Eşcinsellik

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cins veya cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.[1][2]

Homoseksüellik, heteroseksüellik ve biseksüellikle birlikte heteroseksüel-eşcinsel spektrumundaki üç ana cinsel yönelimden biridir.[1] İnsanların neden özel bir cinsel yönelim geliştirdiği konusunda bilim insanlarının ortak bir görüşü yoktur.[1] Cinsel yönelimin kökeni konusunda genetik faktörler, erken rahim ortamı ya da ikisinin kombinasyonuna işaret eden biyolojik teoriler uzmanlar tarafından daha çok benimsenmiştir.[3][4] Ailenin yetiştirme şeklinin ya da erken çocukluk deneyimlerinin cinsel yönelimi etkilediğine dair güçlü bir kanıt yoktur.[4] Bazıları eşcinsel aktivitenin doğaya aykırı ya da fonksiyonel bir bozukluk olduğu görüşündedir.[5][6] ama araştırmalar eşcinselliğin insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğunu, negatif psikolojik etkilerinin bir kaynağı olmadığını göstermektedir.[1][7] Çoğu insan kendi cinsel yöneliminde çok az tercih hissi deneyimler ya da hiç deneyimlemez.[1] Cinsel yönelimi değiştirmeyi amaçlayan psikolojik müdahalelerin işe yaradığını destekleyen yeterli kanıt yoktur.[8]

Eşcinselleri tanımlamak için[9] çok çeşitli kavramlar kullanılır. Kadın eşcinselleri tanımlamak için 1800'lü yıllardan beri kullanılan "lezbiyen" sözcüğünü karşılamak için Fransızca kökenli "gey" (Türkçe: gey veya gay, Fransızca: gai, İngilizce: gay) sözcüğü, 1960'larda önceleri sadece erkek eşcinselleri tanımlamak için[10] kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla tüm eşcinseller için kullanılır hâle gelmiştir.[11] Eşcinsellere cinsel yönelimlerinden dolayı uygulanan fiziksel ve sözlü şiddet, "Eşcinsel" anlamına gelen argo tabirleri hakaret ya da aşağılama amaçlı kullanmak, birçok gelişmiş ülkede nefret suçu kapsamına girer ve cezai yaptırımla karşılaşılabilir.

Gay veya lezbiyen kimlikli ve eşcinsel deneyim yaşayan kişilerin sayısını ölçmek araştırmacılar için çeşitli nedenlerden dolayı zordur. Bu nedenlerin arasında eşcinsel kişilerin homofobik ve heteroseksist ayrımcılık yüzünden kimliklerini açık olarak belli etmemeleri de yer almaktadır.[12] Eşcinsel davranışlar aynı zamanda birçok hayvan türünde gözlenmiştir.[13][14][15][16][17]

Sadece nüfus sayımları ve politik şartlar görünürlüklerini kolaylaştırmasına rağmen birçok gay ve lezbiyen ciddi birliktelikler kurmaktadır.[18][19][20][21][22][23][24][25][26][27] İlişkideki tarafların kendi psikolojik algılayışları açısından bu tür ilişkiler ile heteroseksüel ilişkiler arasında hiçbir fark yoktur.[28] Kaydedilmiş tarih boyunca eşcinsel ilişkiler ve eylemler -aldıkları şekle ve bulundukları kültürlere bağlı olarak- zaman zaman takdir edilmiş zaman zaman da yargılanmışlardır.[29] 19. yüzyılın sonlarından beri, eşcinsellerin görünürlük ve tanınmasının artırılmasının yanı sıra; evlilikler, medeni birliktelikler, evlat edinme ve ebeveynlik; işe ve askere alınma ile sağlık hizmetlerine eşit erişim gibi yasal hakların kazanılması için büyük bir mücadele verilmektedir.

Tarih

Yunan mitolojisinde, Apollon'un aşık olduğu[30] ve güzel bir delikanlı olan Hyacinth'in ölümü, resimde iki sevgili sümbüllerin içinde Jean Broc tarafından Hyacinthos'in Ölümü tablosunda tasvir edilmiştir, 1801.
Tarihte eşcinseller ve eşcinsel ilişkiye girenler cezalara çarptırılmaktaydı. Resimde; oğlancı olarak tanımlanan iki eşcinsel şovalyenin Zürih duvarları önünde diri diri yakılışı, 1482.

Birçok gey ve lezbiyen kişi duygusal veya cinsellik olarak hemcins ilişki içerisindedir. İlişkideki tarafların kendi psikolojik algılayışları açısından bu tür ilişkiler ile heteroseksüel ilişkiler arasında hiçbir fark yoktur.[28] Kaydedilmiş tarih boyunca eşcinsel ilişkiler ve eylemler -aldıkları şekle ve bulundukları kültürlere bağlı olarak- zaman zaman takdir edilmiş zaman zaman da yargılanmışlardır.[29] 19. yüzyılın sonlarından beri, eşcinsellerin görünürlük ve tanınmasının artırılmasının yanı sıra; evlilikler, medeni birliktelikler, evlat edinme ve ebeveynlik; işe ve askere alınma ile sağlık hizmetlerine eşit erişim gibi yasal hakların kazanılması için büyük bir mücadele verilmektedir.

Çok eskilere dayanan ve tıpta geniş tartışmalara neden olan, akıl almayacak yöntemlerle iyileştirilmeye çalışılan eşcinsellik modern zamanlarda artık bilim insanları tarafından bir hastalık olarak görülmemektedir. Son 35 yıldır psikologlar, psikiyatrlar ve diğer ruh sağlığı uzmanları eşcinselliğin hastalık, ruhsal bozukluk veya duygusal bir sorun olmadığını onayladılar. İlk olarak 1973’te Amerikan Psikiyatri Derneği Yönetim Kurulu eşcinselliğin hastalıklar kategorisinden çıkartılmasına karar verdi. Karar, Amerikan Psikiyatri Derneği’nin bir yıl sonra (1974) yapılan yıllık genel kurulunda üyelerin çoğunluğu tarafından onaylandı. Amerikan Psikiyatri Derneği, 2006’da yapmış olduğu genel kurulunda söz konusu kararı tekrar ifade etti. Benzer şekilde 17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO), eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkardı. 1992’de bu karar, ICD-10 (Hastalıkların Uluslararası Sınıflandırılması) listesine resmen kaydedildi. 1994 tarihinden itibaren WHO üyesi tüm ülkeler yeni sınıflandırmayı kullanmaya başladı. Eşcinselliğin bir hastalık, bozukluk ya da eksiklik olmadığını, 3 farklı cinsel yönelimden birisi olduğunu ve doğuştan ya da 3 ile 4 yaşlarına kadar belirlenen, kişinin kendi seçmediği bir durum olduğu tıp bilim tarafından tespit edilmiş ve bu durum kabul görmüş ve eşcinseller çoğu gelişmiş ülkelerde eşcinseller arası resmi evlilik dahil olmak üzere heteroseksüellerin sahip olduğu pek çok hakka kavuşmuştur.[31]

Amerikan Psikiyatri Birliği (APA), 1973 yılında eşcinselliği, "Akıl Hastalıkları Teşhis ve İstatistikleri Klavuzu"ndan çıkarmıştır. Günümüzde APA'nın pozisyonu, objektif ve iyi planlanmış[32] bilimsel çalışmalar ve klinik literatür doğrultusunda eşcinselliğin insanların cinselliğinin "pozitif ve normal" çeşitlerinden biri olduğudur [33] APA'ya göre eşcinselliğin geçmişte bir akıl hastalığı olarak görülmesinin nedeni, akıl sağlığı alanında çalışan profesyonellerin ve toplumun bu konuda taraflı şekilde bilgilendirilmiş olmasıdır.[34]

1 Ocak 1993 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliği "Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırması"ndan çıkarmıştır. ICD-10 maddesi "cinsel yönelim, tek başına, bir rahatsızlık/hastalık olarak kabul edilemez" şeklindedir.[35][36]

Cinsel yönelim konum ve etimolojisi

21. İstanbul Onur Haftası etkinliklerinin son gününde düzenlenen İstanbul Onur Yürüyüşü'nde iki eşcinsel birey, İstiklal Caddesi.

Cinsel ilişkideki konumuna göre Batı ülkelerinde böyle bir ayırım artık yapılmamakla birlikte, eşcinselliğin daha gizli yaşandığı, daha muhafazakâr ülkelerde eşcinsel erkekler "verici" (etken, aktif) ya da alıcı (edilgen, pasif) olarak ikiye ayrılmaktadır ve bu kültürlerde özellikle kadınsı görünümlü ya da pasif konumda olan erkekler eşcinsel olarak kabul edilmekte ve toplumun büyük bir kesimi tarafından dışlanmaktadırlar. Etken (aktif) ve edilgen (pasif) terimlerinin üstünlük veya aşağılık belirttiğinin düşünülmesi nedeni ile günümüzde artık bu terimlerin eşcinselleri tanımlarken kullanımından kaçınılmaya başlanılmıştır. Kadın ve erkeğin toplumsal kademelendirmesinde de etkenlik olumlu bir nitelik olarak erkeğe, edilgenlik ise olumsuz bir nitelik olarak kadına yüklenir.[37][38]

Cinsel yönelim ve kimlik

Kinsey ölçeği

Heteroseksüel-Eşcinsel derecelendirme ölçeği olarak bilinen Kinsey ölçeği,[39] kişinin belirlenmiş bir zamandaki cinsel aktivesinin geçmişini ya da bölümlerini tanımlamaya çalışır. Derecelendirme 0’dan 6’ya kadardır. 0 tümüyle heteroseksüel anlamına gelirken, 6 tümüyle eşcinsel anlamına gelmektedir. Ölçekte aseksüelleri de tanımlamak için ek olarak bir de “X” vardır.[40][41]

Yönelim ve davranış

Her bir rengi için farklı anlamı olan, eşcinsellik dayanışmasının sembollerinden Eşcinsel hareketi "LGBT Gurur Bayrağı".

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu cinsel yönelimi kişinin sadece ayrık bir özelliği olarak değil, başkalarıyla tatmin edici birliktelik kurmaya çalışan kişinin evreni olarak tanımlamıştır:[2]

« Cinsel yönelim genellikle kişinin biyolojik cinsiyeti, cinsiyet kimliği ya da yaşı gibi bir özellik olarak ele alınmaktadır. Bu perspektif eksiktir çünkü cinsel yönelim her zaman ilişkisel terimlerde kullanılır ve diğer kişilerle birliktelik kurmayı gerektirir. Cinsel eylem ve romantik çekimler, kişinin birliktelik kurduğu kişilerin biyolojik cinsiyetine göre heteroseksüel ya da eşcinsel olarak sınıflandırılmıştır. Aslında kişiye yapılan eyleme duyulan arzu kişinin heteroseksüellik, eşcinsellik ya da biseksüelliğini ifade eder. Bu eylemler el ele tutuşma, öpüşme gibi basit şeyleri de içerir. Bu nedenle cinsel yönelim, kişilerin diğer kişilerle sevgi, bağlılık, samimiyet için kurduğu kişisel birlikteliklerle tamamen bağlantılıdır. Cinsel davranışlara ek olarak bu bağlar, partnerler arasındaki cinsel olmayan sevgi hareketlerini, paylaşılmış hedefleri, karşılıklı desteği ve devam eden sadakati de içerir.[2] »

Coming out

Eski İzlanda başbakanı Jóhanna Sigurðardóttir modern zamanda eşcinsel olduğunu açıkça beyan eden ilk başbakandır.

Coming out, kişinin cinsel yönelimini ya da cinsiyet kimliğini açıklamasıdır ve çeşitli şekilde psikolojik bir süreç ya da yolculuk olarak tanımlanır ya da deneyimlenir.[42] Coming out genellikle üç evreden oluşur. İlk evre kendini bilme ve eşcinsel birlikteliklere açık olduğunu anlamadır.[43] Bu genellikle içsel coming out olarak tanımlanır. İkinci evre kişinin diğer kişilere (örneğin aile, arkadaşlar ya da meslektaşlar) cinsel yönelimini açıklamaya karar vermesidir. 3. evre de genellikle kişinin açık bir şekilde LGBT bir birey olarak yaşamasını içerir.[44] Bugünlerde Amerika’da insanlar genellikle lisede ya da üniversite yaşlarında cinsel yönelimlerini açıklamaktadır. Lezbiyen, gay ve biseksüeller (LGB), bu yaşlarda özellikle cinsel yönelimleri toplum tarafından kabul edilmediğinde diğer kişilere güvenmeyebilir veya yardım istemeyebilir.

Rosario, Schrimshaw, Hunter ve Braun'a (2006) göre lezbiyen, gay ve biseksüel kişilerin (LGB) cinsel kimlikleri kompleks ve zorlu bir süreçten geçmektedir. Diğer azınlık gruplarının aksine (örneğin etnik ve ırksal azınlıklar) çoğu LGB, kendi kimlikleri hakkında bir şeyler öğrenebileceği ve onlara destek verebilen kişilerin var olduğu bir toplulukta yetişmemektedir. Bunun yerine LGB’ler daha çok eşcinsellik hakkında bilgisiz ya da eşcinselliğe düşman bir toplulukta yetişmektedir.[45]

Outing, kişinin cinsel yöneliminin kendi rızası olmadan topluma ifşa edilmesidir.[46] Birçok politikacı, ünlü, askerlik hizmetlerinde çalışan kişiler ve rahiplerin kötü niyet, politik veya ahlaki nedenlerden dolayı cinsel yönelimleri ifşa edilmiştir.

Cinsiyet kimliği

Károly Mária Kertbeny «homoseksüel» kelimesini ilk kez kullanan kişidir (1868). Macar Milli Kütüphanesi.

Eşcinsel yönelimin önceden kişinin kendi cinsiyetiyle bağlantılı olduğu düşünülmüştür. Örneğin bir kadına ilgi duyan bir kadının maskülen özelliklere ya da bir erkeğe ilgi duyan bir erkeğin feminen özelliklere sahip olduğu anlayışı olmuştur.[47] Ama 20.yüzyılın ortalarında cinsiyet kimliği cinsel yönelimden ayrı bir fenomen olarak görünmeye başlanmıştır.

Cinsel yönelimlerin dağılma oranları transgender ve cinsiyet kimliğiyle uyumlu kişiler (cisgender) arasında oldukça farklı olsa da transgender ve cinsiyet kimliğiyle uyumlu kişiler erkeklere, kadınlara ya da her iki cinse ilgi duyabilir. Heteroseksüel, eşcinsel ve biseksüel kişiler maskülen veya feminen olabilir ya da hem maskülen hem feminen özellikler gösterebilir. Buna ek olarak birçok lezbiyen ve gay toplulukların üyelerinde ya da destekçilerinde “cinsiyetiyle uyumlu heteroseksüel” ve “cinsiyetiyle uyumsuz eşcinsel” sterotipleri vardır. Ama J. Michael Bailey ve K.J. Zucker tarafından yapılan araşırmalar, çoğu gay ve lezbiyenin çocukluk yıllarında cinsiyet uyumsuzluğu yaşadığını bulmuştur.[48]

Eşcinsel cinsel kimlik ve yönelimleri

Eşcinsel evlilik destek için NOH8 kampanyası için Adam Bouska tarafından Indiana Üniversitesi gay-düz ittifakı işbirliği ile çekilen fotoğrafta Solomon Hursey ve Jonas Haefele isimli iki model.
Arzu ve ilgi noktasında duygusal birlikteliği olan iki lezbiyen birey.

Gey

"Gey" sözcüğü, Oxford İngilizce Sözlük'te "eşcinsel kişi (genellikle erkek)" olarak tanımlanır.[49] "Eşcinsel erkek" anlamında bir kelime olmayışı konusundaki eksikliği gidermek için ilk olarak bu anlamda kullanılan Gey kelimesi, zamanla eşcinsel kişi olarak da kullanılmaya başlanmıştır.[49]

Kökende "gey" sözcüğü Fransızca kökenli "gai" kökünden gelmektedir.[49] Aslen "neşeli, umursamaz" ve "canlı renkli, gösterişli" anlamlarına gelen "gey" tabiri 1960'lı yıllardan itibaren erkek eşcinseller tarafından kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.[49] İngilizcedeki gey kelimesinin diğer anlamlarında kullanımı zamanla yok olmaya yüz tutmuştur.[49]

Lezbiyen

Kadın eşcinsel anlamına gelen "lezbiyen" kelimesi 1800'lü yıllardan beri kullanılmaktadır.[50] Bu kelimenin kökeni eşcinsel kadın şair Sappho'nun memleketi Lesbos (Midilli) Adası'na dayanır. Sappho şiirlerinde, kadınlara karşı duygularından bahsetmiştir. Dilbilimi açısından lezbiyen kelimesi "Lesboslu" anlamına gelir.[50]

Biseksüel

Biseksüellik, duygusal veya cinsel yönelimi hem kendi hem de karşı cinsine dönük olan canlı. Biseksüel sözcüğü hem isim, hem sıfat olarak kullanılır. Bu cinsel yönelim, kimliğine sahip bir kimsenin aynı anda hem bir erkekle hem de bir kadınla cinsel olarak ilgili olması gerekmez. Bazı biseksüeller bu ya da öteki toplumsal cinsiyetle (veya her ikisiyle de) asla cinsel ilişkiye girmemişlerdir. Heteroseksüeller ve gay erkekler ile lezbiyenler için geçerli olduğu üzere, cinsel çekim her arzu edildiğinde davranılmasını gerektirmez.

Eşcinsel birliktelikler

Eşcinsel yönelime sahip kişiler cinselliklerini çeşitli yollarla ifade edebilirler ve cinselliklerini davranışlarında ifade edebilirler ya da etmeyebilirler.[1] Kinsey ölçeği, kişinin belirlenmiş bir zamandaki cinsel aktivitesinin geçmişini ya da bölümlerini tanımlamaya çalışır. Derecelendirme 0’dan 6’ya kadardır. 0 tümüyle heteroseksüel anlamına gelirken, 6 tümüyle eşcinsel anlamına gelmektedir. Araştırmalar birçok gay ve lezbiyenin ciddi ve uzun ömürlü ilişki istediklerini bulmuştur. Örneğin anket verileri gaylerin %40 ve %60 arasının, lezbiyenlerin de %45 ve %80 arasının o an romantik bir ilişki içinde olduklarını göstermektedir.[51] Anket verileri aynı zamanda gay çiftlerin %18 ve %28 arasının ve lezbiyenlerin %8 ve %21 arasının Amerika Birleşik Devletleri'nde on yıl veya daha fazla birlikte yaşadıklarını göstermektedir.[51] Araştırmalar eşcinsel çiftlerin heteroseksüel çiftlerle eşit derecede birbirinden tatmin olduğunu ve ciddi ilişki kurduklarını bulmuştur. İlişkinin ciddiyeti ve ilişkiden tatmin olma konusunda yaş ve cinsiyet, cinsel yönelime göre daha güvenilir bir istatistiktir ve heteroseksüel ve eşcinseller romantik ilişkiler bakımından kıyaslanabilir beklentiler ve idealler paylaşmaktadırlar.[52][53][54]

Eşcinselliğin demografisi

Amerikan seksolog ve yazar Alfred Kinsey heteroseksüel-eşcinsel derecelendirme ölçeği olarak bilinen cinsel yönelim cetveli veya kinsey ölçeğinde, "Erkekte Cinsel Davranış" isimli eserinde “The world is not to be divided into sheep and goats” yani “Dünya koyunlar ve keçiler diye ikiye ayrılmıyor” demiş ve bu cinsel yönelim cetvelini ortaya atmıştır.

Gey ve lezbiyen popülasyonunun büyüklüğüyle ilgili güvenilir veriler kamu politikası için önemlidir.[55] Örneğin demografiler, yerli ortaklık, eşcinsellerin evlat edinmesinin yasallaşması ve Amerikan ordusundaki Sorma Söyleme politikasının yararları ve maliyetlerini hesaplamaya yardım eder.[55] Gay ve lezbiyen popülasyonuyla ilgili bilgiler, sosyal bilim adamlarının işçi pazarı tercihleri, insan sermayesi birikimi, ev halkı konusunda uzmanlaşma, ayrımcılık ve coğrafi konum hakkında kararlarla ilgili önemli soruları anlamasına da yardım eder.[55]

Eşcinselliğin yaygınlığını ölçmek zordur.[12] Birçok insan eşcinsel çekimlere sahip olmasına rağmen kimliklerini eşcinsel ya da biseksüel olarak görmek istemeyebilirler. Araştırma, cinsel yönelimi tanımlayabilen ya da tanımlayamıyabilen bazı karakteristikleri ölçmek zorundadır. Eşcinsel arzulara sahip kişilerin sayısı bu arzularını fiile dönüştüren kişilerin sayısından, arzularını fiile dönüştüren kişilerin sayısı da kendi kimliğini gay, lezbiyen ya da biseksüel olarak gören kişilerin sayısından daha büyük olabilir.[55]

1948 ve 1953 yılları arasında Alfred Kinsey, erkek deneklerin %46’sının her iki cinse cinsel olarak tepki verdiğini, %37’sininde en az bir eşcinsel deneyim yaşadığını rapor etmiştir.[56][57] John Tukey, Kinsey’i rastgele değil uygun örnekler kullandığı için eleştirmiştir.[58][59] Sonraki bir araştırmada örnek yanlılığı olmamasına rağmen benzer sonuçlar elde edilmiştir.[60] LeVay, Kinsey’in sonuçlarının demografik araştırmaların yorumlanması gerektiğini gösteren bir uyarı niteliği taşıdığını belirtmiştir çünkü bilimsel metotlar kullanılmasına rağmen farklı kriterlerin kullanılmasının farklı sayılara ulaşmaya yol açabileceğini belirtmiştir.[12]

Önemli araştırmalar insanların %2’den %11’e kadar bir kısmının geçmişlerinde eşcinsel aktivite yaşadığını göstermektedir.[61][62][63][64][65][66][67][68][69][70] Eşcinsel çekimler ve/veya davranışlar rapor edildiğinde bu oran %16-21’e çıkmaktadır.[70] 2006’daki bir araştırmada, araştırmaya katılanların %20’si bazı eşcinsel hisleri deneyimlediğini anonim olarak rapor etmiş ama sadece %2-3’ü kendi kimliğini eşcinsel olarak gördüğünü söylemiştir.[71] 1992’de yapılan bir araştırmada Britanyalı erkeklerinin %6.1’i, Fransız erkeklerininse %4.1’inin eşcinsel deneyim yaşadığı rapor edilmiştir.[72] 2008’de yapılmış bir anket, Britanyalıların %13’ünün eşcinsel aktivite yaşadığını ama sadece %6’sının kendi kimliklerini eşcinsel ya da biseksüel olarak gördüklerini bulmuştur.[73] 2010’da Ulusal İstatistik Ofisi’inin (ONS) yaptığı bir anket, Britanyalıların %1.5’inin kendi kimliklerini eşcinsel ya da biseksüel olarak gördüğünü bulmuştur. ONS, bu bulguların %0.3’le %3’ arasında bir oranı gösteren araştırmalarla uyumlu olduğunu öne sürmüştür.[57][74]

2008’de Amerika Birleşik Devletleri'nde başkanlık seçimleri gününde, oy verdikten sonra oylama yerinden çıkan oy verenler arasında yapılan seçim anketi, seçmenlerin %4’ünün gay, lezbiyen ya da biseksüel olduğunu göstermiştir. Bu oran 2004’teki oranla aynıdır.[75] 2000’de yapılan ABD nüfus sayımı, evli olmayıp aynı evde yaşayan 601, 209 eşcinsel çift olduğunu göstermiştir.[76]

Eşcinsellik ve psikoloji

Eşcinsellik, cinsellik dışında aynı cins veya cinsiyetteki insanlar arasındaki romantik, duygusal cinsel çekim ya da cinsel davranışları ifade edebilir.

Psikoloji, eşcinsel yönelimi ayrık bir yönelim olarak araştıran ilk bilim dallarından biridir. Eşcinselliği ilk hastalık olarak sınıflandırma girişimi acemi Avrupalı seksolog hareketi tarafından yapılmıştır. 1886’da seksolog Richard von Krafft-Ebing, Psychopathia Sexualis adlı kitabında eşcinsellik gibi üremeyle sonuçlanmayan cinsel aktiviteleri cinsel sapkınlık olarak görmüştür. Eşcinselliğin hem doğuştan hem de sonradan kazanabileceğine ve eşcinselliği mastürbasyonu engelleyerek ve nevrozları tedavi ederek tedavi edebileceğine inanmıştır. Sigmund Freud’sa eşcinselliği kendini karşıt cinsteki ebeveyn ile özdeşleştirmenin de etkisiyle oluşmuş, psikoseksüel gelişimdeki çatışmaların bir sonucu olarak tanımlamıştır. 20.yüzyılının ortalarına kadar eşcinselliğin patolojik modelleri standarttır.

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçiler Kurumu’nun açıklaması şu şekildedir.

1952’de Amerikan Psikiyatri Kurumu, Teşhis ve İstatistik Kılavuzu’nu (DSM) ilk yayınladığında eşcinsellik hastalıklar kategorisinin içindeydi. Ama hemen sonra sınıflandırma Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalarda kritik incelemeye maruz kalmıştır. Yapılan araştırmalar eşcinselliğin bir bozukluk ya da anomali değil normal ve sağlıklı bir cinsel yönelim olduğunu göstermiştir. Araştırmaların sonuçları toplandığında tıp, ruh sağlığı ve davranışsal ve sosyal bilimlerdeki profesyoneller, eşcinselliğin bir ruh hastalığı olarak sınıflandırılmasının yanlış olduğu ve DSM sınıflandırmasının önceki sosyal normlara ve popülasyonu temsil etmeyen hastaların klinik izlenimlerine dayanan bilimsel olarak kanıtlanmamış tahminleri yansıttığı sonucuna ulaşmıştır.

Bilimsel kanıtların tanınmasıyla[77] Amerikan Psikiyatri Kurumu eşcinselliği 1973’te DSM’den çıkartmıştır. Amerikan Psikologlar Birliği 1975’te aynı pozisyonu benimsemiş ve diğer tüm ruh sağlığı profesyonellerini eşcinselliğin uzun süredir bir ruh hastalığı olarak damgalanmasının kaldırılması konusunda teşvik etmiştir. Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu da benzer prensibi benimsemiştir.[2]

Davranışsal ve sosyal bilimlerin ve ruh sağlığı uzmanlık alanlarının uzun süredir olan ortak görüşü hemcinse karşı duyulan romantik, cinsel çekimlerin ve eşcinsel davranışların insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğudur.[78] Dünya Sağlık Örgütü, ICD-9’da (1977) ruh hastalığı olarak sınıflandırdığı eşcinselliği 17 Mayıs 1990’daki 43. Dünya Sağlık Kongresi’nin onayıyla ICD-10’da hastalık olmaktan çıkarmıştır.[79][80][81] ICD-10’a psikolojik ve davranışsal bozukluklar nedeniyle cinsiyet kimliğini ya da cinsel yönelimini değiştirmek istemek anlamına gelen egodistonik cinsel yönelimi eklemiştir(F). Çin Psikiyatri Kurumu, 5 yıllık bir araştırma sonunda 2001’de eşcinselliği ruh hastalığı sınıflandırmasından çıkarmıştır.[82] Kraliyet Psikiyatrlar Derneği’nin açıklaması “Araştırmalar gay, lezbiyen veya biseksüel olmanın normal ruhsal sağlıkla uyumlu olduğunu göstermektedir. Ama toplumda ayrımcılığa uğrama ve arkadaş, aile ve diğer kişiler tarafından reddedilme ihtimali LGB’lerde (lezbiyen, gay ve biseksüel) beklenenden yüksek oranda ruhsal zorlanmaların görülmesine neden olmaktadır. ABD'deki muhafazakâr gruplar LGB’lerdeki ruhsal zorlanmaların yüksek oranda görülmesinin eşcinselliğin doğrudan kendisinden kaynaklandığını öne sürse de bu iddiayı ispatlayan bir kanıt yoktur.” şeklindedir.[83]

Çoğu lezbiyen, gay ve biseksüel, heteroseksüellerle aynı nedenlerden (stres, ilişkilerindeki zorluklar, sosyal ve iş ortama uyum sağlama vb.) dolayı psikoterapi almak istemektedir. Cinsel yönelimleri tedavilerinde çok ya da az önem taşıyabilir ya da hiç önem taşımayabilir. Lezbiyen, gay ve biseksüel kişilerin psikoterapilerinde yüksek derecede anti-gay yaklaşımı görülme riski vardır.[84]

Uygun bir psikoterapi aşağıdaki bilimsel verilere dayanmaktadır.[78]

Değerlendirme Açıklama
- Eşcinsel çekimler, davranışlar ve yönelimler insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonudur. Başka bir deyişle ruhsal ya da gelişimsel bir bozukluğun işareti değildir.
- Eşcinsellik ve biseksüellik damgalanmaktadır ve bu damgalanma kişinin hayatında negatif etkilere yok açmaktadır[85].
- Eşcinsel çekimler ve davranışlar çeşitli cinsel yönelim ve cinsel yönelim kimliklerinde görülebilir [86]
- Gey, lezbiyen ve biseksüel kişiler heteroseksüller gibi tatmin edici hayatlar yaşayabilirler ve kurdukları ciddi birliktelikler önemli açılardan birbirine denktir[87].
- Eşcinsel yönelimin aile hayatının kötü olması ya da travma sonucu oluştuğunu destekleyen deneysel araştırma yoktur[88].

19. ve 20. yüzyıllarda çeşitli psikologlar eşcinselliğin nedenleri ile ilgili teoriler geliştirdiler. Bunların çoğu eşcinselliği "akıl hastalığı" olarak tanımlıyordu.[89] 19. yy psikologlarından Richard von Krafft-Ebing, mastürbasyon, sadomazoşizm ve şehvet cinayetlerini "cinsel sapıklıklar" olarak tanımladığı 1886 tarihli kitabı Psychopathia Sexualis'de eşcinselliğin kalıtımsal olduğunu iddia etti. Çağdaşı Sigmund Freud, kendini karşıt cinsteki ebeveyn ile özdeşleştirmenin de etkisiyle oluşmuş, "psikoseksüel gelişimdeki çatışmaların bir sonucu" olarak tanımladı. Diğerleri, eşcinselliğin nedenlerini sosyal etkilerde ve anne karnındaki gelişim esansında gerçekleşen fizyolojik olaylarda aradılar. Eşcinselliğin nedenleri, muhtemelen, insanın doğuştan gelen veya doğasından kaynaklanan özellikleri ile çevresel faktörler ya da toplum etkisinin bir bileşimidir.[89]

Eşcinselliğin olası nedenleri

Biyolojik faktörler

Araştırmacılar genler, doğum öncesi hormonlar ve beyin yapısını kapsayan, cinsel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olma ihtimali olan birkaç biyolojik faktör tanımlamıştır.

Bilim insanları cinsel yönelimin tek bir faktör tarafından belirlenmediğine, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna[90][91] ve biyolojik faktörlerin genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimiyle bağlantılı olduğuna inanmış[4], biyolojik teorileri daha çok benimsemiştir.[91] Bilim adamları cinsel yönelimin bir seçim olmadığına inanmaktadır.[4][91][92][93] Kişi heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel ya da aseksüel olmayı kendisi seçmemektedir. Erken çocukluk deneyimlerinin, ailenin yetiştirme şeklinin, cinsel tacize uğramanın ya da yaşanan kötü olayların cinsel yönelime etki ettiğine dair önemli bir kanıt yoktur ama araştırmalar ebeveynlerin herhangi bir cinsel yönelim hakkındaki düşüncelerinin çocuğun herhangi bir cinsel yönelimle bağlantılı davranışları nasıl deneyimleyeceğine etki edebileceğini bulmuştur.[4][90][91][94][95]

Önceden eşcinselliğin aileyle yaşanan kötü deneyimler ya da yanlış bir psikolojik gelişme yüzünden oluştuğu düşünülmüştür ama bu varsayımlar yanlış bilgiye ve ön yargıya dayanmaktadır.[96] Şu anki araştırmalar cinsel yönelimin oluşumundaki biyolojik açıklamaları aramaktadır[91] ama hiçbir tekrarlanan bilimsel araştırma cinsel yönelimin özel bir biyolojik etiyolojisinin olduğunu desteklememektedir.[90][91] Ama bilimsel araştırmalar heteroseksüel ve eşcinsel kişilerde bir takım biyolojik farklılıklar bulmuştur. Bu biyolojik farklılıklar cinsel yönelimin oluşumuyla aynı temel nedene sahip olabilir.

Genetik araştırmalar

Cinsel yönelimin belirlenmesinde genetik ve çevrenin önemini kıyaslamak amacıyla birkaç ikiz çalışması yapılmıştır. 1991’de yapılan bir araştırmada Bailey ve Pillard, tek yumurta erkek ikizlerinde %52 oranında, çift yumurta erkek ikizlerinde ise %22 oranında eşcinsellik bakımından uyum bulmuştur.[97] 2000’de Bailey, Dunne ve Martin 4,901 avustralyalı ikiz üzerinde yaptığı araştırmada benzer sonuçlar bulmuştur.[98] Tek yumurta erkek ikizlerinde %20 oranında uyum bulurlarken tek yumurta kız ikizlerinde yüzde %24 oranında uyum bulmuşlardır. Hershberger (2001) araştırmasında ikizler üstünde yapılmış 8 araştırmanın sonuçlarını birbiriyle karşılaştırmıştır. 8 araştırmanın 6’sında tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek oranda uyum olduğu görünmüştür. Bu bulgular genetik faktörlerin cinsel yönelim üstündeki etkisinin önemli olduğunu destekler.[99]

Bearman ve Brückner (2002) önceki araştırmaları az sayıda denek içermesi[100] ve deneklerin popülasyonu temsil etmemesinden dolayı eleştirmiştir.[101] Bearman ve Brückner, 289 tek yumurta ikizi ve 495 çift yumurta ikizi üstünde yaptığı araştırmada tek yumurta erkek ikizlerinde sadece %7.7, tek yumurta kız ikizlerinde ise sadece %5.3 oranında eşcinsellik bakımından uyum bulmuştur. Bulgular neticesinde sosyal çevreden bağımsız bir genetik etkiden söz edilemeyeceği öne sürülmüştür.[100]

2010’da İsveç’te 7,600’den fazla ikiz üstünde yapılan bir araştırmada eşcinsel davranış hem genetik faktörlerle hem de kişiye özgü çevresel faktörlerle (örneğin doğum öncesi ortam, hastalık ve travma, akran grupları ve cinsel deneyimler) açıklanabileceğini bulmuştur. Araştırma aynı zamanda ailesel çevre, toplumun tutumu gibi paylaşılmış çevresel faktörlerin de zayıf ama yine de kayda değer derecede etki ettiğini bulmuştur. Kadınların cinsel yöneliminde genetik faktörlerin az derecede etki ettiği, erkeklerin cinsel yöneliminde ise paylaşılmış çevresel faktörlerin hiç etki etmediği görünmüştür. Biyometrik modelin bulgularına göre erkeklerin cinsel yöneliminde genetik faktörler %34-39, paylaşılmış çevresel faktörler %0, kişiye özgü çevresel faktörler %61-66 oranında etki etmektedir. Kadınların cinsel yöneliminde ise genetik faktörler %18-19, paylaşılmış çevresel faktörler %16-17, kişiye özgü çevresel faktörler %64-66 oranında etki etmektedir.[102]

Cinsel yönelim üzerine yapılan kromozom bağlantısı çalışmaları genom boyunca birçok tetikleyici genetik faktörlerin varlığını göstermektedir. 1993’te Dean Hamer ve meslektaşları 76 gay kardeş ve ailelerinin bağlantı analiziyle ilgili bulgular yayınlamıştır.[103] Hamer ve meslektaşları eşcinsel erkeklerin anne tarafında, baba tarafına göre daha çok gay kuzen ve gay dayıya sahip olduklarını bulmuştur. Bu annesel soyu gösteren gay kardeşler, x kromozomundaki 22 işaretleyici gen kullanılarak X kromozomu bağlantısı test edilmiştir. Başka bir araştırmada test edilen 40 kardeş çiftin 33’ünde Xq28’in uzak bölgesinde benzer aleller bulmuştur. Bu erkek kardeşler için beklenen oran olan %50’den önemli ölçüde daha yüksektir. Bu medyada birçok insan tarafından “gey geni” olarak adlandırılmış, önemli tartışmalara yol açmıştır. 1998’de Sanders ve meslektaşları benzer bir çalışma yapmış gay kardeşlerin baba tarafındaki amcaların %6’sının, anne tarafındaki dayılarınınsa yüzde %13’ünün eşcinsel olduğunu bulmuştur.[104]

Hu ve meslektaşları tarafından yapılan bir sonraki analiz önceki bulguların doğruluğunu arttırmıştır. Bu araştırma gay kardeşlerin (yeni grup) %67’sinin Xq28’de, X kromozomunda bir işaretleyici gen paylaştıklarını ortaya çıkarmıştır.[105] Başka iki araştırmada (Bailey ve meslektaşları, 1999; McKnight ve Malcolm, 2000) eşcinsel erkeklerin anne tarafındaki gay akrabaların fazlalığı bulunamamıştır.[104] 1999’da Rice ve meslektaşları tarafından yapılan bir çalışmada Xq28 bağlantısı bulunamamıştır.[106] Bütün kromozom bağlantısıyla ilgili dataların meta-analizi Xq28’le ilgili önemli bir bağlantı olduğunu göstermektedir ama aynı zamanda cinsel yönelimin tamamen genetik olduğunu açıklayabilmek için ek olarak başka genlerinde var olmak zorunda olduğunu göstermektedir. 894 heteroseksüel ve 694 eşcinsel erkek üstünde yapılan son bir araştırmada kromozom bağlantısı bulunamamıştır.[107]

Mustantski (2005) kişilerin kendi ve yeni deneklere ek olarak daha önce Hamer (1993) ve Hu (1995) tarafından rapor edilen ailelerin sadece X kromozomunun scan edilmesi yerine bütün genomunu scan etmiştir.[108] Araştırma, Hamer’in bulgularınınkine göre bir parça daha indirgenmiş Xq28 bağlantısı bulmuş, 7q36, 8p12 ve 10p26’dan başka önemli işaretleyici bulamamıştır. İlginç bir şekilde bulgular 10q26’in annesel soydan geldiğine dair önemli bir işaret göstermektedir. Bu önceki aile çalışmalarını desteklemektedir.

2004’te İtalyan araştırmacılar, 98 eşcinsel erkek ve 100 heteroseksüel erkeğin akrabalarını incelemiştir. Eşcinsel erkeklerin kadın akrabaları, heteroseksüel erkeklerinkine göre daha çok çocuk sahip olmaya eğilimli olduğu bulunmuştur. Ayrıca eşcinsel erkeklerin anne tarafındaki kadın akrabaları, baba tarafındaki kadın akrabalarına göre de daha çok çocuk sahip olmaya eğilimli olduğu gözlenmiştir. Araştırmacılar X kromozomundaki nesilden nesile geçen bir genetik materyalin, kız çocuklarda doğurganlığa, erkek çocuklarda ise eşcinselliğe neden olduğu sonucuna varmıştır.[109]

2010’da Kore Gelişmiş Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’ndeki bir grup, bir dişi farenin üreme davranışıyla ilgili tek bir genini ortadan kaldırarak cinsel tercihini değiştirmeyi başarmıştır. Dişi fare gen olmayınca diğer dişi farelerin idrarına karşı maskülen bir cinsel davranış ve cinsel eğilim göstermiştir. Bu geni koruyan dişi farelerse erkek farelere cinsel ilgi duymuştur.[110]

2014'te ABD'de Northwestern Üniversitesi’nde Michael Bailey tarafından yapılan bir araştırma, genetik faktörlerin erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği ama tamamen de belirleyici olmadığını göstermiştir. 408 eşcinsel erkek kardeş çifti ve aileleri üstünde yapılan araştırmada eşcinsel erkeklerin X kromozomunun Xq28 bölgesinde benzer DNA işaretleri taşıdığı ve bu bölgedeki iki kromozomun erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği bulunmuştur. Bu 1993’te yapılan Dean Hamer’ın araştırmasını desteklemektedir. Ayrıca Kromozom 8 adlı bir bölgenin de erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği görünmüştür. Araştırmanın bulgularına göre genetik faktörler erkek eşcinselliğinde yüzde 30-40 oranında rol oynarken gerisinden çevresel faktörler sorumlu. Ama Michael Bailey çevresel faktörlerin illaki sosyal olarak sonradan kazanılan anlamı taşımadığı, doğumumuzda DNA’mızda olmayan her şeyin çevresel faktörler olarak kabul edildiğini söylemiştir.[111]

Epigenetik araştırmalar ve teoriler

Bir araştırma annenin genetik yapısıyla oğullarının eşcinselliği arasında bir bağlantı bulmuştur. Kadınlar iki X kromozomuna sahiptir ve biri inaktive edilir. Bocklandt ve meslektaşları, eşcinsel oğullara sahip annelerin X kromozomu inaktivasyonlarının, eşcinsel erkek çocuğa sahip olmayan annelere göre önemli derecede daha yüksek oranda asimetri gösterdiğini bulmuştur. Eşcinsel bir erkek çocuğa sahip olmayan annelerin %4’ü X kromozomu inaktivasyonlarında asimetri gösterirken bu oran bir eşcinsel erkek çocuğa sahip annelerde %13, iki ya da daha fazla eşcinsel erkek çocuğa sahip annelerde %23’tür.[112]

Gebelik ve doğum sonrası boyunca epi-işaretleyicilerin genlerin ifade edilmesi üstündeki kontrolü geçici olarak değişmektedir. Epi-işaretleyiciler histon proteinlerinin ve DNA histonlarına bağlanan metil ve asetil gruplarının modifikasyonudur.[113][114] Proteinlerin fonksiyonunu değiştirir, genlerin ifade edilmesini etkiler.[115] Epi-işaretleyiciler fetüsün normal bir cinsel gelişme yaşamasına yardım etmek için tasarlanmıştır ama mitoz bölünme sırasında çocuğa geçebilir.[116] Bu epi-işaretleyiciler babadan kıza ya da anneden oğula geçtiğinde erkeklerdeki bazı özelliklerin feminenleşmesi ve kadınlardaki bazı özelliklerin maksülenleşmesi gibi ters etkilere neden olabilir. Feminenleşme ve maskülenleşmenin tersine dönmesi cinsel tercihinde tersine dönmesine neden olabilir.[117]

Doğum öncesi hormonlar

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirliyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.[118] Gelişen beyin hücreleriyle etkileşim içinde olan hormonların ve genlerin etkilediği beyin yapısındaki farklılıkların cinsel yönelim dahil olmak üzere sayısız davranışlardaki cinsiyet farklılıkların temeli olduğuna inanılır.[119] Doğum öncesi hormonlar çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları (sex-typed behaivor) etkileyebilir.[119] Bu hipotez memeli hayvanlar üstünde yapılan çok fazla sayıda yapılan deneysel çalışmalar sonucu ortaya atılmıştır. Benzer etkilerin insanlardaki nörodavranışsal gelişiminde görülmesi uzmanlar arasında büyük bir tartışma konusu olmuştur.[120] Son yapılan çalışmalar doğum öncesi maruz kalınan androjenin çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları etkilediğine dair kanıtlar bulmuştur.[120]

Doğum öncesi maruz kalınan hormonların işaretlerinden biri işaret parmağı uzunluğunun yüzük parmağı uzunluğuna oranıdır. (Erkekler kızlara göre daha düşük 2D;4D oranına sahiptir.) Bağımsız araştırmalar lezbiyen kadınların daha maskülenleşmiş (daha düşük) 2D;4D oranlarına sahip olduğunu bulmuştur.[121][122][123][124][125][126][127][128][129][130] Bu efekt henüz heteroseksüel ve eşcinsel erkeklerde gözlenmemiştir.[131] Ama bu parmak oranlarının doğum öncesi androjenlerle bağlantılı olduğu tartışmalıdır.[132] Başka doğum öncesi faktörlerde bunda rol oynayabilir. Bazı araştırmalar bu hipotezi desteklerken diğerleri desteklememiştir.[132]

CAH hastaları (congenital adrenal hyperplasia, fetüs gelişirken yüksek androjen seviyelerinde oluşan otozomal resesif bir hastalık) anne karnında aşırı androjen hormonuna maruz kalmalarından dolayı değişen seviyelerde bir maskülenleşmiş vücuda ve daha çok maskülenleşmiş davranışlara sahiptir. Araştırmalar CAH hastalarının, kontrol grubundaki kadınlara göre daha çok eşcinsel ya da biseksüel yönelime sahip olduğunu göstermiştir.[133] Geçmişte düşük yapmayı engellemek için kullanılan bir ilaç olan beyaz billur tozunun (diethylstilbestrol (DES)) kadınların cinsel yönelimiyle olan ilişkisi incelenmiş, anne karnındayken DES'e maruz kalmış kadınların kontrol grubundaki kadınlara göre daha yüksek oranda (%17’ye %0) eşcinsel birliktelik yaşadıklarını rapor edilmiştir. Ama DES kadınlarının büyük çoğunluğu tümüyle heteroseksüel yönelime sahip olduğu belirtilmiştir.[134] CAH ve DES çalışmaları doğum öncesi hormonal teoriyi bir parça desteklemektedir ama sadece eşcinsel kadınların küçük bir bölümünün eşcinselliğini açıklamaktadır.

Kadınlar düşük frekanstaki sesleri erkeklere göre daha iyi duyarlar ve iç kulaklarındaki kokleadan ürettikleri oto-akustik emisyon (OAE), erkeklere göre daha yüksektir. Erkeklerin düşük frekanstaki sesleri algılamada daha kötü ve ürettikleri OAE’nin daha düşük seviyede olmasının sebebinin anne karnında daha fazla androjen hormonuna maruz kalmalarından dolayı olduğu düşünülmektedir. Dennis McFadden tarafından yapılan bir araştırma (1998) lezbiyen ve biseksüel kadınların ürettikleri OAE seviyesinin heteroseksüel kadınlara göre daha düşük (daha maskülenleşmiş) olduğunu bulmuştur. Ama heteroseksüel, eşcinsel ve biseksüel erkekler arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır.[135]

Blanchard ve Klassen (1997), her büyük erkek kardeşin bir erkeğin gay olma ihtimalini bir önceki erkek kardeşinkinin yaklaşık yüzde 33’ü kadar arttırdığını rapor etmiştir.[136][137] Bu oran, cinsel yönelimle ilgili yapılmış araştırmalarda tanımlanmış en güvenilir epidemiyolojik değişkenlerden biridir.[138] Bu bulgular sonucunda erkek fetüslerin, her erkek çocuk doğurdukça güçlenen annesel bağışıklık sistemini tetiklediği öne sürülmüştür. Bu anne immün hipotezi, erkek fetüsteki hücrelerin hamilelik ya da doğum sırasında annenin dolaşımına girmesiyle başlar.[139] Erkek fetüsler, omurgalıların seksüel olarak farklılaşmasında rol oynadığı neredeyse kesin olarak bilinen HY antijenlerini üretir. Bu Y bağlantılı proteinler annenin bağışıklık sistemi tarafından tanınmaz çünkü annenin cinsiyeti dişidir. Bu tanınmamazlık yüzünden anne plazental duvardan fetal bölüme kadar ulaşan antikorlar üretir. Bu anti-erkek antikorlar gelişen fetal beynin kan/beyin duvarını aşar ve beynin cinsel yönelimle bağlantılı, cinsiyete göre dimorfik yapılarını değiştirir. HY antijenlerinin beynin maskülenleşmesindeki kabiliyetini azaltan HY antikorları, erkek bebeğin büyüdüğünde kadınlardan çok erkeklere ilgi duyma ihtimalini arttırır.[136][139] Buna doğum sırası efekti denir. Doğum sırası efekti, yaklaşık her 7 eşcinsel erkekten birinin eşcinselliğini açıklamaktadır.[140] Kadınların cinsel yöneliminde ve büyük kız kardeşlere sahip olmakta doğum sırası efektinin herhangi bir etkisi olduğu gözükmemektedir.[141][142]

Sol yanlı olma ihtimali eşcinsel kişilerde artmaktadır. Önceki çalışmaların meta-analizinde[143] eşcinsel erkeklerin sol yanlı olma ihtimalinin heteroseksüel erkeklerinkinin %34’ü kadar daha fazla olduğu, eşcinsel kadınların sol yanlı olma ihtimalininse heteroseksüel kadınlarınkinin neredeyse iki katı (%91) olduğu bulunmuştur.[143] Blanchard ve meslektaşları (2006) doğum sırası efektiyle el yanlılık arasında bağlantı kurmuş, doğum sırası efektinin sadece sağ yanlı erkekler için geçerli olduğunu iddia etmiştir.[144]

Nörolojik araştırmalar

1991’de Simon LeVay, hipotalamustaki INAH1, INAH2, INAH3 ve INAH4 adı verilen 4 nöron grubunu incelemiştir. Beynin bu bölümünü önemlidir çünkü bu bölümün hayvanların cinsel davranışlarının düzenlenmesinde rol oynadığı kanıtlanmış ve INAH2 ve INAH3’ün erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterdiği rapor edilmiştir. Araştırma, AIDS yüzünden ölen 19 eşcinsel erkekten, cinsel yönelimleri bilinmeyen ama araştırmacılar tarafından heteroseksüel varsayılan, 6’sı AIDS’ten ölen 16 erkekten, yine araştırmacılar tarafından heteroseksüel varsayılan, 1’i AIDS’ten ölen 6 kadından oluşmaktaydı. Simon LeVay, heteroseksüel erkeklerdeki INAH3’ün büyüklüğünün, eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınlarınınkinin iki katı kadar olduğunu bulmuştur.[145]

2001’de William Byne ve meslektaşları aynı araştırmayı 14 HIV pozitif eşcinsel erkek, heteroseksüel varsayılan 34 erkek (10 HIV pozitif) ve heteroseksüel varsayılan 34 kadın (9 HIV pozitif) üstünde tekrar yapmıştır. Araştırmacılar INAH3’ün büyüklüğünün heteroseksüel erkek ve kadınlarda önemli derecede farklılık gösterdiğini bulmuştur. Eşcinsel erkeklerinkinin görünüşte heteroseksüel erkeklerinkinden küçük, heteroseksüel kadınlarınkinden büyük olduğu bulunmuştur. Ama bu farklılığın tam olarak istatistiksel bir öneme sahip olmadığı tespit edilmiştir. Byne ve meslektaşları aynı zamanda INAH3’ün ağırlığını ve nöronlarının sayılarını da ölçmüştür. INAH3’ün ağırlığının sonuçları büyüklüğününkilerine benzer çıkmıştır. Heteroseksüel erkeklerdeki INAH3’ün ağırlığı, heteroseksüel kadınlarınkine göre önemli ölçüde daha yüksek çıkarken, eşcinsel erkeklerin sonuçları, heteroseksüel erkek ve kadınların arasında çıkmıştır. Ama farklılığın önemli derecede olmadığı görünmüştür. INAH3’teki nöron sayılarında kadın ve erkekler arasında farklılık bulunurken cinsel yönelimle bağlantılı bir farklılık bulunamamıştır.[146]

Erkek terindeki testosterondan elde edilen androstadienin (AND) ve hamile kadınların idrarında bulunan östrojene benzeyen estratetraenolinin (EST) insanlardaki feromon olduğu düşünülmektedir. AND ve EST’in kişinin cinsel yönelimine bağlı olarak ön hipotalamustaki nöral devreleri aktivite ettiği gözlenmiştir. Ön hipotalamus üreme fonksiyonların sürecinde rol oynamaktadır ve son kanıtlar ön hipotalamusun cinsel davranış ve cinsel tercihte rol oynayan hormonal ve duyumsal ipuçlarını birleştirmede yardım ettiğini öne sürmektedir. 2005'te İvanka Savic ve ekibi yaptığı araştırmada erkeklik kimyasalı AND’ın heteroseksüel erkeklerin beyninin olfactory bölgesini (koklama duyusuna ait bölge), eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınlarınsa hipotalamus bölgesini aktivite ettiği bulunmuştur. Kadınlık kimyasalı EST’inse eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınların olfactory bölgesini, heteroseksüel erkeklerinse hipotalamus bölgesini aktivite ettiği bulunmuştur.[147] Aynı ekibin 2006’da yaptıkları bir araştırmada lezbiyen kadınların beyinlerinin verdiği tepkilerin heteroseksüel kadınlardan farklı olup heteroseksüel erkeklerinkine bir parça benzediği ama bu benzerliğin heteroseksüel kadınlar ve eşcinsel erkekler arasındaki benzerlik kadar güçlü olmadığı bulunmuştur.[148] Yine aynı ekibin 2008’de yaptığı bir araştırmada eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınların beyin yarımkürelerinin ortalama olarak simetri gösterdiği ama lezbiyen kadın ve heteroseksüel erkeklerin beyinlerinin asimetri gösterdiği, beyinlerinin sol yarımkürelerinin sağ yarımküreye göre bir parça daha büyük olduğu bulunmuştur.[149]

2003’te Qazi Rahman tarafından yapılan bir araştırma, lezbiyen kadınların irkilme tepkisinin (yüksek bir ses gibi beklenmedik bir uyarı karşısındaki göz kırpma refleksi) heteroseksüel kadınlarınkine göre önemli ölçüde daha fazla maskülenleşmiş olduğunu bulmuştur. Bu araştırma, irkilme tepkisinin beynin limbik sistemi tarafından kontrol edilmesinden ve limbik sisteminin aynı zamanda cinsel davranışları da kontrol etmesiyle bilinmesinden dolayı kadınların cinsel yöneliminin en azından limbik sistemle bağlantılı olduğuna dair güçlü bir kanıt içermektedir.[150]

1997’de Sanders ve Ross-Field doğum öncesi hormonların cinsel yönelimle bağlantılı fonksiyonel beyinsel asimetrilere yol açtığını öne sürmüştür. Bilişsel görevler seksüel olarak dimorfik olarak bilinir. Kadınların sözlü yeteneklerinin erkeklere göre daha gelişmiş olması indirgenmiş lateralizationla (bir fonksiyonun beynin sağ veya sol yarımküresinde yerleşik olması prensibi), erkeklerin uzaysal görevlerde kadınlara göre daha başarılı olması da belirgenleşmiş lateralizationla bağlantılıdır. Fonksiyonel beyinsel asimetriyi ölçen Vincent Mekanik Diyagramlar testinde hem eşcinsel erkekler hem heteroseksüel kadınlar heteroseksüel erkeklerden daha düşük skorlar elde etmiştir. Sözel performansı ölçen Wechsler Yetişkin Zeka Ölçeği’nde ise heteroseksüel kadın ve eşcinsel erkekler, heteroseksüel erkeklere göre daha yüksek skorlar elde etmiştir. Cinsiyete göre farklı sonuçlar elde edilmesi beklenen birkaç testte de eşcinsel erkeklerle heteroseksüel kadınların sonuçları istatistiksel olarak birbirinden farklılık göstermezken, heteroseksüel erkeklerin sonuçları farklılık göstermiştir.[151]

2003’te Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, eşcinsel erkeklerin beyni serotoninin geri alımını inhibite eden fluoksetine heteroseksüel erkeklerinkine göre farklı tepki verdiği, hipotalamuslarındaki glikoz metabolizmasının heteroseksüel erkeklere göre önemli ölçüde daha az olduğu bulunmuştur. Prefrontal korteks ve singulat korteks dahil olmak üzere beynin diğer bölgelerinde de ölçülen aktivasyonda da farklılıklar bulunmuştur.[152]

2007’de Chicago’da yapılan bir araştırmada erkek meyve sineklerinin beyinlerinin cinsellikle ilgili bölgelerindeki bir gen değiştirilerek eşcinsel davranış göstermesi sağlanmıştır. Genin mutasyonundan sonra sinapsis adı verilen sinir hücreleri bağlantılarının güçlenmesi nedeniyle erkek meyve sinekleri diğer meyve sineklerinin erkek mi dişi mi olduğunu anlamaya yarayan “feromon” adlı kimyasal kokuları ayırt edememiş, hem dişi hem de diğer erkek meyve sineklerine kur yapmıştır.[153]

Birçok türde seksüel farklılaşmanın belirgin bir özelliği preoptik hipotalamustaki seksüel dimorfik çekirdeğin (SDN) varlığıdır. SDN, erkeklerde dişilere göre daha büyüktür. Evcil koçların çoğunluğu dişi koyunlara ilgi duyarken, yaklaşık yüzde 8’i diğer koçlara ilgi duymaktadır. Roselli ve meslektaşları koyunların SDN’sini (kSDN) incelemiş, eşcinsel koçların kSDN’sinin, heteroseksüel koçlara göre daha küçük, dişi koyunlarınkine ise benzer olduğunu bulmuştur. Ayrıca kSDN’in nöronlarının aromataz aktivitesi, eşcinsel koçlarda heteroseksüel koçlara göre daha küçük olduğu bulunmuştur.[154]

Çevresel faktörler

Profesyonel organizasyonların açıklamaları

Amerikan Pediatri Akademisi'nin 2004’teki açıklaması şu şekildedir:[91]

Herhangi bir cinsel yönelimin gelişiminin mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir ama şu anki kaynaklar ve bu alandaki çoğu uzman cinsel yönelimin bir tercih/seçim olmadığını belirtmektedir. Kişi eşcinsel ya da heteroseksüel olmayı kendisi seçmemektedir. Cinsel yönelimle ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Cinsel yönelim muhtemelen tek bir faktör tarafından değil, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle oluşmaktadır. Son 10 yılda biyolojik temelli teoriler uzmanlar tarafından daha çok benimsenmiştir. İnsanların cinsel yöneliminin kökeniyle ilgili tartışmalar ve belirsizlik devam etmekle beraber ailenin yetiştirme şeklinin, cinsel tacizin ya da yaşanan kötü olayların cinsel yönelime etki ettiğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Şu anki bilgiler cinsel yönelimin erken çocukluk döneminde kurulduğunu göstermektedir.

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu'nun 2006’daki açıklaması şu şekildedir:[155]

İnsanların heteroseksüel, eşcinsel ya da biseksüel olmasına yol açan özel faktörler (biyolojik, psikolojik, ebeveynlerin cinsel yönelimi) hakkında ortak bir bilimsel görüş yoktur ama mevcut kanıtlar gay ve lezbiyenlerin çok büyük bir çoğunluğunun heteroseksüel çiftlerin yetiştirdiği ailelerden geldiğini, eşcinsel çiftlerin yetiştirdiği çocuklarınsa çok büyük bir çoğunluğunun heteroseksüel olduğunu göstermektedir.

Kraliyet Psikiyatrlar Derneği'nin 2007’deki açıklaması şu şekildedir:[4]

Neredeyse bir yüzyıl boyunca yapılan psikoanalitik ve psikolojik spekülasyonlara rağmen ailenin yetiştirme şeklinin ya da erken çocukluk deneyimlerinin kişide heteroseksüel ya da eşcinsel yönelimin oluşmasında bir rolü olduğuna dair önemli bir kanıt bulunamamıştır. Cinsel yönelim doğada biyolojik olarak görünebilir, genetik faktörlerin kompleks etkileşimi ve erken rahim ortamı tarafından belirlenebilir. Bu yüzden cinsel yönelim bir seçim değildir ama cinsel davranış açıkça bir seçimdir.

Amerikan Psikiyatri Kurumu'nun açıklaması şu şekildedir:[96]

Hiç kimse heteroseksüellik, eşcinsellik ve biseksüelliğin nasıl oluştuğunu bilmemektedir. Önceden eşcinselliğin aileyle yaşanan kötü deneyimler ya da yanlış bir psikolojik gelişme yüzünden oluştuğu düşünülmüştür ama bu varsayımlar yanlış bilgiye ve ön yargıya dayanmaktadır.

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği, California Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu 2007'deki açıklaması şu şekildedir:[155]

Birçok araştırma genetik, hormonal, gelişimsel, sosyal ve kültürel faktörlerin cinsel yönelim üstündeki etkisini incelemesine rağmen, bilim adamların cinsel yönelimin özel bir faktör ya da faktörler tarafından belirlendiği sonucuna ulaşmasına izin veren bir bulgu yoktur. Bu araştırmaların bazıları cinsel yönelimin gelişimini daha iyi anlamaya olanak tanıyabilir ama cinsel yönelimin nedenini veya nedenlerini bulmada sonuca ulaşmaya yardım etmez.

Evrimsel perspektifler

Gay amca hipotezi, çocuklara sahip olmayan insanların belki de aile genlerini sonraki nesillere yakın akrabalarının çocuklarına kaynaklar sağlayarak (yemek, gözetleme, savunma, barınak sağlama gibi) aktarabileceğini öne sürmektedir. Bu hipotez akraba seçilimi teorisinin genişletilmiş halidir. Akraba seçilimi aslında uyumsuzluk gibi görünen belli fedakâr aktiveleri açıklamak için geliştirilmiştir. İlk fikir 1932’de J. B. S. Haldane tarafından ortaya atılmış sonra John Maynard Smith, W. D. Hamilton ve Mary Jane West-Eberhard da dahil olmak üzere başkaları tarafından detaylandırılmıştır.[156] Bu fikir aynı zamanda belli sosyal böceklerinin çoğu üremeyen üyelerinin paternlerini açıklamak için de kullanılmaktadır.

2008’deki bir çalışmada, araştırmacılar açıklamasında “Genlerin eşcinselliği etkilediğine dair önemli kanıtlar bulunmaktadır. Düşük başarılı üreme şansı getiren eşcinselliğin popülasyonda nispeten yüksek sıklıkta nasıl devam ettiği bilinmemektedir." demiştir. Araştırmacılar eşcinselliğe yatkın genlerin heteroseksüellere çiftleşme avantajı verdiğini bununda eşcinselliğin evrimini ve popülasyonda devam etmesini açıklayabileceğini öne sürmüştür.[157] 2009’daki bir araştırma, eşcinsel erkelerin anne tarafındaki kadın akrabalarındaki doğurganlığın fazla olduğunu bulmuştur.[158]

Bailey ve Zuk hayvanlardaki eşcinsel davranışların uyumlu olduğuna dair birkaç hipoteze atıfta bulunmuştur. Bu hipotezler farklı türlerde fazlasıyla değişiklik göstermektedir. Bailey ve Zuk aynı zamanda ilerdeki araştırmaların eşcinsel davranışın kökenininden daha çok evrimsel sonuçlarının araştırmasını tavsiye etmiştir.[159]

Cinsel yönelimi değiştirme iddia ve eforları

Cinsel yönelimi değiştirme eforları (SOCE), eşcinsel ya da biseksüel yönelimi heteroseksüelliğe dönüştürmeyi amaçlayan metodlardır.[8] Bu eforlar davranışsal teknikleri (örneğin onarım terapisi), psikoanalitik teknikleri, tıbbi yaklaşımları ve dinsel ve ruhsal yaklaşımları içerebilir. Dünyanın bazı yerlerindeyse “düzeltici tecavüz” (lezbiyen kadınlara heteroseksüelliğe dönmesi için yapılan tecavüz) gibi cinsel şiddetleri içerebilir.[160]

SOCE’nin kişinin cinsel yönelimini değiştirmeyi başarıp başarmadığına dair bilimsel kesinliği gösteren bir araştırma yoktur. SOCE, dini kuruluşların benimsediği değerlerle LGBT hakları kuruluşları, profesyonel ve bilimsel kuruluşlar arasındaki gerginlik yüzünden tartışmalıdır.[8] Davranışsal ve sosyal bilimlerin ve ruh sağlığı uzmanlık alanlarının uzun süredir olan ortak görüşü eşcinsellik ve biseksüelliğin insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğu ve bu yüzden eşcinsellik ve biseksüelliğin bir ruh hastalığı olarak kabul edilmediğidir.[8] Amerikan Psikiyatri Kurumu’nun açıklaması “Çoğu insan kendi cinsel yönelimlerinde az miktarda tercih hissini deneyimler ya da hiç deneyimlemez.” şeklindedir.[161] Bazı kişiler ve gruplar eşcinselliği gelişimsel bozukluk ya da dini ve ahlaki çöküş olarak tanıtmakta ve psikoterapi ve dini eforları içeren SOCE’nin kişinin eşcinsel hislerini ve davranışlarını değiştirebileceğini iddia etmektedir. Bu kişiler ve grupların birçoğu eşcinselliğin aşağılayıcı, utanç verici bir şey olduğunu desteleyen dini, politik akımlardan olduğu gözlenmektedir.[8]

Hiçbir önemli ruh sağlığı kuruluşu cinsel yönelimi değiştirme eforlarını uygun görmemiş, hemen hemen hepsi cinsel yönelimi değiştirmeyi amaçlayan tedavileri uyaran prensipleri benimsemiştir. Bu kuruluşlarda Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'deki Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu,[162] Kraliyet Psikiyatrlar Derneği,[163] ve Avustralya Psikologlar Derneği de yer almaktadır.[164] Kraliyet Psikiyatrlar Derneği, ABD’nin Ulusal Araştırma ve Terapi Derneği NARTH gibi kuruluşların bilim tarafından desteklenmemesi ve önerdiği sözde eşcinsellik tedavilerin ön yargı ve ayrımcılığa zemin hazırlaması konusundaki endişelerini Amerikan Psikiyatri Kurumu ve Amerikan Psikologlar Birliği’yle paylaşmıştır.[163][165]

2012’de PanAmerikan Sağlık Örgütü (Dünya Sağlık Örgütü’nün Kuzey ve Güney Amerikan Kolu) insanların heteroseksüellik haricindeki yönelimlerini “tedavi” etmeyi amaçlayan servislerin tıbbi olarak doğrulanmamış olması ve insanların sağlığı için tehlikeli olması yüzünden uyarı niteleğinde bir açıklama yapmış, uzmanların ortak görüşünün eşcinselliğin insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğunu ve eşcinselliğin patolojik bir durum olmadığını belirtmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, eşcinsel çocukların kendi istemedikleri halde bu tedavilere gitmeye bazen zorlandıklarını, özgürlüklerinin elinden alındığı ve bazen aylarca izole edildiklerini belirtmiştir. PanAmerikan Sağlık Örgütü bu tür etik olmayan tedavilerin sağlık hizmetlerinin ve insan haklarının ihlalinden dolayı ihbar edilmesini ve ulusal yönetmelik altında yaptırım uygulanmasını önermiştir.[7]

Cinsel yönelimin esnekliği

Amerikan Psikiyatri Kurumu’nun açıklamasında “Bazı insanlar cinsel yönelimin doğuştan ve sabit olduğuna inanır ama cinsel yönelim kişinin yaşamı boyunca gelişir.” demiştir.[166] Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi (Centre for Addiction and Mental Health) açıklamasında “Bazı insanların cinsel yönelimi hayatları boyunca sürekli ve sabittir ama başka insanların cinsel yönelimi esnek olabilir ve zaman içinde değişebilir.” demiştir.[167]

Esneklik ve cinsiyet

2004’te yapılan bir araştırma, heteroseksüel ve lezbiyen kadınların erkek-kadın, kadın-kadın, erkek-erkek erotik filmlerini izleyince gösterdikleri cinsel uyarılmaların birbirinden önemli ölçüde farklılık göstermediğini bulmuştur. Ama erkeklerde, heteroseksüel olanlar en çok kadın-kadın erotik filmlerinden uyarılırken eşcinsel olanlar en çok erkek-erkek erotik filmlerinden uyarıldığı gözlenmiştir. Araştırmacılar, kadınların cinsel arzularının erkekler kadar sert bir şekilde özel bir cinsiyete yönelmediği, zaman içinde daha değişmeye eğilimli olduğu sonucunu çıkartmıştır.[168]

Eşcinsel ebeveynlik

Bilimsel araştırmalar gay ve lezbiyen çiftlerin yetiştirdiği çocukların heteroseksüel çiflerin yetiştirdiği çocuklar kadar uyumlu, kabiliyetli ve psikolojik olarak sağlıklı olduğunu göstermektedir.[169][170][171] Bunun tersini gösteren bilimsel bir kanıt yoktur.[2][172][173][174][175]

Bir araştırmanın sonuçlarında gay ve lezbiyen çiftlerin çocuklarının çoğunluğunun heteroseksüel kimlikli olmasına rağmen kısmen genetik faktörler (Amerika Birleşik Devletleri'ndeki eşcinsel çiftlerin çocuklarının %80’i kendi biyolojik çocuklarıdır.[176]) ve aile sosyalizasyon süreci yüzünden (çocukların daha toleranslı okulda okuması, daha az heteroseksist çevre ve sosyal şartlarda yaşaması) geleneksel olarak cinsiyetlere yüklenen davranışları daha az gösterdiği ve homoerotik birlikteliklere daha açık olmaya eğilimli oldukları öne sürülmüştür.[177] 2005'te Charlotte J. Patterson’ın Amerikan Psikiyatri Kurumu için yaptığı araştırmada gay ve lezbiyen çiftlerin yetiştirdiği çocuklarda daha yüksek oranda eşcinsellik bulunamamıştır.[178] Başka bir araştırmanın sonuçlarında gay ve lezbiyen çiftlerin yetiştirdiği çocukların (özellikle lezbiyen çiftlerin yetiştirdiği kızlar) heteroseksüel olmayan kimlikleri daha çok benimsemeye eğilimli oldukları öne sürülmüştür.[179]

Yasalar ve politikalar

Arjantin'de eşcinsel evlilik ve erkek eşcinselliğine destek amaçlı açılmış bir pankart.

Eşcinselliğin yasallığı

Dünyada eşcinselliğin yasal durumu: Eşcinselliğin serbest olduğu ülkeler
  Eşcinsel çiftlerin resmî tanımaları yok
  Diğer ülkelerden evlilik cüzdanları kabul edilmektedir
Eşcinselliğin yasadışı olduğu ülkeler
  Ufak ceza
  Büyük ceza
  Ömür boyu hapis cezası

Çoğu ülke, reşit olan ve akraba olmayan kişilerin karşılıklı rıza hâlinde cinsel ilişki yaşamalarını yasaklamaz. Bazı ülkeler eşcinsel çiftlere heteroseksüellerle eşit haklar, korumalar ve evlilik dahil ayrıcalıklar vermektedir. Bazı ülkeler kişileri heteroseksüel birlikteliklerle kısıtlar, başka bir deyişle eşcinsel aktivite yasa dışıdır. Eşcinsel aktivite yapanlara, İran ve Nijerya’nın bazı bölgeleri gibi yerlerde aşırı tutucu Müslümanlar tarafından ölüm cezası verilebilir. Ama genelde resmi kurallarla cezanın gerçekte uygulaması arasında önemli farklılıklar vardır.

Eşcinsel davranış, batı toplumunun bazı ülkelerinde suç olmaktan çıkarılsa da (örneğin 1932’de Polonya, 1933’te Danimarka, 1944’te İsveç, 1967’de Birleşik Krallık) eşcinsellerin bazı gelişmiş ülkelerde kısıtlı sivil haklar edinmeleri 1970’in ortalarından sonra olmaya başlamıştır. 2 Temmuz 2009’da Hindistan, eşcinselliği suç olmaktan çıkarmıştır.[180] Bu konuda dönüm noktası Amerikan Psikiyatri Kurumu’nun 1973’te eşcinselliği Teşhis ve İstatistik Kılavuzu’ndan (DSM) çıkarmasıdır. Québec, 1977’de cinsel yönelim ayrımcılığını yasaklayan ilk eyalet olmuştur. 1980 ve 1990’larda çoğu gelişmiş ülke, eşcinsel davranışı suç olmaktan çıkarıp gay ve lezbiyenlere iş alanı, konaklama ve yapılan hizmetlerde ayrımcılık yapılmasını yasaklamıştır. Bugün, Orta Doğu ve Afrika’da birçok ülkede ve Asya ve Güney Pasifik’te de birkaç ülkede eşcinsellik suçtur. Altı ülkede eşcinsel davranış ömür boyu hapis cezasıyla cezalandırılır, on ülkede ise ölüm cezasını getirir.[181]

Eşcinsel evlilik

Eşcinsel evliliğe şu anda 28 ülkede izin verilmektedir. Hollanda 2001'de eşcinsel evliliği uygulayan dünyanın ilk ülkesiydi, ve artık Almanya, Belçika, Güney Afrika, İspanya,İrlanda, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde geçerlidir. İsrail'de, diğer ülkelerde yapılan eşcinsel evlilikler kabul edilmektedir, ama İsrail'de yapılan eşcinsel evlilikler yasal sayılmıyor.

Medeni birliktelik

Bazı diğer ülkeler, medeni birliktelikler kabul eden kanunlar uygulamaktadır. Bu medeni birliktelikler, eşcinsel çiftlere, karma çiftlerin yasal haklarına benzer haklar tanımak amacıyla uygulanıyor, örneğin vergi, miras ve göç hakkındaki yasal konularda. İskandinav ülkeleri, Avustralya, Birleşik Krallık, İsviçre, Avusturya ve Almanya medeni birliktelikleri kabul eden ülkelerdendir.

Medeni birliktelikleri ve evcil ortaklıkları kabul eden ABD eyaletleri ise şunlardır: 2000 yılında Kaliforniya ve Vermont, 2005'te Connecticut, 2006 da New Jersey, 2007 de Oregon ve 2008 de New Hampshire.

2006’da Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu’nun California Yargıtayı’na yaptığı açıklama “Gay ve lezbiyenlerin kurdukları ciddi birliktelikler heteroseksüel birlikteliklere önemli açılardan birbirine denktir. Evlilik kurumunun sunduğu sosyal, psikolojik ve sağlık yararlarından eşcinsel çiftler yararlanamamaktadır. Eşcinsel çiftlerin evlenme hakkını reddederek eyalet, eşcinsellikle ilişkili tarihsel damgayı güçlendirmektedir. Eşcinsellik damgalanmaya devam etmektedir ve bu dalgalanma negatif sonuçlara yol açmaktadır.” şeklindedir. Ayrıca “Eşcinsel ve heteroseksüel çiftleri sivil evliliğin getirdiği yasal haklar, zorunluluklar ve yükümlülükler bakımından birbirinden ayırmayı gerektiğini gösteren bilimsel bir esas yoktur.” demiştir.[2]

Toplum ve sosyoloji

Toplumun görüşü

2007 yılındaki “Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmeli mi?" anketine ülkelerin evet deme oranları:
  81% - 90%
  71% - 80%
  61% - 70%
  51% - 60%
  41% - 50%
  31% - 40%
  21% - 30%
  11% - 20%
  1% - 10%
  Bilgi yok

Eşcinsellik gibi heteroseksüellik haricindeki yönelimlerin kabulünün oranı Asya ve Afrika ülkerinde en düşük, Avrupa, Avustralya ve Amerika kıtasında en yüksektir. Batı toplumunun son 20-30 yılda eşcinselliği kabul oranı artmıştır.

Din

Eşcinsellikle din arasındaki ilişki zamandan yere göre fazlasıyla değişmektedir. Dinler, eşcinselliğe genel olarak negatif yaklaşmaktadır. Bazıları eşcinsel yönelimin günah olduğunu belirtirken[182] diğerleri sadece eşcinsel aktivitenin günah olduğunu belirtmektedir.[183] Bazı dinler eşcinselliği kabul etmekte hatta eşcinselliği teşvik etmektedir.[184][185]

Eşcinsellikle ilgili yanlış inanışlar

21. yüzyıla gelindiğinde birçok toplum cinselliği daha rahat ve açık bir şekilde tartışır hale geldi. İnsan cinselliğinin bir ifadesi olarak eşcinsellik kabul görmeye başladı ve bunun bir sonucu olarak eşcinsellikle ilgili hurafeler terk edilmeye başlandı.[89] Özellikle 1950 ve 60'larda yaygın olan, erkek eşcinsellerin zayıf ve kadınsı oldukları, lezbiyenlerin erkeksi ve saldırgan oldukları inanışları büyük oranda terk edildi.[89]

Eşcinsellere yönelik ayrımcılık

Eşcinsel zorbalığı

Avrupa devletlerinde 2008 yılında yapılan "kanaatimce cinsel yönelime dayalı ayrımcılık bu ülkede çok ya da gayet yaygındır" anketine katılanların oranları:
  61% - 100%
  51% - 60%
  41% - 50%
  31% - 40%
  0% - 30%

Eşcinsel zorbalığı heteroseksüel ya da cinsel yönelimi bilinmeyen bir kişinin lezbiyen, gay, biseksüel ya da transseksüel bir kişiyi sözlü ya da fiziksel olarak taciz etmesidir. 1998’de Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre Amerika’daki gençler her 14 dakikada bir “homo”, “i.ne” ve “karı kılıklı” gibi anti-gay hakaretler duymaktadır.[186]

Heteroseksizm ve homofobi

Birçok kültürde eşcinseller sıklıkla ön yargı ve ayrımcılığa uğramaktadır. 2011’de Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre Hollanda gençliğinin %49’u ve Hollanda’daki başka ırklardaki gençlerin %58’i eşcinselliği reddetmektedir.[187] Eşcinseller diğer azınlık grupları gibi stereotipleştirilmektedir. Bunlar homofobi ve heteroseksizm (karşı cinsler arasındaki cinselliğin ve karşı cinsle olan birlikteliklerin lehine olacak şekilde negatif tutum, ön yargı ve ayrımcılık) yüzünden olmaktadır. Heteroseksizm, herkesin heteroseksüel kabul edilmesi ve karşı cinse ilgi duymanın ve karşı cinsle olan birlikteliklerin norm olması ve bu yüzden üstün olduğu anlamını da içerir. Homofobi, eşcinsellere ya da eşcinselliğe karşı duyulan irrasyonel[188][189] nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılıktır.[190][188][189] Homofobi farklı şekillerde gösterilir ve birçok farklı tiplerinin olduğu varsayılmaktadır. Bunların arasında içselleştirilmiş homofobi, sosyal homofobi, duygusal homofobi, rasyonelleştirilmiş homofobi ve diğerleri yer almaktadır.[191] Buna benzer olarak lezfobi(özel olarak lezbiyenleri hedef alma) ve bifobi (biseksüel insanlara karşı olma) kavramları da vardır. Bu tutumlar yüzünden işlenen cinayetler genel olarak nefret cinayeti ve eşcinsel zorbalığı olarak adlandırılır.

LGB’lerle (lezbiyen, gay ve biseksüel) ilgili stereotipler, LGB’lerin ciddi birliktelikler kuramadıkları, önüne gelen insanlarla cinsel ilişkiler kurdukları ve daha çok çocuklara tecavüz etme eğiliminde olduklarıdır. Ama bu iddiaları destekleyen bilimsel bir veri yoktur. Gay ve lezbiyenler ciddi birliktelikler kurabilmektedir ve bu birliktelikler heteroseksüel birlikteliklere önemli açılardan birbirine denktir.[2] Cinsel yönelim, kişinin çocuklara tecavüz etme olasılığını etki etmemektedir.[192][193][194]

Heteroseksüelliğe dönüşme isteği ile ilgili bazı analitik yaklaşım ve davranışçı terapiler mevcut olup başarıları oldukça şüphelidir. Bu terapiler eşcinselliği heteroseksüellikten daha az arzulanır hale getirmeye ya da eşcinsellikten alınan zevki azaltmaya yöneliktir ancak gerçekten iyi motive edilmiş bir grupta bile kişinin cinsel ve duygusal yöneliminin değiştirilemeyeceği ortaya çıkmıştır.[195]

Karşı cinsten insanların ilişkiye girdiği heteroseksüelliğin karşıtı olarak aynı cinsten insanların ilişkiye girdiği eşcinselliğin yer aldığı bir dizi toplumsal arenada heteroseksüelliğe ayrıcalıklı rol atfedilen[188] hetoreksizimi, eşcinsel bireye motive etmeye çalışmakta bireye hasta olarak bakış açısını ortaya çıkarmaktadır.

Eşcinsellere yönelik şiddet

Saldırgan ve kınayan bir çevre, şifahi ve fiziksel suistimal, aile ve diğer insanlar tarafından reddedilme ve tecrit yüzünden, gey ve lezbiyen gençlerin intihar etmeleri, madde bağımlısı olmaları, okulda sorunlar yaşamaları ve yalnız kalmaları olasılığı daha yüksektir.[196]

Cinsellik ve cinsel yönelim, varlığın temel unsurları olarak kişisel kohezif duyguların ve dünyada rahat ediş düzeyinin önemli belirleyicileridir. Günümüzde eşcinselleri "onarma" ve cinsel yönelimlerini değiştirmeye çalışan ve bunu iddia eden müdahalelerin ise yararlılığına, işe yaradığına dair yeterli bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır.[33] Ayrıca, eşcinsellik ve biseksüellik insan cinselliğinin normal ve pozitif çeşitlerinden biridir[33] ve yapılan çalışmalarda homoseksüelliğin hastalık veya anormallik olarak görmeye dair emprik veya bilimsel bir temel bulunamamıştır.[4][197]

Eşcinsellere yönelik ön yargı

Tıp ve psikoloji alanlarında eşcinsellik bir hastalık veya ruhsal bozukluk olarak kabul edilmese de, kapalı toplumlar genelinde eşcinselliğe hâlâ bir hastalık, ruhsal sorun ve din kurallarına göre sapıklık olarak bakılmakta ve eşcinsel bireyler dışlanmaktadır[188]. Özellikle bazı geleneksel ve manevi değerleri kuvvetli olan toplumlar eşcinsellere "öteki" olarak bakmaktadır. Bu toplumlarda cinsel roller daha çocukluktan itibaren belirlenmekte ve heteroseksüel ilişkinin dışındaki ilişkiler onaylanmamaktadır. Eşcinselliğin "insan doğasına aykırı" olduğu öne sürülmekte, insanın temel amacı olduğu varsayılan "üreme"ye ket vurduğu savunulmaktadır. Oysa bilim, cinsel kimliğin, insanın temel amaç ve/veya güdülerine etki etmediğini savunmaktadır[198]. Ayrıca, Antik Yunan-Roma kültüründe görüldüğü gibi geleneksel ve manevi değerleri kuvvetli ve ataerkil olan her toplum eşcinselliğe karşı değildir.

Gey ve lezbiyenlere yönelik şiddet

1998’de Matthew Shepard eşcinsel olduğu için Aaron McKinney ve Russell Henderson tarafından bir çite bağlanmış ve öldürülesiye dövülerek can vermiştir. Bu cinayet, nefret suçu kapsamlarına cinsel yöneliminde eklenmesine neden olmuştur. Lezbiyen kadınlara da heteroseksüelliğe dönmesi için tecavüz edilebilmektedir. Amerika’da FBI’ın raporlarına göre nefret cinayetlerinin %24’ü kişinin cinsel yönelimi yüzünden işlenmiştir. Bunların %56.7’si anti-eşcinsel erkek ön yargısı, %11.1’i anti-eşcinsel kadın ön yargısı, %29.6’sı cinsiyet gözetmeksizin anti-eşcinsel ön yargısı yüzünden işlenmiştir.[199]

Eşcinsel bireyler arasında intihar

Saldırgan ve kınayan bir çevre, şifahi ve fiziksel suistimal, aile ve diğer insanlar tarafından reddedilme ve tecrit yüzünden, gey ve lezbiyen gençlerin intihar etmeleri, madde bağımlısı olmaları, okulda sorunlar yaşamaları ve yalnız kalmaları olasılığı daha yüksektir.[196]

Homofobiye bağlı intihar oranı özellikle eşcinsel gençlerde çok yüksektir. Birleşik Krallık'ta Stonewall adlı eşcinsel hakları örgütü tarafından yapılan bir ankete göre genç eşcinsellerin %17'si ölümle tehdit edilmiş ve %12'si cinsel istismar yaşamıştır.[200] Bazı araştırmalara göre İrlanda'da eşcinsel gençlerin üçte biri intihar etmeye çalışmış; İskoçya'da 15 ve 26 yaşları arası eşcinsellerin yarısı intihar etmeyi düşünmüş; Fransa'da 20 yaşın altındaki eşcinsel erkeklerin %27'si intiharı denemiş; İtalya'da eşcinsellerin %13'ü intihar etmeye çalışmıştır. Belçika'da 15 ve 25 yaşları arasındaki eşcinsel gençlerin intihar riski oranı diğer kişilere nazaran beş kat daha yüksektir.[201]Almanya'da 15 ve 27 yaşları arası eşcinsellerin %18'i en az bir kere intihar etmeyi denemiş, %66'sı kendi aileleri tarafından fiziksel veya sözlü istismar yaşamış, %27'si öğretmenler tarafından baskı görmüştür. 2007'de yapılan bir araştırmaya göre eşcinsellerin en az %30'da biri son 12 ay içerisinde hakarete maruz kalmış, tehdit edilmiş veya saldırıya uğramıştır.[202]

Bazı ülkelerde okullarda homofobiyi önlemek için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin; İspanya'da DecideT adlı LGBT hakları grubu homofobik baskı ve yıldırmayı engellemek amacıyla bir rehber yayınlamıştır.[203] Batı Avrupa'da homofobi, sporda da çok yaygındır. Özellikle ragbi, futbol gibi maço kabul edilen spor camialarında çok sınırlı sayıda sporcu eşcinselliğini açığa vurmaya cesaret edebilmiştir.[204] Bunun istisnalarından futbolcu Justin Fashanu, 1990 yılında eşcinselliğini ilân ettikten sonra hayranlarından, ailesinden ve takım arkadaşlarının dışlama ve hakaretlerine maruz kalmıştır. Kardeşi John Fashanu, onu alenen kardeşlikten reddetmiştir.[205] Justin Fashanu 3 Mayıs 1998'de intihar etmiştir ve geride şu notu bırakmıştır:

« ...Suçlu olduğumu sanıyorum. Arkadaşlarımı ve ailemi daha çok utandırmak istemiyorum... Umut ediyorum ki çok sevdiğim İsa Mesih beni nezaketle karşılar, nihayet huzur bulurum.[206] »

Arnavutluk millî futbol takımının eski menajeri Otto Barić, kendi takımında eşcinsel bir futbolcunun yer almasına asla izin vermeyeceğini ilân etmiştir; 31 Temmuz 2007'de, UEFA tarafından homofobi nedeniyle 3.000 avro para cezasına çarptırılmıştır. Sporda homofobi sadece futbola has bir şey değildir. Eşcinsel olan Berlin belediye başkanı Klaus Wowereit, şehrin yerel buz hokeyi takımını olan Berliner Eisbäre'nın maçlarından birini seyretmeye gittiği zaman karşı takımın taraftarları "Hauptstadt der Schwulen, wir sind die Hauptstadt der Schwulen" ('İbnelerin başkenti') şeklinde tezahürat yapmıştır.[202]

Hukuk, politika ve toplum

Birçok ülkenin aksine yine birçok ülkede eşcinsellik veya erkek erkeğe seks, ilişki bir suç olarak kabul edilmektedir, fakat son yıllarda bu ülkelerin sayısı hızla düşmektedir.[207] Uluslararası Af Örgütü'ne göre 2007'den beri yaklaşık 70 ülkede eşcinselliğe ceza verilmektedir. Hindistan, Afrika'nın bazı bölgeleri, Guyana, Jamaika, Kuzey Kore, Malezya, Papua Yeni Gine, bazı Orta Asya devletleri ve birçok Müslüman ülkede (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) eşcinsellik kanunen hapis cezasıyla cezalandırır. Eşcinsel ilişki veya herhangi bir livâta hareketinde bulunanlara idam cezası verilen ülkeler şunlardır: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Moritanya, Nijerya'nın kuzeyindeki bazı eyaletleri, Somali, Sudan ve Yemen.

Tıbbi açıdan demografisi

Şili'de eşcinsel evliliğin yasallaşması için bir tanıtım afişi (solda) "Güvenli Seks"'e dikkat çekmek için Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan bilgilendirme afişi (sağda).

İnsanlarda zamanla bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalık olan AIDS veya HIV de [208] insan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV); kan ve kan ürünlerinin, sperm veya diğer cinsel sıvıların şahıslar arası transferi ile bulaşır. Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla hasta anneden bebeğine bulaşır.[208]

Bilinen ilk AIDS vakaları 1981'de ABD'nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi.[208] AIDS teşhisi konulan ilk şahısların çoğu hastalığı cinsel yolla kapan eşcinsel erkekler[208] ve şırıngaları ortak kullanan damardan alınan uyuşturucu bağımlılarıydı.[208]

Günümüzde dünyada HIV'in en yaygın bulaşma yöntemi "heteroseksüel" cinsel ilişkidir.[208] İlişki sırasında virüs vücuda vajinanın iç yüzeyi, penis, rektum ya da ağız yoluyla girer.

Diğer

Hayvanlarda eşcinsel davranışlar

Siyah kuğu olarak da bilinen kara kuğular da eşcinsel davranışlar görülür.

Hayvanlar aleminde de eşcinsel davranış sergileyen ya da eşcinsel ilişkiye giren canlılar mevcuttur.[209][210] Sosyal türlerde yaygın olan bu durum özellikle deniz kuşlarında ve memelilerinde, maymunlarda ve büyük insansılarda görülür. Eşcinsel davranış yaklaşık 1500 türde gözlemlenmiş, bunlardan yaklaşık 500'ü kapsamlı olarak incelenmiş ve dosyalanmıştır.[209] Bu keşif, eşcinselliğin "biyolojik geçerliliği ve doğallığı" ile ilgili tartışmalar ve eşcinselliğin birey tarafından alınmış bir "sosyal karar" olduğu tartışmalarını hararetlendirmiştir. Örneğin bazı erkek penguen çiftlerinin hayat boyu çiftleştiği, beraber yuva yaptığı ve yuvarlak taşları yumurta gibi kullandıkları bilinmektedir. 2004 yılında, ABD'nin Central Park Hayvanat Bahçesi'ndeki görevliler, eşcinsel bir erkek penguen çiftinin taştan yumurtasını döllenmiş gerçek bir yumurta ile değiştirmiş, penguen çift yavruyu kendi yavrularıymış gibi yetiştirmiştir. Bu penguenler cinsel ilişkiye girmekte, birbirlerine şarkı söylemekte ve dişi penguenleri şiddetle reddetmektedir.[211]

Drosophila melanogaster sineğinde hayvan eşcinselliğinin genetik kökleri ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.[212] Bu çalışmalarda hayvanlarda eşcinsel birlikteliğin ve eşcinsel ilişkiye girmenin iki genden kaynaklanıyor olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.[213] Bu genlerin feromonlar vasıtasıyla ve beyin yapısını değiştirerek davranışları kontrol ettiği düşünülmektedir.[214][215] Bu çalışmada çevresel faktörlerin sinek eşcinselliğindeki rolü de araştırılmıştır.[216][217]

Georgetown Üniversitesi profesörlerinden Janet Mann'ın teorisine göre eşcinsel davranış biçimi -en azından yunuslarda- özellikle erkek bireyler arasındaki tür içi agresyonu azaltan evrimsel bir avantajdır.[218] Bazı hayvan türlerinde doğum öncesinde eşcinselliğin mevcut olduğu yönündeki bazı bulgular, eşcinsel hakları konusunda sosyal ve politik sonuçlar doğurmuştur.[219]

Ergenlikte eşcinsellik

20. yüzyılda ABD'de, "seks araştırmaları" adı altında, amacı cinsel ilişkileri incelemek olan bir sosyal ve davranış bilimi oluşturuldu. Araştırmacı Alfred Kinsey'in 1948'deki raporuna göre eşcinsel aktivite gerek erkek gerekse kadın ergen Amerikalılar arasında oldukça yaygındı. Örneğin erkek deneklerin %30'u bir şekilde eşcinsel aktivitede bulunduğunu belirtti. Yine erkeklerin %10'u, 16 - 55 yaşları arasında, uzun süreli (1 ila 3 yıl) eşcinsel ilişki yaşadığını belirtti. Aynı çalışmada kadınların yarısına yakını eşcinsel aktivitede bulunduğunu belirtti.[89] Kinsey'in metodları ve ulaştığı sonuçlar uzun yıllar tartışıldı. Yakın dönemde yapılan araştırmalarda Kinsey'inkilerden az ya da çok yüzdelere ulaşıldı. Örneğin 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre Norveçlilerin %12'si eşcinsel ilişkide bulunmuştur.

Alfred Kinsey cinsel aktiviteleri LGBT ya da heteroseksüel olarak ayırmaktansa, geniş bir yelpaze üzerinde değerlendiriyordu. Bu yelpazenin en uç noktalarını LGBT ya da heteroseksüel olmanın en ileri düzeyleri oluşturuyordu. Biseksüellerin orta noktada bulunduğu kabul edilirse diğer bireylerin her biri bu yelpazenin sağında veya solundaki bir noktada yer alıyordu. Örneğin konuma bağlı eşcinsel aktivite (İng: situational homosexual activity), karşıt cinsin bulunmadığı hapishane gibi ortamlarda gerçekleşme eğilimindedir.[89]

Türkiye’de eşcinsellik

Eşcinsel Onur Haftası Yürüşü, İstiklal Caddesi 2012.

Türkiye'de eşcinselliğin ve eşcinsel ilişkilerin çok eski tarihlere dayandığı bilinmekle birlikte[220] yine günümüzde Türkiye, dünya'da homofobi'nin en yaygın olduğu ülkelerden biridir. Türkiye'de homofobi karşısında pek çok aktivist tarafından özgürlükçü ve eşitçi hareketler gerçekleştirilmekte ve ön yargıların kırılması için uğraş verilmektedir.[221] Türkiye'de LGBT'lere karşı homofobinin çok yaygın olmasının temel nedenlerinden birisi Türk milletinde erkeklerin, erkeklik, yiğitlik, mertlik gibi kültürel kavramlarla övünmesi ve ataerkil bir toplum oluşundan kaynaklanmaktadır.[222] Türkiye'de homofobi daha küçük yaştayken çocuklara bilinçaltından öğretilir.[223] Örneğin; Erkek adam ağlamaz., Erkek adamın erkek çocuğu olur. gibi sözler küçük yaştan itibaren çocuklara söylenir. Bu sözler çocuklarda ister istemez bilinçaltında bir homofobi oluşturur.[224] Türkiye'de eşcinsellere çoğu zaman adları ile değil de bir takım isimlerle hitap ederler. Örneğin; top, ibne, nonoş, yumuşak gibi kavramlarla eşcinsellere hitap edilir. Bu yüzden Türkiye'de eşcinsellerin çoğu heteroseksüel gibi görünürler.[225] Türk televizyonlarında eşcinsel sahnelerin yayınlanmasına izin yoktur. RTÜK e2 ekranlarında yayınlanan bir dizide eşcinsel sahneler olduğu için diziye ceza vermiştir. Aynı şekilde RTÜK Digiturk Salon 2'de yayınlanan eşcinsel evlilik töreni ile ilgili bir sahne yayınlandığı için kanaldan savunma istemiştir.[226]

Yine Türkiye gibi Rusya da, homofobinin yaygın olduğu bir ülkedir. Rusya'da eşcinseller yürüyüş yapmaya çalışmış ve yaptıkları yürüyüşlerden dolayı tutuklanmışlardır.[227] 27 Mayıs 2007'de, gey ve lezbiyenlerden oluşan bir grup, Moskova Şehir Konseyi'ne yasaklanan gey onur yürüyüşünün serbest bırakılması için dilekçe vermeye çalıştıklarında aşırı milliyetçiler ve Ortodoks radikaller tarafından hakaret ve saldırıya uğradılar. Yetkililer 20 eşcinseli tutukladılar. Moskova belediye başkanı yürüyüşü "şeytanî bir hareket" olarak tanımladı.[228]

Avrupa'daki eşcinsellerin yakından takip ettiği Eurovision Şarkı Yarışması'nın 2009'da Moskova'da yapılacak olması, Rusya'daki eşcinselleri "Slavic Pride" adı altında bir onur yürüyüşü yapmaya cesaretlendirmişti. Ancak bu yürüyüşün yapılmasına izin verilmedi. 16 Mayıs 2009'da "yasadışı" şekilde toplanan göstericiler polis tarafından şiddet kullanılarak dağıtıldı, 40 kadar aktivist tutuklandı.[229] Rusya'da tabu olarak görülen eşcinsellik Rusya'daki Ortodoks Kilisesi tarafından da "günah" ilan edilmişti. Rusya'da eşcinsellik ruhsal hastalık kategorisinden ise, 1999 yılında çıkarılmıştı. Rusya'da eşcinsellik 1993 yılına kadar yasal suç olarak kabul ediliyordu.[230]

Cinsel kimlik ve yönelimine göre semboller

LGBT topluluğunu ifade eden lezbiyen, gey, biseksüel ya da transgender birliğini göstermek ve cinsel tercih, kimlik ve yönelimleri tanımlamak için semboller, bayraklar kullanılmakta, semboller cinsel yönelimine göre LGBT'ler için gurur, değerler ve tanımlamaları ifade eder.

Ayrıca bakınız

Notlar

Kaynakça

  1. "Sexual Orientation, Homosexuality, and Bisexuality", APAHelpCenter.org, 8 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 30 Mart 2010
  2. "Case No. S147999 in the Supreme Court of the State of California, In re Marriage Cases Judicial Council Coordination Proceeding No. 4365(...) - APA California Amicus Brief — As Filed" (PDF). s. 30. 6 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2010.
  3. Frankowski BL; American Academy of Pediatrics Committee on Adolescence (Haziran 2004). "Sexual orientation and adolescents". Pediatrics. 113 (6). ss. 1827-32. doi:10.1542/peds.113.6.1827. PMID 15173519. 20 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  4. "Submission to the Church of England's Listening Exercise on Human Sexuality". The Royal College of Psychiatrists. 16 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2013.
  5. Robinson, B. A. (2010). "Divergent beliefs about the nature of homosexuality". Religious Tolerance.org. 10 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Eylül 2011.
  6. Schlessinger, Laura (2010). "Dr. Laura Schlessinger and homosexuality". Religious Tolerance.org. 29 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Eylül 2012.
  7. ""Therapies" to change sexual orientation lack medical justification and threaten health". Pan American Health Organization. 26 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2012.archived here .
  8. American Psychological Association: Resolution on Appropriate Affirmative Responses to Sexual Orientation Distress and Change Efforts 1 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  9. CETAD, Eşcinsellik (Homoseksüellik) 23 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2013
  10. Pathophysiology of Male Homosexuality (PDF). ABC News. 14 Ocak 1991. 28 Haziran 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2013. (İngilizce)
  11. "gay." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  12. LeVay, Simon (1996). Queer Science: The Use and Abuse of Research into Homosexuality 17 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Cambridge: The MIT Press ISBN 0-262-12199-9
  13. "Science Daily: Same-Sex Behavior Seen In Nearly All Animals". 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  14. "1,500 animal species practice homosexuality. The Medical News, 23 October 2006". 10 Şubat 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  15. Sommer, Volker & Paul L. Vasey (2006), Homosexual Behaviour in Animals, An Evolutionary Perspective. Cambridge University Press, Cambridge. ISBN 0-521-86446-1
  16. Bagemihl 1999
  17. Harrold, Max (16 Şubat 1999). "Biological Exuberance: Animal Homosexuality and Natural Diversity". The Advocate, reprinted in Highbeam Encyclopedia. 20 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Eylül 2007.
  18. "Census statistics show quarter of California same-sex couples raising kids". 9 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  19. More Same-Sex Couples in Colorado, Census Shows
  20. "Region Saw Increase In Same-Sex Households". 29 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  21. "Census 2010: One Quarter of Gay Couples Raising Children". 30 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  22. "Minnesota Sees 50% Rise in Number of Gay Couples". 17 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  23. "Census:Dutchess, Ulster Gay Households Increase". 19 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  24. "Same Sex Couples' Numbers Soar In N.Y, 2010 Census Finds". 30 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  25. "87% Increase in Same-Sex Nevada Households Since 2000". 26 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  26. "2010 Census indicates increase among same-sex homeowners in Oklahoma". 30 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  27. "Spike In Number of City's Same-Sex Couples". 27 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  28. "Case No. S147999 in the Supreme Court of California, In re Marriage Cases Judicial Council Coordination Proceeding No. 4365..." (PDF) (İngilizce). 18 Şubat 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
  29. "Sexual Orientation" (İngilizce). Amerikan Psikiyatri Birliği. 26 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Aralık 2010.
  30. Bion, Joseph Duffield Reed – Bion of Smyrna: The Fragments and the Adonis. Cambridge Üniversitesi Press, 1997. ISBN 0-521-57316-5
  31. Eşcinsellik Hastalık mıdır? Hastalıksa Tedavisi Var mıdır? 10 Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Can Ses. 4 Ağustos 2010 tarihinde erişilmiştir.
  32. Sexual orientation and homosexuality 8 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. APA.org. Erişim: 5 Ağustos 2011
  33. "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2011.
  34. Homosexuality was once thought to be a mental illness because mental health professionals and society had biased information. Sexual orientation and homosexuality 8 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. APA.org. Erişim: 5 Ağustos 2011
  35. Uluslararası Lezbiyen ve Gey Birliği (ILGA) resmi sitesi
  36. "Helem.net". 6 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2007.
  37. Journal of the history of philosophy
  38. Springerlink.com
  39. "Kinsey's Heterosexual-Homosexual Rating Scale". The Kinsey Institute. 4 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2011.
  40. (Male volume, Table 141; Female volume, page 472)
  41. Mary Zeiss Stange, Carol K. Oyster, Jane E. Sloan (2011). Encyclopedia of Women in Today's World. Sage Pubns. s. 2016. ISBN 1-4129-7685-5. Erişim tarihi: 17 Aralık 2011.
  42. "Coming Out: A Journey". Utahpridecenter.org. 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Temmuz 2012.
  43. In a joint statement with other major American medical organizations, the APA says that "different people realize at different points in their lives that they are heterosexual, gay, lesbian, or bisexual". "Just the Facts About Sexual Orientation & Youth: A Primer for Principals, Educators and School Personnel". American Academy of Pediatrics, American Counseling Association, American Association of School Administrators, American Federation of Teachers, American Psychological Association, American School Health Association, The Interfaith Alliance, National Association of School Psychologists, National Association of Social Workers, National Education Association. 1999. 7 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2007.
  44. "The Coming Out Continuum", Human Rights Campaign, 2 Kasım 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 4 Mayıs 2007
  45. Rosario, M., Schrimshaw, E., Hunter, J., & Braun, L. (2006, February). Sexual identity development among lesbian, gay, and bisexual youths: Consistency and change over time. Journal of Sex Research, 43(1), 46–58. Retrieved April 4, 2009, from PsycINFO database.
  46. Neumann, Caryn E (2004), "Outing", glbtq.com, 9 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 10 Kasım 2013
  47. Minton, H. L. (1986). Femininity in men and masculinity in women: American psychiatry and psychology portray homosexuality in the 1930s, Journal of Homosexuality, 13(1), 1–21.
    *Terry, J. (1999). An American obsession: Science, medicine, and homosexuality in modern society. Chicago: University of Chicago Press
  48. Bailey, J.M., Zucker, K.J. (1995), Childhood sex-typed behavior and sexual orientation: a conceptual analysis and quantitative review. Developmental Psychology 31(1):43
  49. Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003, "Gey" maddesi
  50. Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003, "Lesbian" maddesi
  51. "Resolution on Sexual Orientation and Marriage - Research Summary" (PDF). American Psychological Association. 3 Haziran 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2012.
  52. "Relationship Satisfaction and Commitment". Eurekalert.org. 22 Ocak 2008. 19 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010.
  53. Duffy, S.M/ (1985). "Satisfaction and commitment in homosexual and heterosexual relationships". Journal of Homosexuality. 12 (2). ss. 1-23. doi:10.1300/J082v12n02_01. PMID 3835198. 19 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2009.
  54. Charlotte, Baccman (1999). "Expectations of romantic relationships: A comparison between homosexual and heterosexual men with regard to Baxter's criteria". Social Behavior and Personality. 4 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2012.
  55. "Demographics of the Gay and Lesbian Population in the United States: Evidence from Available Systematic Data Sources", Dan Black, Gary Gates, Seth Sanders, Lowell Taylor, Demography, Vol. 37, No. 2 (May, 2000), pp. 139–154 (available on JSTOR).
  56. Sexual Behavior in the Human Male, p. 656
  57. Harford, Tim (1 Ekim 2010). "More or Less examines Office for National Statistics figures on gay, lesbian and bisexual people". BBC. 5 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  58. David Leonhardt (28 Temmuz 2000). "John Tukey, 85, Statistician; Coined the Word 'Software'". The New York Times.
  59. "Biography 15.1, John W. Tukey (1915–2000)". 27 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2009. John Tukey criticizes sample procedure
  60. "Book Review by Martin Duberman, The Nation, November 3, 1997". 4 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013. Martin Duberman on Gebhart's "cleaning" of data
  61. Billy JO, Tanfer K, Grady WR, Klepinger DH (1993). "The sexual behavior of men in the United States". Family Planning Perspectives. 25 (2). ss. 52-60. doi:10.2307/2136206. JSTOR 2136206. PMID 8491287.
  62. Binson, Diane; Michaels, Stuart; Stall, Ron; Coates, Thomas J.; Gagnon, John H.; Catania, Joseph A. (1995). "Prevalence and Social Distribution of Men Who Have Sex with Men: United States and Its Urban Centers". The Journal of Sex Research. 32 (3). ss. 245-54. doi:10.1080/00224499509551795. JSTOR 3812794.
  63. Johnson AM, Wadsworth J, Wellings K, Bradshaw S, Field J (Aralık 1992). "Sexual lifestyles and HIV risk". Nature. 360 (6403). ss. 410-2. doi:10.1038/360410a0. PMID 1448163.
  64. Laumann, E. O., Gagnon, J. H., Michael, R. T., & Michaels, S. (1994). The social organization of sexuality: Sexual practices in the United States. Chicago: University of Chicago Press.
  65. Wellings, K., Field, J., Johnson, A., & Wadsworth, J. (1994). Sexual behavior in Britain: The national survey of sexual attitudes and lifestyles. London, UK: Penguin Books.
  66. Investigators ACSF (1992). "AIDS and sexual behaviour in France". Nature. 360 (6403). ss. 407-409. doi:10.1038/360407a0. PMID 1448162.
  67. Bogaert AF (Eylül 2004). "The prevalence of male homosexuality: the effect of fraternal birth order and variations in family size". Journal of Theoretical Biology. 230 (1). ss. 33-7. doi:10.1016/j.jtbi.2004.04.035. PMID 15275997. Bogaert argues that: "The prevalence of male homosexuality is debated. One widely reported early estimate was 10% (e.g., Marmor, 1980; Voeller, 1990). Some recent data provided support for this estimate (Bagley and Tremblay, 1998), but most recent large national samples suggest that the prevalence of male homosexuality in modern western societies, including the United States, is lower than this early estimate (e.g., 1–2% in Billy et al., 1993; 2–3% in Laumann et al., 1994; 6% in Sell et al., 1995; 1–3% in Wellings et al., 1994). It is of note, however, that homosexuality is defined in different ways in these studies. For example, some use same-sex behavior and not same-sex attraction as the operational definition of homosexuality (e.g., Billy et al., 1993); many sex researchers (e.g., Bailey et al., 2000; Bogaert, 2003; Money, 1988; Zucker and Bradley, 1995) now emphasize attraction over overt behavior in conceptualizing sexual orientation." (p. 33) Also: "...the prevalence of male homosexuality (in particular, same-sex attraction) varies over time and across societies (and hence is a "moving target") in part because of two effects: (1) variations in fertility rate or family size; and (2) the fraternal birth order effect. Thus, even if accurately measured in one country at one time, the rate of male homosexuality is subject to change and is not generalizable over time or across societies." (p. 33)
  68. Fay RE, Turner CF, Klassen AD, Gagnon JH (Ocak 1989). "Prevalence and patterns of same-gender sexual contact among men". Science. 243 (4889). ss. 338-48. doi:10.1126/science.2911744. PMID 2911744.
  69. Sell RL, Wells JA, Wypij D (Haziran 1995). "The prevalence of homosexual behavior and attraction in the United States, the United Kingdom and France: results of national population-based samples". Archives of Sexual Behavior. 24 (3). ss. 235-48. doi:10.1007/BF01541598. PMID 7611844.
  70. DOI:10.1007/978-0-387-09556-1
  71. McConaghy et al., 2006
  72. Sexual Behavior Levels Compared in Studies In Britain and France
  73. "Sex uncovered poll: Homosexuality". Londra: Guardian. 26 Ekim 2008. 29 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010.
  74. "Measuring Sexual Identity : Evaluation Report, 2010". Office for National Statistics. 23 Eylül 2010. 26 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  75. "27% of Gay Voters Sided with McCain". The Advocate. 7 Kasım 2008. 22 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2010.
  76. Smith, David M.; Gates, Gary J. (22 Ağustos 2001). "Gay and Lesbian Families in the United States: Same-Sex Unmarried Partner Households" (PDF). 22 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2011.
  77. Staff report (August 12, 1998). Gay Is Okay With APA—Forum Honors Landmark 1973 Events. JAMA. 1998;280(6):497-499. doi:10.1001/jama.280.6.497.
  78. American Psychological Association: Appropriate Therapeutic Responses to Sexual Orientation 15 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  79. "Stop discrimination against homosexual men and women". World Health Organisation — Europe. 17 Mayıs 2011. 9 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2012.
  80. "The decision of the World Health Organisation 15 years ago constitutes a historic date and powerful symbol for members of the LGBT community". ILGA. 30 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010.
  81. Shoffman, Marc (17 Mayıs 2006), "Homophobic stigma – A community cause", PinkNews.co.uk, 19 Nisan 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 4 Mayıs 2007
  82. The New York Times: Homosexuality Not an Illness, Chinese Say
  83. Royal College of Psychiatrists: Royal College of Psychiatrists response to comments on Nolan Show regarding homosexuality as a mental disorder
  84. Cabaj, R; Stein, T. eds. Textbook of Homosexuality and Mental Health, p. 421
  85. (D'Augelli & Patterson, 1995; DiPlacido, 1998; Herek & Garnets, 2007; Meyer, 1995, 2003)
  86. (Diamond, 2006; Hoburg et al., 2004; Rust, 1996; Savin-Williams, 2005)
  87. (APA, 2005c; Kurdek, 2001, 2003, 2004; Peplau & Fingerhut, 2007)
  88. (Bell et al., 1981; Bene, 1965; Freund & Blanchard, 1983; Freund & Pinkava, 1961; Hooker, 1969; McCord et al., 1962; D. K. Peters & Cantrell, 1991; Siegelman, 1974, 1981; Townes et al., 1976)
  89. "Eşcinsellik." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
  90. "Sexual orientation, homosexuality and bisexuality". American Psychological Association. 8 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ağustos 2013.
  91. Frankowski BL; American Academy of Pediatrics Committee on Adolescence (Haziran 2004). "Sexual orientation and adolescents". Pediatrics. 113 (6). ss. 1827-32. doi:10.1542/peds.113.6.1827. PMID 15173519. 20 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  92. Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain: An Essential Alliance for Sexual Identity and Sexual Orientation, in Endocrine Development, vol. 17, pp. 22–35 (2010) (ISSN 1421-7082) (authors are of Netherlands Institute for Neuroscience, of Royal Netherlands Academy of Arts and Sciences) (author contact is 2d author) (vol. 17 is Sandro Loche, Marco Cappa, Lucia Ghizzoni, Mohamad Maghnie, & Martin O. Savage, eds., Pediatric Neuroendocrinology).
  93. Vare, Jonatha W., and Terry L. Norton. "Understanding Gay and Lesbian Youth: Sticks, Stones and Silence." Cleaning House 71.6 (1998): 327-331: Education Full Text (H.W. Wilson). Web. 19 Apr. 2012.
  94. "Different aspects of sexual orientation may be influenced to a greater or lesser degree [p. 303:] by experiential factors such that sexual experimentation with same-gender partners may be more dependent on a conducive family environment than the development of a gay or lesbian identity." Susan E. Golombok & Fiona L. Tasker, Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children?, in J. Kenneth Davidson, Sr., & Nelwyn B. Moore, Speaking of Sexuality: Interdisciplinary Readings (Los Angeles, Calif.: Roxbury Publishing, 2001) (ISBN 1-891487-33-7), pp. 302–303 (adapted from same authors, Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children? Findings From a Longitudinal Study of Lesbian Families, in Developmental Psychology (American Psychological Association), vol. 32, 1996, 3–11) (author Susan Golombok prof. psychology, City Univ., London, id., p. xx, & author Fiona Tasker sr. lecturer, Birkbeck Coll., Univ. of London, id., p. xxiii).
  95. "Whereas there is no evidence from the present investigation to suggest that parents have a determining influence on the sexual orientation of their children, the findings do indicate that by creating a climate of acceptance or rejection of homosexuality within the family, parents may have some impact on their children's sexual experimentation as heterosexual, lesbian, or gay." Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children?, ibid., in Speaking of Sexuality, id., p. 303 (adapted per id., p. 303).
  96. "Sexual Orientation". American Psychiatric Association. 26 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2013.
  97. Bailey JM, Pillard, RC (1991). "A Genetic Study of Male Sexual Orientation". Archives of General Psychiatry. 48 (12). ss. 1089-96. doi:10.1001/archpsyc.1991.01810360053008. PMID 1845227. 12 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  98. Bailey JM, Dunne MP, Martin NG (Mart 2000). "Genetic and environmental influences on sexual orientation and its correlates in an Australian twin sample". J Pers Soc Psychol. 78 (3). ss. 524-36. doi:10.1037/0022-3514.78.3.524. PMID 10743878.
  99. Hershberger, Scott L. 2001. Biological Factors in the Development of Sexual Orientation. Pp. 27–51 in Lesbian, Gay, and Bisexual Identities and Youth: Psychological Perspectives, edited by Anthony R. D’Augelli and Charlotte J. Patterson. Oxford, New York: Oxford University Press. Quoted in Bearman and Bruckner, 2002.
  100. This work was published in the American Journal of Sociology (Bearman, P. S. & Bruckner, H. (2002) Opposite-sex twins and adolescent same-sex attraction. American Journal of Sociology 107, 1179–1205.) and is available only to subscribers. However, a final draft of the paper is available here 19 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. – there are no significant differences on the points cited between the final draft and the published version.
  101. While inconsistent with modern findings, the first relatively large-scale twin study on sexual orientation was reported by Kallman in 1952. (See: Kallmann FJ (Nisan 1952). "Comparative twin study on the genetic aspects of male homosexuality". J. Nerv. Ment. Dis. 115 (4). ss. 283-97. PMID 14918012.). Examining only male twin pairs, he found a 100% concordance rate for homosexuality among 37 monozygotic (MZ) twin pairs, compared to a 12%–42% concordance rate among 26 dizygotic (DZ) twin pairs, depending on definition. In other words, every identical twin of a homosexual subject was also homosexual, while this was not the case for non-identical twins. This study was criticized for its vaguely described method of recruiting twins and for a high rate of psychiatric disorders among its subjects. (See Rosenthal, D., "Genetic Theory and Abnormal Behavior" 1970, New York: McGraw-Hill.)
  102. Långström N, Rahman Q, Carlström E, Lichtenstein P (Şubat 2010). "Genetic and environmental effects on same-sex sexual behavior: a population study of twins in Sweden". Arch Sex Behav. 39 (1). ss. 75-80. doi:10.1007/s10508-008-9386-1. PMID 18536986.
  103. Hamer DH, Hu S, Magnuson VL, Hu N, Pattatucci AM (Temmuz 1993). "A linkage between DNA markers on the X chromosome and male sexual orientation". Science. 261 (5119). ss. 321-7. doi:10.1126/science.8332896. PMID 8332896.
  104. Wilson, G.D., & Rahman, Q. (2005). Born Gay: The Biology of Sex Orientation. London: Peter Owen Publishers.
  105. Hu S, Pattatucci AM, Patterson C; ve diğerleri. (Kasım 1995). "Linkage between sexual orientation and chromosome Xq28 in males but not in females". Nat. Genet. 11 (3). ss. 248-56. doi:10.1038/ng1195-248. PMID 7581447.
  106. Vilain E (2000). "Genetics of sexual development". Annu Rev Sex Res. Cilt 11. ss. 1-25. PMID 11351829.
  107. DOI:10.1007/s10508-009-9499-1
  108. Mustanski BS, Dupree MG, Nievergelt CM, Bocklandt S, Schork NJ, Hamer DH (Mart 2005). "A genomewide scan of male sexual orientation" (PDF). Hum. Genet. 116 (4). ss. 272-8. doi:10.1007/s00439-004-1241-4. PMID 15645181. 15 Nisan 2005 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  109. Camperio-Ciani A, Corna F, Capiluppi C (Kasım 2004). "Evidence for maternally inherited factors favouring male homosexuality and promoting female fecundity". Proc. Biol. Sci. 271 (1554). ss. 2217-21. doi:10.1098/rspb.2004.2872. PMC 1691850$2. PMID 15539346.
  110. Park, D; Choi, D; Lee, J; Lim, DS; Park, C (2010). "Male-like sexual behavior of female mouse lacking fucose mutarotase". BMC genetics. Cilt 11. s. 62. doi:10.1186/1471-2156-11-62. PMC 2912782$2. PMID 20609214.
  111. Teeman, Tim. (May 8, 2006). "Do You Have Gay DNA? 2 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." TECH + HEALTH.
  112. Bocklandt S, Horvath S, Vilain E, Hamer DH (Şubat 2006). "Extreme skewing of X chromosome inactivation in mothers of homosexual men". Hum. Genet. 118 (6). ss. 691-4. doi:10.1007/s00439-005-0119-4. PMID 16369763. 9 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  113. Ruthenburg, A., C. Allis, and J. Wysocka. "Methylation of Lysine 4 on Histone H3: Intricacy of Writing and Reading a Single Epigenetic Mark." Molecular Cell 25.1 (2007): 15-30. Print.
  114. Jablonka E and MJ Lamb (2010). Transgenerational epigenetic inheritance. In: M Pigliucci and GB Müller Evolution, the expanded synthesis
  115. Friberg, Urban, Sergey Gavrilets, and William R. Rice. "Homosexuality as a Consequence of Epigenetically Canalized Sexual Development." The Quarterly Review of Biology 87.4 (2012): n. pag. Print.
  116. "Gene Regulation May Explain How Homosexuality Flourishes." LiveScience.com. N.p., n.d. Web. 12 Apr. 2013.
  117. Rice, William, and Urban Friberg. "Study Finds Epigenetics, Not Genetics, Underlies Homosexuality."
  118. Wilson, G., & Q. Rahman, Born Gay: The Psychobiology of Human Sex Orientation, op. cit.
  119. Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., p. 24.
  120. Hines, Melissa (Ekim 2010). "Sex-related variation in human behavior and the brain". Trends in Cognitive Sciences. 14 (10). ss. 448-456. doi:10.1016/j.tics.2010.07.005.
  121. Williams, T. J.; Pepitone, ME; Christensen, SE; Cooke, BM; Huberman, AD; Breedlove, NJ; Breedlove, TJ; Jordan, CL; Breedlove, SM (Mart 2000). "Finger-length ratios and sexual orientation" (PDF). Nature. 404 (6777). ss. 455-456. doi:10.1038/35006555. PMID 10761903. 26 Haziran 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  122. Tortorice, J.L. (2002). "Written on the body: butch/femme lesbian gender identity and biological correlates". Rutgers Ph.D. Dissertation.
  123. McFadden D, Shubel E (Aralık 2002). "Relative lengths of fingers and toes in human males and females". Hormones and Behavior. 42 (4). ss. 492-500. doi:10.1006/hbeh.2002.1833. PMID 12488115.
  124. Hall LS, Love CT (Şubat 2003). "Finger-length ratios in female monozygotic twins discordant for sexual orientation". Archives of Sexual Behavior. 32 (1). ss. 23-8. doi:10.1023/A:1021837211630. PMID 12597269.
  125. Rahman Q, Wilson GD (Nisan 2003). "Sexual orientation and the 2nd to 4th finger length ratio: evidence for organising effects of sex hormones or developmental instability?". Psychoneuroendocrinology. 28 (3). ss. 288-303. doi:10.1016/S0306-4530(02)00022-7. PMID 12573297.
  126. Csathó A, Osváth A, Bicsák E, Karádi K, Manning J, Kállai J (Şubat 2003). "Sex role identity related to the ratio of second to fourth digit length in women". Biological Psychology. 62 (2). ss. 147-56. doi:10.1016/S0301-0511(02)00127-8. PMID 12581689.
  127. Putz, D; Gaulin, Steven J.C.; Sporter, Robert J.; McBurney, Donald H. (2004). "Sex hormones and finger lengthWhat does 2D:4D indicate?" (PDF). Evolution and Human Behavior. 25 (3). s. 182. doi:10.1016/j.evolhumbehav.2004.03.005. 7 Ocak 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  128. Rahman Q (Mayıs 2005). "Fluctuating asymmetry, second to fourth finger length ratios and human sexual orientation". Psychoneuroendocrinology. 30 (4). ss. 382-91. doi:10.1016/j.psyneuen.2004.10.006. PMID 15694118.
  129. Kraemer B, Noll T, Delsignore A, Milos G, Schnyder U, Hepp U (2006). "Finger length ratio (2D:4D) and dimensions of sexual orientation". Neuropsychobiology. 53 (4). ss. 210-4. doi:10.1159/000094730. PMID 16874008.
  130. Wallien MS, Zucker KJ, Steensma TD, Cohen-Kettenis PT (Ağustos 2008). "2D:4D finger-length ratios in children and adults with gender identity disorder". Hormones and Behavior. 54 (3). ss. 450-4. doi:10.1016/j.yhbeh.2008.05.002. PMID 18585715.
  131. Gobrogge, Kyle L (Şubat 2008). "Genetic and Environmental Influences on 2D;4D Finger Length Ratios: A Study of Monozygotic and Dizygotic Male and Female Twins". Archives of Sexual Behavior. 37 (1). ss. 112-118. doi:10.1007/s10508-007-9272-2. PMID 18074216.
  132. Gooren, Louis (Kasım 2006). "The biology of human psychosexual differentiation". Hormones and Behavior. 50 (4). ss. 589-601. doi:10.1016/j.yhbeh.2006.06.011. PMID 16870186.
  133. Heino F. L. Meyer-Bahlburg, Curtis Dolezal, Susan W. Baker & Maria I. New (Şubat 2008). "Sexual orientation in women with classical or non-classical congenital adrenal hyperplasia as a function of degree of prenatal androgen excess". Archives of sexual behavior. 37 (1). ss. 85-99. doi:10.1007/s10508-007-9265-1. PMID 18157628.
  134. Peplau, Letitia (Ekim 2008). "Masculinity, Femininity and the Development of Sexual Orientation in Women". Journal of Gay & Lesbian Mental Health. 12 (1-2). ss. 145-165. doi:10.1300/J529v12n01_09.
  135. McFadden D (2002). "Masculinization effects in the auditory system". Arch Sex Behav. 31 (1). ss. 99-111. doi:10.1023/A:1014087319682. PMID 11910797.
  136. Blanchard R, Klassen P (Nisan 1997). "H-Y antigen and homosexuality in men". J. Theor. Biol. 185 (3). ss. 373-8. doi:10.1006/jtbi.1996.0315. PMID 9156085.
  137. "Pas de Deux of Sexuality Is Written in the Genes". 10 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  138. Blanchard R (1997). "Birth order and sibling sex ratio in homosexual versus heterosexual males and females". Annu Rev Sex Res. Cilt 8. ss. 27-67. PMID 10051890.
  139. Anthony F. Bogaert & Malvina Skorska (Nisan 2011). "Sexual orientation, fraternal birth order, and the maternal immune hypothesis: a review". Frontiers in neuroendocrinology. 32 (2). ss. 247-254. doi:10.1016/j.yfrne.2011.02.004. PMID 21315103.
  140. Cantor JM, Blanchard R, Paterson AD, Bogaert AF (Şubat 2002). "How many gay men owe their sexual orientation to fraternal birth order?". Arch Sex Behav. 31 (1). ss. 63-71. doi:10.1023/A:1014031201935. PMID 11910793. 4 Ocak 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  141. Bogaert AF (Şubat 2005). "Sibling sex ratio and sexual orientation in men and women: new tests in two national probability samples". Arch Sex Behav. 34 (1). ss. 111-6. doi:10.1007/s10508-005-1005-9. PMID 15772774.
  142. Blanchard R, Lippa RA (Nisan 2007). "Birth order, sibling sex ratio, handedness, and sexual orientation of male and female participants in a BBC internet research project". Arch Sex Behav. 36 (2). ss. 163-76. doi:10.1007/s10508-006-9159-7. PMID 17345165.
  143. Lalumière ML, Blanchard R, Zucker KJ (Temmuz 2000). "Sexual orientation and handedness in men and women: a meta-analysis". Psychological Bulletin. 126 (4). ss. 575-92. doi:10.1037/0033-2909.126.4.575. PMID 10900997.
  144. Blanchard, R., Cantor, J. M., Bogaert, A. F., Breedlove, S. M., & Ellis, L. (2006). "Interaction of fraternal birth order and handedness in the development of male homosexuality". Archives of Sexual Behavior. 49 (3). ss. 405-414. PMID 16246335.
  145. LeVay S (Ağustos 1991). "A difference in hypothalamic structure between heterosexual and homosexual men". Science. 253 (5023). ss. 1034-7. doi:10.1126/science.1887219. PMID 1887219.
  146. Byne W, Tobet S, Mattiace LA; ve diğerleri. (Eylül 2001). "The interstitial nuclei of the human anterior hypothalamus: an investigation of variation with sex, sexual orientation, and HIV status". Horm Behav. 40 (2). ss. 86-92. doi:10.1006/hbeh.2001.1680. PMID 11534967.
  147. Savic I, Berglund H, Lindström P (Mayıs 2005). "Brain response to putative pheromones in homosexual men". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 102 (20). ss. 7356-61. doi:10.1073/pnas.0407998102. PMC 1129091$2. PMID 15883379.
  148. Roach, John. (May 8, 2006). "Lesbians Respond Differently to "Human Pheromones," Study Says 6 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." National Geographic News.
  149. "Scans see 'gay brain differences' – BBC News". 1 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  150. Beale, Bob. (October 6, 2003). " 12 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." News in Science.
  151. Sanders G, Wright M (Ekim 1997). "Sexual orientation differences in cerebral asymmetry and in the performance of sexually dimorphic cognitive and motor tasks". Archives of Sexual Behavior. 26 (5). ss. 463-80. doi:10.1023/A:1024551704723. PMID 9343633.
  152. Kinnunen LH, Moltz H, Metz J, Cooper M (Ekim 2004). "Differential brain activation in exclusively homosexual and heterosexual men produced by the selective serotonin reuptake inhibitor, fluoxetine". Brain Research. 1024 (1–2). ss. 251-4. doi:10.1016/j.brainres.2004.07.070. PMID 15451388.
  153. Keleveld. (December 11, 2007). " 11 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." NEWS.
  154. C. E. Roselli & F. Stormshak (Mart 2009). "Prenatal programming of sexual partner preference: the ram model". Journal of Neuroendocrinology. 21 (4). ss. 359-364. doi:10.1111/j.1365-2826.2009.01828.x. PMC 2668810$2. PMID 19207819.
  155. "Case No. S147999 in the Supreme Court of the State of California, In re Marriage Cases Judicial Council Coordination Proceeding No. 4365(...) - APA California Amicus Brief — As Filed" (PDF). s. 33 n. 60 (p. 55 per Adobe Acrobat Reader); Corsini citation per id., Brief, p. 6 n. 4 (p. 28 per Adobe Acrobat Reader). 18 Ocak 2012 tarihinde Page 30 kaynağından |url= değerini kontrol edin (yardım) (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2013.
  156. Mayr, E. (1982). The Growth of Biological Thought: Diversity, Evolution, and Inheritance. Cambridge: Harvard University Press. p598.
  157. Zietsch, B., Morley, K., Shekar, S., Verweij, K., Keller, M., Macgregor, S.; ve diğerleri. (Kasım 2008). "Genetic factors predisposing to homosexuality may increase mating success in heterosexuals". Evolution and Human Behavior. 29 (6). ss. 424-433. doi:10.1016/j.evolhumbehav.2008.07.002.
  158. Iemmola, Francesca and Camperio Ciani, Andrea (2009). "New Evidence of Genetic Factors Influencing Sexual Orientation in Men: Female Fecundity Increase in the Maternal Line". Archives of Sexual Behavior. Cilt 38. Springer Netherlands.
  159. Bailey, N. W., & Zuk, M. (2009). Same-sex sexual behavior and evolution. Trends In Ecology & Evolution, 24(8), 439-446. doi:10.1016/j.tree.2009.03.014 14 Mayıs 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  160. "Appropriate Therapeutic Responses to Sexual Orientation" (PDF). 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2011.
  161. "Answers to Your Questions. For a Better Understanding of Sexual Orientation & Homosexuality" (PDF). American Psychological Association. 11 Ocak 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2010.
  162. "Expert affidavit of Gregory M. Herek, Ph.D." (PDF). 25 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010.
  163. Royal College of Psychiatrists: Statement from the Royal College of Psychiatrists' Gay and Lesbian Mental Health Special Interest Group 27 Mayıs 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  164. Australian Psychological Society: Sexual orientation and homosexuality 17 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  165. "Statement of the American Psychological Association" (PDF). 10 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010.
  166. American Psychiatric Association (Mayıs 2000). "Gay, Lesbian and Bisexual Issues". Association of Gay and Lesbian Psychiatrics. 13 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  167. "ARQ2: Question A2 – Sexual Orientation". Centre for Addiction and Mental Health. 17 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2007.
  168. "Why women are leaving men for other women". CNN. 23 Nisan 2009. 14 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2009.
  169. "Marriage of Same-Sex Couples – 2006 Position Statement Canadian Psychological Association" (PDF). 9 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2012.
  170. "Elizabeth Short, Damien W. Riggs, Amaryll Perlesz, Rhonda Brown, Graeme Kane: Lesbian, Gay, Bisexual and Transgender (LGBT) Parented Families – A Literature Review prepared for The Australian Psychological Society" (PDF). 5 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2010.
  171. "Brief of the American Psychological Association, The California Psychological Association, The American Psychiatric Association, and the American Association for Marriage and Family Therapy as Amici Curiae in support of plaintiff-appellees" (PDF). 17 Haziran 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2010.
  172. Pawelski JG, Perrin EC, Foy JM; ve diğerleri. (Temmuz 2006). "The effects of marriage, civil union, and domestic partnership laws on the health and well-being of children". Pediatrics. 118 (1). ss. 349-64. doi:10.1542/peds.2006-1279. PMID 16818585.
  173. Herek GM (Eylül 2006). "Legal recognition of same-sex relationships in the United States: a social science perspective" (PDF). The American Psychologist. 61 (6). ss. 607-21. doi:10.1037/0003-066X.61.6.607. PMID 16953748. 10 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013.
  174. "How Does the Gender of Parents Matter". .interscience.wiley.com. 19 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2010.
  175. "Brief presented to the Legislative House of Commons Committee on Bill C38 by the Canadian Psychological Association - June 2, 2005" (PDF). 2 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2012.
  176. DONALDSON JAMES, SUSAN (23 Haziran 2011). "Census 2010: One-Quarter of Gay Couples Raising Children". ABC News. 30 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. Still, more than 80 percent of the children being raised by gay couples are not adopted, according to Gates.
  177. Stacey J, Biblarz TJ (2001). "(How) Does the Sexual Orientation of Parents Matter?" (PDF). American Sociological Review. 66 (2). ss. 159-183. 28 Eylül 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2013. This may be partly due to genetic and family socialization processes, but what sociologists refer to as "contextual effects" not yet investigated by psychologists may also be important...even though children of lesbian and gay parents appear to express a significant increase in homoeroticism, the majority of all children nonetheless identify as heterosexual, as most theories across the essentialistt" to "social constructionist" spectrum seem (perhaps too hastily) to expect.
  178. American Psychological Association Lesbian & Gay Parenting 19 Ekim 2015 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi
  179. DOI:10.1017/S0021932010000325
  180. Mitta, Manoj; Singh, Smriti (3 Temmuz 2009), "India decriminalises gay sex", The Times Of India, 11 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 10 Kasım 2013
  181. Ottosson, Daniel (Kasım 2006), LGBT world legal wrap up survey (PDF), ILGA, 25 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 21 Eylül 2007
  182. "Charge #1 and specifications preferred by the Presbytery of Southern California against The Rev. C. Lee Irons" (PDF). Presbytery of Southern California of the Orthodox Presbyterian Church. 19 Mart 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Haziran 2008. claiming that homosexuality is an unchosen "condition," rather than a sin of the heart, [...] contradicts the teaching of Scripture that both the desire and the act are sin.
  183. Sex and Society - Volume 3 - Page 824
  184. The Wiley-Blackwell Companion to Religion and Social Justice - Page 543, Michael D. Palmer, Stanley M. Burgess - 2012
  185. Introduction to New and Alternative Religions in America, Eugene V. Gallagher, W. Michael Ashcraft - 2006
  186. "Mental Health American, Bullying and Gay Youth". Mental Health America formerly National Mental Health Association. 11 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Haziran 2012.
  187. "Half of young Dutch people reject homosexuality". Expatica/COC. 21 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2012.
  188. "homophobia." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  189. "Homophobia 21 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." Merriam-Webster Dictionary. 12 Ekim 2008.
  190. "Homophobia 5 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." Babylon Dictionary. 12 Ekim 2008.
  191. "The Riddle Homophobia Scale, from Allies Committee website, Department of Student Life, Texas A&M University". 4 Eylül 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2006.
  192. Michael Lamb, Ph.D.: Affidavit – United States District Court for the District of Massachusetts (2009) 25 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  193. Gregory M. Herek, Ph.D.: Facts About Homosexuality and Child Molestation 19 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  194. American Psychological Association: Lesbian & Gay Parenting 19 Ekim 2015 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi
  195. Hastarehberi.com'da Eşcinsellik 24 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  196. Report of the Secretary's Task Force on Youth Suicide, 1989, United States Government Printing Office, isbn=0160025087
  197. "Brief of Amici Curiae American Psychological Association; Maine Psychological Association; National Association of Social Workers; National Association of Social Workers, Maine Chapter; Maine Association of Psychiatric Physicians; Child Welfare League of America; Maine Children's Alliance; Maine Medical Association; American Academy of Pediatrics, Maine Chapter; Evan B. Donaldson Adoption Institute; Kids First; and Community Counseling Center, In Support of Appellants (October 12, 2006)" (PDF). 20 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2013.
  198. WHO
  199. "Victims", FBI, erişim tarihi: 26 Temmuz 2013
  200. (İngilizce) 365Gay.com 29 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - 17 Percent Of UK Gay Students Threatened With Death
  201. (İngilizce) C. Bagley ve P. Tremblay 6 Mayıs 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - Suicidal behaviors in homosexual and bisexual males.
  202. (Almanca) Die Zeit gazetesinin "Schwulsein heute - ganz normal? 9 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi." makalesi.
  203. "Sex uncovered poll: Homosexuality". The Guardian. Londra. 26 Ekim 2008. 29 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2010.
  204. "Views of a Changing World 2003". The Pew Research Center. 3 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2007.
  205. (İngilizce) BrianDeer.com 15 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - Brian Deer on Justin Fashanu, page 3
  206. (İngilizce) Vicky Powell, "Suicide note increases speculation over death of Justin Fashanu", Gay Times, 237. sayı, Millivres Yayımcılık, Haziran 1998
  207. (İspanyolca) El Mundo 6 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  208. "AIDS." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
  209. BBC Haberler. 19 Ekim 2006. "Oslo'daki gey hayvan gösterisi kalabalıkları cezbediyor" haberi. 29 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)
  210. Seed Magazine. 7 Haziran 2006. "Gey hayvanlar alemi" makalesi 19 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)
  211. Dinitia Smith, New York Times. 7 Şubat 2004. <"Central Park'ın gey penguenleri tartışmaları hararetlendirdi" makalesi 12 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.> (İngilizce)
  212. Yamamoto D, Nakano Y (1999). "Sexual behavior mutants revisited: molecular and cellular basis of Drosophila mating". Cell. Mol. Life Sci. 56 (7-8): 634–46. doi:10.1007/s000180050458. PMID 11212311.
  213. Yamamoto D, Ito H, Fujitani K (1996). "Genetic dissection of sexual orientation: behavioral, cellular, and molecular approaches in Drosophila melanogaster". Neurosci. Res. 26 (2): 95–107. doi:10.1016/S0168-0102(96)01087-5. PMID 8953572.
  214. Ferveur JF, Savarit F, O'Kane CJ, Sureau G, Greenspan RJ, Jallon JM (1997). "Genetic feminization of pheromones and its behavioral consequences in Drosophila males". Science 276 (5318): 1555–8. doi:10.1126/science.276.5318.1555. PMID 9171057.
  215. Yamamoto D, Fujitani K, Usui K, Ito H, Nakano Y (1998). "From behavior to development: genes for sexual behavior define the neuronal sexual switch in Drosophila". Mech. Dev. 73 (2): 135–46. doi:10.1016/S0925-4773(98)00042-2. PMID 9622612.
  216. Zhang SD, Odenwald WF (1995). "Misexpression of the white (w) gene triggers male-male courtship in Drosophila". Proc. Natl. Acad. Sci. U.S.A. 92 (12): 5525–9. doi:10.1073/pnas.92.12.5525. PMID 7777542.
  217. Svetec N, Ferveur JF (2005). "Social experience and pheromonal perception can change male-male interactions in Drosophila melanogaster". J. Exp. Biol. 208 (Pt 5): 891–8. doi:10.1242/jeb.01454. PMID 15755887.
  218. Mann, J. "Establishing Trust: Sociosexual behaviour and the development of male-male bonds among Indian Ocean bottlenose dolphin calves." Homosexual Behaviour in Animals: An Evolutionary Perspective. Ed. P. Vasey and V. Sommer. : Cambridge University Press, 2006.
  219. Doughton, Sandi (2005-06-19), "Born gay? How biology may drive orientation", Seattle Times, nwsource. Retrieved on 2007-09-08
  220. http://www.odatv.com/n.php?n=osmanlinin-en-unlu-icoglani-0912121200 Osmanlı'da Oğlancılık
  221. See report of Kaos GL: Turkey's LGBT History: The 1990s 24 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Retrieved 16 October 2009.
  222. "Appeals court says gay rights unit is OK". Hurriyet.com.tr. 14 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2011.
  223. "Turkey: Homophobic Violence Points to Rights Crisis | Human Rights Watch". Hrw.org. 21 Mayıs 2008. 21 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2011.
  224. Bilefsky, Dan (26 Kasım 2009). "Soul-Searching in Turkey After a Gay Man Is Killed". New York Times. ss. A16. Erişim tarihi: 26 Kasım 2009.
  225. The German Democratic Turkey Forum (DTF) has prepared a report with details on the killing 8 Kasım 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. and the subsequent court case; accessed on 31 March 2011.
  226. Personel (22 Mart 2011). "Eşcinsel evliliğe ceza". www.gazeteport.com.tr. 25 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  227. 8 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Russia: Update to RUS13194 of 16 February 1993 on the treatment of homosexuals
  228. LGBT rights in Russia
  229. 28 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Rusya'daki Yürüyüş
  230. ilk=Ryazan-41OZ-2006>"Закон Рязанской области о защите нравственности и здоровья детей в Рязанской области". Управление Внутренних Дел по Рязанской области. 3 Nisan 2006. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından (DOC) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2011.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.