. Babası Kiel ve Münih'te hukuk profesörüydü.

Max’ın 10 yaşındayken imzası.

Planck Kiel, Holstein'da doğdu. Babası Johann Julius Wilhelm Planck ve annesi babasının ikinci eşi olan Emma Patzig idi. O, Karl Ernst Ludwig Planck Marx adıyla vaftiz edildi ve ona verilen isim Marx birincil adı olarak belirlenmişti[2]. Ancak 10 yaşındayken Max ismi ile imza atmış ve hayatının devamında bu ismi kullanmıştır[3]. O, ailenin altıncı çocuğuydu. İki tane kardeşi babasının ilk evliliğindendi. Onun ilk anıları arasında, 1864 yılında İkinci Schleswig Savaşı sırasında Kiel içine Prusya ve Avusturya askerlerinin yürüyüşü oldu. 1867 yılında ailesiyle beraber Münih’e taşındılar ve Max Maximilians Gymnasium okuluna alındı. O, burada Hermann Müller vesayeti altında geldi. Hermann bir matematikçiydi ve Max’a mekaniği ve astronomiyi öğretti. Müller’den ilk enerjinin korunumu yasasını öğrendi. Plank 17 yaşındayken erken mezun oldu[4]. Bu Planch’ın ilk fizik alanına temasını sağladı.

Planck gençken, 1878

Planck müzikte de yetenekliydi. Şan dersleri aldı; piyano, çello ve org çaldı. Ayrıca şarkılar ve opera besteledi. Ancak, o bunların yerine fizik okumayı seçti. Münih'te fizik profesörü olan Philipp von Jolly dersine girecek olan Planck’a bir tavsiye de bulundu ve şu cümleyi söyledi: “Bu alanda, hemen hemen her şey zaten keşfedilmiş ve bütün olay geride kalmış olan delikleri doldurmak.”[5]. Planck da yeni şeyler keşfetmek isteyen birisinin olmadığı cevabını verdi. Ancak bu alanın bilinen temelini anlamak için Münih Üniversitesi'nde 1874 yılında çalışmalarına başladı. Jolly gözetiminde, Planck bilimsel kariyeri ile ilgili sadece deneyler yapıyordu. Isıtılmış platinin içinden hidrojenin difüzyon üzerinde çalışıyordu ama daha sonra teorik fiziğe aktarıldı. 1877 yılında fizikçi Hermann von Helmholtz ve Gustav Kirchhoff ve matematikçi Karl Weierstrass ile bir yıllığına çalışmak için Berlin’e gitti. O, Helmholtz’un hiçbir zaman hazırlanarak gelmediğini yazmış. Ayrıca çok yavaş konuştuğunu, yanlış hesaplamalar yaptığını ve onu dinlerken sıkıldığını yazmış. Kirchhoff da konuşmalarında kuru ve monoton olduğunu ama derslere özenle hazırlanmış olduğunu yazmıştır. Helmholtz ile yakın arkadaş oldu. Oradayken o alanı olarak ısı teorisini seçmesi için götürdü, Clausius yazılarını da çoğunlukla kendi isteği üzerine çalışmıştır. 1878 yılında Planck eleme sınavlarını geçti ve Şubat 1879'da tezini savundu. Tezi ise “ber den zweiten Hauptsatz der mechanischen Wärmetheorie” (termodinamiğin ikinci yasası üzerineydi). O, sonra Münih’te eski okulunda matematik ve fizik öğretti.

Haziran 1880 yılında ise O, habilitasyon tezini sundu. Tez başlığı “Gleichgewichtszustände isotroper Körper in verschiedenen Temperaturen” (Farklı sıcaklıklarda izotropik durumdaki gövdelerde denge).

Akademik Kariyeri

O, habilitasyon tezini tamamlanması ile Münih’te ücretsiz olarak çalışan özel öğretim üyesi oldu. O sıralarda Max, akademik pozisyon için teklif bekliyordu. Başlangıçta akademik topluluk tarafından göz ardı edilmesine rağmen, ısı teorisi alanında yaptığı çalışmalarını daha da ilerletti ve farkında olmadan aynı Gibbs gibi başka termodinamik formalizmine katkıda bulundu. Entropi ile ilgili Clausius’un fikirleri eserinde merkezi bir rol oynadı.

1885 yılında Planch, Kiel Üniversitesi’nde teorik fizik alanına doçent olarak atandı. Entropi ve özellikle fiziksel kimya uygulanan tedavisiyle ilgili daha fazla çalışmalar yaptı. 1897 yılında Treatise’sını (bilimsel çalışma) yayınladı.[6]. O, elektrolitik ayrışma Svante Arrhenius teorisi için bir termodinamik temel önerdi. 4 yıl içerisinde Berlin Üniversite’sinde Kirchhoff’un konumuna varis gösterildi. Bu olay muhtemelen Helmholtz'un aracılığı sayesinde gerçekleşti ve 1892 yılında profesör oldu. 1907 yılında Planck, Viyana'da Boltzmann’ın pozisyonu teklif edildi ama Berlin'de kalmak için teklifi reddetti. 1909 yılı süresince, Berlin Üniversitesin’de profesör olarak O, New York Columbia Üniversitesinde Teorik Fizik Ernest Kempton Adams Öğretim Üyesi olmaya davet edildi. Onun derslerinden bir dizisi Columbia Üniversitesi profesörü AP Wills tarafından tercüme edildi ve yayımlandı.[7]. 10 Ocak 1926 tarihinde Berlin’den emekli oldu.

Ailesi

1887 Mart ayında Planck, Marie Merck (1861-1909) ile evlendi. Kiel’de bir apartman dairesi kiraladı ve onunla oraya taşındı. Dört tane çocukları oldu. İsimleri Karl (1888-1916), ikizler Emma (1889-1919) ve Grete (1889-1917) ve Erwin (1893-1945).

Planck ailesi, Berlin’de oturdukları apartman dairesinden sonra, Berlin-Grunewald, Wangenheimstrasse 21’de bir villada yaşamaya başladılar. O bölgede birçok profesör oturuyordu. Bunların içinde ilahiyat profesörü Adolf von Harnack da vardı. Harnack yakın zamanda Planck’ın en iyi arkadaşlarından biri olmuştu. Planckların evi, yakın zamanda kültür ve sosyal merkezine dönüştü. Albert Einstein, Otto Hahn ve Lise Meitner gibi çok sayıda tanınmış bilim adamları sık sık ziyaret ederlerdi. Ortaklaşa performans sergiledikleri müzik geleneği zaten Helmholtz evinde kurulmuştur.

Birkaç mutlu yıldan sonra, 1909 Temmuz ayında Marie Planck muhtemelen veremden öldü. 1911’in Mart ayında Planck, Marga von Hoesslin (1882-1948) ile evlendi. Aralık ayında beşinci çocukları dünyaya geldi.

Birinci Dünya Savaşı sırasında ikinci oğlu Erwin, 1914 yılında Fransızlar tarafından esir alınmıştı. Bu sırada en büyük oğlu Karl, Verdun eyleminde öldürüldü. Grete ilk çocuğunu doğururken öldü. Bu olaydan iki yıl sonra kız kardeşi de aynı şekilde öldü. Bu doğan iki kız çocuğuna annelerinin isimleri verildi. Planck, bu acıya metanetle dayandı.

1945 Ocak ayında Erwin, Hitler’e suikast girişiminde bulundu ancak başarılı olamadı. Nazi Volksgerichtshof tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Erwin, 23 Ocak 1945 tarihinde idam edildi.[8] Eşleri: Marie Merck (evlenme tarihi 1887), von Marga Hoesslin (evlenme tarihi 1910) -Çocukları: Karl (1888-1916), ikizler Emma (1889-1919) ve Grete (1889-1917), Erwin (1893-1945), Hermann (1911-1954)

Berlin Üniversitesi'nde profesörlüğü

Planck, Berlin’deyken yerel Fizik Derneği’ne katıldı ve şu sözleri yazdı: “Ben o günlerde orada teorik fizikçi olarak bulunuyordum. Bu benim için kolay olmadı. Çünkü sözüme entropi ile başladım. Bu konuya o zamanlarda rağbet görülmüyordu. Bu yüzden matematiksel bir hortlak gibi olarak kabul edildi.”[9]. Onun girişimi sayesinde, Almanya'nın çeşitli yerel Fiziksel Dernekleri 1898 yılında birleşti çünkü Alman Fizik Derneği (Deutsche Physikalische Gesellschaft, DPG) oluşturmak istiyorlardı. 1905 ve 1909 yılları arasında Planck, orada başkanlık yaptı.

Planck, altıncı dönemin teorik fizik derslerine başlamıştı. Lise Meitner'e göre, dersleri kuru ve biraz kişiliksizdi. Ama İngiliz katılımcı James R. Partington, dersler için şunları söyledi: “Not kullanmadan, hiçbir hata yapmayarak, konuşmasında hiçbir tutukluk olmadan geçti. Dinlediğim en iyi dersti.” Sözlerine şu cümle ile devam etti: “Ayakta dersi dinleyen birçok kişi vardı. Konferans salonu, iyi ısıtılmış ve oldukça yakın olduğu için dinleyicilerin bazıları zaman zaman yere düştü. Ama bu dersin akışını bozmadı. Planck, aslında gerçek bir okul kurmadı. Sadece 20 tane yüksek lisans yapan öğrencisi oldu. Bunlardan yedisi:

1897 Max Abraham (1875–1922)
1904 Moritz Schlick (1882–1936)
1906 Walther Meissner (1882–1974)
1906 Max von Laue (1879–1960)
1907 Fritz Reiche (1883–1960)
1912 Walter Schottky (1886–1976)
1914 Walther Bothe (1891–1957)

Siyah-cisim Işıması

1894 yılında Planck, siyah cisim radyasyon sorununa ilgi gösterdi. Sorun 1859 yılında Kirchhoff tarafından ifade edilmişti: “Neden siyah bir cisim tarafından yayılan elektromanyetik radyasyonun yoğunluğu sıklığına ve cismin sıcaklığına bağlıdır?” Soru deneysel olarak incelenmiştir ve hiçbir teorik değer deneysel değer ile eşleşmemiştir. Wilhelm Wien, Wien yasasını önerdi. Bu yasaya göre doğru bir şekilde yüksek frekanslarda davranış tahmin edilebilir, ancak düşük frekanslarda başarısız şekilde tahmin edilebilirdi. Rayleigh-Jeans yasası da ayrıca o probleme yönelik bir yasaydı. Bu yasa daha sonra "ultraviyole felaket" olarak bilineni yarattı, ancak birçok ders kitaplarının aksine bu Planck için bir motivasyon kaynağı oldu.[10]

Planck 1918 yılında Nobel fizik öldülü aldığı zaman

Planck, 1899 yılında problemin çözümüne bir çözüm önerdi ve buna "temel bozukluğun ilkesi" adını verdi. Bu ona Wien’in yasasının türetmek için ideal bir osilatör entropi hakkında varsayımlar sağladı. Yakında deneysel kanıtlar yeni bir yasa olmadığını ispat etti. Bu yüzden Planck, hayal kırıklığına uğradı. Planck’ın yaklaşımı ünlü "siyah cisim radyasyon yasası"nın ilk versiyonunu türetmek oldu. Bu yasa deneysel olarak gözlemlenebilen siyah cisim spektrumu olarak nitelendirdi. İlk olarak 19 Ekim 1900 tarihinde DPG bir toplantıda önerildi ve 1901 yılında yayınlandı. Bu ilk türevde enerji kantizasyonu içermiyordu ve istatistiksel mekaniği kullanamadı. 1900 yılının Kasım ayında Planck’ın ilk yaklaşımı termodinamiğin ikinci yasasının Boltzmann’ın istatistiksel yorumuna dayanarak o radyasyon yasasının arkasında ilkeleri daha temel bir anlayış kazanma yolu arıyordu. Planck Boltzmann yaklaşımının böyle felsefi ve fiziksel etkileri derinden şüphelenerek daha sonra şu cümle ile bitirdi: “bir umutsuzluk eylemi... Fizik hakkındaki önceki kanaatlarımdan herhangi birini feda etmeye hazırdım.” 14 Aralık 1900'de DPG'ye sunulan yeni türetiminin arkasındaki temel varsayım, şu anda Planck postülatı olarak bilinen, elektromanyetik enerjinin yalnızca nicelenmiş biçimde yayılabileceğiydi. Başka bir deyişle enerji sadece bir temel birimi <math>E = h \nu</math> ve katları olabilir. Burada <math>h</math> Planck sabiti ayrıca (1899 yılında zaten tanıtıldı) Planck'ın kuantum kuramı olarak da bilinir. <math>\nu</math> ise (Yunan harfi olarak nu, Roman alfabesindeki v değildir) radyasyon frekansıdır. Burada tartışılan konu enerjinin temel birimini <math>h \nu</math>'den ve sadece <math>h</math> ifade edildiğidir. Fizikçiler şimdi bu niceliklere proton diyorlar ve frekans olan bir foton kendine özgü ve eşsiz enerjiye sahiptir. Bu frekanstaki toplam enerji, frekanstaki fotonların sayısının <math>h \nu</math> çarpımına eşittir.

İlk başlarda Planck, kantizasyonu “saf formel bir varsayım... Aslında ben bu konuda pek düşünmedim...” Günümüzde bu varsayım ile klasik fizik ile uyumsuzdur ancak kuantum fiziğinin doğumu olarak kabul edilir ve Planck'ın kariyerinin büyük entelektüel başarısıdır. (Ludwig Boltzmann 1877'de teorik kağıdın da fiziksel bir sistemin enerji halleri ayrık olabilme olasılığını tartışılıyordu) Planck sabitinin keşfi fiziksel birimlerin yeni bir dizi evrensel tanımlamaya etki ediyordu (Planck uzunluğu ve Planck kütlesi gibi). Bütünüyle kuantum teorisinin dayandığı temel fiziksel sabitler dayanmaktadır. Planck’ın fizik temeline katkısı ona 1918 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazandırdı.[11] Daha sonra enerjideki kuantumu anlamaya çalıştı. Ama boşuna uğraşmıştı. Hatta birkaç yıl sonra Rayleigh, Jeans ve Lorentz gibi diğer fizikçiler klasik fizik ile uyum sağlayacak Planck sabiti sıfır yapma amacını gösterdiler ama Planch bu sabitin sıfır olmayan bir değer olduğunu biliyordu. O “Jeans’in inadını anlamak mümkün. Varolanı asla gerektiği gibi kullanmayan bir kuramcı örneği. Aynı filozof Hegel gibi. Kendi iradeleri yoksa gerçekle onlar için çok kötü” dedi[12]. Max Born bir yazısında Planck için “O doğası gereği muhafazakâr bir zihin oldu. O spekülasyonlar konusunda oldukça şüpheli birisi.” ifadelerinde bulundu.[13]

Einstein ve görelilik teorisi

1905 yılında, şimdiye kadar tamamen bilinmeyen Albert Einstein'ın üç çığır açan kâğıtları Annalen der Physik dergisinde yayınlandı. Planck özel görelilik teorisinin önemini hemen kabul eden birkaç kişi arasındaydı. Onun etkisi sayesinde, bu teori yakında yaygın olarak Almanya'da kabul edildi. Planck, aynı zamanda görelilik teorisini uzatmak için epeyce katkıda bulunmuştur.[14]

Einstein'ın ışık alanı (foton) hipotezi (Fotoelektrik etki, Philipp Lenard’a ait 1902 keşfetmiştir) başlangıçta Planck tarafından reddedildi. O tamamen Maxwell'in elektrodinamik teorisini atmak için isteksizdi. Ona göre “ışık teorisi onlar onlarca yıl geriye atacaktı.”

1910 yılında Einstein klasik fiziğin bir başka fenomen örneğine yani düşük sıcaklıklarda özgül ısı anormal davranışlarına dikkat çekti. Planck ve Nernst çelişkilerin açıklamak için Birinci Solvay Konferansı (Brüksel 1911) düzenlediler. Bu toplantıda Einstein Planck'ı ikna etmeyi başardı. Bu arada, Planck Berlin Üniversitesi’nin Dekanı olmuştu. Bu da ona 1914 yılında Einstein’a üniversitede profesörlük için teklifte bulunmayı sağladı. İki bilim adamı yakın arkadaş oldu ve birlikte müzik çalmak için sık sık bir araya geldiler.

Birinci Dünya Savaşı

Planck Birinci Dünya Savaşı sırasında halkın yaşadığı telaşı şu sözlerle dile getirdi “O kadar korkunç ki, ama ayrıca o kadar güzel ve beklenmedik şeyler var ki; en zoru iç siyasi tüm tarafların birleşmesi ile sorunlar ve yumuşak çözümüdür. O iyi ve soylu her şeyi öven birisi.”[15][16] Bununla birlikte, Planck'ın milliyetçiliği aşırıya kaçtı. 1915 yılında, İtalya İtilaf Devletleri'ne katılmak üzereyken bir anda O, İtalya’dan gelen bir bilimsel kağıdı başarıyla onaylattı. Bu da ona Prusya Bilimler Akademisi'nden bir ödül almayı sağladı. Planck, oranın dört daimi başkanından biriydi. Planck, ayrıca kötü ünlü "93 Aydının Manifestosu"nu imzaladı. Ama 1915 yılında Planck, Hollandalı fizikçi Lorentz ile birkaç toplantıdan sonra, Manifesto'nun parçalarını iptal etti. Sonra 1916 yılında Alman yayılmacılığına karşı bir deklarasyon imzaladı.

Savaş sonrası ve Weimar Cumhuriyeti

Çalkantılı savaş sonrası yıllarda, Planck Alman fizik otoritesinin yüksek makamındayken meslektaşlarına “Direnin ve çalışmaya devam edin” sloganını yayınladı. 1920 Ekim ayında Planck ve Fritz Haber Notgemeinschaft der Deutschen Wissenschaft’ı (Alman Bilim Acil Örgütü) kurdu. Amaçları bilimsel araştırma için mali destek sağlanmaktı. Örgütü yaymak istiyorlardı ve paraların büyük bir kısmını yurt dışından temin ediyorlardı.

Planck, aynı zamanda Berlin Üniversitesi'nde, Prusya Bilimler Akademisi’nde, Alman Fizik Derneği’nde ve Kaiser-Wilhelm-Gesellschaft’ta (1948 yılında Max-Planck-Gesellschaft hâline geldi) liderlik pozisyonunda bulundu. Bu zamanlarda Almanya da araştırma için ekonomik koşullar pek de parlak değildi. İki savaş arası dönemde, Planck Deutsche Volkspartei (Alman Halk Partisi) üyesi oldu. Bu partinin kurucusu Nobel Barış Ödülü almış Gustav Stresemann’dı. Planck, genel oy kullanma hakkı ile aynı fikirde değildi.[17]

Kuantum mekaniği

Soldan Sağa: W. Nernst, A. Einstein, M. Planck, R.A. Millikan ve von Laue 11 Kasım 1931 tarihinde Berlin'de von Laue tarafından verilen bir yemekte

1920'lerin sonunda Bohr, Heisenberg ve Pauli kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumunu üzerine çalışmışlardı ancak Planck tarafından reddedildi ve de daha sonra Schrödinger Laue ve Einstein tarafından yapıldı. Fazla çalışması sadece kuantum teorisini pekiştirdi. Hatta onun ve Einstein’ın felsefesine kuvvetli tepki gösterdiler. Planck, daha önceden gözlem deneyimi yaşadı. Şu cümleyi söyledi: “Bilimsel gerçekleri rakipleri yenmek için değil onları ikna etmek ve onların ışığı görmek için kullanılır. Çünkü ileride var olan rakipler ölebilir. Ve yeni yetişen nesil bununla aşina olur.”[18]

Nazi diktatörlüğü ve İkinci Dünya Savaşı

Naziler 1933 yılında iktidarı ele geçirdiğinde Planck 74 yaşındaydı. O, Yahudi olan arkadaşlarının ve meslektaşlarının kovulmalarına ve aşağılanmalarına tanık oldu. Yüzlerce bilim adamı Almanya’dan göç etti. O, yine de “Dayanın ve çalışmaya devam edin” sloganını yayınladı ve göç etmeyi planlayan arkadaşlarına Almanya’da kalmalarını istedi. Çünkü bu krizin yakın zamanda azalacağını umuyordu. Otto Hahn Yahudi profesörlerine yapılan bu muameleyi kamuya bildirmek amacıyla tanınmış Alman profesörleri toplamak için Planck’tan yardım istedi. Planck şu sözlerini yayınladı: “Bugün 30 adamı alırsanız, yarın 150 tanesi gelip konuşma yapacaktır. Çünkü onlar başkalarının pozisyonlarını devralmak için inanılmaz istekli olacaktır.”[19] Planck'ın liderliğinde Kaiser-Wilhelm-Gesellschaft (KWG) Fritz Haber ile ilgili olanlar haricinde, Nazi rejimi ile açık bir çatışma kaçınılması lazımdı. Planck Adolf Hitler ile konuyu görüşmek için çalıştı ama başarısız oldu. Ertesi yıl 1934 yılında Haber sürgünde öldü.

Bir yıl sonra Planck, KWG tarafından düzenlenen biraz kışkırtıcı tarzda Haber için resmi bir anma toplantısı oldu. Ayrıca Planck Yahudi bilim adamlarını KWG’da çalışmaya devam etmelerini gizlilikle sağlamıştır. 1936 yılında KWG başkanlığı sonlandırılmış ve Nazi Hükûmeti ona baskın yapmıştır. Almanya'daki siyasi iklim giderek daha düşmanca davranmaya başladı. Planck’a saldırdılar. Planck’ı kökenine dair bir soruşturmaya aldılar. 1’de 16 ihtimalle Yahudi olduğu ortaya çıktı. Ama Planck bunu inkar etti.[20]

1938 yılında, Planck, 80. doğum gününü kutladı. Fransız fizikçi Louis de Broglie’ye Max-Planck madalyası verildi ve bir kutlama düzenlendi. 1938 sonunda, Prusya Akademisi kalan bağımsızlığını kaybetmiş ve Naziler tarafından ele geçirilmişti. Planck başkanlığından istifa ederek protesto etti. Planck bu zamanlarda sık sık seyahatlere katılıyordu. Hatta 5 yıl sonra Alp Dağının üç bin metre tepesine tırmanmıştır.

Planck ve eşini şehirden ayrılıp kırsal yerlerde yaşamaya zorlandılar. Çünkü İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefikler Berlin'e karşı bombardımanları artırıyordu. 1942 yılında şunları yazdı: “Benim içinde ateşli bir şekilde direnme arzusu büyüdü ve yeni bir yükselişin başlamasına tanık olabilmek için uzun yaşadım." Şubat 1944'te Berlin'de yaptığı evi tamamen bir hava saldırısıyla imha ettiler. Bütün bilimsel kayıtları ve yazışmaları yok oldu. Yaşadığı kırsal yere iki taraftan Müttefik askerleri geliyordu. Savaşın sonunda o Göttingen’de bir akrabasının yanına gitti.

Planck, elli yaşından sonra birçok kişisel trajediler dayandı. 1909 yılında, ilk eşi evlendiklerinden 22 yıl sonra öldü. Onu iki erkek çocuk ile ikiz kızlar ile bıraktı. Planck’ın büyük oğlu Karl, 1916 yılında öldürüldü. İki tane kızı doğum sırasında öldüler. Margarete 1917 yılında, Emma ise 1919 yılında öldü. İkinci Dünya Savaşı sırasında 1944 yılında bir bomba ile Berlin’deki evleri yok oldu. 20 Temmuz’da en küçük oğlu Erwin, Hitler’e suikast yüzünden tutuklandı ve 1945 yılında öldü.[21] Bunlara rağmen yaşamaya devam etti. Savaşın sonunda oğlu, ikinci eşi ile Göttingen’deki akrabalarına gittiler ve 4 Ekim 1947 yılında burada öldü.

Dini görüşleri

Planck alternatif görüşe ve dinlere karşı çok hoşgörülü birisiydi[22]. Sembollerle alay ettiği için ateistleri eleştirmişti. Çünkü aşırı dindar kişiler için bazı semboller çok önemliydi ve o bunun önemini vurguladı. Max Planck, 1944 yılında şu sözleri dile getirdi: “Bilime hayatımı adamış bir adam olarak ben, bu kadar atomlar hakkında yaptığım araştırmalar ve bunları sonucunda şunu söyleyebilirim: Öyle bir varlık yok. Biz de bilinçli ve akıllı bir şekilde aklın varlığını kabul etmemiz gerekir.” [23][24] Planck, hayal gücü kuvvetli ve inançlı bir bilim insanı kabul edilir. Buradaki inanç “hipotez üzerinde çalışma” ile benzer özelliği taşımaktadır. Örneğin nedensellik ilkesi doğru ya da yanlıştır, burada bir inanç eylemi vardı. Ve şunları söylemiştir: “Dinde ve bilimde tanrı inancı gerekebilir. İnananlar için tanrı bir başlangıçtır. Fizikçiler için her şeyin sonundadır.”[25][26]

Daha sonraki yaşamında Planck, Tanrı'nın var olduğuna kanaat etti ve deist oldu[27]. Bir söylentiye göre Planck'ın ölümünden altı ay önce Katolik olduğu açıklandı.[28]

Onur ve ödüller

  • "Pour le Mérite" 1915 yılında
  • Nobel Fizik Ödülü 1918 yılında
  • Lorentz Madalyası 1927 yılında
  • Franklin Madalyası 1927 yılında
  • Adlerschild des Deutschen Reiches 1928 yılında (Almanya Cumhurbaşkanlığı tarafından)
  • Max-Planck Madalyası 1929 yılında Einstein ile beraber
  • Copley madalyası 1929 yılında
  • Planck Frankfurt, Münih (TH), Rostock, Berlin (TH), Graz, Atina, Cambridge, Londra ve Glasgow üniversitelerinden fahri doktora aldı.

Yayınları

Kaynakça

  1. Nobel Fizik Ödülü 1918 25 Mayıs 2012 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi. Nobelprize.org. 2011-07-05 tarihinde erişildi.
  2. Christoph Seidler, Gestatten, Marx Planck 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Spiegel Online, 24 April 2008
  3. Press release 18 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. of the Max Planck Society about Max Planck's name.
  4. Encyclopædia Britannica: Max Planck
  5. Lightman, Alan P. (2005). The discoveries: great breakthroughs in twentieth-century science, including the original papers. Toronto: Alfred A. Knopf Canada. s. 8. ISBN 0-676-97789-8.
  6. Planck, Max (1897). Vorlesungen über Thermodynamik. Leipzig: Verlag Von Veit & Company. 24 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Haziran 2012. English translation: Planck, Max (1903). Treatise on Thermodynamics. Londra: Longmans, Green, and Company. 3 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Haziran 2012.
  7. Jacques Hadamard (1915). Four lectures on mathematics: delivered at Columbia University in 1911. Columbia University Press. ss. 7-. 3 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Temmuz 2011.
  8. Jürgen Heideking; Christof Mauch (5 Ekim 1998). American Intelligence and the German Resistance to Hitler: A Documentary History. Westview Press. ss. 361-. ISBN 978-0-8133-3636-7. 3 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Temmuz 2011.
  9. Verband Deutscher Elektrotechniker; Elektrotechnischer Verein (Berlin, Germany) (1948). "ETZ: Elektrotechnische Zeitschrift: Ausg. A." ETZ: Elektrotechnische Zeitschrift (Almanca). 69 (A). VDE-Verlag. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2015., Snipped extract 5 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  10. For a solid approach to the complexity of Planck's intellectual motivations for the quantum, for his reluctant acceptance of its implications, see Helge Kragh, Max Planck: the reluctant revolutionary 1 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Physics World. December 2000.
  11. Kragh, Helge (1 December 2000), Max Planck: the reluctant revolutionary, PhysicsWorld.com
  12. Heilbron, 2000, page 8 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  13. Einstein and the Quantum, A. Douglas Stone, Princeton University Press, Princeton and Oxford, chapter 9, Tripping the light heuristic, 2013.
  14. Heilbron, 2000, page 72 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  15. Evans, James; Thorndike, Alan S. (2007). Quantum mechanics at the crossroads: new perspectives from history, philosophy and physics. Springer. s. 31. ISBN 3-540-32663-4. 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2015., Extract of page 31 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  16. Scully, Robert J.; Scully, Marlan O. (2007). The demon and the quantum: from the pythagorean mystics to Maxwell's demon and quantum mystery. Wiley-VCH. s. 90. ISBN 3-527-40688-3. 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2015., Chapter 7, p 90 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  17. Quoted in Thomas Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions (1970 ed.): p. 150.
  18. In a slightly different translation, Hahn remembers Planck saying: “If you bring together 30 such men today, then tomorrow 150 will come to denounce them because they want to take their places.” This translated quote is found in: Heilbron, 2000, p. 150. Heilbron, at the end of the paragraph, on p. 151, cites the following references to Hahn’s writings: Otto Hahn Einige persönliche Erinnerungen an Max Planck MPG, Mitteilungen (1957) p. 244, and Otto Hahn My Life (Herder and Herder, 1970) p. 140.
  19. Heilbron, 2000, page 191 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  20. Max Karl Ernst Ludwig Planck; Wayback Machine
  21. The Religious Affiliation of Physicist Max Planck 10 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. adherents.com. Retrieved on 2011-07-05.
  22. The Life Max Planck 2 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. encyclopedia.com. Retrieved on 2012-03-07.
  23. Religion and Natural Science (Lecture Given 1937) Scientific Autobiography and Other Papers, trans. F. Gaynor (New York, 1949), pp. 184 (from http://en.wikiquote.org/wiki/Max_Planck 17 Eylül 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
  24. Das Wesen der Materie [The Nature of Matter], speech at Florence, Italy (1944) (from Archiv zur Geschichte der Max-Planck-Gesellschaft, Abt. Va, Rep. 11 Planck, Nr. 1797)
  25. Max Planck, Scientific Autobiography and Other Papers
  26. J. L. Heilbron (1986). The Dilemmas of an Upright Man: Max Planck and the Fortunes of German Science. Harvard University Press. s. 198. ISBN 9780674004399. Erişim tarihi: 9 Eylül 2012. On the other side, Church spokesmen could scarcely become enthusiastic about Planck's deism, which omitted all reference to established religions and had no more doctrinal content than Einstein's Judaism. It seemed useful therefore to paint the lily, to improve the lesson of Planck's life for the use of proselytizers and to associate the deanthropomorphizer of science with a belief in a traditional Godhead.
  27. Heilbron, 2000, page 198 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.